Bu yıl 17-28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 70. Cannes Film Festivali, önce Photoshoplu posteri, sonra Netflix filmleriyle ilgili bir başka tartışmayla çalkalandı. Ancak bunlar, dünyanın en ünlü festivalinin ilk skandalları değil elbette.


Geçtiğimiz ay görücüye çıkan 70. Cannes Film Festivali’nin Claudia Cardinale’li posterinde Cardinale’nin ikonik pozunda beline ve bacaklarına yapıldığı farkedilen Photoshop müdahalesi tartışma yaratmıştı. Festivalin bu tavrını son derece seksist bulan kitleler, meseleyi sosyal medyada uzun süre eleştirmeye devam etti.

Poster krizinin hemen ardından ise programı açıklanan Cannes Film Festivali’nin ana yarışmasında yer alan iki Netflix filmi ortalığı birbirine kattı. Bong Joon-Ho imzalı Okja ve Noah Baumbach’ın The Meyerowitz Stories’in ticari gösterime çıkmadan, doğrudan online bir film izleme platformu olan Netflix’te gösterilecek olması Fransa’daki dağıtımcıları ayaklandırdı. Fransa’nın simgesi hâline gelmiş bir festivalin resmi yarışmasındaki bir filmin Fransız dağıtımcılara verilmemesi üzerine ortak bir bildiri yayınlandı ve bu iki filmin yarışmadan çıkarılması istendi.

Netflix’in karşı açıklamaları ve filmlerin çıkarıldığı iddialarının ardından festival resmi sitesinden bir açıklama yayınladı ve meseleye son noktayı koydu. Bu iki filmin de yarışmada kalacağı bilgisini içeren metinde gelecek yıldan itibaren festival yönetmeliğinde bir değişikliğe gidildiği ve resmi programda yer alan her filmin Fransa’da bir dağıtımcısı olması şartı getirileceği açıklandı.

Image

Olayları ve tartışmaları bitmek bilmeyen Cannes Film Festivali’nde bu yıl daha ne gibi gariplikler yaşanacağını bekleyip göreceğiz. Ancak bundan önce festival tarihindeki en büyük olayların ne olduğunu, hangi filmlerin ne fırtınalar kopardığını da hatırlamakta yarar var.

* 1 Eylül 1939’da Adolf Hitler festivali durdurmuş ve Polonya’yı da aynı gün işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmıştı. Sonraki 7 yıl boyunca gerçekleştirilemeyen festivalde o yıl gösterilen tek film The Hunchback of Notre Dame (1939) olarak kaldı.

* 1958 yılında Fransa ve Cezayir arasındaki politik çatışma ve gerginlik nedeniyle başlamış olan festival Fransız hükümetinin kararıyla yarım bırakıldı. Festivale katılanlar evlerine ve ülkelerine dönerken, festivalin de kapanış töreni yapılmaksızın noktalandı.

* 1968 yılında Fransa’da öğrencilerin başlattığı ayaklanma ve protestolar sonrasında festival olması gerekenden birkaç gün önce sona ermişti. Godard, Truffaut, Polanski, Lelouch, Malle gibi sinemacıların da protestoları desteklemesi ve greve girmesinin ardından filminin prömiyer yapacağı gün yöneten Carlos Saura, Peppermint Frappe’nin gösterilmesini reddetti. Film daha sonra Cannes’da, 40 yıl sonra, ilk kez 2008 yılında gösterildi.

* 1992 yılında Cannes’da filmleriyle bulunan Jean Claude Van Damme ile bir başka aksiyon yıldızı Dolph Lundgren kavga ederken görüntülenmişti. Daha sonra ikili bu kavganın gerçek olmadığını ve filmleri Universal Soldier (1992) için bir tanıtım çalışması olduğunu iddia etmişti.

* 2003 yılında oyuncu Vincent Gallo’nun çektiği The Brown Bunny (2003) filmindeki oral seks sahnesi şok etkisi yaratmış ve film de gösterim sonrası izleyici tarafından yuhalanmıştı. Filmle ilgili en sert eleştiriyi kaleme alan ünlü sinema yazarı Roger Ebert’la Gallo arasındaysa daha sonra sözlü bir savaş başladı. Ebert film için “Cannes tarihinin gördüğü en kötü filmi. Bir keresinde doktorum bana ekrandan kolonoskopi ameliyatımı izletmişti ve o bile The Brown Bunny’den daha ilginçti.” gibi cümleler kaleme almıştı.

* Cannes Film Festivali’nde film gösterimlerinin yapıldığı festival sarayı ve diğer merkezler kadar Cannes plajları da her zaman ilgi çekici olmuştur. 2006 yılında kışkırtıcı komedyen Sacha Baron Cohen’in Borat filminin tanıtımını gerçekleştirdiği Cannes’da plajda Borat personasına bürünerek giydiği yeşil mayokisini de epey olay yaratmıştı. İddialı ve belli zümreleri rahatsız eden bir görüntü sergileyen Cohen, filminin reklamını yapmakla kalmamış, bu fosforlu yeşil ikonik plaj giysisini de toplumsal hafızamıza kazandırmıştı.

* Daha önce defalarca Altın Palmiye adayı olmuş ve 2000’de Dancer in the Dark ile ödülü kucaklamış Lars Von Trier, 2011’de Melancholia ile yarıştığı festivaldeki basın toplantısında, kendisine sorulan bir soruya cevap verirken Nazi sempatizanı açıklamalarıyla olay yaratmıştı. “Hitler’i anlıyorum” ve “Sıradaki filmimin adı ‘Son Çözüm’ olabilir” gibi incitici cümleleri nedeniyle sonradan yanlış anlaşıldığını dile getirip özür dilese de festival, yönetmeni hızla İstenmeyen Adam ilan etmiş ve bir daha festivalin resmi seçkisine hiçbir Lars Von Trier filmi almayacaklarını açıklamıştı bile.

* 2015 yılında 50’li yaşlarındaki bir grup kadın izleyici yüksek topuklu ayakkabı giymemeleri nedeniyle kırmızı halıya alınmayınca güçlü bir feminist protesto başladı. Çok sayıda kadın sinemacının destek verdiği protestoya, Sicario filminin yarışmadaki prömiyerine düz bir ayakkabıyla katılan Emily Blunt da destek verdi.

Image
Image
Image

Cannes’daki prömiyeri sırasında olay yaratmış filmlerden bazılarıysa şöyle:

– 1961 yılında Luis Bunuel’in bir rahibenin cinsel uyanışını konu alan ve içinde son derece sert sahnelerin yer aldığı Viridiana (1961) filmi, Katolik Kilisesi’nin yoğun eleştirilerine maruz kalmıştı. Bunuel’in Katolik karşıtı suçlamalarla muhattap olduğu filmin festivalden Altın Palmiye kazanması tartışmaları iyice alevlendirdi.

– 1998 yılında Michael Bay’in o sırada henüz tamamlanmamış ünlü felaket filmi Armageddon’dan (1998) yarım saatlik bir bölüm festivalde izleyici karşısına çıkmış ancak duygusal sahnelerdeki kötü diyaloglar ve geçmeyen duygu nedeniyle salondaki çok sayıda izleyici kahkahalar atmaya başlamıştı. Bunun üzerine salonda bulunan başrol oyuncusu Bruce Willis epey bozularak filmin prodüksiyonunun henüz tamamlanmadığını söylemişti.

– 2002 yılında Gaspar Noe’nin Irreversible (2002) filminin gösterildiği salondan, meşhur tecavüz sahnesi sırasında 250’nin üstünde izleyici kendini dışarı atmış, bunlardan bazıları nefes alabilmek için medikal yardım ve oksijen desteğine ihtiyaç duymuştu.

– 2004 yılında dönemin politik atmosferine yakışan bir kararla Quentin Tarantino başkanlığındaki Cannes jürisinden Michael Moore’un olay filmi Fahrenheit 9/11’e (2004) büyük ödül çıkmış, filmin merkez sağı ağır bir dille eleştiren ve suçlayan politik sertliği nedeniyle Disney, filmi dağıtmayı reddetmişti.

– Geçtiğimiz yıl, daha önce yönetmenliğini üstlendiği filmlerle Cannes’da yarışmış olan Sean Penn’in son filmi The Last Face (2016), basın gösteriminde yuhalanmış, duygusal açıdan gülünç, politik açıdansa sorunlu bulunmuştu. Film, Cannes’daki meşhur eleştirmenler yıldız tablosunda 4 üzerinden 0.2 ortalama alarak ulaşılması güç bir skora imza atmıştı.

Image
Image
  1. Her sakallıyı deden sanma: Bearded Brutes

    İngiltere çıkışlı fotoğraf ve film sanatçısı Mark Leeming’in toplumsal cinsiyet normlarını pembe bir çiklet balonu gibi küstahça suratımıza patlattığı sim, sakal ve stil dolu portrelerinden oluşan Bearded Brutes serisinin şekerli tadı, bakanın gözünde kalıyor.

  2. Bir tür “tasarlanmış sinestezi”: Lewis Heriz

    Başta Sofrito ve Soundway olmak üzere birçok plak şirketinin görsel kimliğinin oluşmasında önemli rol üstlenen Lewis Heriz’le albüm kapakları üzerine zihin açıcı bir sohbet.

  3. A’dan Z’ye: Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band

    Müzik tarihine yön veren albüm, 1 Haziran’da 50. yaşını kutluyor!

  4. Kendrick Lamar ve ‘mütevazı’ iş birlikleri

    Terrace Martin’den BadBadNotGood’a, The Alchemist’ten Rihanna'ya; Kendrick Lamar’ın geçtiğimiz haftalarda yayınlanan yeni albümü DAMN.’de bir araya geldiği isimlere göz atıyoruz. 

  5. Fikirler arası kozmik bir yolculuk: Jane Weaver

    İngiliz müzisyen Jane Weaver, Fire Records etiketiyle yayınlanan yeni albümü Modern Kosmology’nin perde arkasını anlatıyor.

  6. Tuhaf ve orijinallerin evi: Fire Records

    “Muhtemelen duymamış olduğunuz müziklere ışık tutmak bizi heyecanlandırıyor.”

  7. Nostalji ya da değil: 1990’lar shoegaze sahnesinin tam takım dönüşü

    Peşi sıra gelen yeni The Jesus And Mary Chain, Slowdive ve Ride albümleri üzerine...

  8. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  9. Sadece bir kahve içecek vakti olanlara: Rakamlarla Twin Peaks

    Nefis bir zaman yolculuğu vadeden yeni Twin Peaks sezonu için geri sayımın sonuna gelmiş bulunuyoruz.

  10. Akıl uçuran tüm filmleriyle: Danny Boyle

    İngiliz sinemasının nevi şahsına münhasır yönetmenlerinden Danny Boyle’un, Trainspotting’in efsane karakterlerini 20 yıl sonra geri döndürmesi şerefine, filmleri arasında nostaljik bir yolculuğa çıkmanın cazibesine kapıldık.

  11. Her şeye rağmen dimdik: Derdo Ana ve Ceviz Ağacı

    İstanbul Film Festivali’nde En İyi Belgesel kategorisinde birinciliğe layık görülen Derdo Ana ve Ceviz Ağacı’nı, yönetmeni Serdar Önal ve filmin yapımcısı Nagehan Uskan’dan dinledik.

  12. Bir duygunun yolculuğu: Murtaza

    Özgür Sevimli’yle, yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı ilk filmi Murtaza’yı ortaya çıkarırken peşinden gittikleri, kullanmayı seçtiği yöntemleri, motivasyonları ve tutkularını konuştuk.

  13. Cannes Film Festivali tarihinde 8 büyük olay

    Bu yıl 17-28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 70. Cannes Film Festivali, önce Photoshoplu posteri, sonra Netflix filmleriyle ilgili bir başka tartışmayla çalkalandı. Ancak bunlar, dünyanın en ünlü festivalinin ilk skandalları değil elbette.

  14. Richard Mosse’un merceğinden: Sıcak-soğuk dalgaları ve mülteci kampları

    Mülteci krizini görüntülemek için termal kamera kullanmayı seçen Mosse, fotoğraflarına bakan insanlarda acıma ve kasvet hislerinden çok, bu insanlık dramına uzaktan bakarak suç ortaklığı ve empati hislerini uyandırmayı amaçlıyor.

  15. Bağımsız, uçuk ve özgün: Milenyumda öne çıkan 10 LGBTİ+ dergi

    Şimdi sizi 2010’lardan bu yana birçok yaratıcı fikre ev sahipliği yapan, ilham verici LGBTİ+ dergilerle dolu bekleme odasına alalım...

  16. Gerçekle kurgu arasında, yapay doğa manzaraları: Burcu Perçin

    Şehrin farklı noktalarında yaratılan yapay peyzaj kurgularını irdelediği çalışmalarını x-ist’te açtığı Yeşili Doldurmak adlı bir sergide bir araya getiren Burcu Perçin’le üretim süreci, doğa-insan ilişkisi ve dahasını konuştuk.

  17. Plaja banyo havlusu serenlerin kitabı: Anne, kız harikasın!

    Elif Türkölmez’le sadece güçlü ve sade anlatımıyla değil aynı zamanda içindeki yemeklerle de iştah kabartan öykü kitabı Anne, Kız Harikasın’ı konuştuk.

  18. Açılmaya cüret eden kalpler ve bir performans olarak aşk: biriken

    Mayıs ayında Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi oyununun son sezon gösterimlerini gerçekleştiren ve Sharjah Bienali’nin İstanbul ayağı için yeni bir iş hazırlayan biriken’le sanal ortamda buluştuk.

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler