İskoçyalı müzisyen Sophie Xeon, ya da sahne ismiyle SOPHIE, tutkuyla bağlı olduğu elektronik müzik dünyasında kendi jenerasyonunun en yenilikçi ve cesur müzisyenlerinden biri olarak hatırlanacak. 30 Ocak sabahında, yaşadığı Atina’da dolunayı izlemek için gerçekleştirdiği bir tırmanışın ardından ayağı kayarak düşen SOPHIE, 34 yaşında hayatını kaybetti ve müzik dünyasında asla doldurulamayacak bir boşluk bıraktı.
Tematik üretimleri ve özgün yaklaşımıyla pop müziğin seyrini değiştiren SOPHIE’nin kariyerinden bazı satır başlarına Berkay Güney’in illüstrasyonları eşlik ediyor…
Çocuk yaşta tanıştığı elektronik müziğe yoğun bir ilgi besliyor SOPHIE. 9-10 yaşlarında ailesine “Ben artık okula gitmek istemiyorum, elektronik müzik bestecisi olmak istiyorum” diyecek kadar kuvvetli bir bağ kuruyor bu müzikle. Gençlik yıllarını odasına kapanıp müzik yaparak bir yandan da DJ’lik öğrenerek geçiriyor. Yetişkin olarak hayata geçirdiği ilk müzikal proje, üç arkadaşıyla kurduğu Motherload isimli grup oluyor. Kısa bir süre sonra bu gruptaki Matthew Lutz-Kinoy’la performans işlerine imza atıyor.

Kişisel müzik serüveninin en büyük kırılmalarından birini, Hollandalı Freudenthal/Verhagen ekibinin 2011 tarihli kısa filmi Dear Mr/Mrs için bestelediği müziklerle yaşıyor. Bu çalışmanın ardından PC Music’in gediklileri A.G. Cook ve Danny L Harle’la ortaklıklar yapmaya ve müziğini yeni perspektiflerle buluşturmaya devam ediyor.

Londralı etiket Huntleys + Palmers’tan 2013’te çıkardığı ilk single “Nothing More to Say”le daha geniş kitlelerin dikkatini çekiyor. Bu parçada vokallerde Jaide Green’i duyuyoruz. Nitekim iş birliklerine ara vermeden devam ediyor Sophie. Japonyalı şarkıcı Kyary Pamyu Pamyu’yla yaptığı düetin ardından A.G. Cook ve Hayden Dunham’la QT isimli projede güçlerini birleştiriyor. Hayalî bir enerji içeceğinden ilham alan bu ortaklık, SOPHIE’nin tematik üretimlerine dair ilk ipuçlarından birini veriyor.
2015 sonbaharında ilk SOPHIE albümü yayımlanıyor. Numbers etiketli Product, daha önce yayımladığı teklilerin de yer aldığı sekiz parçalık bir albüm; SOPHIE’nin zamanının en özgün avangart pop bestecilerinden biri olduğu yorumlarını beraberinde getiriyor. Müziğin bir “ürüne” dönüşmesini mesele eden albümün fiziksel baskıları da silikon bir kaplamayla satışa sunuluyor. Albümle birlikte seks oyuncaklarını andıran silikon materyallerden oluşan bir merch serisi de piyasaya çıkıyor. SOPHIE bu dönemde The Travel Almanac’ta yayımlanan röportajında yapmak istediği müziği öyle duru ve etkileyici bir şekilde anlatmış ki: “Herhangi bir entelektüel analize ihtiyaç duymayan, bütünüyle duyulara dönük bir deneyim sunan.”

