“Punk hiçbir zaman cevaplarla ilgili değildi; hep sorular sorardı. Bu büyük sorular için cevaplarım olduğunu söylemiyorum ama bu sorular beni çok etkiliyor. Hayat, evrenin derinlikleri, doğanın gücü ve bizim bunların arasındaki minik ve kırılgan yerimiz hakkında çok fazla düşünüyorum.” 

John Robb


Ekolojik kaygılar, doğa sevgisi ve harekete geçme çağrısının şekillendirdiği 10 konsept albüm

İklim krizine karşı küresel bilinçlenme için zamanın git gide azaldığının istatistiklerle, dünya çapında hayat bulan isyan hareketliliğiyle gündemden ayrılmadığı, somut adımların atıldığı bir yıl oldu 2019. Sanatın birçok farklı alanında bu konuda inisiyatif alan, üretimleriyle ilham veren ve gezegene verdiğimiz hasarı telafi etme adına bize ne görevler düştüğünü hatırlatan figürlerin de sayısı gün geçtikçe çoğalıyor.

Post punk döneminin başlangıcından bu yana varlığını sürdüren grup Membranes’in 2019 albümü What Nature Gives… Nature Takes Away, bu amaca hizmet eden, bu yönde düşündüren ve ustaca kurgulanmış bir konsept albüm. Grubun kurucusu, ilham verici müzik yazarı John Robb’un kapısını 15. yıl özel sayımız için çaldığımızda bize önerdiği konu da “Doğa temalı müzik albümleri” dosyası oldu. İşte Mort Garson’ın bitkiler dinlesin diye kaydettiği Mother Earth’s Plantasia’sından Thom Yorke’un İngiliz hükümetinin küresel ısınma politikalarını eleştirdiği The Eraser’ına, doğayı odağına alan 10 konsept albüm seçkimiz…

Mort Garson – Mother Earth’s Plantasia
1976 / Homewood Records

Bu yıl Sacred Bones etiketiyle plak formatında yeniden basılan Mother Earth’s PlantasiaKanadalı müzisyen Mort Garson’ın “bitkilerin dinlemesi için” yaptığı bir albüm. İlham kaynağı da 70’lerde çok konuşulan, ev bitkilerinin insanların düşüncelerini okuyabildiği ve doğal afetleri önceden sezebildiği teorilerini masaya yatıran The Secret Life of Plants kitabı. Garson’ın Los Angeles’taki Mother Earth isimli bir çiçek dükkânında yeni Moog synthesizerlarıyla kurduğu seyyar stüdyosunda kaydettiği albüm, 1976’da söz konusu dükkândan çiçek alanlara hediye edilmiş. “Begonyayı yürütmeniz gerekmez” ya da “Afrika menekşesi için ağıt” gibi şarkı isimlerine sahip enstrümantal albüm, elektronik müzik aleminde bir kült mertebesine erişti. Marvin Rubin’in bir illüstrasyonunu gördüğümüz kapak tasarımında “Bitkiler ve onları sevenler için sıcak dünya müziği” tanımı yapılıyor.


Neil Young & The Promise of the Real – Earth
2016 Reprise Records

Neil Young’ın arkasında Willie Nelson’ın oğulları Lukas ve Micah’ın grubu The Promise of the Real’la gerçekleştirdiği konserlerin kayıtlarından oluşan bir konsept albüm Earth. Neil Young albümü “Gezegenimizde birlikte yaşamamızla ilgili yazdığım 13 şarkıdan oluşuyor” sözleriyle özetliyor. Alıştığımız konser albümlerinden farklı olarak, grubun canlı kayıtları üzerine stüdyoda bazı eklemeler yapılmış. Bunlar arasında 1970’lerde yapılmış kayıtlardan kimi kesitler, ilave vokaller ve birçok şarkıda duyduğumuz hayvan ve doğa sesleri var. İnekler, böcekler, gök gürültüleri, su sesleri ve çok daha fazlası, Neil Young’ın kariyerinin ekolojik köşelerine eşlik ediyor. Earth, hâlâ üretmeye devam eden ama arada durup geriye bakmayı da ihmal etmeyen Neil Young’dan tematik bir nostalji. 


