Dublör sanatçılarının perdenin öte tarafındaki deneyimleri: “Hollywood Bulldogs“

İstanbul’un tarihi çarşılarının kiremit çatıları dâhil her yerden atlamayı kafalarına koymuş dublörler, bir gün karşımıza çıkacak ve bizleri Hollywood filmlerindeki nostalji ve aksiyonla örülü deneyimlerine tanık edeceklerdi elbette. O gün artık çok yakında! En azından bazı ekranlar için.

İngiltere’nin en popüler online platformlarından Britbox, yeni belgeseli için ilk tanıtımı paylaştı bile. Bazen şaşaalı bazen de kendi küçük gönlü büyük filmlerde çalışmış, 70’ler ve 80’lere hükmeden İngiliz dublör sanatçılarının zorlu deneyimlerini anlatan Hollywood Bulldogs: The Rise and Falls of the Great British Stuntman isimli bu proje için geri sayım başladı.

Oxford’un 30 yıllık güçlü müzik sahnesinin tam da Radiohead zamanlarından bir portresini sunan Anyone Can Play Guitar ve Star Wars ekibiyle anılar dehlizlerine savuran Elstree 1976 gibi işlerin yönetmeni Jon Spira; bu sefer dublörler ile yola çıkıyor ve birçok yapımın ikonik sekanslarını yaratan bu insanların haylazlıklarının çıkış noktasını gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor.

Gerçekten inanarak James Bond olmayı başaranlar için

Onlar sadece 007 değil, Indiana Jones, Mission Impossible, Terminator, Rambo, Alien gibi akılalmaz serilerin; hatta içinde dublör karakterler geçen Driver, Once Upon a Time in Hollywood gibi işlerin gizli yıldızları. Bu iş için gerçekten görsel olarak oyunculara oldukça benzemeleri gerektiğini akılda tutmalı, düşerken bile yetenekli olmaları gerektiğini atlanmamalı.

Zor bir mesleği sessiz sedasız icra eden bu sanatçılar, yaralanma ve ölüm ihtimalini göze alarak birçok çılgın sahne çekti. Hâlâ bolca vuruluyor, dövüşüyor, uçuyor, kaçıyor ve tehlikeli araçlar ile son sürat hız yapmaya devam ediyorlar. Hollywood Bulldogs, bu topluluğun hikâyelerini dinleme şansı verirken,  eşsiz anılarını birleştiren ilk uzun metrajlı iş olarak sinema tarihinde kendine has bir yer ediniyor. Üstelik bir kısmı formundan hiçbir şey kaybetmemiş hâlâ çetin cevizler!

Kings of Thieves, Point Break, The Departed gibi konuya yabancı olmayan filmlerden hatırlanabilecek Ray Winstone, belgeselin anlatıcısı konumunda. Dublörlere adanmış bir film izlemeye bayıldığını ve bir gün onların da Oscar alacaklarına inandığını söylüyor. Yönetmen Jon Spira ise, anlatılmamış hikâyeleri bulmayı amaçladığını; kamerasını çok tanıdık olanın içinden çıkabilecek sürprizlere, perdenin arkasındakilere çevirdiğini söylüyor. 24 Haziran’da çıkış yapacak proje, aksiyon batağına düşmeyi sevenlerin radarından kaçmaması gereken bir belgesel.

Yazı: Esin Çalışkan