Festival ve turne sektörü nasıl görünüyor: İstanbul Caz Festivali yanıtladı
Bant Mag. No:74’te bildiğimiz anlamdaki festival ve konser kültürünün eksikliğinde geçen bir yılın ardından birkaç organizatöre geride kalan günleri ve bu çok katmanlı yapılar için önümüzdeki günlerin nasıl göründüğünü; İstanbul Caz Festivali, Pozitif, Arter Yeni ve En Yeni Müzik Festivali, Soundports, Bozcaada Caz Festivali, Epic Fair ve Hollanda’dan Le Guess Who?’ya sorduk.
2020’de düzenlenen 27. edisyonunu hem sınırlı dinleyici kapasiteli açık hava konserleriyle gerçekleştiren ve çevrimiçi platformunda performansları erişime açan İstanbul Caz Festivali’nin direktörü Harun İzer yanıtlıyor.
“Tek bir sıfat isterseniz, en uygunu ‘sancılı’ olacaktır herhalde. Tabii insan hayatında olduğu gibi, sancı tek başına sorunun kendisi değil, çoğu zaman bir değişimin habercisi oluyor aslında.”
Festival(ler)inizin fiziksel etkinliklerinin seyrine dair önümüzdeki günler nasıl görünüyor? Duyurularınız ve verebileceğiniz ipuçları var mı?
Harun İzer: Geçen yılın başında bizi oldukça beklenmedik şekilde yakalayan pandeminin etkilerinin 2021’e girdiğimizde azalması ve işlerin daha normale dönmesi hepimizin beklentisiydi. Aşılardaki gelişmeler de bu konudaki umutlarımızı kuvvetlendirmişti. Bu konudaki olumlu beklenti bence devam ediyor ancak bunun hızlı bir toparlanma olamayacağı da artık ortada. 2021 yılında festivallerimizi gerekli tedbirleri alarak yapabileceğimizi düşünüyoruz ve hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Önümüzdeki bir iki ay içinde, büyük ihtimalle Nisan sonuna kalmadan programımızı duyurmayı planlıyoruz. Bu yaza uluslararası bazı önemli isimlerin yanı sıra Türkiye’den de çeşitli sanatçılarla güzel bir festival programı sunmak için çalışıyoruz.
Pandeminin doğrudan etkilediği müzik festivalleri, hemen her sektör gibi duruma hızlı bir adaptasyon sürecinden geçmek durumunda kaldı. Sizin için bu süreç hangi sıfatlarla tanımlanabilir?
Harun İzer: Tek bir sıfat isterseniz, en uygunu ‘sancılı’ olacaktır herhalde. Tabii insan hayatında olduğu gibi, sancı tek başına sorunun kendisi değil, çoğu zaman bir değişimin habercisi oluyor aslında. Bizim durumumuzda bu sancılı sürecin sonunda nasıl bir değişimin geleceğini anlayıp, öngörüp, buna hazırlanmaya çalıştık.
Festivali ve festival kültürünü canlı tutabilmek adına geride kalan bir yıldaki deneyimlerinizden yaptığınız çıkarımlar neler? Neler öğrenildi?
Harun İzer: Bu tür belirsizlik, geçiş dönemlerinde esnek olabilmek, bolca alternatif senaryoyu düşünmek gerekiyor. Yeni yolları öğrenmeye hazır olmak bir başka önemli konu. Ayrıca birlikte çalıştığınız ekibiniz, birbirini destekleyerek sorunları çözebilmenin ne kadar değerli ve gerekli olduğu, bu da bir başka çıkarım olabilir.
Dijital ortamın bu deneyim için kimi kısıtlamaları olsa da daha geniş kitlelere ulaşmayı mümkün kıldığı aşikâr. Sizin dijital iklime dair gözlemleriniz, bu yeni alana yaklaşımınız nasıl?
