Farklı seslerin peşinde: SONIC BOOM

Müzikal geçmişlerinde sıklıkla bir arada üretimlere imza atmış dört müzisyenden oluşan SONIC BOOM, klasik soundların cazibesini kullanarak diri bir enerji yakalayan ilk teklisini paylaştı. Vokalde Elif Çağlar, basta Alp Ersönmez, tuşlu çalgılarda Çağrı Sertel ve davulda Volkan Öktem’den oluşan ekip, 2019’dan bu yana verdiği konserlerde kendi bestelerinin yanı sıra R&B, hip hop ve elektronik müzik hitlerine yaptığı yorumları da seslendiriyor. Salgın sürecinden önce stüdyoya giren SONIC BOOM, bu kayıtlardan ilk güzellik olan “Please”le taze ve heyecan verici bir ses evreni inşa ettiğini gözler önüne seriyor.

Hayyam Stüdyoları’nda kaydedilen teklinin kapak illüstrasyonu da Pelin Aysan imzası taşıyor. Yüksek enerjisi, sürükleyici kurgusu ve usta işi enstrümantasyonuyla ilk dinlemeden etkisi altına alma gücüne sahip “Please” üzerine SONIC BOOM’un kapısını çaldık ve şarkının üretim sürecinin detaylarını gruptan dinledik.

Röportaj: Cem Kayıran

“Sahnede bol bol çalmak isterdik tabii ama biz yine de herkesin evinde, arabasında dinleyip dans edeceğine inanıyoruz.”

Uzun yıllardır farklı isim ve çatılar altında birlikte müzikler bestelemiş, konserler vermiş bir dörtlü SONIC BOOM’u oluşturuyor. Birbirini bu kadar iyi tanıyan; müzikal yönelimlerini yalayıp yutmuş bir ekip olarak taze bir yaklaşım benimsemenin önemli bir meydan okuma olduğuna inanıyorum. Sizin için SONIC BOOM parçaları üzerine çalışırken, yeni bir şey yaratmak ya da kendinizi tekrar etmemek ne oranda bir kaygı unsuruydu?

Kaygıdan çok beraber üretmenin ve keşfetmenin heyecanı vardı diyebiliriz. Bugüne kadar başka gruplarımız ve solo çalışmalarımızdan farklı olan bir ses aradık. Galiba bir şeyler de bulduk.

“Please”de ustalıkla işlenmiş bir R&B ve caz harmanı dinliyoruz. Parçanın adeta nefes alıp verdiğini hissettiren bir kurgusu var. SONIC BOOM olarak farklı kayıtlar da yaptığınızı biliyorum, peki sizin için “Please”i ilk parça olarak öne çıkaran neydi? 

Dinleyicimize SONIC BOOM’u sunarken, yapmak istediğimiz müziği ve varmak istediğimiz yeri en iyi gösterecek şarkının “Please” olduğunu düşündük. Yavaş giren ama sonra heyecanlanan, klasik R&B soundlarından modern pop nakaratlarına bağlanan bir parça… Tam bizlik!

Peki bu şarkının geçmişi ne kadar geriye uzanıyor? İlk taslağından son haline evrilirken nasıl değişiklikler yaşadı?

“Please”, kayıtlar için stüdyoya girdiğimizde, ses ayarlarını yaparken, tamamen o anda yazılan bir parça. Daha önce bırakın böyle bir şarkıyı, bu şarkının fikri bile yoktu! “Please”i ilk single olarak seçmemizin nedenlerinden biri de bu. Tam bir grup bestesi. Elif’in insanüstü “anında söz yazma yeteneği” sayesinde bu parça bir saat içinde çıktı ve hemen kaydettik.

Özellikle 2010’ların ikinci yarısında dünyayı saran, Londra ve New York merkezli müzisyenlerin öncüsü olduğu yeni nesil caz, caz tarihinde yeni bir sayfa olarak değerlendiriliyor. Sizin de yakından takip ettiğinizi düşündüğüm yeni nesil caz hareketine ilişkin düşünceleriniz neler? 

Jam sessionlarda parça üretmek, anlık fikirleri doğrudan kaydetmek son dönemde oldukça popüler. Ama özellikle londra (ki Londra caz müzisyenlerini Amerika’ya kaptırmasıyla meşhurdur) son dönemde kendine yeni bir ses buldu. Beatler, karmaşık olmayan ve tekrarlayan melodiler, “mood”lar… World music unsurları ve synth destekli indie havalarla birleştirince genç dinleyici bu havayı çok sevdi. Caz şu an dünyada da bu sayede oldukça popüler.

Müziğin titreşimlerini canlı olarak vücudumuzda hissetmenin gücüne hasret kaldığımız dönemdeyiz. Sizin açınızdan, henüz sahneye taşınamayan bir yeni müzik paylaşmak nasıl bir deneyim?

Sahnede bol bol çalmak isterdik tabii ama biz yine de herkesin evinde, arabasında dinleyip dans edeceğine inanıyoruz.