Emine Yıldırım ile hangi film?

TeambantteambantProfili düzenle

Kısa film ve senaryo çalışmalarının yanı sıra birçok ödüllü filme yapımcılık yapan Emine Yıldırım; kaleminden çıkan Kusursuzlar (2013) ve yönetmenliğini üstlendiği Androktones (2018) ile Kadıköy’ün En İyi Falcısı’ndan (2023) sonra ilk uzun metrajıyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Yetimhanede büyümüş bir kadının, annesinin hayaletini bulmak umuduyla çıktığı serüveni anlatan Gündüz Apollon Gece Athena, dünya prömiyerini yaptığı 37. Tokyo Film Festivali’nin “Asya’nın Geleceği” bölümünde En İyi Film Ödülü’nü kazandı.

Hangi Film köşemizin bu haftaki konuğu Emine Yıldırım yanıtlıyor: “Hiç sevmedim, seveni de sorguladım.” dediğin film? Önden kendini hazırlamayı gerektiren bir film? “Bu bir film değil, bu bir deneyim” dediğin film?


İzlerken diyaloglarına eşlik edebildiğin film?

The Godfather (1972, Francis Ford Coppola). “Look how they massacred my boy”dan başlayarak her türlü Marlon Brandon repliği aklıma kazınmış. Maalesef mafya filmlerinin çoğunun repliğini hatırlıyorum. Goodfellas’tan (1990, Martin Scorsese) Joe Pesci’nin sözlerini de farkında olmadan ezberlemişim. 


Bugüne dek aklında en çok yer işgal eden film?

Kaidan / Kwaidan (1964, Masaki Kobayashi). Bu Japon korku antolojisinin hikâyelerini ve fantastik görüntülerini asla unutamıyorum. Benim kafamda da birçok kapı açan ve ilham veren bir film.


“İzlemekte geç kaldım” dediğin bir film?

Black Narcissus (1947, Michael Powell & Emeric Pressburger). Sinematek’te yeni izledim. Böyle bir filmi kaçırdığıma inanamadım. Güç, kadınlık ve yalnızlık üstüne; olağanüstü işleyen bir film.


“Hiç sevmedim, seveni de sorguladım” dediğin film?

Irréversible (2002, Gaspar Noé). Tecavüz sahnesinden nefret ediyorum, aşırı erotik çekildiğine inanıyorum. Üzgünüm ama politik bir yerden gıcık oluyorum.


Müziğine tutulduğun bir film?

Kundun (1997, Martin Scorsese). Scorcese’nin unutulan filmlerinden ama Phillip Glass’in bestelediği Tibet esintili müzikleri hâlâ dinliyorum.


Zaman geçtikçe sendeki yerini sağlamlaştıran bir film?

Körfez (2017, Emre Yeksan). Geçen sürede bir şey olmadı ama filmin hissiyatı da beni bırakmadı.


Önden kendini hazırlamayı gerektiren bir film?

Alien (1979, Ridley Scott) ve Aliens (1986, James Cameron). Hâlâ aşırı korkarak izliyorum, iyi bir modda olmam lazım izlemek için. Ama her sene bir kez izlerim, benim için hâlâ en iyi bilim kurgu ve Sigourney Weaver’ın Ripley karakterine de hastayım.


Mekânlarıyla aklına kazınan bir film?

Loong Boonmee raleuk chat / Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives (2010, Apichatpong Weerasethakul). O ormanda ve şelalede olmak isterdim.


İçmiyorsan bile sigara yaktırma potansiyeli taşıyan bir film?

Caligola / Caligula (1979, Tinto Brass). Ben böyle çılgın ve provokatif bir film uzun süre görmemiştim. Kendime gelmek için üst üste birkaç sigara yakmıştım.


Hakkı verilmemiş / yeterince anlaşılmamış olduğunu düşündüğün bir film?

Dünden Sonra Yarindan Önce (1987, Nisan Akman). Nisan Akman’a bayılırım. Bu filmi de çok severim, yeterince önem verilmediğini düşünüyorum.


“Bu bir film değil, bu bir deneyim” dediğin film?

The Party (2017, Sally Potter). Çok mu kötü hissediyorsunuz kendinizi? O zaman hayatın neşesine geri dönmek için ideal bir film. Üst üste bu kadar kahkaha attığımı hatırlamıyorum. 


Şu sıralar en çok merak ettiğin film?

Nosferatu (2024, Robert Eggers). Robert Eggers sinemasını çok seviyorum. Özellikle The Witch (2015) favori filmlerimden. Nosferatu’nun fragmanını izledim ve meraktan çatlayacağım.