Müziğin fiziksel kanadının kopma noktasına geldiği bu dönemi plak şirketleri, müzik yayıncıları nasıl geçiriyor? Dijital dünyada aranan çözüm yollarına, dijital kopya satın alma konusundaki bilinçlenmeye, streaming metriklerinin anlamına, eski alışkanlıkların yeniden değerlendirilmesine, yöntemsel ve mekânsal unsurlara bağlı olarak farklılaşan varoluş mücadelelerine dair pek çok değişik deneyim ve gözlem var.
Türkiye’den ve dünyadan, 2020’yle birlikte çeşitli süreçlerden geçen çok farklı ölçekler ve farklı motivasyonlardaki plak şirketlerine sorduk: Bu süreçten işler nasıl etkilendi? Müziğe olan yaklaşım ve üretimleri değiştiren / dönüştüren bir süreç oluyor mu? Oluyorsa ne anlamda oluyor? Talepler neler? Öğrenilen bir şeyler oldu / oluyor mu?
Tantana Records yanıtlıyor
Merkez(ler): İstanbul, Londra
Katalogda kimler var: Taner Öngür & 43,75, Ayyuka, Ouzo Bazooka, Gözyaşı Çetesi
Ne zamandır var: 2013
“‘Talep’ diye soruyorsanız, peşinen şunu belirtelim ‘tepeden’ değil, ‘tabandan’ taleplerimiz olabilir.”
“Hızlı özetle herkesin ve tüm dünyanın olduğu gibi, bizim de gündelik hayatımız durma noktasına geldi diyebiliriz. Konserler bıçak gibi kesildi. Beraberinde ister istemez pandeminin hemen öncesi yayımlanan ve pandemi dönemine denk gelen albümlerin tanıtımları için çok ciddi bir karambol yaşadık. Üretim yavaşladı, zorlaştı. Ağırlıklı olarak fiziki (konser ve plaklar) dünyadan, ‘tamamen’ dijitale dönüş için yol bulmakta biraz zorlandık. Bizim kurgumuzda gelir kalemi olarak zaten devede kulak olan dijital gelirler ile gemiyi yürütecek ‘hype’ı yaratmanın zorluklarını sert bir şekilde tecrübe ettik. Zaten hatırlarsanız pandeminin ilk aylarında müzisyenlerin, kurumların, mekânların, markaların vb. hücumu ile dijital âlem tam bir curcunaya dönmüştü. O karambolün içinde zaten alternatif, niş, yeraltı -adına ne dersek diyelim- bizim katalog için ‘görünürlük’ iyice zorlaşmıştı. Alıntı yapalım: Dandadadan’ın’“Bu Gürültüde Bizi Kimse Göremez’ ve Eskiz’in ‘Kimsenin Ruhu Duymaz’ sözleri pandemi süresince aklımızda döndü durdu.”
“Pratikte de ‘gruplar’ uzun süre bir araya gelemedi, ne prova, ne kayıt yapamadı. Yaz aylarında idareten bir kıpırdanma oldu gibiyse de provalar ve ufak tefek kayıtlar yapılabildi anca. Konser namına yine ana akım ve az çok kitlesi olan gruplar pek az bir şey yapabildi. Biz yine yedek kulübesinde bekledik. Grup müziği yapanlar arasında ‘solo/dijital/akustik işler’ konusunu o kadar uzun konuştuk ki, biz ‘e haydi yapalım bir iki tane’ diyene kadar o furyanın da suyu çıktı, yapmayalım dedik. Sanıyorum bütün yeraltı sahnesi bu şekilde can çekişirken (biraz fizik, biraz kapitalizm kanunları gereği) oluşan boşluklara doğal olarak büyük şirketler ve KOBİ’ler dadanmaya başladı. Sanatçıların varoluş mücadelesine düştüğü bir ortamda pandemi öncesinde de benzer vakalar önümüze geldiğinde takındığımız tavrı sürdürdük ve yeni yayınlarını başkaca kanallardan yapmak isteyen gruplarımıza ‘sizin için daha iyi olacağını düşünüyorsanız elbette mani olacak hâlimiz yok’ diyerek kapıyı araladık. Pandemi öncesinde de bize haftada 2-3 demo kayıt gelirdi, hâlâ geliyor. Fakat önümüzü görmeden kimsenin kariyerine farazi yönler çizmek ya da hayallerine limon sıkmak istemediğimiz için yeni içerik, sanatçı almak adına bir girişimde bulunmadık. Ekonomik dar boğazdan sebep 6 yıldır çalıştığımız stüdyomuzu neredeyse kapama noktasına geldik; son bir cesaret ile devam etmenin yolunu bulduk. Orayı nasıl yaşatabiliriz, bekleyip göreceğiz.”
“Hep kötü şeyler olmadı tabii. Pandeminin yarattığı ‘düşük tempo / artı zaman’, geriye dönük analiz yapmak ve ileriye dönük strateji çalışmak için fırsat oldu. Türkiye’de kurulu ‘endüstri’nin bizim sikletimiz ve vizyonumuzdaki şirketlere biçtiği saha içimize sinmediği için, zaten 2019’da şirketin bir ayağını Londra’ya koymayı planlıyorduk. Kısa vadede dijital varlığımızı, orta vade de hem fiziki, hem dijital faaliyetlerimizi oradan yürütmek üzere, biz fiziken İstanbul’da olsak da, şirketin bir ayağını 2020 itibariyle Londra’ya koyduk. Bunun hem küresel görünürlük, hem en basit telif operasyonları, hem de -daha da basit ama Türkiye’de karın ağrısı olabilen- dijital araçlardan faydalanabilmek adına isabetli olacağını düşünüyorduk. Başlar başlamaz öyle olduğunu gördük. Sevinçliyiz. Öte yandan pandemi tüm dünyada herkesi evine kapadığı için, bugünlerde yurt dışından kimi arasak, evinde, masasında bulabiliyoruz. Kendimizi tanıtabilecek zamanı ve dikkati de sağlayabiliyoruz bir süredir. ‘Normalleşme’ başladığında, en azından bu uluslararası ilişkiler ve iş birlikleri başlığında öncesinden daha hazır ve aktif olacağız diye umuyoruz.”
“Bu dönemin müziğe yaklaşımımızı kökünden değiştirdiğini söyleyemeyiz elbet. Ama pratikte, özellikle ‘grup’ müziğinin fiziken bir arada olmadan olmadığını; ‘uzaktan’ yapmanın ne kadar başka bir disiplin ve teknik hazırlık gerektirdiğini tecrübe etmiş olduk. Sanıyorum konserlerin, hem maddi, hem manevi kıymeti; hem müzisyenler, hem dinleyici nazarında bir kez daha anlaşıldı. Üretime ilişkin bir değişim, dönüşüm yaşamadıysak da dijital içerik üretimi ve bunun pazarlanması konusunda kendimizi geliştirmemiz gerektiğini anladık. Menajerlik çemberimizi epey daralttık. Artık tam ve net anlamıyla plak şirketi olarak düşünüyor ve kurgulamaya çalışıyoruz. Hâliyle katalog çizgimizden taviz vermeden, büyük maceralara girmeden ilerlemeye ve az-öz içeriği daha geniş kitlelere, sadece Türkiye’de değil; ilgi göreceğini umduğumuz tüm ülkelerde duyurmaya, tanıtmaya odaklanıyoruz. Dijital dünyanın, herkesi ‘sürekli yeni içerik üretmeye’ zorladığı bu bir acayip zamanlarda, ‘zaten yayımlanmış bir kaydın meramının, kıymetinin, kalitesinin anlaşılması için üzerinden 30 yıl geçmesine gerek yok’ diyerek, çok güvendiğimiz kataloğumuzu ara ara, doğru kanallarla göz önüne çıkarmaya, dikkat çekmeye çalışıyoruz. Elbette aramızda Taner Öngür gibi, Ayyuka gibi dur durak bilmeyen delikanlılar var. Onların yeni kayıtlarını da hiç ikiletmeden yayımlıyoruz. ‘Maaşımızı’ dolarla almasak da (!) bu çılgın döviz kurlarıyla plaklara yatırım yapmaya gayret ediyoruz. Taner Öngür’ün pandemi sürecinde kaydettiği albümü Water Cycle’ın plakları gelecek. Bir süredir çok sorulan Palmiyeler’in ilk albümü II – Venüs’ün de yeni bir özel baskısı yayımlanacak. King Gizzard and the Lizard Wizard 2020 sonunda yine bir official bootleg duyurusu yaptı. O seriden Teenage Gizzard kayıtlarının plakları için Almanya’da çalıştığımız fabrika ile ortaklaşa bir baskıya girdik. Bunların üçü için de şu aralar web sitemiz üzerinden ön sipariş topluyoruz. Mart sonu nisan başı gibi dağıtımına başlayacağız. Ayyuka, zaten 3 ayrı ülkenin 4 ayrı şehrinde yaşayan bir grup olduğu için, pandemi sürecinde boş durmadı: Room-to-Room sessionlarını kaydetti, kendi sosyal medya hesaplarından, kanallarından yayımladı. ‘Son cilalarını atarak’ bunları da kalıcı yayınlara dönüştürmeyi planlıyoruz. Bir yandan dijital ile aramızı düzeltmeye çalışırken, bir yandan da -yenilerini basmak iyice pahalandığı için- elimizde hazır bulunan plak stoklarına da yaratıcı 1-2 dokunuş ile tekrar hayat vermeyi deneyeceğiz; yakında duyururuz.
