Gizeminden arınmış, demokratik sanat ve dünyanın en üretken sanatçısı Steve Keene

Röportaj: Ekin Sanaç, Cem Kayıran

“Sanat ucuz olmalı. Herkes sanat alabilmeli. Çünkü sanat hayatınızı değiştirebilir.”

Bu cümleler, “Dünyanın en üretken” sanatçılarından biri atfedilen, The Rolling Stone tarafından “Favori müzik gruplarının favori ressamı” yakıştırması yapılan Steve Keene’in sanatını, onu kalpten tanıyan Daniel Efram’a göre en doğru tanımlayan cümleler.

Fotoğraf: Daniel Efram

Steve Keene’in sanatsal üretimine, 90’ların baskın indie rock sahnesinin gedikli tayfalarından Pavement, Silver Jews ve The Apples In Stereo’yu takip etmiş olanların aşina olması olası. Hepsinin kültleşmiş albümlerinin kapaklarında onun imzası var. Bugünlere kadar Keene’in hikâyesinin detaylarını anlatan, imalathanesinde kendi yöntemleriyle ürettiği binlerce işin peşine düşen kalıcı bir arşiv çalışması hiç yapılmamıştı. Belki de kimse böyle bir çalışmaya yeltenmemişti. Senelerin ardından ilk kez bu iş, kendini müzik sektöründe uzun bir geçmişe sahip bir “sanatçılar için aktivist / savunucu” olarak tanımlayan Daniel Efram’a düştü. Daniel Efram’ın yedi seneyi aşkın özverili bir çalışma neticesinde hazırladığı The Steve Keene Artbook adlı antoloji nihayet yayında. Efram’ın yolu geçtiğimiz haftalarda İstanbul’dan geçti ve kendisiyle buluşup kitabın nasıl geliştiğini öğrenelim istedik. 

Joy Division – Unknown Pleasures / Robert Johnson
Steve Keene’in Album Art Tributes serisinden örnekler
The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
The Modern Lovers ve Steve Keene’in Album Art Tributes serisinden çeşitli örnekler
The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Keene sıklıkla aynı anda 4-5 iş birden boyuyor. Kitap, aynı anda üretilmiş resimlerdeki farklılıkları görerek kıyaslama yapma imkânı da sunuyor.
The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Ha 100 pizza, ha 100 resim

Öncelikle biraz Steve Keene’in ideolojisinden bahsedelim. Kendisi 30 yıldan daha fazladır her gün 50’yi aşkın resim üretiyor. Üniversite yıllarında radyo DJ’liği yapan Keene, kendi plak koleksiyonuna bir saygı duruşu niteliğinde sevdiği kapakların reprodüksiyon resimlerini yapıyor. Daniel Efram’ın bir araya getirdiği ve ona koyduğu isimle bir nevi hem bunca zamandır bu adımın atılmamasına çemkirdiği hem de bundan sonra yapılacak olası Steve Keene kitaplarının buna hiçbir zaman benzemeyeceğini haykıran bu dev koleksiyonda, bir anlamda 30 yılı aşkın bir zamana yayılan resimlerden Greatest Hits seçkisiyle karşılaşıyorsunuz.  

Steve Keene, Brooklyn, New York’taki stüdyosunda geride kalan 30 yıl boyunca her gün muazzam bir disiplin içinde ürettiği onlarca resmi konserlerde, müzik mekânlarında sadece birkaç dolar karşılığında insanlara erişilebilir kılmış. Hâlâ da bunu yapmaya devam ediyor. Bugün (en az) 300 bin resminin dünyanın dört bir yanında dolaşımda olduğunu biliyoruz. Evindeki çalışma ortamı, “kafes” olarak adlandırdığı, tel örgüyle çevrili bir odacık. Ahşap paneller, kontrplaklar, boyalar ve fırçalarla dolu bu kafeste günde en az sekiz saat çalışıyor. Her bir kontrplağı kendi kesiyor, ileri geri yürüyerek hepsini aynı anda boyuyor, tamamladıklarına imza atmadan hemen önce de üzerlerine o anda uygun olduğunu düşündüğü cümlecikler yazıyor. Asma aparatlarını da monte ettikten sonra işlerini paketleyip sipariş edenlere göndermek ona adrenalin salgılatıyor. 

