İrlanda’nın eşsiz kültüründen ilhamla: Belfast

Dublin’de 12. yüzyılda açılan bir bardan başlayarak, zamanla ülkenin tamamına hatta gezegene yayılan İrlanda pubları; sosyalleşme, eğlence merkezleri olarak bulunduğu kentlerin hafızalarında önemli yerler kaplıyor. Pubların İrlanda kültüründe bu denli değerli olmasının sebebi, geride kalan yüzyıllar içinde gerektikçe, halkın ihtiyaçlarını karşılamak için başka işlevlerde de kullanılmak üzere kapılarını herkese açması, bir dayanışma çatısı olması: Yoksullara sığınak, düğünlere ev sahipliği gibi.

İlhamla kuşanan bir kent

Tadını bu geleneği taşıyan İrlanda maltları ve özel şerbetçiotlarının bitter aromasından alan Belfast Premium Irish Lager’a ismini, tüm bu geçmişinden dolayı dünyanın en çok bira tüketilen ikinci ülkesi olan İrlanda’nın, Dublin’den sonraki en büyük şehri veriyor. Britanya Adaları’nın en önemli limanlarından olan Belfast gemicilikle meşhur; hâliyle birasız düşünülemeyecek bir kent. 1117 yılında bulunduğu bölgeyi korumak için yapılan kale etrafında kurulmaya başlayan Belfast, 17. Yüzyılda Kraliçe Viktorya eliyle şehir statüsü kazanmış. 60’ların sonundan itibaren etnik milliyetçi çatışmalar sebebiyle yıkıma uğradıktan sonra yeniden inşa edilerek bir turizm merkezine dönüşmüş. 

Arnavut kaldırımlı sokaklarını süsleyen Viktorya Dönemi mimari yapılarının yanı sıra kentin tersanelerinde, dönemin en ileri teknolojilerini kullanarak üretilmiş Titanic gemisinin hatırasına ithaf edilen müze de Belfast’ın karakterini oluşturan önemli parçalar. Bir de 230 yıllık tarihiyle dünyanın hâlâ hizmet veren en eski kütüphanelerinden biri olan Linen Hall. Sokak sanatçılarına kanvas olan Barış Duvarı, botanik bahçeleri, Grand Opera binası ile pek çok bar ve restorana ev sahipliği yapan Golden Mile gibi duraklardan geçerek yapılacak bir şehir turunun her adımında çeşitli biraların tadına bakılabilir.

Belfast, müzik tarihine de pek çok iz bırakmış bir kent. Örnekse, Boney M.’in 1977 çıkışlı Love For Sale albümünde bulunan aynı adlı şarkısı, dönemin çatışma ortamına karşılık barışçıl mesajlar vermek üzere yazılmış. Şarkılar yetmez, şehir müzik videolarına da sahne olmuş tabii. Rihanna ve Calvin Harris ortaklığı “We Found Love” klibinin fonunda Belfast var. Yönetmen Melina Matsoukas, mekân olarak kentin kuzeyinde bulunan, işçi sınıfından Katoliklerin yaşadığı New Lodge’u seçmesinin nedenini, “ruhun hayal kurabileceği” bir yer olmasına bağlıyor.

Lezzetin sırrı yeşil şişede

Hammaddesini İrlanda’dan alan Belfast ise yüzde beş oranında alkol bulunduran, yumuşak içimli bir bira. Patates kızartması veya başka çıtır lezzetler (tavuk, kalamar, soğan halkası), cips, eriyen peynirli mezeler, turşu, patlamış mısır ve tabii ki tuzlu fıstığa harika bir eşlikçi olarak tüketilebilir.

Belfast’ın çek – aç kapaklı şişesi de şık tasarımıyla parlamakta. Biranın kalitesini, Birleşik Krallık armalarının sembolü olan aslan figürü; ferahlığını ise İrlanda’yla özdeşleşmiş yeşil rengi temsil ediyor. Kalıcı beyaz köpüğünün altında saklanmış dengeli lezzetiyle pub geceleri, şehir hayatının neşesi ve müziğin ritmine eşlik etmeye hazır. Sloganı da gayet net: “Tutkulu, heyecanlı, içimizden geldiği gibi.”