“‘Talep’ diye soruyorsanız, peşinen şunu belirtelim ‘tepeden’ değil, ‘tabandan’ taleplerimiz olabilir. Evvelinde, ortamlarda çokça zikrettiğimiz, kimilerine Türkiye şartlarında naif, kimilerine ise eski solcu jargonu gibi tınlayan ‘birlikte hareket’, ‘dayanışma’, ‘örgütlenme’ gibi meselelerin, günümüzde gerçek birer ihtiyaç olduğuna artık bir kişinin bile itirazı kalmadı sanıyoruz. Bir gün gerçek bir endüstri olmasını dilediğimiz ‘Türkiye Eğlence Camiası’nda büyük-küçük herkes yazık ki pandemiyi çok sert tecrübe etti. Kamu yönetimi nazarında herkes boyunun ölçüsünü ve layık görüldüğü statüyü akıllara durgunluk verici seviyede gördü, duydu, yaşıyor. Bu meselelere önceden de kafayı takmış olanlarla birlikte, ‘haklı çıkanlar’ arasında olduğumuz için üzgünüz. Ama musibet / nasihat denklemi bu coğrafyada bazen sonuç verebiliyor sanki… Bu aralar çokça konuşulan bazı girişimlerin sadece birkaç tanesi bile kalıcı sonuç verir, hayat bulursa, ne âlâ. ‘Batı sahnesi bu pandemiden nasıl sağ çıkıyor’, ‘oralardaki kurumsal yapılar nasıl kurulmuş’, ‘kim ne iş yapıyor’, ‘görev dağılımı ve sorumluluklar neler’ vs. iyi inceleyip, kendimize çeki düzen verebilirsek, bu tip durumlarda devlet babanın 9 ay rötarla (!), video karşılığı (!), bir seferlik (!) 1000 TL’lerine (!) kimse muhtaç kalmaz. Pandemi sonrası herkesin kendi mahallesinden kafayı biraz daha dışarı çıkardığı, birbirini dikkatle takip ettiği, paslaştığı, haklarını koruduğu, herkesin her işi değil, kendi işini layığıyla yaptığı, ihtiyaç anında da samimiyetle dayanıştığı ‘yeni’ ama ‘normal’ bir hayat talep ediyoruz. Başta yazdığımızı tekrar edelim: bunu tepeden değil; tabandan, ‘kendimizden’ talep ediyoruz aslında. ‘Noktaları birleştirerek bir çizgiye, bir forma dönüştürmek’ diyelim, havalı olsun! Yoksa tepenin bugün ‘yapmaması gerekenler’in yanına, bir de bu gibi ‘yapması gerekenler’i eklersek, o sıra bize COVID-25’ten önce bile gelmez zaten. Gerçekçi olalım, imkânsızı isteyelim.”
Pingipung yanıtlıyor
Merkez: Hamburg
Katalogda kimler var: ODD OKODO, Anadol, Andi Otto, Y Bülbül
Ne zamandır var: 2002’de kuruldu.
“Dünya yavaşlayınca herkesin dinlemek için daha çok zamanı oluyor. Bu bize de dinleyicilerimize de etki ediyor. İyi bir şey.”
Andi Otto: “Biz albüm satıyoruz. Çoğunlukla da plak. Dolayısıyla ilk kapanmada plak dükkânlarının kepenk indirmesi ve bazı ülkelere gönderi yapılamaması bizim için olabilecek en kötü senaryoydu. Örneğin yaklaşık beş ay boyunca ABD’den sipariş veren müşterilere hiçbir şey yollayamadık. Onları siparişlerinin bekletilmesi gerektiği, bunun ne kadar süreceğinin bilinemediği konularında bilgilendirmek; paralarının iadesini isteyip istemediklerini sormak için oldukça yoğun bir iletişime girildi. Oldukça yorucuydu ama online dükkânımızı kapatmak istemedik.”
“Olumlu bir yöne dikkat çekecek olursak: Spotify vs. gibi platformlarda çevrimiçi dinlenmelerimiz geçtiğimiz nisan ayında tavan yaptı. Bu işleri biraz kolaylaştıran bir durumdu. Ama streaming olayını pek de sevdiğimiz söylenemez. Bir başka sıkıntı da ODD OKODDO ikilisinin dünya turnesinin iptal edilmesi gerekmesiydi elbet. İlk albümleri AUMA ile ilgili Bandcamp Weekly’de güzel bir röportajları yayımlanmıştı ve kariyerlerine dair güzel umutlar taşıyorduk çünkü canlıda da muhteşem bir ikililer. Sanatçılarımızın konserleri bir plak şirketi olarak bizim için önemli çünkü hak ettikleri ilgiyi çekebildikleri bir alan. Şu anki tabloda neredeyse kimse onların canlı performansını görmemiş durumda. COVID-19 sonrası döneme heyecanlanmak için bir sebep daha…”
“Adaptasyon adına çeşitli hamlelerimiz oldu. Nisan 2020’de Andi Otto & F.S.Blumm imzalı ambient albümü kapak görselinin puzzle’ıyla birlikte çıkardık. Görselde Japonya’dan eski bir haritanın üzerinde psikedelik bir gökkuşağı görüyoruz. Dinleyicilerimizin albümü dinlerken 1500 parçalık puzzle’ı yapabileceğini düşündük. İlk kapanma için harika bir aktiviteydi. Onun dışında çok da adapte olmaya çalışmadık aslında. Pingipung yaklaşık 20 yıldır faaliyette. Onu dört kişi, kolektif olarak yürütüyoruz. Yani hepimizin temel ve tek gelir kaynağı. Öte yandan da bu şu anlama geliyor ki ani değişimler bizi çok telaşlandırmıyor çünkü yaptığımız işin bu dünyanın iyi ruhları için olduğuna güvenimiz tam. Dünyanın iyi müziğe her zamankinden daha da fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz ve bu anlamda çeşitliliğe sahip, pozitif ve derin yayınlar yapma konusunda hevesimizi koruyoruz. Y Bülbül’ün canlandırıcı albümü Fever buna örnek. Hiçbir zaman partilemeye yönelik bir çalışma motivasyonumuz olmadı; daha ziyade özel dinleme deneyimleri, iç yolculuklar ve hayali keşifler için müzik yayımlıyoruz. Dünya yavaşlayınca herkesin dinlemek için daha çok zamanı oluyor. Bu bize de dinleyicilerimize de etki ediyor. İyi bir şey.”