SOPHIE, 2016’yı, daha önce de birlikte çalıştığı Charli XCX’le açıyor. XCX’in Vroom Vroom ismini taşıyan EP’sinin prodüksiyonunu üstlenen SOPHIE, aynı yıl yayımlanan Charli XCX – Lil Yachty düeti “After the Afterparty”ye de el atıyor. SOPHIE’nin pop ile kurduğu ilişki üzerine düşünmek için yine bu tarihlerde yayımlanmış bir başka röportajına uzanalım: “Bence pop müziği kimin en güçlü, kimin en parlak şeyi yapabildiği belirlemeli. Bu benim hem müzikal hem sanatsal olarak çok ilgimi çeken bir görev. Çok da geçerli bir görev olduğunu düşünüyorum. Duygusal olarak kimin en çiğ olabildiği nasıl geçerliyse… Neden çoğu insanın bunu daha değerli bir şey olarak önceliklendirdiğini anlayamıyorum. Benim üstlenmek istediğim görev, kimin güncel teknolojiyi, imgeleri ve kişileri kullanarak en parlak, en yoğun ve en çekici şeyi yapabileceğiyle ilgili.”

İkinci SOPHIE albümüne ilk bakış, Ekim 2017’de yayımlanan “It’s Okay To Cry” parçasıyla oluyor. Müzisyenin kendisini gördüğümüz ilk klip bu. Şarkının yayımlanmasıyla birlikte verdiği röportajlarda ilk kez she/her zamirlerini kullandığından bahsederek trans olarak açılan SOPHIE, aynı dönemde yeni albümünden kimi parçaları ilk kez seslendirdiği canlı performansıyla sahne prömiyerini de yapıyordu.

Beklenen albüm, OIL OF EVERY PEARL’S UN-INSIDES ismiyle 2018 yazında Transgressive, Future Classic ve SOPHIE’nin kurduğu plak şirketi MSMSMSM ortaklığıyla yayımlanıyor. Başta “Ponyboy” ve “Faceshopping” teklileriyle bir efsaneye dönüşen albüm, müzisyene 61. Grammy Ödülleri’nde En İyi Dans / Elektronik Albümü dalında adaylık getiriyor.
Müzik yazımına, prodüksiyona getirdiği karakteristik yaklaşımını sahneye de taşıdı SOPHIE. Konserleri bir performanstan ziyade deneyim olarak özetleniyor. Dinleyicilerine “ben şu an neye tanık oluyorum?” sorusunu sorduran bir prodüksiyonla; dansçılar, görsel efektler, göz alıcı dekorlar ve sınırları zorlayan fikirlerle bezeli. Bir Boiler Room DJ setinde, drag performans sanatçısı Ben Woozy’yi kendisinin yerine kabine geçirip, set boyunca onun koruması gibi takılması gibi sürprizlerini de unutmamalı.
2018’deki bir röportajında dört yeni albüm üzerine çalıştığını ve bunlardan birinin tamamlanmak üzere olduğunu dile getirmişti SOPHIE. Ne yazık ki bu albümler henüz yayımlanmadı. 2020 yazında YouTube’da canlı yayımlanan bir konser gerçekleştiren SOPHIE, HEAV3N SUSPENDED ismini verdiği 20 dakikalık sette daha önce hiç duymadığımız parçalarına yer vermişti.
Que Linda ve Caro Loka’dan oluşan Miami çıkışlı elektronik müzik ikilisi Basside’ın SOPHIE prodüktörlüğünde yapılan kayıtları, 2 Nisan’da bir EP olarak yayımlanıyor. SOPHIE’nin “NYC2MIA” şarkısına yaptığı remiks buradan dinlenebilir.

SOPHIE’nin anısını yaşatmak için fazlasıyla isabetli görünen bir kampanya başlatıldı. Hayranlar, NASA’nın, 2020 başlarında keşfedilen TOI 1338 b gezegenine SOPHIE’nin isminin vermesini istiyor. Kampanyanın çıkış noktası, SOPHIE’nin 2018 tarihli albümü OIL OF EVERY PEARL’S UN-INSIDES’ın kapak görseli. Nitekim kapakta SOPHIE’nin ardında görülen desenler, gezegenden paylaşılan fotoğraflara fazlasıyla benziyor.