Anohni – HOPELESSNESS
2016 Secretly Canadian  Rough Trade

Çok katmanlı, her daim vurucu ve damarlarında ihtişam yatan şarkıların yaratıcısı Anohni’den gezegene dair endişelerinin müzikal dışavurumu… 2016 çıkışlı HOPELESSNESS, bir harekete geçme çağrısı ve doğrudan bir isyan. Cilâlı ve plastik bir tınının peşine düştüğünü söylüyor Anohni. Bu anlamda HOPELESSNESS’ı hayata geçirirken yanına topladığı prodüktörlerin isimlerini anmakta fayda var: Elektronik müziğin ufkunu genişleten işlere imza atmış Oneohtrix Point Never ve Hudson Mohawke.

Şarkılarını önceki işlerinden radikal bir şekilde farklı bir tınıyla oluştursa da hem güçlü hem kırılgan melodileriyle derdini insanın içine işliyor Anohni. “Bu aşamada artık tüm kartların masaya açıldığını hissediyorum. Saydamlığın içinde süzülmek ya da silik sinyaller vermekte de bir sorun yok ama bunun için zamanımız kalmadı” sözleriyle HOPELESSNESS’ın temelini oluşturan çevresel kaygılarını dillendiren müzisyen, 80’lerdeki AIDS salgınında üretilen dans müziklerinden ilham alıyor. Çevrenin yanı sıra başka politik konulara da değiniyor albüm ve Anohni, buradaki şarkıları yazarken kendini bozulmuş bir ekosistemin minik organizmalarından biri olarak gördüğünü itiraf ediyor. Böylesi minik organizmaların yarattığı etki devasa olabiliyor. HOPELESSNESS da bunun en net örneklerinden biri. 


Wolves In The Throne Room – Black Cascade
2009 Southern Lord Recordings

Amerikalı atmosferik black metal grubu Wolves In The Throne Room’un müziğini Burzum’a benzetenler var. İşitsel olarak benzetmek mümkün ama tematik olarak büyük bir farklılık var: Burzum’un besin kaynağı şeytan ve karanlık; WITTR içinse bu kaynak doğa. Grubun Southern Lord’dan yayınlanan albüm üçlemesinin ikinci halkası Black Cascadegrubun eski usul black metal estetiğiyle hayat verdiği uzun soluklu dört şarkıyla bir ormanı merkezine alan hikâyesini anlatıyor. Black metal albümlerinde sıklıkla gördüğümüz konsept anlatıyı, alan kayıtları ve doğadan sesler kullanarak başka bir boyuta taşıyor Black CascadeAçılış şarkısı “Wanderer Above The Sea of Fog”, ismini Alman romantik ressam Caspar David Friedrich’ın gizemli tablosundan alıyor. Bu sisli ve ağır ağır ısıtılan açılış şarkısıyla albüm, birazdan yanıp kül olacak ama yıkıcı bir şekilde geri dönecek bir ormanın derinliklerinde sizi bırakıyor. 


Jimmy Cliff – Save Our Planet Earth
1989 Musidisc

“Ozon tabakasına verdiğimiz zararı düzeltebilmek için elimizde yeterli kaynaklar var. Bilim insanları tüm enerjilerini yok edici silahlar yerine buna ayırsa bence hâlâ dünyayı kurtarabiliriz. Çevreyle ilgili fazlasıyla endişeliyim çünkü burası yaşamak istediğim yer.” 1994’te verdiği röportajında beş yıl önce yayınladığı hit şarkısı “Save Our Planet Earth”ün çıkış noktasını bu sözlerle anlatıyordu Jamaikalı reggae müzisyeni Jimmy Cliff. Albüme ismini veren şarkı 80’lerin sonunda dünyayı kıvrak bas yürüyüşleriyle uyandırmaya çalışmıştı. Kariyeri boyunca cinsiyetçi ve ırkçı tutumlara karşı çıkan, farklı kültürlerin adalet mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar yazan Cliff’in 1989’da neşeyle yaptığı “Gelin gezegeni kurtaralım” çağrısı ne yazık ki 30 yıl sonra en kırmızı alarmlarla etkisi yüksek bir şekilde geçerliliğini koruyor.


Thom Yorke – The Eraser
2006 XL Recordings

Thom Yorke’un ilk solo albümü The Erasergörsel eşlikçilerinden şarkı isimlerine her detayıyla benzersiz bir titizlik içinde kurgulanmış bir çalışma. İklim krizine dair yürütülen –ya da yürütülemeyen– politikalar üzerinden İngiliz hükümetine yöneltiyor oklarını Thom Yorke. Politik ve çevre tabanlı isyanını minimal formlar ve dijital dokunuşlarla yarattığı şarkılarıyla seslendiriyor.

