Helado Negro, Kamufle ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Ayşenur Kaptanoğlu, Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Helado Negro, sekizinci albümünde elektronik müziğin tarihine referanslar veriyor. Kamufle’den A-Bacchus beatleri üzerine yağdırdığı kafiyeleriyle lezzetli bir albümünüz var. Little Simz’in dans küresine hoş geldiniz.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.
ALBÜM: Helado Negro – PHASOR
(Private Energy)
Helado Negro ya da gerçek ismiyle Roberto Carlos Lange’in sekizinci albümünde kendinizi kaybetmek işten bile değil. İngilizce – İspanyolca karışık şarkı isimlerine ilk baktığınızda, denizin ve çiçeklerini bahsini görmek sizi şaşırtmasın: Teorik olarak komplike ve elektronik müzik dünyasına bol bol referanslarda bulunan bu albümün ilhamının asıl kaynağı bulutlar, tatlı bir sıcaklık ve dağların arasından geçen uzun yürüyüşlermiş. İlk şarkıdaki Pauline Oliveros ve bir Fender teknisyenine ithaf etmesinden, 60’lardan bir elektronik müzik buluşu Sal- Mar’la geçirdiği vakte, Helado Negro bu albümü elektronik müzik severler için bir define avına çevirmiş âdeta. Lakin albümle ilgili belki en güzel nokta, bütün bunlardan bihaber, sadece samimi bir his ve iyi ritimler arayanları da fazlasıyla tatmin etmesi.
TEKLİ: Thomas Bangalter – DAAAAAALÍ!
(Ed Banger / Because Music)
Fransız elektronik dans müziğinin iki yaşayan efsanesini buluşturan bir soundtrack projesi: Mr. Oizo mahlasıyla fütursuz prodüksiyonlarını üzerimize savuran Quentin Dupieux’nün sürreel komedilerle dolu filmografisinin son halkası olan Daaaaaalí!’nin müzikleri, Daft Punk üyesi Thomas Bangalter imzası taşıyor. Adından anlaşılacağı üzere, baş karakteri günümüzde yaşayan bir Salvador Dalí olan filmin müziklerini 1930’lar ilhamıyla, Hollywood klasiklerini hayal ederek kurgulamış ve kendisi için “güvenli alan” olarak tanımlanabilecek yerlerden epey uzak durmuş. Filmden sahneler eşliğinde hazırlanan klibi de hemen burada.
ALBÜM: Kamufle – Tüm Suç Ritimlerin
(Dikkat Records & somilk)
19T (2020) sonrası ilk uzunçalarında Kamufle, isyan etmenin groove’la daha da lezzetli olacağını gözler önüne seriyor, bilfiil yaşatıyor. (bkz. “İnsafsız Vicdansız”) Yeri geliyor bir rakı sofrasına buyur ediyor (bkz. “Bu Kaldırımın Dili Olsa Konuşsa), yeri geliyor 90’lar California sahillerinden R&B dalgalarına kapılıyor (bkz. “Bana Bakma Öyle”). Tamamlanması bir buçuk yılı bulan Tüm Suç Ritimlerin’de tüm beatler A-Bacchus imzalı. Çeşitli parçalarda Aga B, Lara Di Lara, Ceylan Ertem, Melisa Karakurt, Abkountry gibi müzisyen konuklarıyla ortaklaşan Kamufle, albümün lansman konserini de 22 Şubat’ta Blind sahnesinde verecek.
TEKLİ: Olof Dreijer – Coral
(AD 93)
Bir perde çekip, gözünüzün önüne elektronik ve akustik seslerin dansını getiren, hassas dengesini her saniyesinde hissettiren, sekiz buçuk dakikalık evrimi boyunca bünyenizi uyarmaya, uyandırma doymayan bir acayiplik. Parçası olduğu The Knife’a katkıları ve solo sürprizlerinin yanı sıra Fever Ray, Houeida Hedfi, Planningtorock, Röyksopp gibileriyle de çalışan deneyci prodüktör Olof Dreijer bu kez, gizemli bir gezegendeki bir ormandan sesler topluyor sanki. Scavengers Reign’e alternatif soundtrack yapılsa yakışır gibi? Bir de hatırlatma: Olof Dreijer, 26-28 Nisan’da gerçekleşecek Sónar İstanbul 2024 programında.
TEKLİ: Iron & Wine – You Never Know
(Sub Pop)
21. yüzyılın önde gelen şarkıcı / şarkı yazarlarından Iron & Wine (Sam Beam) beş yıllık aradan sonra yedinci uzunçalarını müjdeledi. En son 2019’da, en verimli ortaklıklarından biri olan Calexico ile Years to Burn’e imza atan Beam, yoldaki koleksiyonun ilk teklisi “You Never Know”da pozitif, keyifli bir folk atmosferi sunuyor. 50’sine merdiven dayayan müzisyenin kariyerinin ustalık döneminin müjdecisi olma potansiyeli var albümün. Sevenleri hayal kırıklığına uğramayacaktır.