Steve Keene’in kitaptaki söyleşisinde bahsettiği üzere bu “kafes” onun için çok huzurlu bir yer. “Sanki tüm kötülükleri bu kafesin dışında bırakıyorum ve işlerimin içinde kendimi kaybediyorum” diyor ve ekliyor, “Bir şey yaratıyormuşum gibi hissetmiyorum tam olarak. Evet, bu benim sanatım ama aynı zamanda da bu bir zanaat. Yani aynı anda 100 tane pizza ya da doğum günü pastası yapmaktan pek de bir farkı yok bence bunun.” Efram’la konuşurken an itibariyle hayranlarından aldığı siparişlerin birkaç yıl kadar gerisinde olduğunu öğreniyoruz. Yani bir süredir onlara yetişmekte epey zorlanıyor. 

Steve Keene, Stephen Malkmus (Pavement) ve David Berman (Silver Jews) ile Charlottesville’de, ikisi de Univeristy of Virginia’nın WTJU radyosunda DJ’lik yaparken tanıştı. Pavement’in Wowee Zowee albümünün kapak resmini çizerek dikkatleri çekti. Bu reprodüksiyonların hepsi kitapta yer almakta.
The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Ne sipariş ettiğini de siparişin ne zaman geleceğini de bilmemek

Steve Keene, sanatın bir dil ve bir sistem yaratmak olduğunu düşünüyor. Bu kendine özgü sistem, yalnızca tek seferde 50-60 iş boyamakla sınırlı değil; onları yaygınlaştırma metodunu da kapsıyor. Siparişlerini, internetin ilk zamanlarından bu yana üzerine pek fazla şey konulmamış hissi uyandıran web sitesi üzerinden alıyor. İnsanlara ne satın alacaklarını seçtirmiyor. Sitede sadece bir satın alma butonu yer alıyor. İnsanlar 70 dolar karşılığında Keene’in onlar için seçeceği altı adet resimden oluşan bir paket sipariş edebiliyor. (ABD’de gönderim ücreti de buna dâhil, uluslararası siparişler biraz daha yüksek ama yine de oldukça hesaplı!) Kapıya gelen paketlerin mikrodalga fırın ebatında olduğunu söyleyen Efram, Keene’in bu paketlere genellikle altı değil, yedi-sekiz, hatta dokuz iş sıkıştırdığını söylüyor. Alanın da verenin de mutlu olduğu, sihirli bir hediye alışverişine benzetiyor. Keene her paket için ayrı bir kürasyon ve sıralama yapıyor.

Nitekim Efram, en başından beri Steve Keene’in sanatını yaratma ve yayma sürecinin tamamına âşık olduğunu söylüyor. Bu resimlerin üretiminden dağıtımına kadar işlettiği bu alışılmışın dışındaki tüm süreçlerin ona bu kitap için ilham verdiğini anlatıyor: “Ne sipariş ettiğinizi bilmiyorsunuz, ne zaman geleceğini bilmiyorsunuz. Ama şunu biliyorsunuz ki bu harika paket mutlaka bir gün kapınıza gelecek!” İnternet alışverişi adına oldukça ferah bir sistem.

Daniel Efram, Steve Keene ile 1994 yılında, o zamanlar bünyesinde çalıştığı plak şirketi aracılığıyla tanışmış. Keene’in kariyerinin başlarında resimlerini indie rock konserlerinde, çok düşük fiyatlara satarak bir sansasyon yarattığını anlatıyor. Dinleyicilerden çok azı, en sevdiği grubun müziği ve tişörtünün yanında bir de Steve Keene resmi satın almaya karşı koyabiliyormuş. Steve Keene’in demokratik sanat üretimi, 90’larda New York ve çevresindeki çok sayıda evin duvarlarını, kulüpleri, müzik dükkânlarını, dive barları ele geçirmiş âdeta ve indie müzik ile görsel sanatlar alanları arasında Sonic Youth kitlesi dışında çok da görünür köprülerin kurulmadığı o günlerde kendi komünitesini yaratmış. Daniel Efram’ın kitabın girizgâhında da yazdığı gibi, “New York’un 1990’lar müzik sahnesi kendin-yap estetiğini benimsemişti ve Steve Keene bunun öncüsüydü. Ben ve çulsuz birçok arkadaşım, onun sanat işlerini yapış ve satış yaklaşımı sayesinde hayatımızda ilk kez orijinal eser sahibi olabildik. Öncesinde müzik posterleri aldığımız oluyordu ama gerçek anlamda, satın alınabilir el yapımı işlere daha önce hiç erişimimiz olmamıştı.”

