Müzisyenlerden mektuplar: İdil Meşe

Bant Mag. No:74’te müzisyenlerin farklılaşan hisleri, gerçeklikleri ve deneyimlerine kulak verelim istedik. Pandemi ve yaşanan türlü gelişmeler müziğe olan yaklaşımlarını nasıl değiştirip dönüştürüyor? Yeni üretimlerinde nasıl izler sürülebiliyor? Neler onları motive ediyor? Neler öğreniliyor? Neler çok can sıkıcı? Neler “devam” dedirtiyor? Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık.  

2021’i “Dünya Halim” şarkısının remiks derlemesiyle açan İdil Meşe yanıtlıyor.

“Müzik sadece tutkum değil mesleğimmiş.”

“Hayatımdaki en büyük değişiklik konserlerin olamaması oldu. Müziğimi tanıtmamın benim için en iyi yolu canlı performanslardı. Aralık 2019’un sonunda, solo müzik yolculuğumun ilk teklisi “Dünya Halim” çıktı. Streaming platformlarında seyirciden güzel ilgi gördü ve tanıtmak için doğrusu çok heyecanlıydım. Ancak martta pandemiyle birlikte tüm konserler iptal oldu. Sıkı çalışıp hazırlandığım, mart ayında Amerika’da başlayacak, nisan ve mayıs aylarında Almanya, Fransa ve Türkiye’de olacak konserler de birer birer iptal oldu. Rain Lab konserlerimiz de. Bu tabii bende büyük bir üzüntü ve kaygıya sebep oldu. Rain Lab ile, Kayra’nın da dâhil olduğu ‘Kış Uykusu’ şarkımız Nisan ayında çıktı. Konserler olmadığı için ve Rain Lab oldukça canlı performans odaklı bir proje olduğu için şarkımızı pek tanıtamadık. Doğrusu hazirana kadar müzik yapmadım, üzüntüden ve umutsuzluktan içimden de gelmedi, Haziran 2020’de ‘Yabani Otlar’ı yazana kadar. Solo projemin kayıtlarını büyük stüdyolarda yaptığım için bu da bir zorluk oldu çünkü stüdyolar aylar boyu pandemi önlemlerinden dolayı kapalıydı. Bu yüzden geçen sene pandeminin başlarında yazdığım ‘Yabani Otlar’, bu sene bahar aylarında çıkabilecek. Birçok sanatçının da 2020’de planladığı albümlerinin bu seneye sarktığını duydum. İkinci teklim ‘Kendini Sev’i kaydedip 2020’de klibiyle birlikte çıkarabilmiş olmamız mucize gibi. Tabii pandeminin etkisiyle birlikte kayıt ve yapım bütçeleri daraldığı için, hem ekonomik hem sosyal mesafe açısından küçük ekiplerle çalışıp müzik kaydı yapabildik ve klip çekebildik. ‘Kendini Sev’in müzik videosu sayesinde normalde hiç erişmeyi ummadığım bir dinleyici kitlesine de ulaşabildim ancak yazın ve sonbaharda tanıtabilmek için çok az canlı konserimiz olabildi. Umarım şarkım seneler içinde dinleyicisine daha da yayılır ve anlaşılır. Mesela ‘Dünya Halim’i 2019’un sonunda bırakmaya gönlüm razı olmadı. İlk solo teklimi farklı seslerle tekrar yorumlamak ve son birkaç senedir beni elektronik altyapılı beraberliklerde dinleyenlere ‘Dünya Halim’i ulaştırmak istedim. 2020’de single olarak yayınlanmaya başlayan ve 2021’de dostlarım Netam, Salih Topuz, The Couple ve Anatolian Sessions’ın remixleriyle tamamlanan Dünya Halim Remixed EP’im çıktı. Bu remixlere geri dönüşler çok güzel oldu. Bu sene de ‘Kendini Sev’i farklı bir versiyonuyla hatırlanmasını sağlayacak bir girişim yapabilirim.”

“Sanırım şarkılarımı tanıtmanın farklı yöntemlerini aradığım bir zamana girmiş olabilirim. Daha önce müzikle ilgili genel ilişkim, şarkıyı yazıp canlı olarak çalmaktı. Kayıt da önemli gördüğüm bir alan değildi çünkü müzik içimden gelen ve duygularımı canlı olarak dinleyicilere ulaştırabileceğim bir mecraydı. Biri bana para vermese de zaten ürettiğim ve o enerjiyle sahneye çıkıp çaldığım bir şey. Ama farkettim ki, meğerse bu konserler sayesinde, ancak yetecek kadar da olsa yaşamımı maddi olarak geçindirebiliyormuşum. Müzik sadece tutkum değil mesleğimmiş. Yaptığım irili ufaklı freelance işlerden bile çok daha fazla maddi ve manevi kazanç getiriyormuş. Şimdiyse yaptığım müziği ulaştırabilmemin tek yolu dijital dünya. Ancak bu dünyaya henüz tam entegre olabilmiş değilim. Pek çevrimiçi konser ve livestream etkinliklerine dahil olmadım. Hatta 2021’de, ilk defa canlı ama dijital olarak yayınlanan bir festivale, Herkes Tek’e dahil oldum. Çok değişik ve güzel bir deneyimdi. Umarım bu yeni dünyada yerimi bulabilirim. Müziğimin, film, dizi, video oyunu gibi farklı disiplinlerle de birleşmesini çok isterim. Henüz kendi sosyal medya kanallarımdan tek başıma livestreamler yapmadım. Ses ve görüntü kalitesini çok düşürdüğü ve ücretsiz olduğu için pek yapmayı düşünmüyorum ama bu fikrim iyi bir prodüksiyon, yayın ve ödeme yapısı bulabilirsem değişebilir. Eskiden canlı konserler sayesinde, müzisyenler için ekonomik olarak sürdürülebilir bir yaşam bir nebze mümkündü. Şimdi sanırım oldukça düşük ödeyen streaming gelirlerine kaldık. Livestreamler de bedava olmaya ya da bağış temelli olmaya devam ederse, müzik yaparak nasıl yaşamaya devam edebiliriz bilmiyorum. Bir şarkı yazarı ve müzisyen olarak temel motivasyonum iç dünyamı özgün bir şekilde yansıtabilmek ve hayatımın odağı olan müzikten uzaklaşmak zorunda kalmadan yaşamaya ve üretmeye devam edebilmek. Gücü ve umudumu da kendimi ve yaşadığım dünyayı ifade edebilmekten ve bunu paylaşabilmekten alıyorum. Dinleyicilerden gelen geri dönüşler umudumu perçinliyor. Umarım bu yeni normalde, dinleyiciler, müzik sendikaları ve şirketleri, devlet kurumları, belediyeler ve diğer müzisyenler, müzik üretenlerin çok yıpranmadan ayakta kalabilmesi için yöntemler bulup çözümlerde hemfikir olabilirler. Şu an vereceğimiz kararlar müzik endüstrisinin geleceğini şekillendirebilir.”

“Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.