Festival ve turne sektörü nasıl görünüyor: Sound Ports yanıtlıyor

Bant Mag. No:74’te bildiğimiz anlamdaki festival ve konser kültürünün eksikliğinde geçen bir yılın ardından birkaç organizatöre geride kalan günleri ve bu çok katmanlı yapılar için önümüzdeki günlerin nasıl göründüğünü; İstanbul Caz Festivali, Pozitif, Arter Yeni ve En Yeni Müzik Festivali, Sound Ports, Bozcaada Caz Festivali, Epic Fair ve Hollanda’dan Le Guess Who?’ya sorduk.

Dünyanın dört bir yanından farklı tınılar ve kültürel temsillerin peşine düşen tematik festival Sound Ports kurucularından Ahmetcan Taşdemir yanıtlıyor.

“Kendimi bildim bileli konser ve festivallerde olan bir insan olarak dijital deneyimin benim için alkolsüz bira gibi olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan kapalı da olmamak lazım.”

Festivalinizin fiziksel etkinliklerinin seyrine dair önümüzdeki günler nasıl görünüyor? Duyurularınız ve verebileceğiniz ipuçları var mı?

Ahmetcan Taşdemir: Var bir takım cılız sinyaller, yazın muhtemelen bir takım sosyal mesafeli konserler olacaktır, ya da tatil bölgelerinde denetimsiz DJ etkinlikleri… Ancak hem Türkiye hem de dünyadaki meslektaşlarımızla konuştuğumuzda 2021’nin de geçmiş yılların fiziksel etkinliklerinden çok geride kalacağı görünüyor. Mesela Hollanda 5.000 kişilik festivallere kadar izin verirken Belçika’da durum belirsiz. Fransa etkinlik yapmak istese de aşılamada yavaş gittikleri için belirsizlik devam ediyor. Glastonbury gibi büyük festivallerin zaten çoğu yapılamayacak. Kısaca ipuçları belirsiz, biz gözümüzü 2022’ye diktik desem yalan olmaz.

Dijital ortamın bu deneyim için kimi kısıtlamaları olsa da daha geniş kitlelere ulaşmayı mümkün kıldığı aşikâr. Senin dijital iklime dair gözlemlerin, bu yeni alana yaklaşımın nasıl? 

Ahmetcan Taşdemir: Ciddi bir değişiklik yaşanıyor, muhtemelen 5-10 sene sonra daha iyi kavrayacağımız, belki de iyi ki de böyle oldu türünden diyeceğimiz değişiklikler, muazzam miktarda içeriğin üretildiği bir dönem. Dolayısıyla müzikal üretim açısından ve kitlelere ulaşım açısından belki de bir devrim yaşanıyor ya da zaten yaşanmaya başlayan devrimi bizler yeni idrak ediyoruz. Bu açıdan olumlu bir şey. Fakat dijital konser, dijital festival belki ilk günlerde heyecan vericiydi ama kendimi bildim bileli konser ve festivallerde olan bir insan olarak bu deneyimin benim için alkolsüz bira gibi olduğunu söyleyebilirim.

Öte yandan kapalı da olmamak lazım. Eskiden sinema sinemada izlenir diyoduk. Şimdi Netflix’siz ev yok nerdeyse ve sinemaya gitmesek de olur diyoruz. Dolayısıyla zaman ne getirir ne götürür belli olmaz. Benim tercihim ise her zaman evden kalkıp gittiğin, hatta bazen başka şehir ya da ülkelere gittiğin sahada festival konser deneyimi olacak herhalde. 

Çevrimiçi festivallerin kalıcılığına inanıyor musun? 

Ahmetcan Taşdemir: Şimdilik hayır. Ancak bu pandemi ve indirekt gelişmeleri hayatlarımızı nasıl etkileyecek, biraz buna göre de şekillenecek. Şu an 16-17 yaşlarında olanlar 2-3 sene daha canlı yerine dijital festivalleri deneyinleyip daha çok sevebilirler. O zaman live endüstrisi küçülmeye başlayabilir.

Bir yıllık deneyimleriniz ışığında, çok katmanlı festival ve turne endüstrilerilerinin geleceğine dair ne gibi öngörülerin var?

Ahmetcan Taşdemir: Maalesef olumlu olmak için özellikle Türkiye’de çok bir ışık yok. Şu son bir yıllık dönem gösterdi ki devletimiz kültür politikası içinde bizim yaptığımız işlere yer yok. Maddi tarafını anlatmama gerek bile yok zaten. Sektörün çoğu zor zaman geçiriyor. Bir de psikolojik boyutu var, bizler hayatıyla işini özdeşleştirmiş insanlarız ve neredeyse yok sayıldığımız bir ortam oluştu. Bu gerçekten çok üzücü… Öte yandan bence umut hep var. Genç ve müzik talep eden bir nüfusun olması kesinlikle umut verici bir şey, bu işaretleri de dikkate almamız gerekiyor. Ancak soruyu sektör özelinde değerlendirdiğimizde umutlu olabilmek için bazı kurallar, politikalar belirlenmesi üzerine kafa patlatılması ve sürekliliğinin sağlanması gerekiyor. Yoksa pandemide, terör olayında, depremde, maden göçmesinde maçlar 1 dakikalık saygı duruşunun ardından devam ederken bizler bir dahaki emre kadar beklemeye devam ediyor olacağız. Evet, biraz karamsar bir tablo çizdim ya da çok gerçekçi. Fakat şu şekilde bitireyim: bu sektör Türkiye’de de dünyada da çok dinamik bir sektör, kendini değişikliklere en çabuk adapte eden sektörlerden. Bildiğimiz eski yapı yıkıldı yıkılıyor, ve yeni hâli bence güzel bir şekilde doğacaktır. Fakat geçiş süreci çok sancılı.

“Sancılı süreçler, çıkan dersler, yenilenen gözler: Festival ve turne sektörüne bakış” dosyasını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.