2003’te Irak’taki savaşın uydurma gerekçelere dayandırıldığını sızdıran köstebek olarak ilan edilmesinden kısa süre sonra ölü bulunan kitle imha silahları konusunda İngiltere Savunma Bakanlığı’nın kıdemli uzmanlarından Dr. David Kelly’ye ithafen yazılan “Harrowdown Hill”, Thom Yorke’a göre kariyeri boyunca yazdığı en öfkeli şarkı. “Düştüm mü itildim mi?” sorusuyla albümün de en büyük yankı uyandıran parçalarından biri. “Analyse”, “Atoms for Peace” ve “The Eraser”, müzisyenin toplumsal ve kişisel endişelerini dillendiren diğer şarkılar. Albümün Stanley Donwood eseri kapak görseli de genel konsepti kusursuz bir şekilde tamamlıyor. Çevre aktivisti Jonathan Porritt’in İngiliz hükümetinin iklim değişikliği karşısındaki tutumunu okyanusa hükmetmeye çalışan Kral Canute efsanesine benzeten makalesinden ilham almış Yorke ve Donwood. “London Views” olarak isimlendirilen kapak çalışmasında Londra’yı yerle bir etmiş dalgaların boğmak üzere olduğu bir figür görülüyor.


Andrew Bird – EcholocationsCanyon
2015 Wegawam Music Co.

Andrew Bird – EcholocationsRiver
2017 Wegawam Music Co.

Besteci ve multienstrümantalist Andrew Bird’ün diskografisinde kendine özgü bir yere sahip olan Echolocations albümleri, aslında uzun süre devam edecek bir serinin ilk iki yayını. Echolocations adı altında her biri farklı doğa oluşumlarına özel kurgulanacak albümlerin ilk ikisinde konseptler “kanyon” ve “ırmak” oldu. 2015’te yayınlanan enstrümantal Canyon albümünü Utah’taki Coyote Gulch kanyonunda canlı olarak kaydeden Bird, bölgedeki alan kayıtlarından sesleri de albüme yedirerek ses elementlerini zenginleştiriyor. Serinin ikinci albümü River’daysa Los Angeles’ta Glendale-Hyperion köprüsünün altındaki bir ırmağın yanında ağırlıyor bizi Andrew Bird. Albüm boyu duyabileceğiniz su seslerinin üzerine Bird’ün melodileri usulca eklemleniyor. Doğayı hem konsept hem de ses paletinin bir parçasına dönüştürmesi itibariyle Echolocations serisi, Andrew Bird’ün birçok farklı yönde genişleyen müzikal haritasının en ilgi çekici patikalarından.


Björk – Biophilia
2011 One Little Indian

Björk’ün çevreye olan duyarlılığı kariyerinin farklı aşamalarında kendini belli ediyor. Homogenic şarkılarından “Nature is Ancient”ı ya da on yıl sonrasında gelen Volta albümünün ilk teklisi “Earth Intruders”ı hatırlayın… Biophiliaekolojik konuları genel konsept edinen ve kısa sürede bir albümden çok daha fazlasına dönüşen bir çalışma. Bir akıllı telefon uygulaması olarak yayınlanan ve birçok ilke imza atan albüm, müzisyenin doğaya duyduğu sevgi ve çevresel kaygılarının bir harmanı. İzlanda’da doğal kaynakların tüketilmesine karşı konserler düzenleyen, bu bağlamda çalışmalar yapan Náttúra isimli organizasyonu kuran ve The Times’a ülkenin bu tutumu hakkında bir makale yazan Björk, Biophilia’yla dikkat çekmek istediği konuları her zaman olduğu gibi büyüleyici bir anlatıyla sunuyor.

2014’te MoMA koleksiyonuna dahil edilen ilk telefon uygulaması olan albümün yarattığı bu dijital evrende, her şarkı için hazırlanmış ve doğayla müziği birleştiren farklı oyunlar ve mini enstalasyonlar mevcut. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan BiophiliaBjörk için çok daha uzun soluklu bir projeye dönüştü ve müzisyenin çevresel hamleleri ve projeleri için bir çatı organizma halini aldı. 