TEKLİ: Caroline Polachek & Weyes Blood – Butterfly Net
(Perpetual Novice)
2023 albümü Desire, I Want To Turn Into You yakın zamanda “En İyi Ses Mühendisliği” dalında Grammy ödülüne aday gösterilen Caroline Polachek, pop dünyasını esip geçiren bu koleksiyonun deluxe versiyonunu yayımlamaya hazırlanıyor. Yeni yüzden paylaşılan ikinci sürpriz, nostaljik bir balad diyebileceğimiz “Butterfly Net”in, Weyes Blood’ın da katıldığı bir kaydı. Yine albümün geri kalanından daha minimal bir çizgide ilerliyor. Büyülü bir iş birliği yaratan Polachek ve Blood’ın kusursuz armonilerine kulak vermeyi es geçmeyin, bizden söylemesi.
ALBÜM: The American Analog Set – New Drifters,
(Numero Group)
2005’ten bu yana kaydettiği ilk yeni albümle sahalara dönen The American Analog Set, slowcore severleri epey heyecanlandıracak bir box set yayımladı. New Drifters, beş plaklık bir derleme. Grubun ilk üç albümünün yeniden mastering işlemlerinden geçmiş versiyonlarının yanında bugüne dek hiç duyulmamış B yüzü kayıtları, alternatif versiyonlar ve demolardan oluşan iki ilave albüm daha mevcut. Bunlardan Mellow Fellow isimli koleksiyonda yer alan “Too Tired To Shine I”, ilk turlardaki favorimiz oldu bile.
TEKLİ: ScHoolboy Q – Blueslides & Back n Love feat. Devin Malik
(Top Dawg Ent.)
CrasH Talk’tan beş, son solo teklisi “Hooty”den bir yıl sonra bir hafta içerisinde yoğun denebilecek bir atılımla bir değil iki tekli yayımlayarak gerek icra edeni, gerek dinleyeni nezdinde hip hop kamusuna neye uğradığını şaşırttı Quincy Matthew Henley. 1 Mart’ta beklenen yeni uzunu Blue Lips için geri sayımı kelimenin tam anlamıyla başlatmış durumda. “Bir duruldu mu acaba?” dedirten bir cazımsılık ve Cordell Jomha imzalı klibiyle gelen “Blueslides” ile şimdiye kadarki yokluğuna bağlam verirken, merhum dostu Mac Miller’a da referans vermiş. Rap dünyasının yıldıran detaylarını artiküle ettiği bu teklinin dingin havasını ve mesajını bangır bangır “Back n Love” ile dağıtan Q, rap’e olan aşkını geri kazandığını beyan ederek buna dair niteliklerini sıralarken, bir yandan buna mensup kişilikler ve kafa yapılarıyla arasında olan sevgi – nefret ilişkisini betimlemiş.
EP: Little Simz – Drop 7
(Forever Living Originals)
Nefis müziğinin yanı sıra görsel eşlikçilerine gösterdiği incelik, etkileyici sahne performansı ve hayattaki güçlü duruşuyla da çağımızın en ilham verici hip hop yıldızlarından biri olan Little Simz’den yedi şarkılık süpriz bir hediye paketi. Yeri rap, göğü EDM olan, arasında Africa davulları çalan bir dans küresi tasarlamış bu kez. Vokallerindeki esnekliği de zevkle takip ettiren kayıtlar arasından, dinleyeni açılışta çarpan “Mood Swings” ve enstrümantasyonuyla iştah kabartan kapanış parçası “Far Away”e şimdiden tutulduk bile.
ALBÜM: Asian Glow – Unwired Detour
(Bağımsız)
2020’de shoegaze grubu FØG’u bırakıp solo işlerini paylaşmaya karar veren müzisyen dört sene sonra, Unwired Detour’un Asian Glow olarak yayımlayacağı son iş olduğunu duyurdu. İkinci yarısında parlayan albümde noise pop, emo, shoegaze gibi tarzlardan birçok dokunun iç içe geçtiği ses yataklarının üzerinde melankolik vokalleriyle geziniyor. En azından şimdilik ve bu personayla müziğe veda eden müzisyen, Bandcamp üzerinden paylaştığı albümüne ek, içten bir mesajla Asian Glow’un, hayatının en büyük parçası olduğunu söylüyor.
