Bir demet madenci şarkısı

Maden diye adlandırdığımız şeyler, sevsek de semvesek de bugün bildiğimiz anlamdaki ”endüstriyel uygarlığın” temeli. Madenciler de binlerce yıldır yerin altındaki dehlizlerde her gün bu deveran dönsün diye üç kuruş paraya ter döken canını tehlikeye atan, bazen girdikleri yerden hiç çıkamayan çalışanlar.

Bu kadar tarihî bir işin kültürde yansımaları hâliyle bol, maden ve madenci şarkıları uçsuz bucaksız bir derya. Madencilere adananların yanında, madencilerin söyledikleri de var: çalışırken tempo tutturan şarkılardan tutun da, acıları, sevinçleri paylaşan, gururu ifade eden, mücadeleye çağıran şarkılara kadar türlü kategorilerde toplamak mümkün bunları. Üstelik hemen her dilde ve kültürde mevcutlar.

Bu yazı Bant Mag. No. 2′de yer alan “Madenciler” konusunda yayınlanmıştır.

Derleyen: Doruk Yurdesin 

Bizse burada çok popüler olmuş birkaç melodiyi ve şarkılarını madencilere adamış birkaç ismi zikretmekle yetineceğiz burada. Bazıları hâlâ güncel, toplumsal olaylarda hep bir ağızdan söylenen şarkılar. Aşağıdaki ilk şarkı, Wall Street’i İşgal hareketinin marşı olması açısından bunlara bir örnek.

Florence Reese – Which Side Are You On?

Bugüne kadar yer yer sözleri değiştirilip farklı hak mücadelelerine uyarlanan, Billy BraggNatalie MerchantPete SeegerAni Difranco gibi isimler tarafından da seslendirilen “Which Side Are You on?” kendisi de bir madenci kızı ve madenci eşi olan Florence Reese tarafından kaleme alınmıştı. 1931’de Amerikan Maden İşçileri Birliği greve gittiğinde, eşi Sam Reese bu grevin organizatörlerindendi. Bir gece maden şirketinin kiraladığı polisler Reese ailesinin evini basıp arama yaptılar. Sam Reese daha önceden uyarıldığı için saklandığından, polislerin yarattığı teröre Florence Reese ve çocukları maruz kaldı. Florence Reese, “Which Side Are You On?”un sözlerini o gece polisler gittikten sonra mutfakta kâğıda döktü ve sonra “Lay the Lily Low” adlı Baptist ninnisinin ezgisine yerleştirdi. Bundan 45 yıl sonra Reese, 1973’teki madenci grevlerini konu alan Oscar’lıHarlan County, USA belgeselinde ön saflarda işçilerle beraber bu şarkıyı söylüyordu.

Merle Travis – Sixteen Tons

Bu şarkı Merle Travis’e atfedilir ve onun 1946’da yaptığı kayıt bu şarkının ilk kaydı kabul edilir. Gelgelelim, “Hazard Kentucky’nin şarkıcı madencisi” olarak bilinen George Davis, şarkıyı 1930’larda “Nine-to-ten Tons” adıyla yazdığını iddia etmiştir. Buna karşılık Travis, şarkıda geçen “Another day older and deeper in debt” (Bir gün daha yaşlandım ve daha çok borca battım”) deyimini babasının sık sık tekrar ettiğini söylemiştir. Bu söz ve “I owe my soul to the company store” (Ruhumu şirket mağazasına borç verdim) sözü, işçilere ücret yerine fabrika mağazasından mal verildiği, bu yüzden işçilerin asla para biriktiremediği, şirkete ait evlerde oturduğu ve kiraların da maaşlardan düşüldüğü bir dönemi ifade eder. Şarkının en bilinen versiyonu Tennessee Ernie Ford’un 1955’te kaydettiği, Billboard listesinde sekiz hafta bir numarada kalan versiyondur.Johnny Cash ve Stevie Wondergibi isimler tarafından da kaydedilen şarkının en son çıkan versiyonu, Rage Against the Machine gitaristi Tom Morello’nun 2011 yılında çıkarttığı Union Town EP’sinde yer alıyor.

Woody Guthrie – 1913 Massacre

Folk müzisyeni Woody Guthrie, madenciler ve işçiler üstüne en çok şarkı yazmış isimlerden biridir. “1913 Massacre” aynı adla bilinen bir Noel faciasını anlatır. 24 Aralık 1913’te Michigan Calumet’te bir salonda Noel partisi veren, çoğunluğu grevdeki maden işçilerinden ve onların ailelerinden oluşan topluluk, birinin “Yangın!” diye bağırması sonucu panik yaşadı ve kadınlarla çocuklar da dâhil olmak üzere 74 kişi ezilerek öldü. Bu paniği kimin çıkarttığı anlaşılamadı, ama sendika karşıtı şirket yönetiminden şüphelenildi. Birçok isim tarafından da seslendirilen şarkıyı Bob Dylan da kariyerinin ilk dönemlerinde konserlerde söylemiş, sonra melodisini kullanarak yazdığı “Song to Woody”yi, adından da anlaşılacağı üzere, Woody Guthrie’ye adamıştı.

Victor Jara – Cancion del Minero

Şarkılarında barış, aşk ve toplumsal adaletten bahseden Victor Jara’nın ölüm şekli onu Latin Amerika’nın insan hakları abidesi yapmıştır. Aslen tiyatro yönetmeni olan Jara, Şili’de Salvador Allende döneminde Nueva Canción Chilena diye adlandırılan ilerici folk atılımının önemli aktörlerindendi. 1973 askerî darbesinin hemen akabinde tutuklandı, işkence gördükten sonra 44 kurşunla öldürüldü ve cesedi bir gecekondu mahallesinde sokağa bırakıldı. İşkence gördüğü stadyum, bugün onun adını taşıyor.

MADENCİNİN ŞARKISI 

Gider, gelir, iner, çıkarım

Bunların hiçbiri

Kendim için değil

Madenciyim ben

Madene giderim

Ölüme giderim

Madenciyim ben.

Kazar, çıkarır, terler, kanarım

Her şey patrona gider

Bir damla acı olsun değil

Madenciyim ben

Madene giderim.

Görün, duyun, düşünün, ağlayın

Bunda ne kötülük var

Her şey yolunda gidiyor

Madenciyim ben

Madene giderim

Ölüme giderim

Madenciyim ben.

(Çeviri: Adnan Özer) 

Lee Dorsey – Working in the Coal Mine

Bir madenci şarkısı değil, madenciler üstüne yazılmış eğlenceli bir popüler şarkı örneği. Müzisyen, besteci ve prodüktör Allen Toussaint’in yazdığı şarkı hem 1966’da bu ilk kaydedilen versiyonuyla, hem de Devo’nun 1981’de yaptığı yorumla iki kez Billboard listelerine girdi.

Türkiye’den madenci şarkıları

Faciası bol, işçi hakları zayıf memleketimizde madencilere yapılan ağıtlar da ara sıra popüler müzik arenasında boy gösterdiler tabiî ki. İşte bunlardan iki seçim:

Cem Karaca ve Dervişan’dan teatral bir yorum olan “Maden Ocağının Dibinde” ile Selda Bağcan’dan bir folk şarkısı, “Maden İşçileri”.