Duygudurum: The Ringo Jets - Radio Ringo

Yazı: Seray Soylu

Türkiye’nin alternatif rock sahnesinin ezberlenmiş yollarını unutturan, çıktığı her sahnede kendi rüzgârını estiren, rock’n’roll üçlüsü The Ringo Jets, Ferment Records etiketli yepyeni albümü ile kalp atışlarını hızlandırdı. Radio Ringo’nun kökleri burada ama aslında toprak tanımaz bir ters köşe, yaratıcı bir kafa karışıklığı.

Aslında başlarda garage rock’ın ekseninde turlayan grup, zamanla sağının solunun belli olmadığını ima etmeye başladı. Mesela 2018 çıktılı Open Sesame’de funk sularına bile girmişti. Bir sene sonra Yadigar ile köşeli rock düzenlemelerinden de uzaklaşmış görünüyorlardı. 

Aramıza rötarlı olarak katılan Radio Ringo, grubun tüm türlerden kaçışının manifestosu; tam bir çorba. Asıl baharatı tabii ki grubun en eski ve daimi dostu garage rock. Zamanda tatlı bir yolculuk yapınca, Bant Mag. No.26’da bu tutkunun The Sonics’ten kalan bir miras, ilhamla düğümlenmiş bir gönül bağı olduğunu belirttiklerini hatırlayabiliriz. Grup üyeleri Lale Kardeş, Deniz Ağan ve Tarkan Mertoğlu’nun müzik günlüklerine göndermelerle dolu denilebilir. 

Radio Ringo; kımıl kımıl bir groove’a sahip, enerjiyi harlayan, aceleci bir koşuşturmaya benzer “Sarmaşık” ile açılıyor. Bu kez rüzgâr bizden yana diyerek albümün mesajına dair renkli duyguları hareketlendiriyor. Geçmişte, aslında Arap Baharı ilgili olan “Spring of War”u o dönemde Gezi direnişine uyarlamıştı The Ringo Jets. Yeni albüme yerleştirilmiş pozitif hislenimler, karanlık bir dönemin umuduna dönüşüyor ve zamanının politik atmosferine ışık oluyor.

“Mean Sun” ile albümdeki ilk İngilizce şarkıyı duyuyoruz, kendisi Open Sesame’den kalma; en iyi versiyonu için doğru zamanı beklemiş bir çıktı. Gürül gürül akan bir rock’n’roll işi olsa da lezzetli bir disko altyapısına sahip. Derken albüme temasını kazandıran “Radio Interlude I” duyuluyor, coşkulu girişiyle eriten “Last Man Standing” için de bir geçiş görevi görüyor. “Last Man Standing” aynı zamanda Tarkan Mertoğlu’nun prodüktör koltuğuna geçtiği ilk kayıt. 

Ardından gelen riff ve tatlı melodilerle dolu “Tekrar”, bir öz farkındalık müzikali. Lale’nin vokali bu sefer daha farklı, kafa karıştırıcı. Zeminler hazır kayganken albümün en Ringo şarkısı “Alibi”, soul’a kadar akan kurgusuyla sıraya ekleniyor. Tür kazanında eriyip giden The Ringo Jets, “Ara Beni Robot” ile elektro gitar rifflerini elektronik seslerle birleştirerek bir dans pisti hayal etmiş. “Podimos” ise, eski adı Podimos olan Podima’ya, bir yazlığa gidip saatlerce çalışmanın bir ürünü. Finali yapan “Kayıp Günler”in fade out’uyla sönümlenen gitar soloları sanki hiç bitmiyor, Ringolar bir yerlerde tam gaz çalmaya devam ediyor

Aslında ilk şarkıdan son şarkıya kadar ekibin etkilendiği her müzisyen ve eserin izini taşıyor Radio Ringo. Eddie Van Halen, Curtis Mayfield, Silk Sonic, Kraftwerk, Led Zeppelin, The Who, AC/DC, The Kinks ve geçmişten koca bir ilham şelalesi; Lale – Deniz – Tarkan üçlüsünün frekansında dalgalara karışıyor.