Şu sıralar Galeri x-ist’te Tasvir-i Beyaz Perde adlı sergisi ziyaret edilebiliyor olan Murat Palta’ya Osmanlı minyatürüyle kült filmleri buluşturan serisinin ortaya çıkışı ve geleceğiyle ilgili sorular sorduk.  


Dergimize zaman zaman film illüstrasyonlarıyla katkıda bulunan Murat Palta son birkaç yıldır kült Hollywood ve Türkiye filmlerinin, Osmanlı minyatürü formatında illüstrasyonlarını yapıyor. Hepimize çok tanıdık Batılı ikonik sahneler, yine hepimize çok tanıdık o geleneksel görsel kültürle buluşunca, ortaya çıkan oldukça yenilikçi ürün hem çok eğlenceli hem de olgunluğuyla hayranlık uyandırıcı. Şu sıralar Galeri x-ist’te de sergisi ziyaret edilebiliyor olan Murat Palta’ya serinin ortaya çıkışı ve gelecek işlerle ilgili sorular sorduk.  

Image

Dünyayı kurtaran adam

Minyatür fikri ilk olarak nasıl ortaya çıktı?
Kardeşimle Star Wars izledikten sonra “Star Wars Osmanlı’da geçse nasıl olurdu?” şeklinde eğlenmemizden sonra bunları resmetmenin ilginç olacağını düşündüm. Sonrasında çok güzel geri dönüşler oldu. Bununla birlikte bir eksikliği fark ettim: Şimdiye kadar yapılan minyatürler büyük çoğunlukla geleneksel temaları konu alıyordu. Dolayısıyla kendi çevresinde üretilip kendi çevresinde tüketilen bir konuma sahipti. Birazcık bunu kırmak istedim.

Yaptığın iş hem minyatür sanatını icra edebilmek hem de kült bir filmi sinematografisine uygun şekilde soyutlayıp tek bir durağan görselle ifade edebilmek, çok fazla Osmanlı sanatı araştırması ve sayısız deneme gerektiriyor olmalı diye düşünüyorum. İlk minyatürünü, Star Wars’tu sanırım, yapmadan önce nasıl bir üretim süreci izledin?
Aslında en doğaçlama o olmuştu. Onun için fazladan bir araştırma yapmadım. Sonrasında tez olarak seçtiğimde doğal olarak bir araştırma yapmam gerekiyordu. Klasik örnekleri inceleyerek görsel aşinalık kazanmaya çalıştım. Bu durumda işin içine daha teknik özellikler girdi. Süsleme gibi… Bu tip şeylerin geometrisini öğrendim. Artık 2 saniye içinde yeni bir desen üretecek alışkanlığa sahibim. 

Minyatürden önce başka yöntemlerle kült filmler ve Osmanlı sanatlarını harmanlamayı denedin mi? Hat sanatıyla tipografik bir çözümleme falan gibi yöntemler aklından geçti mi mesela? İşlerin çok detaylı ve bitmiş görünüyor. Böyle bi konteks ve yöntemin iyi çalışması da çok zor, görsel dilinin olgunlaşması çok zaman aldı mı?
Hayır, Star Wars ilk denememdi. Ama şunu söyleyebilirim, ilk düşüncemde minyatürle resimleme yoktu. Darth Vader’ı sade bir padişah portresi şeklinde resmetmeyi planlamıştım. 3. Selim portresi gibi… Tam istediğim şekilde beceremeyince minyatürün bunun için daha uygun yapıda olduğunu farkettim. Tam oturdu.