Grimes – Miss_Anthropocene
2019 / 4AD

Grimes’ın merakla yayınlanmasını beklediğimiz yeni albümü de şimdiden bu listeye eklenebilir. Bir konsept albüm olarak kurgulanan Miss_Anthropocene, iklim değişikliğinin insan formundaki hayali tanrıçasını konu edecek. Grimes yaptığı açıklamalarda bu karakteri “Uzayda yaşayan psikedelik bir güzellik kraliçesi / şeytan” olarak tanımlıyor. Dahası, Miss Anthropocene isimli bu karakter, albümde gezegenin sonuna gelişimizi kutluyor (!) olacak. Karakter ve albümün ismi de misanthrope (insanlardan nefret etmenin bilimsel karşılığı) ve antroposen (insanların dünyaya olan etkisinin en üst düzeye çıktığı Sanayi Devrimi’nden bugüne olan ve devam eden süreç; İnsan Çağı da denen döneme verilen isim) kelimelerinin birleşmesinden ortaya çıkmış.

“We Appreciate Power” ve “Violence” parçaları, yıl bitmeden yayınlanacak yeni Grimes albümünün ilk ipuçlarını veriyor. Müzisyenin Miss_Anthropocene için yaptığı “uçucu bir metal” benzetmesi özellikle ilk şarkıda kendini hissettiriyor. Grimes’ın albüm öncesinde İngiliz modacı Stella McCartney ve adidas iş birliğiyle ve tamamı geri dönüştürülmüş materyallerle hazırlanan yeni bir koleksiyonun yüzü olduğunu da hatırlatalım.


Membranes – What Nature Gives… Nature Takes Away
2019 / Cherry Red Records

16 şarkılık yeni Membranes albümünün her yüzü farklı bir mevsimi temsil ediyor. Bu dosyayı hazırlamamızı öneren John Robb’un uzun soluklu post punk grubu Membranes, doğanın güzelliği ve yıkıcılığını albümün her köşesine titizlikle işlemiş. Grup, albümün çıkışını insanın doğayla bir olması fikrine bağlıyor: “Biz doğanın üstünde ya da ondan kopuk değiliz. Onu yok etmemiz kendimizi riske atmaktan başka bir şey değil.”

What Nature Gives… Nature Takes Away (Doğa, verdiğini geri alır) albümü bahar hislerinin baskın olduğu “A Strange Perfume” parçasıyla açılıyor. Bu atmosferik şarkı için doğa kokulu bir parfümün hazırlandığı ve yakında satışa çıkacağı bilgisini de paylaşmış olalım. Albüm, Membranes’in şarkı yazımının ne denli geniş bir olasılık havuzunda gerçekleştiğini de zihin açıcı bir dinleme deneyimiyle belgeliyor. Doğayı merkezine alan albüme kişisel detaylar da eklenmiş. Okyanuslar hakkındaki “Mother Ocean / Father Time” şarkısı, aynı zamanda John Robb’un hiç tanışmadığı büyük babasından ilham alıyor. Albümün en atmosferik şarkılarından “A Murmuration of Starlings On Blackpool Pier” da müzisyenin doğduğu yere bir saygı duruşu. Albümün geneline hâkim olan karanlık tını, dünyanın sonuna geldiğimiz gerçeğini yüzümüze yüzümüze vuruyor: “21. yüzyıl beni öldürüyor!”

  1. Bant Mag. 15. Yıl Özel Sayısı #1

    İlk sayısını 2004 Eylül’ünde yayımladığımız Bant, çoğumuz (siz, biz, çoğumuz) için bir hayli dönüştürücü olduğu aşikâr 15 yılı geride bıraktı. Muhakkak

  2. Alex Gross seçti: Sanatçı Jana Brike ile söyleşi

    “Büluğ çağının getirdiği yoğun vücut kimyası değişimi resimlerimde iç değişimimi, ruhsal büyüme sürecimi, bir nevi yükselişimi simgeliyor diyebilirim.”

  3. Matt Wolf seçti: “Streetwise” belgeseli ve Tiny’nin hikâyesi

    Tiny’nin yaşadığına, bugünlere gelebildiğine, on tane çocuk sahibi olduğuna (ve annesiyle hâlâ sorunlu olan ilişkisinin devam ettiğine) inanması güç, buna inanmanın güçlüğünü itiraf etmek de bir o kadar zorlayıcı...

  4. Açık Radyo (Ömer Madra) seçti: İklim acil durumuna dair bir dosya

    İsveçli grevci Greta Thunberg’in ilham kaynağı ve katalizörü olduğu, 2018 Ağustos’unda başlayan ve tarihin en büyük iklim hareketlenmesine (hatta en geniş katılımlı kitlesel grevine) dönüşen süreçte neler yaşandığına bir dönüp bakmak istedik.

