Fırat İtmeç’in 360° sergisi: “Tanrıların Gözyaşı”

Birçok farklı disiplini iç içe geçirdiği sergileri, göz kamaştıran albüm kapakları ve konser afişleriyle tanıdığımız İzmirli sanatçı Fırat İtmeç, çevrimiçi sergisi Tanrıların Gözyaşı’yla karşımızda. Sergi, aynı evde yaşadığı Alzheimer hastası anneannesinin yıllardır bulunduğu mecburi izolasyon halini, şu günlerde hepimizin evlerde kaldığı karantina ile daha farklı bir anlama doğru götürüyor. 

Özgürlüğün bir tasviri olan ‘dışarısı’ artık hepimiz için tehlikenin kodlanmış hali olmaya başladı. İtmeç’in çalışması işte tam da bu noktada ölüm korkusunun bu kadar yakınımıza gelmesini, evle kurduğumuz bağları, sağlık sektörüne bakışımızı ve dogmatik çalışma prensiplerimizi irdeleyen dijital bir sentez çalışması.

Odanın belirli noktalarında bazı semboller, çizimler ve tam karşısındaki ekranda ise anneannesinin hayat rutininden bir parçayı, Lafargue’nin Tembellik Hakkı metninin ilk bölümüyle kaydettiği videonun pinlendiği panoramik oda, serginin kabaca gözümüze çarpan şekli. Üç başlık altında incelenen serginin odak noktalarından biri, zorunlu izolasyon günlerinde aynı doğadaki kabuklu yumuşakçalar gibi bir hayat sürdürüyor olmamız. Bu yuvamıza çekilme ve sanal sosyalleşme ağının parçası olma haline ek olarak, odaya bıraktığı motosiklet kaskı ile anneannesine söylediği  ‘Hızlı yaşa erken öl’ sözü, yani aslında tüm zamanların en ünlü firavunlarından Tutankamun’un 18 yaşında öldüğü hayatının imgelerine de götürüyor. 

Diğer odak noktası olan ölümle bağımız ise çok daha ilginç. İçinde bulunduğumuz durumun bizi ölüme, ölme ihtimaline yakınlaştıran hali ve pek tabii tüm odağımızın bizi hayata sıkıca bağlayacak olan sağlık imkânlarına kaymasına neden oldu. Yine anneannesinin uzun zamandır yaverleri olan masaj aleti ve serum askısı ile kurduğu ilişkiye mitolojik bazı kahramanlar ile cevaplar oluşturan sergi, sağlıklı olmaktan ne beklediğimizi ve bizi yataklara düşüren hastalıklar ile kurduğumuz ilişkileri irdeliyor. 

Son bölüm de vahşi dünyanın çalışma dogmasının bir bıçak gibi kesilmesine neden olan bu zorunlu izolasyonun ve bunun içinde üretemeyen, çalışamayan bizlerin aslında öncesinde normalleştirdiğimiz hayatlarımıza Tembellik Hakkı üzerinden bir cevap üretiyor. İnci Hanım’ın zorunlu kaldığı eylemsizlik rutininden bir videonun üzerine eklemlenen sanatçının kendi sesi ile hayat verdiği kitabın birinci bölümü, çalışarak oluşturduğumuz hayat doğrusunun karantina ile ortaya çıkan karanlık fetişizmine ışık tutuyor.

Tanrıların Gözyaşı hepimiz için ekstrem şartlar altında olmanın ve bu durum ile içine düştüğümüz sorgulamaların bir tezahürü. Bu durum, Fırat İtmeç’in anneannesinin zorunlu hayatı ile kurduğu bağlarla daha da berraklaşıyor. Anlamlandırmanın zorlaştığı, eski hayatımızın doğru ve yanlışlarından mahrum kaldığımız bu günlerin daha farklı bir yerden nasıl göründüğünün aynadaki yansımasını görmemizi sağlıyor.

Fırat İtmeç’in dijital sergisini gezmek için sizi buraya alalım. 

Yazı: Betül Kamış