Image

The Big Lebowski

Daha minyatürünün eksik kaldığını düşündüğün filmler var mı? “Aklımda birde şu şu var, onları yapmadan kapatmam bu minyatür defterini” dediğin filmler neler?
Her şey bir yana, filmlere ilgili biri olarak bir şekilde bunu dillendirmek benim için bir eğlence. Arkadaş ortamında bir film üzerinde konuşmak nasıl eğlenceliyse bu da benim için böyle bir zevk. Tabi ki de sadece ve sürekli olarak filmler üzerinden ilerleyemem. Yani minyatür defteri hep açık olacak. Bu ilk seride sadece kişisel zevkten ziyade üçüncü kişilere derdimi anlatabilmek adına kült filmleri seçmem gerekiyordu. Benim apayrı sevdiğim bir kategori var: B sınıfı filmler. Ya da diğer adıyla aventür filmler… Hem filmlerin kendisi inanılmaz eğlenceli hem de bunları minyatür tarzıyla resimlemek. Aslında bu sergide bir tanesiyle başladım: Dünyayı Kurtaran Adam

Minyatür serin dünyayı dolaştı. Hiç seriye karşı rahatsız edici derecede oryantalist bakış açılarıyla karşılaştın mı? “Hiç de öyle düşünerek yapmamıştım, durun yorumlamayın” diye hissettiğin oldu mu hiç?
Açıkçası bekliyordum böyle bir şey. Sonuçta internete yüklüyorsun ve bir şeylere saldırmak için dört gözle bekleyen insanların nefes alıp verdiği yerler buralar. İlginç bir şekilde bu gerçekleşmedi. Sadece yer yer “Helal olsun be… Türk yapmış bunu. Gururlandım, tebrikler…” gibi yorumlara denk geldim. Rahatsız edici diyemem ama benim böyle bir bayrak sallama niyetim yoktu. Bunu anlayamamışlar. 

Mezuniyet projesi için, bu minyatür fikri olmasaydı, ne yapmış olurdun? Grafik Tasarım’a başladın başlayalı dijital minyatür yapmıyordun büyük ihtimalle, öğretim hayatın daha çok neler yaparak geçti?
Cebimde yedek olarak tuttuğum bir iki proje daha vardı. Bunlardan biri Türk filmlerini pixel art olarak işlemek, diğeri de Osmanlı öncesi Türk devletlerinin sanatıyla alakalı şeylerdi. Bunları söyleyemem tabi… Şu an hala düşünüyorum çünkü. Bunun dışında üniversite boyunca deneme – yanılma amaçlı çeşitli illüstrasyonlar yaptım. Karikatür de hala devam ettirdiğim kişisel bir eğlence.

Image

Interstellar

Çok genç yaşta, çok önemli sanat dergi ve bloglarında işinden söz ettirdin, bu başarıyı nasıl yorumluyorsun?
Bu saatten sonra “şans eseri oldu” diyemem tabi. Yaratıcılığıma ve mizah anlayışıma güveniyorum. Yazıların yayınlanma amaçlarına göre de yaklaşımlarım değişiyor. Huffington Post, BBC gibi yerlerde doğrudan işlerimle ilgili ve yaşadığım kültürle ilgili içerikler yazılıyken bazı Türk basınında “Dünya’da ilgi uyandıran genç Türk” gibi başlıklar atılmıştı. “Miramax röportajında ne sormuşlardı, işlerin Fransa’da nasıl ilgi gördü?” gibi sorular ne okuyucuyu ne de beni bir sonuca götürmez ki… İşin popülaritesine değinmelerinden hoşlanmıyorum. Onun dışında tabi ki gurur verici. “İşaret ettiğim şey hedefi bulmuş” diyebiliyorum. (Bu röportaj onlardan biri)

Söz konusu seri de çok spesifik bir tarzda olunca, bundan sonra senden çıkacak işleri tahmin etmeyi zor kılıyor. Bu çok başarılı serinin seni kısıtlaması gibi kaygıların var mı?
Kesinlikle var. Bir önceki soruyla da alakalı aslında. Bu kadar tepki beklenmedik bir şeydi ve daha tam mezun olamadan ortaya çıktı. Dolayısıyla bir adım daha ileri gitmeye, yeni bir şeyler bulmaya itiyor seni. Bu kaygıya dönüşebiliyor ama bunun olmasını da doğal bir süreç olarak görüyorum. Dediğim gibi, yaratıcılığıma güveniyorum fakat yapmam gereken daha büyük işçilikle bunları gerçekleştirmek.

Yapacağın/yapmakta olduğun işleri özellikle çeşitlendirmeye, minyatürden başka alanlara kaymaya uğraşıyor musun?
Hem sinema alanının dışına hem de minyatürün dışına çıkmak hedeflerimden. Yine de “Evet, bu Murat’ın işi kesinlikle” denilecek şeyler olmalı. Şu an kafamda gelecek için çok güzel fikirler var ama ön araştırma içindeyim.

Sen kişisel olarak işin illustratif kısmına mı yoksa sinematografiye mi daha yakın görüyorsun kendini?
İllüstratif kısım daha ağır basmakta. Basite indirgersek illüstrasyon’un amaçları bir şeyleri resimlerle betimlemek. Ben sevdiğim bir alanı betimlemek istedim. Bu da sinemaydı. Bunun dışında yazılı edebiyata, mitolojiye, tarihe ve kültürlere de ilgim var. Bunları resimlemek de benim için eğlenceli olur. Ama sinematografide yer almayı da deli gibi isterim. Kendi kafamda oluşturduğum güzel hikayeler var. Bunların nasıl çekileceği var. Kırklı ellili yaşlara gelip bir çılgınlık yaparım belki bu alanda. 

Image

The Shining

Peki hiç görsel sanatlarla uğraşmıyor olsaydın, hayatta ne yapıyor olurdun?
Lisede gidebileceğim tek alan yabancı dil bölümüydü. Para üzerini düzgün hesaplayamayacak kadar matematiğim kötü. Yabancı dil okurken üniversitede grafik tasarım diye bir bölümün varlığını keşfettim. “Tamam” dedim. “Gideceğim yer bu. Ne olursa olsun.” Yine de yabancı dil sınavına girdim ve Kore Dili ve Edebiyatını kazandım. Güzel Sanatlara giremeseydim belki de şu anda Korece çevirmenlik yapıyordum. Ya da Kore’de Türk konsolosluğunda çalışıyor olurdum. İkincisi biraz kendimi yüksekten görmek tabi. Hala yedinci senemi okuyor da olabilirdim. Kolay bir dil değil sonuçta.

Şimdilerde neler yapıyorsun? Evden mi üretim içindesin, yoksa düzenli gittiğin bir ofis işin var mı? Hangisini tercih ediyorsun?
Şu an evdeyim. Öncesinde çalışıyordum. Bir yandan da freelance yetiştirmeye çalışıyordum. Çok yorucu oluyordu. Sergi tarihi belirlenince evde çalışmam gerekti. O zamandan beri evdeyim.

x-­ist’te sergi açılıyor. 2015 için seni bekleyen başka planlar var mı?
Birkaç ülkeden x-ist’le ortak sergi için teklif geldi. Henüz net olmasa da bu sonbaharda yeni bir sergi olabilir. Netleşince ortaya çok farklı şeyler çıkabilir.

  1. Düşlemeye davet: Aron Wiesenfeld

    Wiesenfeld’in puslu dünyasından, sanatçının çalışma sürecine, resimlerinde hikâyenin önemine ve son kitabına dair yanıtlar aldık.

  2. “Zorunlu askerliğe hayır”: Türkiye’de vicdanî ret

    Türkiye’de vicdanî ret mücadelesinin geldiği noktayı konuşmak için vicdanî reddini 2001’de açıklayan Mehmet Tarhan ve 2011’de açıklayan Merve Arkun’un kapısını

  3. Prömiyerden hemen önceki hafta: Gonca Vuslateri soruyor, Rıza Kocaoğlu cevaplıyor

    Son dönemde hem ekran hem de sahnedeki işleriyle beğeni toplayan Rıza Kocaoğlu ve Gonca Vuslateri ile Biriken'in ocak sonunda prömiyer yapan son oyunu “Ormanlardan Hemen Önceki Gece” üzerine bir sohbet...