  5. John Robb seçti: Odağında “doğa” olan müzik albümlerinden bir seçki

    Ekolojik kaygılar, doğa sevgisi ve harekete geçme çağrısının şekillendirdiği 10 konsept albüm.

  6. Gaye Su Akyol seçti: Yüksel Arslan’dan alıntılar

    “Kitaplarımı özenle seçerek okumak en büyük tutkularımdan biri haline geliyor. [...] Bir başka tutkuyu da sakladım: Hep canlı varlıklarmış, sadık arkadaşlarmış gibi düşündüğüm mezar taşlarına olan düşkünlüğüm!” Defterler/Cahiers de Travail 1965-1994

  7. Beirut (Zach Condon) seçti: 1999’da hayata veda eden müzisyen Muslimgauze’u tanıtan bir yazı

    1961 doğumlu Jones’un Arap dünyasına ilgisi nereden kaynaklanıyordu? Bu, sadece estetik bir takıntı mıydı yoksa siyasi bir duruştan mı filizleniyordu? Nasıl bir ekipman kullanıyordu ve prodüksiyon yöntemleri nelerdi? Nasıl bir insandı?

  8. Panda Bear (Noah Lennox) seçti: Portekiz’den harika müzik önerileri

    Bant Mag. Spotify hesabından “Portekiz!” başlıklı listemizi bulup play’e bastıysanız, başlamak için hazırız.

  9. Julianna Barwick seçti: Konumuz Björk

    Her daim ilham verici yeniliklerin, tutkuların, isyanların ve ifade biçimlerinin peşine düşen Björk’ün kariyeri ve yaşantısından A’dan Z’ye satırbaşları.

  10. The Radio Dept. (Johan Duncanson) seçti: Sosyalist reggae şarkılarının hikâyesi

    “Reggae halktır... Gettodan gelir. Kitlelerden gelir. Reggae, acı çeken ve istediğini elde edememiş sıradan insanlar demektir.” - Toots Hibbert

  11. Özgür Mumcu seçti: Zamanında TRT’de yayınlanmış “Kavanozdaki Adam” dizisi hakkında bir yazı

    Bazılarının dediği gibi yenisini çekmeye gerek yok, orijinali yeterince yıkıcı olabiliyor zaten.

  12. Alper Canıgüz seçti: Kült dizi The Prisoner hakkında bir yazı

    “İtilip kakılmayacağım. Fişlenip damgalanmayacak, kimseden emir almayacağım. Sorgulanmayacak ya da numaralara mahkûm olmayacağım. Çünkü bu benim hayatım.”

  13. Mabel Matiz seçti: Füruğ Ferruhzad hakkında bir yazı

    Kadını toplum dışı gören bir coğrafyada ‘kadın’ bir şair olarak üretti, sözünü söylemekten hiç çekinmedi ve hep bildiği yolda ilerledi. Kimi zaman tüm bunların karşılığında, en yakınları tarafından bile cezalandırılsa da…

  14. Joe Coleman seçti: Gnostik inanç çerçevesinde yazılmış The Thunder, Perfect Mind şiirine bir bakış

    Coleman’a, bizi bir kadının ağzından yazılmış, teolojik bir monolog olarak düşünülen The Thunder, Perfect Mind şiiriyle buluşturduğu için müteşekkiriz.

  15. Taner Ceylan sordu: Sanat total özgürlük olabilir mi?

    Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, Deniz Aktaş ve Taner Ceylan tartışıyor: "Sanat total özgürlük olabilir mi?"

  16. Molly Crabapple seçti : Kuir, feminist ve yaratıcı Porto Riko protestolarından bir kesit

    Ada ülkesinin yaklaşık üç milyonluk nüfusunun üçte biri neden sokağa döküldü? Sanatçıların, feministlerin, LGBTİ+’ların ve aktivistlerin liderliğindeki bu muhalif halk hareketi neler talep ediyor ve ne şekillerde ilham veriyor?

  17. Brazzaville (David Brown) seçti: Uzaydaki okyanuslara dair bir yazı

    Yeryüzünde bizler tek bir benliğin bileşenleri, atmosferin ötesi dış dünyamız... Bahsi geçen benliğin bileşenleri olarak seyreyleye gelmişiz kozmik okyanusu.

  18. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler