Can Merdan Doğan ile hangi film?
Sinemaya Çekmeköy Underground’un (2015) senaryosunu yazarak adım atan Can Merdan Doğan, ilk yönetmenlik deneyimi olan kısa film Stiletto (2021) ile -başta BFI Londra Film Festivali olmak üzere- çeşitli ulusal ve uluslararası festivalleri arşınladı. Kendisinin son kısa film üretimi En Uzun Gece (2023) ise Pembe Hayat KuirFest, Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali ve Türkiye – Almanya Film Festivali gibi duraklarla yolculuğuna devam etmekte.
Hangi Film? köşemizin bu haftaki konuğu Can Merdan Doğan yanıtlıyor: Hep daha iyi hissederek ayrılırım dediğin film? Zaman geçtikçe sendeki yerini sağlamlaştıran bir film? Mekânlarıyla aklına kazınan bir film?
Çocukluğundan yadigar kalmış bir film?
Çocukluğum 90’larda geçtiği için Macaulay Culkin’in bütün filmlerini buraya dâhil edebilirim. Ve bir de Wachowski Kızkardeşler’in görüntüleri aklımdan çıkmayan filmi Bound (1996) derim. Kuir bir hikâyesi olan filmi Cine5’te ailem uyuduktan sonra izlemiştim ve henüz 10 yaşındaydım.

Sinemada izlediğin ilk film?
1994 yılında, henüz 7 yaşında izlediğim The Lion King’di (Roger Allers & Rob Minkoff). Ablam götürmüştü sinemaya -bunun için ona çok şey borçluyum-. Sonunda ağladığımı ve müziklerinden çok etkilendiğimi hatırlıyorum.

Hep daha iyi hissederek ayrılırım dediğin film?
Notting Hill (1999, Roger Michell) ya da Pretty Woman (1990, Garry Marshall)

Kahramanı olmak isteyeceğin film?
Pretty Woman (1990, Garry Marshall)

Kitap gibi bir film?
Béla Tarr’ın A torinói ló / The Turin Horse (2011) filmi. Hayatımın tokadı.

Mısır patlattıran bir film?
Mısır değil ama çikolata ya da dondurma yiyebileceğim birçok romantik komedi var. Hepsi de 90’lardan. Özellikle de Julia Roberts’lı ve Meg Ryan’lı olanlar.
Zaman geçtikçe sendeki yerini sağlamlaştıran bir film?
Fassbinder’in birçok filmi. Yaşamın ve insanların pis koktuğu gerçeğine yaklaştım.
Yalnız izlenmeli dediğin bir film?
Romantik komediler dışındaki tüm filmler.
Mekânlarıyla aklına kazınan bir film?
Dogville’de (2003, Lars von Trier) müthiş bir mekân kullanımı vardı. Mekânı hayal ettirme, belleğe çağırma meselesi çok iyi bir buluştu. Seyirci olarak bir mekânı görsel bir şölen olarak kurmaktansa, hissettiren işleri daha çok seviyorum. Ama orada olmak da istemezdim elbette.:)

Herkese izletmek istediğin film?
The Hours (2002). Özellikle date’lerimde, ciddi olanlara izlettiririm. Onların filmden etkilenme seviyeleri, benim de onlardan etkilenme seviyemi belirler.:)

Can Merdan Doğan portre fotoğraf: Ege İşlek