Harun İzer: Dijital dünya, henüz bildiğimiz konser deneyimini yaşatmaya yetecek bir noktada değil. Diğer taraftan, bizler de dijital dünyanın imkanlarını yeterince kullanamıyoruz veya bu dünyaya uygun etkinlikler nasıl kurgulanır, yapılır henüz anlayabilmiş değiliz. Pandemi koşulları dijital alanda adeta bir erken doğuma sebep oldu, henüz yeterince gelişmemiş bir alanda, ona dair algılarımız da yerleşmemişken kendimizi bir şeyler yapma noktasında bulduk. Tabii ki bundan bir sürü tecrübe edinildi, bunu sadece biz Türkiye’de bizim gibi çevrimiçi işler yapan bir avuç organizatör için söylemiyorum, bütün dünyada insanlar bu alanda içerik oluşturmaya, yeni bir şeyler yaratmaya çalıştılar, yüzlerce, binlerce ilginç deney yapıldı. Bence bu konuda şu anda olmasa bile yakın zamanda farklı ve başarılı modeller gelişecektir.
Çevrimiçi festivallerin kalıcılığına inanıyor musun?
Harun İzer: Şu anki hâliyle, hayır, inanmıyorum. Ama dediğim gibi çok sayıda yeni deneme ve farklı arayışlar var. Bir noktada bunların mevcut fiziksel etkinliklere denk bir deneyim/etkileşim imkanı sunabilecek noktaya gelmesi bence imkansız değil. 20 yıl önce mp3 teknolojisi bize devrim gibi geliyordu ama streaming gibi bir teknolojiyi henüz hayal edemiyorduk. Dolayısıyla işlerin nereye gideceği hiç belli olmaz.
Çevrimiçi festivalleri kimlik sahibi, özgün kılmanın yolları sence neler?
Harun İzer: Etkileşimi arttırmak. Bir konseri, orada, yerine izlemek istememizin sebebi nedir? Yüksek sesli müziğin verdiği enerji, sanatçıya yakın olmanın heyecanı, (kimi zaman alkış, kimi zaman çığlıklarla) sahneyle ve sanatçıyla iletişim kurmak, arkadaşlarımızla bu coşkuyu beraberce paylaşmak, dans etmek, konuşmak, bizi içine alan konser mekanının yarattığı kapsayıcı, ortaklaştırıcı duyguyu yaşamak, önemli bir olaya varlığımızla tanıklık etmek ve konser izlemenin diğer ritüelleri. Kısaca bütün bu unsurlarla etkileşim içinde olmak. Bunlardan en azından birkaç tanesini gerçekleştirmek çevrimiçi etkinliklerin başarısına büyük katkıda bulunabilir. Ayrıca unutmamak lazım ki dijital dünyanın sağlayabileceği yepyeni bazı etkileşim olanakları da olabilir, bunları da işin içine katmak bu açıdan anahtar rol oynayabilir.
Bir yıllık deneyimleriniz ışığında, pek çok emekçinin bir parçası olduğu çok katmanlı festival ve turne endüstrilerinin geleceğine dair ne gibi öngörülerin var?
Harun İzer: Kısa dönemde pandeminin ekonomik sonuçları bütün diğer sektörleri olduğu gibi canlı müzik sektörünü de çok ciddi etkiledi ve etkilemeye devam edecek. Bunların toparlanması da zaman alacaktır. Ancak çok da ümitsiz olmamak lazım, Türkiye gibi nüfusun genç, dinamizmi yüksek bir toplumda bu yaralar da hızla sarılabilir. Tabii sektöre destek olanları unutmamak lazım, başta festival sponsorumuz Garanti BBVA olmak üzere birçok kurumun bu zor dönemde kültür ve sanatı desteklemeye devam etmesi bizi ümitlendiren önemli bir faktör. Diğer taraftan kamu kurumları ve kamusal politikalar da bu açıdan çok önemli bir yere sahip, yine 2020 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bu alandaki katkıları gerçekten çok değerli oldu ve bundan sonra da olacağına eminim.
“Sancılı süreçler, çıkan dersler, yenilenen gözler: Festival ve turne sektörüne bakış” dosyasını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.
Giriş fotoğrafı: Ilgın Erarslan Yanmaz