Furkan Nuka Birgün ile Tatavla Hikâyeleri üzerine

Karakarga etiketiyle yayımlanan ilk çizgi romanı Tatavla Hikâyeleri ile bizi hakiki ve hayali arasında gidip gelen bir semtin tarihine, tuhaf sakinlerine ve dünyasına sürükleyen Furkan Nuka Birgün’e, duvarları ve sipariş çizimleri bırakıp kendi hikâyelerini yazmanın/çizmenin inceliklerini sorduk.

Röportaj: J. Hakan Dedeoğlu

Tatavla Hikâyeleri fikrinin çıkış noktası neydi?

Kitap fikri, çizim yapmaya başladığım ilk zamandan beri aklımın bir köşesinde vardı. Kitapta yer alan hikâyelerin bazılarını 2012 yılında karalamaya başlamıştım fakat o zamanlar düşüncelerimi yazıya ve çizime dökemiyordum. Daha doğrusu tatmin olmuyordum. Çeşitli araştırmalar yapıp, kendimi daha da geliştirip, üretime geçmek için doğru zamanı bekledim.

Kitapta okuduğumuz hikâyelerde senin küçükken mahallede duyduğun, mahalle efsanesi olan hikâyelerin etkisi var mı?

Bütün ailem ve çevrem Kurtuluş (Tatavla) ve çevresinde yaşıyor. Dededen Beyoğluluyum. Bu durum mahalle ile alakalı bir çok hikâye duymama ve biriktirmeme vesile oldu. Fakat gerçek hikâyelerden ziyade, tanıdıklarımın anlattığı abartılı hikâyeler hep daha fazla ilgimi çekmiştir. İnsanların yaşamak istediği hayatı yaşayamayıp, yaşıyor gibi anlatıyor olmaları heyecan verici açıkçası. Gerçek hikâyelerden daha çok bu tarz hikâyelerden esinlendim diyebilirim.

Senin Tatavla (Kurtuluş) ile olan ilişkin nasıl?

Uzun bir süredir ailemden ayrı yaşıyorum. Onlar hâlâ semtte yaşıyorlar. Bu nedenle Kurtuluş’la ilişkim hiç bir zaman kopmadı. Doğup büyüdüğüm ve bütün anılarım biriktiği yer olduğu için kuvvetli bir bağım var mahallemle.

Bu projede hem çizer hem yazar olarak imzan var. İşin çizim kısmını biliyoruz ama yazarlık, metin kısmı seni bir çizer olarak zorladı mı?

Kendimi ifade etme biçimi olarak bu zamana kadar hep çizim yapmayı kullandım. Kitaba başlamadan önce edebiyat kısmında zorlanacağımı biliyordum. Çizimlere başlamadan önce yaklaşık iki ay boyunca bu konuda çalışmalar ve çeşitli araştırmalar yaptım. Hikâye kısmında en büyük desteği de kardeşim Nurettin Ensar Birgün’den aldım. Her şeyden öte, doğrusu ve yanlışıyla kardeşimle beraber kendi projemizi üretmek çok güzel bir tecrübeydi.

Şimdi İstanbul’un hangi semtinde yaşıyorsun? Oranın da tarihine baktın mı? Oradan da bir şey çıkar mı dersin?

Şu an Üsküdar / Salacak’ta yaşıyorum. Buranın da kendine özgü tarihi ve mahalle kültürü var. Ama Tatavla ile ilgili anlatacağımız daha çok hikâye var. Öncelik olarak onlara yoğunlaşmayı planlıyoruz.

Aynı zamanda bir graffiti sanatçısı olduğun için şehrin, duvarların, sokakların senin için ayrı bir önemi var. Bu açıdan baktığında İstanbul ile olan ilişkin nasıl?

Çizim kariyerimin başladığı yer sokak. Bu nedenle İstanbul benim için çok önemli bir şehir. Şehrin kozmopolit yapıda olması, farklı kültürden insanlara ulaşmanıza neden oluyor. Sonuç olarak sokak büyük bir galeri ve misafirlerinizi siz seçemiyorsunuz. Bütün İstanbul’a sunum yapıyorsunuz. Bu durum çok heyecan verici.