  4. Renkler, evrensel hisler ve kendini unutabilmek: Panda Bear

    Beşinci solo albümü Panda Bear Meets the Grim Reaper’ı geçtiğimiz ay yayınlayan Panda Bear sorularımızı yanıtladı.

  5. İstikrar daima kazanır: Low

    Alan Sparhawk, Low’un 21-22 Ocak’ta Salon İKSV’de verdiği konserler öncesinde Bant Mag.’ın sorularını yanıtladı.

  6. Müziğin içinde dönemleri duymak: Kronovox Archives

    Çok-yönlü müzik adamı Sarp Keskiner’in yerli sahneye en büyük armağanlarından biri olan Kronovox Archives’ı masaya yatırıyoruz!

  7. “Yerimiz yurdumuz fark etmiyor, işimiz büyüyle”: Big Beats Big Times

    Berke Can Özcan’ın favori davulcularıyla bir araya geldiği projesi Big Beats Big Times’ın ilk albümü geliyor!

  8. Şarkı şarkı Barıştık Mı ve T.E.A.R. albümü

    Barıştık Mı ile trompet odaklı solo projesinin ilk uzunçaları T.E.A.R.'ı şarkı şarkı irdeledik, Özgü Aydar'a bu şarkıları çizdirdik.

  9. Bağımsızlık ve endüstri üzerine: Nø Førmat

    Fransa’da Köylü Tarımı Koruma Dernekleri AMAP’ın işleyiş modelinden ilham alan plak şirketi neyi nasıl yaptığına dair sorularımızı yanıtladı.

  10. Öğrenmeyi bırakmak yok: Tansu Biçer

    Bu sezon ulusal festivallerde dikkat çeken iki filmde birden (Neden Tarkovski Olamıyorum… ve Toz Ruhu) başrolde izlediğimiz Tansu Biçer’in senede en fazla iki kez verdiği röportajlardan biri bize nasip oldu.

  11. Erzincan dağlarında bir medea: Nesrin Cavadzade

    Geçtiğimiz yıl rol aldığı üç filmle son dönemde adından çokça söz ettiren Nesrin Cavadzade ile hem yakında vizyona girecek Kutluğ Ataman imzalı yeni filmi Kuzu, hem de gelecek planları hakkında konuşmak üzere buluştuk.

  12. Beyazperdede etik problematik keyfi: Force Majeure

    Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde izleyici karşısına çıktığı mayıs ayından beri yılın en çok konuşulan sinema olaylarından birine dönüşen Force Majeure, seyircisine beyazperde karşısında ecel terleri döktüren, gerçek bir insanlık sınavı!

  13. Bill Murray sevginizi depreştirecek 12 sevimli detay

    Bill Murray’i ocak ayında gösterime giren St. Vincent’te izleyip bir kez daha sevme fırsatı bulduk ve hakkında birkaç bilgi paylaşamadan geçemedik...

  14. Darth Vader 3. Selim olmaya kalkarsa: Murat Palta

    Şu sıralar Galeri x-ist’te Tasvir-i Beyaz Perde adlı sergisi ziyaret edilebiliyor olan Murat Palta’ya Osmanlı minyatürüyle kült filmleri buluşturan serisinin ortaya çıkışı ve geleceğiyle ilgili sorular sorduk.

  15. Maskeleriyle: Candan Seda Balaban

    Kral (Soytarım) Lear oyununun etkileyici maske ve kostüm tasarımında imzası olan Candan Seda Balaban konuğumuz...

  16. Şu üstüne başına bir şey giy

    Hikaye ve çizgi: Can Çetinkaya

  17. Kel

    Hikaye ve çizgi: Mert Tugen

  18. Üç kardeşin muhteşemlik dolu macerası

    Hikaye ve çizgi: Özgü Aydar

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler