Müzisyenlerden mektuplar: Ikaru
Bant Mag. No:74’te müzisyenlerin farklılaşan hisleri, gerçeklikleri ve deneyimlerine kulak verelim istedik. Pandemi ve yaşanan türlü gelişmeler müziğe olan yaklaşımlarını nasıl değiştirip dönüştürüyor? Yeni üretimlerinde nasıl izler sürülebiliyor? Neler onları motive ediyor? Neler öğreniliyor? Neler çok can sıkıcı? Neler “devam” dedirtiyor? Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık.
Alptuğ Çavuş ve Salih Gaferoğlu’nun electoronica, chill – out ve ambient tınılarından ilhamla hayat verdiği Ikaru yanıtlıyor.
“Umarım pandeminin bizde bıraktığı izleri, hayatımızı iyi anlamda dönüştüren bir olguya evriltebiliriz.”
Alptuğ: “Pandeminin getirdiği değişimi en çok hissettiğim an belki de köpeğimi karantinada gezdirmeye çıktığım andı. Şehrin gürültüsü ve ses bulutu yoğunluğunu kaybetmiş ve doğada olduğu gibi, seslerin bütün ayrıntılarına normal bir şehir yaşamında asla ulaşılamayacak bir şekilde ulaşabiliyordum: kanalizasyon geçen sular, insanların evde sohbetleri, sokak hayvanları…”
“Bu sonik tecrübe, normal hayatımızda sadece yolda yürürken bile ne kadar ayrıntıyı kaçırdığımızı anlamamı sağladı. İnsan belki de kaçırdığı ayrıntılar yüzünden bu kadar zarar veriyor kendine ve çevreye. Yarattığı bütün bu uğultunun içerisinde kendini ve çevresini unutuyor. Bütün olumsuzluklara rağmen pandeminin getirdiği duraksama belki de insanın durup, kendine dönmesi için gerekliydi.”
“Böyle bir dönemde beraber olabilmek ve bütün enerjimizi üretime vererek geçirmek, üzücü haberlere rağmen bizi yolda tuttu. Yaşadığımız maddi ve manevi gel-gitler ise tabii ki yarattığımız sesler içerisinde yerini buldu. Umarım pandeminin bizde bıraktığı izleri, hayatımızı iyi anlamda dönüştüren bir olguya evriltebiliriz. Güneş parlarken kahkahalar attığımız anılar edinmeye devam edeceğiz. Ama bu zamanlar geldiğinde bu izleri hatırlamazsak, farklı felaketleri tekrar yaşamamız olası.”
Salih: “Feveranın başlangıcından itibaren gelişen ortam pek çok anlamda büyük ve yapılması zorunlu değişiklikler meydana getirdi. Özellikle, devinimin aniden duraksamasıyla kendince bir akışa oturttuğumuz tüm düzen, nefes alıp veren yaşantımız, her anlamda uzun bir soluk tutmaya dönüştü. Bu hengame içerisinde bizim için en koruyucu unsur, süregelen tüm negativiteye rağmen etrafımızla paylaşım içerisinde kalabilmek ve yeni iletişim yollarıyla bağlantılar kurarak nefes alacak aralıklar yaratmak oldu.”
“Bu dar hareket alanında, enerjimizin ve vaktimizin büyük çoğunluğunu bu dönem sonrasında gelişecek dünyayı öngörmeye ve buna hazırlamaya verdik. Üretimsel boyutta sonuçları oldukça verimli olan bir süreç olsa da, elbette ahval bu iken buruk bir sevinç yaşayabiliyoruz. Zira dönemin getirdiği krizler silsilesinden doğal olarak oldukça etkilendik. Bir müzik insanı olarak geride kalan bir yılın, kendimi tanıdığımı düşündüğüm iki konuda beni sınadığını ifade etmeliyim: Öz disiplin ve dönüşüme daima hazır olmak.”
“Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.