Superchunk grubunun solisti / gitaristi ve Merge Records’un kurucularından olan Mac McCaughan’ın kitaptaki sözleri gibi: “Sanata erişimin herkesin hakkı olduğunu bugüne kadar birçok kişi söyledi ama Steve gerçekten tüm aksiyonunu bunun için alıyor.” 

Steve Keene’den el boyaması bir çeşitleme. Sağ taraftaki numaralar, üretim tarihine işaret ediyor: 3 Ağustos 1995
“Ama bu proje ucuz sanat anlayışından ibaret değil.”

Daniel Efram, kitabı hazırlamak için nasıl kollarını sıvadığını anlatırken, Steve Keene’in yüzlerce arkadaşı ve binlerce hayranı olsa da böyle bir kitap için ancak tek şansı olacağını daha ilk günden itibaren, içten içe bildiğini söylüyor. En büyük motivasyonuysa, Keene’in muazzam hacimdeki üretimini belgelemeye dair hiçbir zaman bir niyetlenmemiş olmasıymış. Bir süredir aralıklı yaptığı Instagram postlarının dışında, Keene asla işlerinin fotoğraflarını çekmemiş. “Eğer bir şeyin fotoğrafı varsa gerçeğine pek de ihtiyaç duyulmayacağına” inanıyor. Kitapta da okuduğumuz gibi, orijinal sanat eserlerinin reprodüksiyonlarının sahip olamayacağı bir ‘auraları’ olduğu inanışına yakın bir tavır bu. Gazeteci Karen Loew’un kitaptaki ayrıntılı Keene tarihçesinde şöyle yazmış: “Akıllı teknolojilerin her zaman hazır ve nazır olduğu bir dönemde bile Keene, orijinal, kendi ‘aura’sına sahip, fakat bir yandan da tüm gizeminden arındırılmış sanat eserleri yapmayı başardı. Resimlerine işlev kazandırdı ve onları daha eşitlikçi bir anlayışı tesis etmek için kullandı.”

The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Sevgiyle üretilmiş bir kitap

The Steve Keene Artbook’ta, bu muazzam hacimdeki üretimin mümkün olduğunca her dönemi, her tekniği ve her yaklaşımından bazı örnekleri bir araya getirmek amaçlanmış. Peki bunca yıldır işlerin hiçbirinin doğru düzgün fotoğrafı çekilmediyse bu nasıl yapılmış? Daniel Efram çareyi, kendisi de bir parçası olduğu Keene’in web / sosyal komünitesiyle güçleri birleştirmekte bulmuş. Kitabın bir Kickstarter kampanyasıyla duyurulmasının neticesinde yıllar içinde Steve Keene işi almış 750’den fazla kişi ellerindeki işleri sosyal medyada #SkartBook ve #SteveKeeneArt hashtagleriyle paylaşmış. Kitapta yer alacak seçkinin çok büyük kısmı bu işler arasından seçilmiş. Efram, işlerin çevrimiçi bir kürasyonunu yaptıktan sonra kitapta olmasını istediği işleri paylaşan kişilerle iletişime geçmiş. Katılımcılar yüzlerce resmi, kitapta yer almak üzere fotoğraflarının çekilmesi için Efram’ın evine göndermiş.

Efram’ın kaleme aldığı bir girizgahla açılan kitapta Keene külliyatının (şimdilik) hakkını vermeye çalışan bir miktar işinin fotoğraflarının yanı sıra galericiler, plak şirketi kurucuları ve Cat Power gibi müzisyenlerden alıntılar da sayfaları çevirdikçe karşımıza çıkıyor. Karen Loew tarafından yazılmış ana metinde Pavement ve The Apples in Stereo gibi gruplarla söyleşiler de var. Ayrıca hit sanatçı Shepard Fairey ve Keene’in 90’ların başında bulaşıkçı olarak girdiği ve ardından işlerinin ilk gösterildiği yerlerden biri olan Tayland restoranının sahibinin kızı Elle Chang tarafından yazılmış metinler de hikâyeyi boyutlandırıyor. İkonografi ve grafik üzerine çalışan bir diğer hit sanatçı Ryan McGinness’in Steve Keene’le yaptığı söyleşiyle Keene’in üretim sürecine yakından bakmaksa oldukça zevkli oluyor. 90’lar indie-rock’ının popüler ismi Pavement’ın meşhur single’ı “Shady Lane”in tanıtım kampanyası için Keene’in hazırladığı ahşap ağaç heykellerin detaylarını da kitaptan öğrenebiliyoruz. 

“Projenin en saçma kısmı da bu kitabın Steve’in çoğu işinden çok daha pahalı olması. ABD’de 70 dolara Keene’in orijinal işlerinden oluşan altılı bir paket alabiliyorsunuz. Ama bu kitap 90 dolar. Bu biraz çelişkili! Tabii ki kitabın özel ve buna değer olduğunu düşünüyorum. Daha önce de pek çok kez söylediğim gibi, bu bir sehpa üstü kitabı değil; bu ufak bir sehpa boyutunda bir kitap!” diyor Efram.

The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Peki sanat neden ucuz olmalı? 

“Ucuz sanat” anlayışı vesilesiyle sanat eserlerinin gizeminden arınması meselesini de biraz açmak iyi olabilir. 1960’lardan bu yana aktif olan, hatta geçtiğimiz sene İstanbul Bienali kapsamında The Demons of Society isimli katılımcı bir performans gerçekleştiren protest kukla tiyatrosu Bread and Puppet’ın kurucusu Peter Schumann, “Sanat Neden Ucuz Olmalı?” adını verdiği manifestosunu (The Why Cheap Art? Manifesto) 1984 yılında yazdı. Aşağıda görebileceğiniz bu manifesto, Bread & Puppet Theatre’ın seneler içindeki eylemlerine açık bir çerçeve de çiziyor. “Sanat, ‘ekmek’ kadar ucuz ve erişilebilir olmalı” diyen tiyatronun kuklalarını kâğıt ve karton gibi ucuz, kolay bulunan, geri dönüştürülen malzemelerden yapma geleneği de aynı tavırla örtüşüyor. 

Bread & Puppet Theater’ın manifestosu, bir anlamda Steve Keene’inkiyle kol kola. Sanat; pahalı, gizemli; dolayısıyla değerinin biçilmesi yalnızca bazılarınca mümkün olabilen, ayrıcalıklıların nemalanacağı bir şey değil. Sanat, üreticileri ile paylaşımcılarının ortaklaşa araçsallaştırabileceği, ayrımcılığa geçit vermeyen bir yol burada. 

İşte Keene’in gizemden arınmış sanat pratiği de tam olarak bu yolda nefes alıyor. Her gün minimum sekiz saat çalışarak yaptığı sanat eserlerini bazen birkaç dolar, bazen bir istek şarkı, bazen gönülden ne koparsa karşılığında insanlarla paylaşıyor. O kadar çok üretiyor ki geçimini bu şekilde sağlamayı başarıyor. Sanat üretmek için kurduğu mekanizmada replikalar, kopyalar, reprodüksiyonlara yer yok ve pratiğinde esas olan, kullanılan tekniklerden ziyade fiilen kapsayıcı bir yaklaşım ortaya koymak, bu yaklaşımın ardındaki sözü gerçek anlamda yaygınlaştırmak. Sadece resimlerinde değil; iş yapma etiğinde de rastlantısallığa genişçe yer açıyor ve punk’ın kendini ilk göstermeye başlarken taşıdığı “Haydi, herkes yapabilir, sen de yap!” mesajına da bir anlamda göz kırpıyor.  

Daniel Efram, Steve Keene 30 Year Retrospective Book Lunch’ta
Brooklyn, NY
Fotoğraf: Gili Getz
Daniel Efram: Bir sanatçı hakları savunucusu

Zaten Steve Keene’in dostları ve hayranlarının hemfikir olduğu üzere onun üretimlerini müzikten arındırarak düşünmek imkânsız. Daniel Efram için de aynı şeyi söylememiz mümkün. Poughkeepsie, New York’ta doğmuş ve müzik serüveni çocukluk yıllarında başlamış. Klasik müziğe ve Broadway şarkılarına ilgi duyulan bir evde önce piyano sonra keman çalmış; ergenlik yıllarındaysa “ailesini gıcık etmek” için bagetleri eline alarak davulun başına geçmiş. Nihayetinde punk kıyılarına demir atsa da işitsel zevkinin çeşitlenmesini ve melodilerle kurduğu ilişkiyi klasik müzik geçmişiyle bağdaştırıyor.

O zamanlar yaşadığı Poughkeepsie’yi, “Ufacık ve çok sıkıcı bir banliyö kasabası” olarak tarif ediyor ve “Başka yerlerden ne kadar farklı olduğuna dair bir fikrim olmasa da sıkıcı olduğunu biliyordum.” diyor. Yapacak başka hiçbir şey olmadığından kasabadaki Vassar College’da konumlanan WVKR Radio’da vakit geçirmeye başlıyor. İlk radyo programı slotunu kaptığında henüz lisede, 15 yaşında olduğunu öğreniyoruz. Bir gün programcılardan biri yayınını kaçırıyor ve Dan hâlihazırda hep orada takıldığı için kendini mikrofonun başında buluyor. Çünkü kendisi radyo istasyonunun müzik direktörünü asla yalnız bırakmayan, can sıkıcı bir müzik nerd’üymüş ve o sırada oluşan boşluğu dolduracak kimse yokmuş.

REM, Sonic Youth, The Jam, The Velvet Underground gibilerinin müziklerini sevenlerin bir araya geldiği bir yer WVKR Radio. Anaakım radyolarda günde 10-12 kez döndürülen parçaların ötesine geçme isteği, aslında kariyerinin özeti olacak bir motivasyona evriliyor: Kendisine temas eden müzikler bulmak ve insanların da bu müziklere ilgi duymasını sağlamaya çalışmak.

Bir yandan Pizza Hut’ta, bir golf sahasında (ve daha birçok yerde) çalışarak para biriktiriyor ve ilk konserlerini düzenlemeye bu biriktirdiği parayla, 16 yaşında başlıyor. Yaşından ötürü konser mekânlarına giremediği için birkaç saatliğine kiraladığı küçük bir sanat galerisinde arkadaşlarının gruplarına çaldırıyor. Her şeyle kendi ilgileniyor. Bir yandan bu gruplara şehirdeki barlarda da konserler ayarlıyor. Kendisi gidip izleyemese de. Dan, kendini ve hayatta kapladığı alanı şöyle anlatıyor:

“Onlarca yıl sonra insanlar bana ne işle uğraştığımı sorduğunda ‘Sanatçıların savunucusuyum’ yanıtını verirdim. Yıllarca bunu söyledim. Eğer isteklilerse onların ufuklarını genişletmek için yardımcı olmaya çalışıyorum. Genellikle bu kişiler, doğru düzgün para kazanamadan beklentileri aşmış olan sanatçılar. Menajerleri olarak turneler ayarlayabiliyor ya da bir plak şirketiyle ve ya yayıncıyla çalışmaları için uzun süreli kontratlar yapabiliyordum. Ama çoğu zaman bu müzisyenlerin işlerini inşa etme süreçleriyle kendi başıma ilgilendim.”

80’lerin ortasında Poughkeepsie’yi ardında bırakarak üniversite okumak üzere “harika bir müzik sahnesi olduğunu” bildiği Boston’a gidiyor. Üniversitede sadece bir-iki ay tutunabilen Dan, okulu bıraktıktan sonra kendi radyo programlarında çaldığı gruplarla tanışıp onlarla çalışmaya başlıyor. Üç buçuk yılın ardından Boston’dan da ayrılma zamanı geliyor ve soluğu New York City’de alıyor. Hikâyenin burada bir anlamda yeniden başladığını söylemek mümkün: Plak şirketleri, menajerliğini yaptığı gruplar, konserler, belgeseller…

The Apples in Stereo – Fun Trick Noisemaker kapakları
Bir albüm kapağı siparişi verildiğinde, Keene müzisyenlerin seçmesi için genellikle çok fazla opsiyon üretiyor. Burada da The Apples in Stereo’nun 1995 tarihli ilk albümü için hazırladığı 31 alternatiften 8 tanesini görüyorsunuz.
The Steve Keene Art Book
(Hat & Beard Press)
Bir Steve Keene sergisi neye benzer?

Steve Keene ile beraber bir şeyler yapmaya da ona çeşitli gruplar için albüm kapağı sipariş ederek başlıyor. Steve Keene’in böyle işleri nasıl yürüttüğünü sorduğumuzda, “Genelde gruplar ve plak şirketleri ona doğrudan ulaşıyor, o da yanıtlıyor ama asla para konuşmuyor,” diyor Dan ve (kitapta da yer alan) favori hikâyesini paylaşıyor: “The Apples in Stereo, Steve’e, ‘Hey, bize Fun Trick Noisemaker albümünün kapağı için bir resim yapar mısın?’ diyor. Ardından Steve’den ‘Tabii’ cevabını alan grubun kapısına gelen paketten, her biri orijinal, 30’un üzerinde alternatif resim çıkıyor. Her biri çok iyi olduğundan aralarından seçmekte aşırı zorlanan grup üyeleri plak şirketiyle konuşarak CD kapağının katlanan bir kitapçık şeklinde basılmasını sağlıyor ve tamamını olmasa da aralarından bir seçkiyi kapağa taşıyabiliyorlar. Böylece dinleyiciler de kitapçığı katlayarak kendi favori Steve Keene kapağını seçebilmiş oluyor.” İşte The Apples in Stereo’nun Fun Trick Noisemaker albümünün kapak hikâyesi.

Herhangi bir resmiyet asla söz konusu olmasa da Dan ve Steve arasındaki (nispeten) yakın markaj çalışma ilişkisiyse 2013’te start alıyor. Senelerdir tanıdığı ve büyük hayranı olduğu sanatçının uzun zamandır herhangi bir sergi yapmamış olması üzerine harekete geçiyor Dan. Brooklyn Public Library’de düzenlediği Steve Keene sergisi, kitabın temellerinin de atıldığı yer. 

Keene’in karikatür-vari ABD Başkanlık portrelerinden bir seçki.
Fotoğraf: Daniel Efram

Alışılmış bir Steve Keene sergisinin, alışılmışın dışında bir sergi olduğu bilgisini de eklemeli. Aynı anda birçok yüzeyi durmaksızın çizip boyayarak iş üreten Keene’in sergileri boş yüzeylerle başlıyor; sergi süresince bir performans gibi tamamlanan bu işler de satılıyor. Yani Keene her sergide üretim pratiğini de paylaşıyor: sıfırdan başlayarak ve herkese açık olarak. 

Thirty Year Retrospective Book Launch (Brooklyn, NY Ekim 2022)
Fotoğraf: Daniel Efram
Thirty Year Retrospective Book Launch (Brooklyn, NY Ekim 2022)
Fotoğraf: Daniel Efram
Thirty Year Retrospective Book Launch (Brooklyn, NY Ekim 2022)
Fotoğraf: Daniel Efram

Brooklyn’deki bu ilk serginin ardından bir yenisini daha yapmayı öneriyor Efram. Çağdaş sanat üzerine yaptıkları bir muhabbette Keene’in ABD’nin sokak sanatıyla haşır neşir olmuş yıldız ismi Shepard Fairey’i de anması, Shepard Fairey ve Amanda Fairey’nin Los Angeles’ta konumlanan galeri projesi Subliminal Projects’i aklına sokuyor. 2015’te müzik dünyasıyla ilişkili iki haftalık bir Los Angeles ziyaretinin son gününde Venice Beach’te otururken galerinin info olarak tanımlanmış mail adresine, “Hey, Steve Keene’i bilir misiniz?” minvalinde bir mesaj gönderiyor. Muhtemelen altı aya bir yanıt gelir diye düşünürken, dakikalar içinde mail kutusuna, üstelik bizzat Shepard Fairey tarafından yazılmış bir cevap düşüyor. Fairey, bir Steve Keene hayranı olduğunu yazıyor ve ertesi gün detayları konuşmak üzere Daniel Efram’ı ofisine çağırıyor. Sadece altı ay sonra, 2016’nın ilk günlerinde, Subliminal Projects’te bir Steve Keene sergisi düzenlemek üzere sözleşiyorlar. 

Shepard Fairey, The Steve Keene Artbook ile, NY, NY
Fotoğraf: Daniel Efram
Ev sahipleri Shepard Fairey ve Amanda Fairey

Serginin adı Modular Synthesis konuyor ve Steve Keene, Los Angeles’taki müzik meraklıları ile Subliminal Projects’in sunduğu fırsatın şerefine bu sergiye özel olarak, ülkeyi boydan boya geçecek bir kargo için normalden daha fazla iş hazırlıyor. Bu serginin Daniel Efram için tarifsiz bir tatmin duygusu kaynağı olduğunu anlamak pek zor değil:

“Fairey’lerin kitlesi, Steve’in kitlesi ve benim dostlarımla Subliminal Projects’teki sergiyi iyi bir kalabalığın karşılayacağından ve her şeyin mükemmel geçeceğinden zaten emindim. Öyle de oldu. İlk gecede tam 550 parça sattık. Resimler, Steve’in normalde fiyatlandırdığından daha pahalıydı üstelik. Çünkü normalden farklı olarak bu kez işlerin New York’taki stüdyodan Los Angeles’a kargolanma masrafı çıkmış ve bunun da ötesinde galerinin de işlemeye devam edebilmek için yeterli kazancı sağlaması gerekiyordu. Nihayetinde bu başarı, The Steve Keene Art Book fikrine ilham verdi.”

Thirty Year Retrospective Book Launch (Palm Grove Social, Los Angeles August 2022)
Fotoğraf: Daniel Efram
Thirty Year Retrospective Book Launch (Palm Grove Social, Los Angeles August 2022)
Fotoğraf: Daniel Efram

Subliminal Projects ekibinin sergiden önce Keene’in asılacak tüm işlerinin fotoğraflarını istemesi ve böyle bir zorunluluğun altında kalmak Dan’in zihninde yeni kapılar açmış: 

“İşte Steve’in herhangi bir işini fotoğraflayarak arşivlemediğini tam bu noktada fark ettim. O dönem fotoğrafa olan ilgim daha da artmaya başlamıştı ve sergide yer alacak tüm işlerin düzgün fotoğraflarını çekmeye karar verdim. Açıkçası bir resmi nasıl fotoğraflamak gerektiğini ben bu kitap sayesinde öğrendim.”

Nihayetinde kitap, sergideki işlerin ötesine geçmiş ve Steve Keene üretimlerinin çok daha kapsayıcı bir derlemesine evrilmiş. Yine de Dan bu kitabın, Steve Keene’in işlerinin çok ama çok az bir kısmını yansıttığının elbette farkında. Ama Keene ile bu kitabın kürasyonunu bir Greatest Hits gibi yapmak konusunda hemfikir olmuşlar.

Steve Keene’i ortaya çıktığı zaman ve mekândan bağımsız düşünebilir miyiz?

2016’da Subliminal Projects’teki sergide 2 inç x 2 inç ebatındaki Album Art Tribute resimleri 75 dolara satılmış. “Aynı işleri kitabın geçen yılki lansmanında fon sağlamak adına 2000 dolardan yüksek fiyatlara sattık. Steve’in işleri bu kadar yüksek fiyata satmama izin vermesinin tek sebebi o dönem kitaptan ötürü çok fazla borcum olmasıydı ve bana bunu telafi etmek konusunda yardım etmek istedi. Yoksa hayatta böyle fiyatlara iş satmaz. Yaptığı her şeye ters. Zaten bu kitabın en büyük anlamı sanata biçilen değere dair söylediği söz. Yoksa eğer insanlar buradaki albümlerden birini çok seviyorsa ve Steve’in işlerini de beğeniyorlarsa bu işler çok daha yüksek fiyatlara elbette satılabilir. Kitap teorik olarak sanata biçilen değer kavramıyla ilgileniyor.”

Sam Brumbaugh, kitapta Steve Keene’i de içine alan 90’ların indie ve alternatif müzik ortamlarında paranın ya da başarının insanlarda sıklıkla güvenilmezlik hissi yarattığının altını çiziyor. Müzikte sell-out (satıcı) olma tartışmalarının çokça yapıldığı bu zaman ve mekâna, Steve Keene’in sanat pratiğinde benimsediği güvenilir yollar şüphesiz çok yakışıyor ama belki de esas etkileyici olan “sanat” ve “başarı”nın sistemler tarafından yapılan tanımlarını kabul etmeyip, onlara meydan okuma biçimi. 

Shepard Fairey de kitaptaki yazısında Keene gibi sistemin dayattığı başarıyı elde etme derdinde olmayan sanatçılar için her şeyin bir miktar daha zor olduğunu ama başka bir perspektiften de Keene’in mirasının her zaman güvende olacağını ekliyor: “Indie rock, kaykay, grafiti ve sokak sanatıyla birlikte, 90’ların ikinci dalga kendin-yap kültürünün etkisinde olan; entelektüel ve entelektüel olmayan arasındaki bariyerlerin erozyona uğradığı bu dönemin bir parçası olanlar için Steve’in sanatı asla silinmemek üzere orada kalacak.”

Daniel Efram’ın zihnini kurcalamak istediğimiz konu, Steve Keene’in bir nevi outsider yaklaşımının onun sanatını tamamen zamanın ötesinde kılıp kılmadığına dair oluyor. Tüm bunlar içinde bulunduğu ve çokça tanımlı zaman ve mekândan bağımsız düşünülebilir mi? Dan, Steve’in zamanlamasının işine yardımcı olduğunu söylemekten kaçınmıyor elbet. Ama “Sanat herkes içindir” anlayışının bütünüyle zamanın ötesinde olduğunu ve Steve’in bu yaptığının her dönem yapılabileceğini söylüyor, “İnsanlara her daim uygun fiyat vermenin peşinde olmasına bayılıyorum. Steve’in olayı bu. Pahalı olmayan sanatın hâlâ değerli bir şey olduğuna inanıyor ve ben de bu kitap ile bu görüşü kutluyorum.

Bir “verimlilik ustası” ile çalışmak 

Yaptığı resimlere dönüp bir daha bakma alışkanlığı olmayan, işleriyle çok hızlı vedalaşan bir sanatçı Steve Keene. Dan, onun hakkında bu yazdıklarımızı da Steve’in asla okumayacağını söylüyor bize. “Kitabı bile okumadı! Ciddiyim!” diyor ve ekliyor, “Bu kitap onun işlerini kutlamak için yapıldıysa da kesinlikle arada açıp bakmasını beklemiyorum.” 

Ünlü çağdaş ressam Ryan McGinness, kitaptaki makalesinde şöyle yazmış: “[Steve Keene’i] resim yaparken izlediğimde Bob Ross’u düşünürüm. Steve de kendi baş döndürücü televizyon programına sahip olabilirdi. Harika da bir soundtrack’i olurdu.” Düzenli bir televizyon programı uzak bir ihtimal muhtemelen ama Daniel Efram’ın çeşitli belgesel prodüksiyonlarında da çalıştığını düşününce ister istemez herkesin ona yönelttiği soruyu soruyoruz: Bir Steve Keene belgeseli yapılır mı?

“Bir ortağımla birlikte 2016’da bir belgesele başladık ama bu proje dağıldı. Uzun metraj bir filmin kesinlikle yapılması gerektiğini düşünüyorum. Belki kitap bunun mümkün olmasını sağlayacaktır. Ama değerli bir belgesel yapmak, azımsanmayacak bir sermaye gerektiriyor. Bu konuda pek çok fikir var ve böyle bir şeyi yapmak isteyebilecek ve Steve’in bile beğenip onaylayabileceği bazı insanlar tanıyorum. Ama bunun yakın gelecekte yeniden başlamayacaktır.”

Muhabbet sırasında birçok kez Steve Keene için “verimlilik ustası” tanımını yapıyor Daniel Efram. Hiçbir şekilde onun menajeri ya da temsilcisi olmadığını söylüyor ama aralarında bir güven bağı olduğu da rahatlıkla hissediliyor. Keene, hayatta münferit çalışmayı seçmiş, neyi sevdiği ve neyden kaçındığı konusunda net fikirleri olan biri zaten. “Onun bir patrona ihtiyacı yok,” diyor Dan, “Bu yolu seçmesinin sebebi de bu. ‘Bulaşık yıkayarak kazandığım asgari ücreti sanat yaparak kazanabilirsem mutlu olurum’ diyerek hayatını bu şekilde işler kılmış. Onu gerçekten takdir ediyorum.” 

Aralarındaki iletişimin detaylarına ve Steve’in proje hakkında neler düşündüğüne dair sorduğumuz soruların karşılığında, kitabın yıllar süren hazırlık sürecinde kendisinin de bunu sıklıkla sorguladığını paylaşıyor Daniel. Hâlâ da net bir yanıtı yok bu soruya: “O süreçte Steve’in bu kitabın ne zaman tamamlanacağını merak ettiğine eminim. Ne de olsa kitap sadece 300 sayfa. Haftada 200 tane resim yapan birine yalnızca 300 sayfanın yedi yılda tamamlanması çok saçma gelmiş olsa gerek! Ama kitabın neleri içermesi ve nasıl ilerlemesi gerektiğine dair bir planım vardı. Benim bu kitabı harika yapabilmek için geçirdiğim süreçte kişisel menfaatler cevap değildi.” 

Dan içinse böyle bir kitap hazırlamanın en tatmin edici yanlarından biri, Steve Keene hakkında daha fazla şey öğrenmiş olmak: “Ondan ve herkesin uygun fiyatlı sanat eseri alabilmesi, sanatın insanların hayatını değiştirebilmesi fikrinden çok etkileniyorum. Onun sanatı, benim hayatımı değiştirdi. Üretim sürecine tanıklık edebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.” 

Keene, “Cage” adını verdiği ev stüdyosunda.
Fotoğraf: Daniel Efram