“Tüm bu süreçte değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu bir kez daha anladık. Geride kalan yıla dair tek gerçek belki de bu. Tabii mutasyon da bir değişiklik olabilir ve tüm krizi dönüp dolaşıp aynı noktaya getirebilir. Pozitif değişiklik anlamında, eğer dünya eski hızında dönmeye devam etseydi şimdiki gibi mütevazı bir tavır mümkün olmazdı. Küçük şeyler, doğa, değerli ekosistemlerimiz ya da dijital olmayan deneyim ve iletişimlerimiz bu değeri kazanmazdı. Artık kendimizi yaşadığımız için ayrıcalıklı hissediyoruz ve konuya daha alçak gönüllü yaklaşıyoruz. Dijital iletişime geçiş ise büyük bir değişim yarattı. Dünyayı nasıl okuduğumuzu çok etkiliyor. Sesleri filtrelemek büyük bir mücadele hâline geldi. Laurie Anderson’un zamanında ‘bullshit detector’ olarak adlandırdığı şeye ihtiyacımız var. Her birimizin güvenebileceği ve seçtiğimiz komüniteleri oluşturmamıza yarayabilecek bir filtreye…”
Shalgam Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Tuğçe Şenoğul, Barış Ergün, guguou, Hayvanlar Alemi
Ne zamandır var: 2015’te kuruldu
“Herkes ayakta kalabilmek için kendince çözümler üretti, çıkmazda kalan birçok insan hayatına son verdi. Bu hakikaten büyük bir utanç ve sorumluluğun kime ait olduğu da aşikâr.”
“Pandemi sebebiyle karantina başlamadan birkaç gün önce yurt dışından gelmiştim. Fransa’da bir konser ve Hollanda’da yeni bastırdığım plakların dağıtımını yapıp İstanbul’a döndüğümde, uzunca bir süre işlerin tamamen duracağından herkes gibi habersizdim. İlk haftalar durumun uzun sürmeden toparlanacağını sanmakla geçti, daha sonra bu fikir daha pesimist bir ruh hâline bıraktı kendini. Önümde iş adına ne varsa erteleneceğini ve uzunca bir süre ekonomik olarak zorlanacağımı fark ederek, bu süreci nasıl minimum zararla ayakta kalmayı becererek geçirebileceğimi düşündüm ve kendimce birtakım çözümler ürettim. Kendimce diyorum zira, yaşadığımız ülkede yapmaya çalıştığımız işi zaten kendi yağımızda kavrularak sürdürmeye çalışıyoruz. Tabii ki bu zorlu koşullarda, tüm gelirimizi neredeyse kaybetmişken devletten bir destek alamayacağımın farkındaydım. Zaten bahsi geçen yardımlar bir market alışverişini bile zor karşılayacakken, eski standartlarımı korumaya çalışmak saçma olacaktı. Home ofis olarak çalıştığım evimi kiraya vererek şehirden uzaklaşmayı tercih ettim. Bir yıllık süreç boyunca iş hacmim, ön gördüğüm gibi neredeyse sıfırlandı.”
“Konserler işimin ana dinamosu konumunda. Hem birlikte çalıştığım gruplar için hem de plak şirketim için müziği seyircisiyle buluşturmak, ekonomik olarak ayakta kalıp, plak şirketini yürütmemi ve grupların da tabiri caizse, var olabilmelerini sağlıyor. Konser verememek, bu sektörde emek veren tüm çalışanları ekonomik bir belirsizliğe ve akabinde kıtlığa sürükledi. Herkes ayakta kalabilmek için kendince çözümler üretti, çıkmazda kalan birçok insan hayatına son verdi. Bu hakikaten büyük bir utanç ve sorumluluğun kime ait olduğu da aşikâr. Birlikte çalıştığımız yurt dışındaki meslektaşlarımız bu süreci minimum zarar ve devlet desteği ile atlatırken, biz kendi hâlimize bırakıldık.”
“Konser olamıyordu derken tabii ki bazı hamleler yapıldı ve hızlıca sosyal medya üzerinden konserler yapılmaya başlandı. Yayımlanan konserlerin teknik yetersizliği ve sosyal medya kullanımının sabun köpüğü gibi eğlence ve muhabbet üzerinden seyirci toplayan ve tüketilen paylaşımlar ile dolmasından dolayı, biz biraz geride durduk. Zaten hızlı bir şekilde başlayan bu furya da hızlı bir şekilde azaldı. Mekânların, organizatörlerin ve sponsor olabilecek markaların, nasıl yayın yapacakları, dijital konserlerle alakalı telif hakları konuları, sözleşme modelleri ve verilebilecek bütçeler belli değildi, yavaş yavaş bu durumlar netleşmeye ve biraz daha fazla konser olasılığı oluşmaya başlıyor gibi. Tabii ki eski koşullara dönmek çok daha uzun bir süre alacak diye düşünüyorum. Yurt dışında turne yapmak ise şu an ufukta görünmüyor.”
“Plak şirketi olarak da yatırım yapacak ekonomik koşullar olamayınca, bu süreçte albümleri sadece dijital olarak yayımlayabildim. Tüm plak baskı projelerimi ertelemek durumunda kaldım.”
“Geçirdiğim son bir yıl, bireysel olarak içe döndüğüm, kendime vakit ayırmamı sağlayan, ertelediğim birçok şeyi gerçekleştirdiğim, verimli bir süreçti diyebilirim. Bu tanım, yaşanan durumu kabul etme ve kendi lehime çevirme çabam. Sürdürmeye çalıştığım işimi ise yeni gelişen koşullara adapte etmeye ve doğru hamleleri yapmaya çalışarak var etmeye çalışırken, ekonomik olarak toparlanmanın daha uzunca bir süre devam edeceğinin farkındayım.”
Nuhado Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Kayra, Da Poet & Barış Demirel, Rain Lab, Anıl K.Y.
Ne zamandan beri var: 2020’de Da Poet tarafından kuruldu
“Bizim talepte bulunabileceğimiz tek mecra bizde kendinden bir şey bulabilen dinleyenlerdir, bu iş sadece onların desteğiyle yürür.”
“Tabii ki 2019 sonundaki planlarımızın neredeyse yüzde 80’i suya düştü. Yapmak istediğimiz birçok şeyi yapamayıp tamamen kendimizi güvende tutabilecek işlere yönelmek ve bir nevi kendimizi ekonomik anlamda ‘güvenli moda’ almak zorunda kaldık. Bu çok üzücü.”
“Nuhado diğer bağımsız labelların çoğundan bir noktada ayrılıyor; o da direkt stüdyodan, masteringden çıkan kopyayı hiç kayıpsız, hiç aracısız web sitesi aracılığıyla dinleyiciye ulaştırılabilmesi. İyi dinleyiciler için bu büyük bir kazanım. Üretici için de eski dönemdeki fiziksel satışların benzeri bir model. Keza alternatif müzik yapan herkes için bu model dışında bir sürdürülebilirlik düşünemiyorum. Zira streaming gelirleri alternatif ve underground müzisyenler için (belli bir dinleyici kitleniz olsa bile) gerçekten komik durumda. Bizim talepte bulunabileceğimiz tek mecra bizde kendinden bir şey bulabilen dinleyenlerdir, bu iş sadece onların desteğiyle yürür.”
Joyful Noise Recordings yanıtlıyor
Merkez: Indianapolis
Katalogda kimler var: Deerhoof, Suuns, Oneida, Lou Barlow
Ne zaman kuruldu: 2003’te kuruldu
“Çok fazla şey öğrendiğim bir sene oldu. 2020 yazında ABD’de sivil haklar hareketinin canlanışının yeri bambaşka. JNR’da bir hafta boyunca tüm işleri durdurarak niyetimizi ve eylemlerimizi karşılaştırdık.”
Jessica Clark (Direktör): “New York’ta COVID-19’un ilk etkileri yıkıcıydı. Ekibimizin çoğu Indiana’da olduğu için ben tüm süreç boyunca burada, Brooklyn’deki home ofisimde çalıştım. Bir anda eşimle ortak bir çalışma alanı paylaşmaya başladık ve birlikte (aralarında apartman yöneticimizin de olduğu) yüzlerce insan ölürken ‘bulunduğumuz yerde sığındık’. Ambulans sesleri hiç susmuyordu. Günün tüm saatlerinde. Central Park’ta morglar kuruldu, soğutuculu kamyonlara cesetler yığıldı. Önceden hemşirelik yapmış bir arkadaşım vaka ve ölüm rakamlarının çok yüksek olması sebebiyle yeniden hastaneye çalışmaya çağırıldı. Bu ekstrem koşullarda alışkın olduğumuz hızda iş yapmaya devam etmek ve COVID-19 öncesi standartlarımızı korumaya çalışmak çok zor ve yorucuydu.”
“Kısa sürede anlaşıldı ki adapte olmaya çalışmak en iyi ve muhtemelen tek opsiyondu. Sanatçılarımızın çok büyük kısmı kazancını turnelerden sağlıyor. Bu imkân birden bire ellerinden alınınca çok fazla panik ve anksiyeteye sebep oldu. Plak şirketinin direktörü olarak sanatçılarımızı dinlemenin ve görülebilir gelecek için onlara bir plan çıkarmada yardımcı olmanın görevim olduğunu hissettim. Aynı zamanda gelire dönüşebilecek tüm olası fırsatları çıkarmaya öncelik verdiğimizden emin olduk. Bir yandan da yayın takvimimizi değiştirmeme kararı aldık ve açıkçası bu yaptığımız en iyi şeylerden biriydi. YouTube canlı yayınları ve performanslara çok fazla hayran bilet alarak maddi destek sağladı. Ve tabii elbette müziklerini satın alarak. Özellikle de Bandcamp Fridays kapsamında. Tanrım, Bandcamp sana şükürler olsun! Çok ilham verici, zaman zaman beni çok duygulandırdı bu durum. Öyle görünüyordu ki işlerini kaybetmeyen birçok insan gelirlerinin bir kısmını sevdikleri sanatçı ve grupları desteklemeye ayırdı.”
“Müziğe olan yaklaşımıma gelince… İşimle ilgili olarak bu süreç benim için bilinmeze doğru yol almaya; keşifler yapmaya, dinleyiciyle farklı şekillerde ilişkilenmenin, albüm kampanyalarını ve yayınları daha erişilebilir ve anlamlı kılmanın yeni yollarını yaratmaya olanak sağladı. Bireysel olarak bu son bir yılda normale nazaran kesinlikle daha az keşif yaptım. Çünkü genellikle canlı performanslar aracılığıyla keşif yapmaya alışkındım. Brooklyn’de yaşamak bu anlamda beni çok şanslı kılıyordu. Herhangi bir gecede önünüze sunulan seçenekler gerçekten sıra dışı. Aynı zamanda Avrupa’da da festivallerle çalışıyorum. 2020’de bunların olmaması bana daha didiklenecek çok yer olduğunu hissettiriyor.”
“Beni motive eden en temel şeylerden biri dünyaya müzik sunabilmek. Hem sanatçılar için hem de böyle beklenmedik zamanlarda gelen değişimleri işleyebilmek için müzik ve sanattan yardım alan tüm benzer ruhlar için. JNR’da operasyonlarımızı durdurmak ve beklemek istemedik. Çünkü ne kadar süreceğini bilemiyorduk. Ve eğer devam etmeseydik varlığımızı koruyamayabilirdik. Bir başka motivasyonumuz da desteklediğimiz meseleler için sesi hep açık tutmak. Köklerimiz daima sıkı sıkıya aktivizmde yer aldı. Bu mücadeleleri sürdürmek bizim için çok önemli. Çok fazla şey öğrendiğim bir sene oldu. 2020 yazında ABD’de sivil haklar hareketinin canlanışının yeri bambaşka. JNR’da bir hafta boyunca tüm işleri durdurarak niyetimizi ve eylemlerimizi karşılaştırdık. Bu farkındalığı listebaşı yapmamız gerektiği çok barizdi. Kendimizi ayrıcalıklarımıza dair eğitmek, aktif olarak ırkçılık karşıtı hareket etmek için vakit ayırıyoruz. Kampanyalar yürütüyor, Bandcamp bağışları yapıyoruz. Irksal adalet ve eşitlik için aralarında Black Lives Matter, Black Visions Collective, Movement for Black Lives, Black Girls Code, ve NAACP Legal Defense Fund’ın olduğu birçok örgüte bağışta bulunmaları için takipçilerimizi teşvik ettik. Ayrıca sanatçı kataloğumuzun inandığımız çeşitliliği yansıttığından emin olmak için yeni yapılar kurduk. Plak şirketinin kurucusu ve eş küratör Karl Hofstetter da ben de eskisine nazaran daha derinlere kazıyoruz. Yeni müzikler keşfetmeye bu zamanı ayırmaktan zevk alıyorum. Yapabileceklerimiz bunlarla da bitmiyor elbet. Dünyada öğrenecek çok şey var ve JNR olarak bu amaca adanmış hâldeyiz.”
Table Records yanıtlıyor
Merkez(ler): İstanbul, Ankara
Katalogda kimler var: Okay Vivian, exitpink, Ciermento Ferforte, fanikedi
Ne zamandır var: 2018’de kuruldu
“Süregiden bu karamsarlık içinde ‘yeni normal’i kendi filtremizden geçirip, bağımsız müziğin aracısı olmaya devam edebilmek en büyük motivasyon kaynağımız.”
“Pandeminin ilk zamanlarında biz de muhtemelen çoğu insan gibi arkadaş çevremizle çevrimiçi görüştüğümüz platformlarda vakit geçirmeye başladık. Hatta bu görüşmelerimizin bir kolu Table Records ekibinin şimdiki kadrosunu oluşturdu. Kurulan bir mesaj grubuyla ilerleyen arkadaşlığımız, bugünkü kadromuzu şekillendirdi ve yeni ekiple beraber İstanbul’daki hareketliliğimiz arttı. Mekânların fiziksel olarak hâlâ kapalı olması ve etkinliklere ara verilmesinden ötürü elbette kısıtlanmış hâldeyiz. Yine de bu dönemi daha verimli hâle getirebilmek adına çevremizdeki müzik üreticileri ve oluşumlarla iletişime geçerek, kolektif
anlamda neler yapabileceğimizi sorguluyoruz. Bütün bu gelişmelerin sağladığı dinamik aracılığıyla, hâlihazırda iletişimde olduğumuz oluşumlarla yerel ve uluslararası projeler başlattık. Bağlantılarını yeni kurduğumuz oluşumların sayısı gün geçtikçe artıyor. İçinde bulunduğumuz olumsuz koşullara rağmen üretim fikirlerimizi kurgulamak ve hayata geçirmek adına sürekli zaman yaratmaya çalışıyoruz. Üretimlerimizi bir arada kalabileceğimiz aktivitelerin yollarını arayarak artırmaya çalışıyoruz. Bunun yanında Root Radio’da yayımlanan aylık programımız sayesinde Table Records sanatçılarının özel seçkilerine yer vererek, dinleyicilerle olan etkileşimi artırmayı hedefledik. Çalışmalarına devam eden sanatçılarımıza yenilerinin de eklendiği bir sezon bizleri bekliyor. Aslında şu an hiç olmadığı kadar yoğun çalışıyoruz diyebiliriz. Süregiden bu karamsarlık içinde ‘yeni normal’i kendi filtremizden geçirip, bağımsız müziğin aracısı olmaya devam edebilmek en büyük motivasyon kaynağımız.”
“Bu süreçte insanlarla olan birebir etkileşimimizin bizleri müzikal açıdan ne kadar çok
beslediğini ve motive ettiğini fark ettik. İletişim hâlinde kalmak, üreten toplulukları bir araya getirebilecek alanlar yaratmak, önce kendimizi sonra çevremizdekileri cesaretlendirmek, kısacası kendi yörüngemizden çıkıp başka yörüngelere de girmek gerektiğini öğrendik. Birlikteliğin önemini, aslında ne kadar kırılgan olduğumuzu; tam da bu sebeplerden ötürü, birbirimize daha fazla ilham kaynağı olmamız gerektiğini deneyimledik. Pandemiden önce bu deneyimi mümkün kılan mekânların da yok sayılmamasını ve yalnızlaştırılmamasını talep ediyoruz. Devlet tarafından öngörülebilir takvimler ve maddi destek mekanizmaları kurulmalı. Çevrimiçi platformların çeşitliliği önceliklerine alarak, sanatçıların birbirine ulaşabileceği alanların yaratılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz bekliyoruz. Sadece müzik sektörü olarak değil, farklı sektörler ve farklı sanat alanlarındaki kolektiflerle bir araya gelerek; özgün işler üretebileceğimiz yerlere ihtiyacımız var. Çok özlediğimiz sahnelerde birlikte dans edebildiğimiz günlere geri dönebilmeyi heyecanla bekliyoruz. Bir an önce kavuşmak dileği ile!”
Lin Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul, Kaş
Katalogda kimler var: Ediz Hafızoğlu “Nazdrave”, PAZ, Selin Sümbültepe, Volkan İncüvez,
Ne zamandan beri var: 2009’da kuruldu
“İnsanların müzik dinlemek yerine bir şeyleri izlemeye başladığını gözlemliyoruz. Bu konuda da açıkçası oturup insanlar izleyecek diye YouTube içeriği üretmeye enerji harcamayacağız.”
Ediz Hafızoğlu: “Her şey çok ani oldu. Tabii ki hazırlıksız yakalandık. Hem üretim ciddi ölçüde yavaşladı, hem de müzisyenler bir araya gelemediği için üretseler bile yazdıkları müzikleri birlikte stüdyoya girip kaydedemediler. Biz ağırlıklı olarak caz albümleri yayımlayan bir şirketiz. Çalınan müzikler bolca doğaçlama içerdiği için mutlaka beraber çalmayı gerektiriyor. Sanırım bu süreçte digger şirketlerden farklı olarak en fazla etkilenen bizler olduk. Ekonomik olarak zaten bir dönüşü beklemeden yapılan bu işler iyice küçüldü. Yine de 12 albüm, EP ve tekli yayımlamışız. Bu da bizim en büyük motivasyonumuz oldu. Müzik susmasın diye elimizden geleni yapıyoruz. Uzun zamandır hayalimiz olan, prodüksiyonu baştan sona kendimize ait olan albümleri yayımlama fikri de ekonomik sebeplerle ötelendi ama elbet bir gün kavuşacağız…”
“Yukarıda da bahsettiğim gibi, kolektif çalışmayı gerektiren işlerin hiçbiri ilerlemiyor. Enteresan bir şekilde herkes evde ve bir sürü şey dinliyor olacak diye beklerken streamingler inanılmaz düştü, oran verecek olursam üçte bir azalma var istatistiklerde. Zaten parasal olarak bir beklentimiz yok, olmayacak da ama insanların müzik dinlemek yerine bir şeyleri izlemeye başladığını gözlemliyoruz. Bu konuda da açıkçası oturup insanlar izleyecek diye YouTube içeriği üretmeye enerji harcamayacağız. Yaptığımız işi yapmaya, normalleşme gerçekleştiğinde de bıraktığımız yerden beraber çalınan müzikleri yayımlamaya devam edeceğiz. Talebimiz, hızlı bir aşılama ile normale dönmek, tek talep ve beklentimiz bu. Beceremeyeceklerini bilmekle beraber bunun olmasını bekliyoruz. Öğrendiğimiz şey ise paramızın her kuruşunu on kere düşünerek harcamak. Bağımsız bir plak şirketi olarak başka türlü hayatta kalmamız çok kolay değil.”
Mevzu Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Padme, Hedonistic Noise, ria, Asperger
Ne zamandır var: 2018’de kuruldu
“Evlere hapsedilmiş eziyet içerisindeki büyük köpekler gibiyiz.”
“Bizim yaptığımız şeye bir ‘iş – business’ denemez; yapmak istediğimiz ve yapmak için boğuştuğumuz – kavga verdiğimiz şeyler için bir dans pisti daha uygun bir tabir olabilir. Bu süreçten bu pist konserler ve fiziksel birlikteliğimiz açısından oldukça zedelendi. Bir seneyi aşkındır şarkılar, albümler, görseller, videolar üretmeye devam ediyoruz ama bu ürünlerin karşılığını bağırışlar, haykırışlar, itişmeler, kan ve ter olarak alamıyoruz. Evlere hapsedilmiş eziyet içerisindeki büyük köpekler gibiyiz. Enerjimizi atabileceğimiz, eski okul bir şekilde sosyalleşebileceğimiz alanlar elimizden alınmış durumda ve ne zaman geri verilecek bunlar bize, verildiğinde aynı şartlar yeniden yeşerecek mi, biz aynı insanlar olacak mıyız hiç mi hiç bilmiyoruz.”
“Müziğe olan yaklaşımlarımız çok değişmedi. Yukarıda bahsettiğimiz gibi son hız üretmeye devam ediyoruz ama bunları birileriyle yakın temas hâlinde paylaşamadıktan sonra ‘ne yapıyoruz biz, neden yapıyoruz?’ gibi sorular sormaya başlayacağımızdan ürkmüyor da değiliz.”
“Talebimiz falan yok. Kime ne talepte bulunacağız zaten bu konu bizim için tamamıyla muallak. Talepte bulunmak için özneler gereklidir. Bizim için bu özneler yok hükmünde. Bizi zaten var olduğundan bu yana her zaman yok saymaya ve hatta kafalarımızı ezmeye yemin etmiş devlet kurumlarına mı talepte bulunacağız? Alt kültürle zerre alakası olmayan, olsa da bunu bir yarar aracı olarak kullanmaktan öteye gidemeyecek topluma mı talepte bulunacağız? Açıkçası bu süreç içerisinde gerçekten bu işten ‘para’ kazanan, daha doğrusu hayatını bu işlerle idame ettiren emekçiler dışında ağlayıp zırlayanlar bize oldukça komik geliyor. Götümüzle gülüyoruz.”
“Acı, kayıp ve özlem kavramlarını çok güzel öğrendik bu sene!”
Constellation Records yanıtlıyor
Merkez: Montreal
Katalogda kimler var: Godspeed You! Black Emperor, The Land Of Kush, Jessica Moss, Colin Stetson
Ne zamandır var: 1997’de kuruldu
“Geçtiğimiz bir yıl boyunca; dijital albümler satın almanın, müzisyenler için önemli getirileri olduğunu konusunda bilinç yaratmaya çalıştık.”
Ian Ilavsky: “Tüm bu yıl, yalnızca Kanada’da değil; tüm dünyada ‘olasılıkları’ nasıl değerlendirdiğimize dair acımasız bir tablo ortaya çıkardı. Bu Constellation’ı da yakından ilgilendiriyor. En baştan beri kendimizi politik olaylarla ilgili bir etiket olarak konumlandırıyoruz. Bu belki yayımlamayı sevdiğimiz müziklerle ilgilidir. Kadromuzdaki çeşitlilik konusunda bir anlamda debeleniyorduk. Genç müzisyenler konusunda da öyle. Onları desteklemek konusunda bir çekincemiz hiçbir zaman yok ama müzikal açıdan ya bizim estetik anlamda çok sevdiğimiz şeyler olmadı ya da bizim bir plak şirketi olarak iyi işler çıkaracağımıza inanmadığımız şeyler oldu. Kariyerlerini nasıl şekillendirmek istedikleri gibi perspektiflerden. Dolayısıyla biraz tutucu bir plak şirketi olduğumuz söylenebilir.”
“Çok ufak bir ekibimiz var. Tabii ki ilk başta ofisimizi kapatmak durumunda kaldık. Burası aynı zamanda bir depo. Tüm plakları burada topluyoruz; plaklar fabrikadan her şeyiyle hazır şekilde gelmiyorlar. Bastığımız tüm plaklara ellerimizle dokunuyoruz yani. Henüz ilk haftalarda kendi ekonomimizi bir şekilde değerlendirebilmiş olduğumuz için şanslıyız. Sonbaharda çıkarmak istediğimiz ama henüz kaydedilmemiş olan albümler vardı. Bu kayıtlar belli ki yapılamayacaktı. Yılın geri kalanında herhangi bir fiziksel uzunçalar yayımlamayacağımıza karar verdik. Mayıs için planlanan iki albümü ilk etapta yalnızca dijital olarak çıkarıp, ağustosta plaklarını yayımladık. Yaz sonunda plak dükkânları da kısa bir süreliğine açılmıştı. Bu sayede diğer birkaç albümün prodüksiyonunu karşılayabilecek bir kaynak çıkarmış olduk. Herkesin maaşıyla devam edebileceğini garanti altına aldık.”
“Aynı zamanda yine çok erken bir şekilde, muhasebe metotlarını, kısa vadede bizden albüm yayımlamış sanatçılara doğrudan destek sağlayabilmek adına değiştirdik. ‘Pandemi politikası’ diyorduk buna ve dijital satışlarla ilgili bir karardı. Constellation sanatçıları arasında hayatını yalnızca müzikten geçindirebilen kişilerin sayısı çok az. Diğerlerinin büyük kısmı kulüplerde, barlarda ya da restoranlarda çalışıyordu bir yandan. Bunların hepsi de kapanmıştı. Bandcamp ya da web sitemizden satın alınan dijital albümlerin tüm geliri, kesintisiz şekilde sanatçılara aktarıldı. Bunu martın sonunda duyurduk ve ilk başta aylık planlarla devam ettik. Kısa bir süre sonra bunu tüm yıla yaymamız gerektiğini anladık. Aralık 2020’nin sonuna kadar, kataloğumuzdaki tüm MP3 ya da WAV albümlerin satış gelirlerini sanatçılara yönlendirdik. Bandcamp’in bu anlamda farkındalık yaratma çabaları da çok önemliydi. Aynı şekilde Black Lives Matter hareketini desteklemek için yaptıkları da. Eğer bu dönemde müzik sektörü için herhangi bir parlak nokta aranıyorsa, bu Bandcamp’tir. Milyar dolarlık pazar değeri kovalamıyorlar. Sürdürülebilir bir işleyiş sistemleri var. Tüm streaming platformlarından ayrılıyorlar. Çalışma şekillerinin de ötesinde ‘download edilen albüm’ fikrine getirdikleri yenilikler onları diğerlerinden farklı kılıyor. Özellikle daha deneysel müzikler için, 10 dolar üyelik ücreti talep edip bunun sürdürülebilir olmasını beklemekten daha fazlasını yapıyorlar. Her gün dinlemeyeceğin albümler için, bizim yayımladıklarımız gibi. Streaming metriklerinin, insanlara çok fazla şey ifade eden müzikler üretenler için de bir anlamı olmalı. İnsanların bu albümler için birkaç dolar ödemesi ve doğru ruh hâlindeyken açıp dinlemesi gerekiyor. Geçtiğimiz bir yıl boyunca; dijital albümler satın almanın, müzisyenler için önemli getirileri olduğunu konusunda bilinç yaratmaya çalıştık.”
Hexe Music yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Make Mama Proud, Astrovelvet, Godbud, KLAN
Ne zamandır var: Ocak 2020’de kuruldu.
“Sektör ve scene olarak hazırlıksız yakalandığımız bu dev krizi ‘geçecek bir acil durum’, ‘olağanüstü hâl’ gibi görmeyi bir süre önce kenara bıraktık ve günün gerçeği olarak almaya çalışıyoruz.”
“Hexe Music 2020’nin Ocak ayında kurulmuş; çekirdek kadrosu Hatice Arıcı, Murat Mrt Seçkin ve Deniz Cansever’den mütevellit, birlikte çalıştığı müzisyen ve çokça suç ortağı ile üreten bir booking & menajerlik oluşumu ve müzik label’ı. Sevdiğimiz karanlık, puslu havalara ait sesleri ön plana çıkarabileceğimiz, yüzü yeraltına dönük bir oluşum tasarlamayı tercih ettik. Bu kuruluş hayali ve hevesi tam mevzunun 1-2 ay öncesine denk geliyor, Hexe Music, kuruluşu itibariyle pandeminin içine doğdu, bu süreçte kendisini ve birlikte üreteceği paydaşları sürdürülebilir kılma planı; müzik odaklı içerikler oluşturmak, mevcut içerik ve üretimlere değer katabilmek ve marka / sponsor iş birlikleri ile yine müzik üretimine dönecek kaynaklar sağlayabilecek bir ekosistem oluşturmaktı. Bu planda kilit noktada duran etkinlikler ve marka / sponsor iş birlikleri kısmı bir yıldır pek gerçekleşebilmiş değil, malum. Fikir, deneyim ve istek dışında bir sermaye olmadan doğduğu dünyada, kültür ve müzik endüstrisinin DIY ve kendi-kaynaklı her ekibi gibi, sağlam bir tokatla başladık ve ilk senemiz yorucu geçti. Yine de devam edebiliyor olmak, yapımcı belgeli ve dağıtımcı kanalları ile ilişkili bir etiket olmak, birçok bağımsız müzisyene müzik yapım ve yayım kısmının sözleşme, dağıtım, telif vb. kısımlarına dair bile bilgilerimizi paylaşabilmek, destekleşebilmek nefes aldırıyor. Devamlılık ve üretimde ısrar konularında çokça konuşmalar yapıyoruz. Birbirimizi kaldırıyoruz, adapte olmaya çalışıyoruz.”
“Pandemi sürecinde birbirimize destek olmak adına en başta kurguladığımız çizginin dışına çıktığımız anlar da oldu elbette. Sektör ve scene olarak hazırlıksız yakalandığımız bu dev krizi ‘geçecek bir acil durum’, ‘olağanüstü hâl’ gibi görmeyi bir süre önce kenara bıraktık ve günün gerçeği olarak almaya çalışıyoruz, adapte olabileceğimiz yeni bir yapılanma süreci yaşıyoruz. Odağımız üretimin sürmesini sağlamak. 2021 itibariyle çok büyük ağırlıkla label ve içerik üretimi odaklı, hard copy ve merch üretebildiğimiz bir sistem hedefliyoruz. Burada amaç sadece süreci atlatmak değil; hâlihazırda kendine çok fazla sahne bulamayan ekiplere de sürdürülebilirlik açısından kaynak sağlayabilmek. Tabii bir yandan yeniden konserlerde buluşabileceğimiz günlerin hevesi de içimizde duruyor, tam zamanını bilmesek de, elbet bir gün yeniden çeşitli canlı performans içerikleri üreterek müzisyen, görselci, tasarımcı, sesçi, ışıkçı, rodi, biletçi ve sahne amiri gibi memleketin ince ip üzerinde gezinen alternatif ve yeraltı sahnesinin emekçilerine alan ve gelir sağlayabileceğimiz günler gelecek umuyoruz.”
“Kimseden bir talebimiz yok aslında, yani talep edilecek bir mecra da oluşmuş değil. Pandemi öncesinde de bağımsız müzik alanında yıllardır çokça oluşum, kolektif, sendikalaşmaya ve sorunları çözmeye yönelik değerli girişimler oldu, o dönemki oluşumlarımızla ve kişisel olarak birçoğunda yer aldık. Pandeminin ilk zamanlarından beri kendi hacmimizce sesimizi duyurabileceğimiz her ortamda bir birliktelik ve plan gerektiğini söyleme çalışıyoruz, birlikte üretime dair etkinlikler ve fikirler oluşturuyoruz, herkes çabaladı, çabalıyor. Hükümet, devlet ya da bazı erkleri tutan köşelerden bir beklentimiz yok. Talebimiz, soruna ya da çözüme dair bir fikri olan insanların bizimle iletişime geçmesi olabilir ancak. Elimizden geldiğince ve boyumuz eriştiğince dayanışmalar, projeler ve fikirler üretmeye, kaşımaya ve tırmalamaya devam edeceğiz. Siz de ediniz. Talebimiz budur.”
“Öğrenilen çok şey var, unutulan çok şey var, özlenen çok şey var. Herhâlde en temel dersler; her koşula hazır ol, değişen koşulları ve yeni gerçekleri kabul et, üretmekten vazgeçme. Saçma bir kişisel gelişim kitabı arka kapağı gibi oldu ama, bilmediğimiz bir şey öğrenmedik aslında. Üretmeye devam!”
GRGDN Müzik yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Oh Land, Vega, Orkun Tunç, Cartel
Ne zamandır var: 2003
“Bu dönemin hepimizin üzerinde yarattığı ve yaratacağı travma ile birlikte çok büyük kazanımlar da bırakacağına inanıyorum.”
Hadi Elazzi: “Bu topraklarda eğlence sektöründe olup da ‘roller coaster’ etkisini yaşamamış olan herhangi bir birey ya da kurumsal yapı olduğunu sanmıyorum. Bu alanda çalışan kime ‘neden bu işle uğraşıyorsun’ diye sorsanız, sanırım cevabı ‘ben işimi seviyorum’ olacaktır.”
“Esasında hepimiz önceki dönemlerde yaşadığımız iniş çıkışlar sebebiyle oldukça tecrübeliydik. Şahsen ben Mart 2020-Mart 2021 dönemi gibi bir dönem hiç yaşamamıştım. COVID-19 doğal olarak canlı müziği çok derinden etkiledi. Müzikle ilgilenip hayatını kazanan insanların en büyük kaynağı hep konserler, bar performansları, turneler olmuştur. Ve ne yazık ki; bu dönem bize ‘freelancerların’ların hayatının ne kadar ince bir ipliğe bağlı olduğunu gösterdi.”
“Müzik yaratıcıları için canlı müziğin, hem finansal, hem de kreatif olarak en önemli öğesi olduğuna inanıyorum. Konserdeki adrenalin müzisyeni motive eder ve geleceğe inançlı bir şekilde bağlar. Dönemin başında ben herkesin evlerinde daha üretken olup işine motive olacağını düşünmüştüm. Hem sürecin bu kadar uzun olacağını, hem de müzisyenin ekstra duygusal yapısı olduğunu ön göremedim.”
“GRGDN Müzik, yapımcılık (record label) ve konser düzenliyicisi (promoter) / artist menajerliği formülüyle, iki bacağı olan bir yapı olmuştur. Ne yazık ki; bizim de tek bacağımızın tamamıyla işlevsizleştiği bir dönemin içindeyiz. Bu dönem bizim ekibin kendi kendini nasıl motive ettiğini, mecbur kaldığımızda uzaktan da çalışabileceğimizi ve gerçekten performansımızı artırabilmeyi bile başardığımızı görüp gurur duyduğum bir süreç oldu. Tabii ki hepimiz ofisimize geri dönüp yüksek sesle müzik dinlemeyi ve aramızda şakalaşıp, birbirimize dokunmayı çok özledik.”
“Bu dönemin hepimizin üzerinde yarattığı ve yaratacağı travma ile birlikte çok büyük kazanımlar da bırakacağına inanıyorum. Ümit ederim, aynı ruhla beraber hareket etmeyi, yaptığımız işi ne kadar sevdiğimizi bir an olsun unutmamayı, takdir etmeyi ve edilmeyi öğrendiğimiz yepyeni bir dönem olur.”
Zel Zele Records yanıtlıyor
Merkez(ler): Londra, İstanbul
Katalogda kimler var: Mavi Güneş 69, Café Türk, Grup Ses & Elektro Hafız, Ümit Aksu Orkestrası
Ne zamandır var: 2018’de kuruldu
“Radyo hayatlarımızda farklı bir anlam kazandı ve bu düzende her daim kurtarıcımız oldu.”
“Plak dükkânlarına fiziksel olarak gitme oranı azaldı ama plakların online mecralarda satışı arttı. Son birkaç aydır Bandcamp her cuma gününü ‘Bandcamp Friday’ ilan etti, bu günlerde satışlardan komisyon almayarak bağımsız plak şirketleri ve sanatçılara çok yardımcı oldu.”
“Pandemi başladığından beri DJ’lik yapmadık ama NTS Radio’daki programımızla sevdiğimiz müzikleri paylaşmaya devam ediyoruz. Radyo hayatlarımızda farklı bir anlam kazandı ve bu düzende her daim kurtarıcımız oldu. Tabii ki en büyük eksikliğimiz ise canlı müzik. Dinlemek adına enteresan bir zaman aslında, özellikle dans müziğinin yerini bıraktığı daha içe dönük müzikler konfor alanı yaratıyor. Üretimlerimizde de bu sene zamanın sesine önem vermek öncelikli sırada.”
Bohemian Drips yanıtlıyor
Merkez: Berlin
Katalogda kimler var: Iván Paz, Berke Can Özcan, Mazen Kerbaj, Dog Dimension
Ne zamandır var: 2011’de kuruldu
“Temmuz ayına kadar festivali fiziksel olarak seyirciyle yapıp yapamayacağımızdan emin değildik. Sonunda ise bir hijyen konsepti geliştirerek bunu yapmayı başardık.”
Alexander Meurer: “Şunu söyleyerek başlamalıyım ki pandemi koşullarından ilk etkilenen Ağustos 2020’de düzenlemeyi planladığımız yıllık festivalimiz oldu. Venü olarak kullandığımız mekân, Berlin Prenzlauer Berg’deki iki büyük su deposu. Temel fikir, sanatçıların mekânı ve mekândaki yankılamayı kompozisyonal bir unsur olarak kullanmaları. Temmuz ayına kadar festivali fiziksel olarak seyirciyle yapıp yapamayacağımızdan emin değildik. Sonunda ise bir hijyen konsepti geliştirerek bunu yapmayı başardık. Bu hijyen konsepti yalnızca etkinliğimizi yasal olarak mümkün kılmadı, aynı zamanda mekâna özgü konser senaryomuzu da destekledi. Şöyle ki, su deposu çok büyük olduğundan ve dolambaçlı koridorlar barındırdığından dinleyiciyi her zaman dolaşmaya ve farklı akustik fenomenleri keşfetmeye teşvik ederiz. Ama bazen insanlar sanatçıların civarında takılmayı tercih ederler. Bunda bir sorun yok elbet ama mesafe kuralları söz konusu olduğunda çok adaletli bir durum olduğu söylenemez. Tam da bu yüzden dinleyicilerimize hiç durmadan yürümeye devam etmelerini ve tüm akustik manzarayı deneyimlemelerini önerdik. Harika netice verdi ve esasında festivalin 2017’deki ilk ayağından bu yana hayal ettiğimiz fikirdi. Hem bulaşma riskini minimuma indirmiş hem de performansların dağınık deneyimlenmesini mümkün kılmış olduk.”
Müstesna Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Emre Can Swim, Etnik Sentetik, Fluctuosa, Alper Maral + Mert Topel
Ne zamandan beri var: 2018’de kuruldu
“Bu süreçte lojistik olarak plak basmamız imkânsız oldu. Dijital release’lere ağırlık veriyoruz.”
Ece Özel: “İkimizin de müzik ile alakalı işleri neredeyse tamamen durdu. Yazın bir iki ufak gig ve online event dışında bir şey olmadı. Radyo ve podcastler devam ediyor tabii. Proper club gig olarak St. Petersburg ve Moskova’ya gidip çalma şansım oldu. Rusya’da her şey olduğu devam ediyor! Ben başka işler de yaptığım için onlara daha çok ağırlık verdim.”
“Bu süreçte lojistik olarak plak basmamız imkânsız oldu. Dijital release’lere ağırlık veriyoruz. İşler normale(?!) döndüğünde bu dijital release’lerden toplama EP yapmayı planlıyoruz. Benim genel olarak müziğe yaklaşımımda pek bir değişiklik olmadı ama nedense daha yüksek BPM parçalara ilgim arttı! Sanırım değişen yaklaşımları gigler başladığında daha net anlayacağım.”
“Bundan sonra yapabileceğim ne varsa hepsini yaparım.”
Umut Kahya: “Sektörde yer alan neredeyse tüm arkadaşlarımız gibi, bizim de işlerimiz tamamen durdu. Ben zattirizat’ta aralıklı olarak müzik haberleri yazmaya devam ediyorum her zaman yaptığım gibi aynı zamanda aklıma gelen projeleri detaylandırmaya ve not almaya unutmamak için dikkat ediyorum. Hayatımı da bir şekilde idame ettirebilmek için de kendimi başka yollara kanalize ettim tabii ki.”
“Genel olarak benim de müziğe bakış açımda çok büyük bir değişiklik olmadı ancak çok eskiden dinlediğim şarkıları yeniden keşfetme gibi bir isteğim oldu bu süreçte. Hard diskimi yeniden keşfetme macerasına başladım. “
“Yapabileceğimiz farklı farklı alanları ihmal etmemek gerektiğini anladım bu süreçte. Hiçbir şey müziğin yerini tutmasa da farklı bir şeyleri de yapmak ve yürütmek iyi geldi bana açıkçası. Her şeyin bir an evvel normale dönmesini bekliyorum ve o süreç için de heyecanlıyım açıkçası.”
Ironhand Records yanıtlıyor
Merkez: Duisburg
Katalogda kimler var: Grup Doğuş, Mustafa Kuş ve İmece, Duble Salih, Tünay Akdeniz
Ne zamandır var: 2016’da kuruldu
“Hem sıkıntılı bir dönemde üretimlerimize devam edebilme keyfini yaşadık hem de geleceğe bakışımız bu manada daha da güçlendi, diyebiliriz.”
“Ironhand özelinde yaptığımız işe yaklaşımımız ticari faaliyete dayalı ekonomik beklentilerin oldukça uzağında olduğundan, mevcut koşulların bize etkisi daha çok geri çekilip bekleme şeklinde kendini gösterdi. Bu bağlamda planladığımız bazı projeleri süresiz erteledik. Son plağımız Mustafa Kuş ve İmece – Veda ise aslında kapsamlı bir longplay projesi iken 7 inç bir EP’ye dönüştü.”
“Pandemi döneminde ürettiğimiz projelerden ikincisi Elektro Hafız ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz 45’lik Disko Hafıza – Ali Rodrigez oldu. Bu projenin finansmanını da güç birliği ile elde ettik. Böylece hem sıkıntılı bir dönemde üretimlerimize devam edebilme keyfini yaşadık hem de geleceğe bakışımız bu manada daha da güçlendi, diyebiliriz.”
Tamar Records yanıtlıyor
Merkez: İstanbul
Katalogda kimler var: Lin Pesto, Vox In Rama, Netam, Apartmanlar
Ne zamandan beri var: 2019’da kuruldu
“Zaman faktörünü iyi kullanmak önemli, bunun hem verilen servis nezdinde yani altyapısal olarak hem de sanatsal üretim aşamasında faydalarını yaşıyorum.”
Hakan Tamar: “Pandemi sürecinde elbette tüm müzik sektörü gibi ben de pek çok olumsuzlukla karşılaştım. Durumun maddi ve manevi etkileri zaten hepimizce malumdur, doğal olarak benim ve çevremin de tüm sektörle kesişim kümemiz oldukça büyük.”
“Hayata dair negatif durumları her zaman pozitife çevirme düsturundan yola çıkarak ben bu dönemde her şeyin normalleştiği zamanlara dair hazırlıklarımı tamamlamaya çalıştım açıkçası, buluverdiğim yöntem bu oldu. Özetle yeni projelere odaklandım, şartlar elverdiğince kataloğu genişletmeye çalıştım, plak şirketinin verdiği servisi maksimize etmek için hamlelerde bulunup yapıyı en üst lige taşıdım. Bir yıllık süre içerisinde adeta 2-3 yıllık mesai yapıp bir şekilde en azından olumsuzu olumluya çevirme amacını güttüm bahsettiğim üzere. Zaman faktörünü iyi kullanmak önemli, bunun hem verilen servis nezdinde yani altyapısal olarak hem de sanatsal üretim aşamasında faydalarını yaşıyorum. Son bir yılda hem insan hem bu işin insanı olarak çok fazla şey öğrenip tecrübe ettiğimi de kesinlikle söyleyebilirim.”
The State51 Conspiracy yanıtlıyor
Merkez: Londra
Katalogda kimler var: CJ Mirra, Sola, Kirk Spencer, Dolly Mixture
Ne zamandır var: 1991
“Müzisyenlerin ve müzik yapılarının BLM gibi önemsedikleri meseleler için kampanyalar yürüttüğünü görmek çok mutluluk verici.“
Paul Sanders (Kurucu): “Müzik o kadar fiziksel ve sosyal deneyim ki, dolayısıyla pandemi neticesinde bu yanlarının böyle yaralar almasını görmek acı verici oluyor. Gerçek sosyal unsurlara yeniden geri dönmeyi iple çekiyorum. Öte yandan da hepimizin online olarak daha fazla şey paylaşmak için yeni yollar aramasını izlemek teşvik edici ve ilham verici. Bilgisayar ekranından ayrılmadan da müzik yapılabilir, bu harika bir şey ama eğer müzisyenlerin bir araya gelip çalamaması, kayıt yapamaması müziğin geleceği için sağlıklı değil.
“The state51 Conspiracy’de yalnızca mekânlarımızda olabilecek şeyler de yapıyoruz. Videolar hazırlıyor, plak ve diğer ürünleri dükkânlara, müşterilere ve dijital şirketlere yolluyoruz. Her daim dünyanın farklı noktalarındaki ekiplerle çalışmayı sevdiğimiz için online çalışma düzenimiz oldukça iyi işliyor. Ama elbette kapanma dönemlerinde tüm binalarımızı kapatmak zorunda kaldık. Ekiplerin kapanmadan Londra’daki binaları açabildiğimiz döneme geçişleri inanılmazdı. Pandemi süreci bence müzik endüstrisindeki bazı büyük sorunların altını çizdi. Müzisyenlerin kariyerlerini inşa ederken çok daha fazla desteğe ihtiyaçları var. DIY hizmetler de bir çözüm değil. Endüstrinin bir kısmı işleri için sanatçıları aşırı fazla çalışan ve karşılığını almayan bir tür yakıta dönüştürmek istiyor. Böyle bir şey kabul edilemez. Dolayısıyla benim için yetenekli ve çalışkan müzisyenlere hayatlarını kazanabilmeleri için daha iyi yollar üretmek gerçek bir motivasyon. Müzisyenlerin ve müzik yapılarının BLM gibi önemsedikleri meseleler için kampanyalar yürüttüğünü görmek çok mutluluk verici. Benim ve The State51 Conspiracy için müzisyenlerin kendi seslerini koruması çok önemli. Biz bu yüzden kim için hangi meselenin hayati önem taşıdığı konusunda çıkarımlarda bulunmuyor ya da kampanyalara katılmıyoruz. Müzik adına farklı ve güçlü seslerin toplumda muazzam önemli bir rolü var. Bu nedenle iyi bir amaç uğruna bile olsa muhalif sesleri susturmadığımızdan emin olmamız gerekiyor. Bireysel olarak istediğimiz meseleleri ya da kampanyaları destekleyebiliriz elbette.”