TEKLİ: Brek & Soft Analog – Özür Dilerim
(Apartment Disco x KARE)
Brek ve Soft Analog, “Özür Dilerim” adlı düetiyle dinleyicilerini kendi yörüngesi etrafında dönen bir çemberin ortasına bırakıyor. İçinde de pek çok soru, hesaplaşma, hatta günün sonunda belki de affedişler var. Kendi dünyalarında kaçtıklarından ve kovaladıklarından sahici bir şekilde bahseden bu iki ismin buluştuğu ortak zeminde de hem telkin görevi üstlenen bir iç rahatlatma hem de sitemi, öfkeyi ve aynı anda nefreti ortaya çıkaran bir denklem yaratılmış.
TEKLİ: Camera Obscura – Big Love
(Merge)
Glasgowlu Camera Obscura’nın uzun süredir sesi soluğu çıkmıyordu. 25 yıllık profesyonel kariyere sahip grup, emekleme zamanlarında John Peel’in de desteğini görmüştü. 2013’teki Desire Lines’dan sonra Merge Records’a geri dönerken yeni albümleri Look to the East, Look to the West’i de 3 Mayıs’ta yayımlayacakları haberini ilk tekli “Big Love” ile verdiler. Tracyanne Campbell’in yaşlanmayan ferah vokali ve şarkıyı sarmalayan lap-steel ile tam bir güneşli günler parçası. Şu aralar fena da gitmiyor hani.
TEKLİ: Simge Pınar & Canozan – Bi’ Sen Varsın
(Universal Music Türkiye)
Solo işlerinde de melankoli departmanına sık uğrayan Simge Pınar ve Canozan, güçlerini birleştirdikleri parçada çaresizlik ve son bir umut kırıntısı arasında ince bir sınırda “Bi’ sen varsın yanımda, çok görme.” diye haykırıyor. Bazen kavgaların ve anlaşmazlıkların içinde bir anlık sakinliğin ve dürüstlüğün değerini hatırlatarak kapımızı çalıyor tekli. Parçanın yapım sürecindeki iş bölümünde Simge Pınar söz ve müziği üstlenirken, Efe Demiral ve Canozan prodüksiyondan sorumluymuş.
ALBÜM: Chelsea Wolfe – She Reaches Out to She Reaches Out to She
(Loma Vista Recordings)
“Süreç hâlinde bir yeniden doğuş” olarak tanımladığı yedinci albümüyle ilgili beyanında da sarmallı çağrışımda başlık seçimiyle de iyileşmenin çizgisel değil; dairesel yahut döngüsel bir aşama olduğunun altını çiziyor Chelsea Wolfe. Hissiyatları varoluşsal terör ve bilinmezin heyecanı arasında gidip gelen, draması yüksek ve alabildiğine zengin bir uzunçalarla aramızda. TV On The Radio kurucularından Dave Sitek’in de yardımı ve cesur bir bestekârlıkla katartik, koyu bir albüm yaratan müzisyenin tanıdık gotik tınısı, folk elementleri kattığı endüstriyel electronica icrası doygun, olgun ve tüm dişil kasvetiyle büyüsü altına alan bir albüm.
TEKLİ: Yalnayak & Can Ömer Uygan – Bıraktığın Yerden
(Alt Orient)
Adını Nazım Hikmet’in aynı adlı şiirinden, müzikal ilhamını ise psikedelik Anadolu ezgilerinden alan Yalnayak’ın, 1 Mart’a randevu verdiği ilk uzunçalarından son tadımlıktayız. İkilemler arasında kaybolmuş olsa da yeni bir adım atacak gücü bulmuş bir ruhun iç sesini duyuran sözler, uçucu vokal armonileri ve Can Ömer Uygan’ın aynı anda hem yakıp hem de ferahlatan trompet tınıları eşliğinde, çıkışı zor gibi hissettiren bir rüyanın dibine dalıyoruz. Çeşitli ışık kırılmaları, flu görüntülerle baş başa bırakan Zeynep Erkman imzalı klip ve grubun, albümün neden geciktiğine dair açıklamasına da bakınca, hikâye tamamlanıyor.
TEKLİ: Erika de Casier & They Hate Change – ice
(4AD / GRGDN Müzik)
Taptaze sounduyla alçakgönüllü ama kana karışan bir tekliye merhaba deyin. Önümüzdeki günlerde yeni stüdyo albümünü paylaşmaya hazırlanan R&B müzisyeni Erika de Casier ve Floridalı rap ikilisi They Hate Change’in ilk iş birliği olmasına rağmen birbirlerini hiç fazlaya kaçmadan tam doğru dozda tamamlayıp yükseltiyorlar. Müzisyenlerin telefon üzerinden yaptıkları FaceTime aramalarından oluşan video klibini de buraya bırakıyoruz.
ALBÜM: Kali Malone – All Life Long
(Ideologic Organ)
Tematik ve drone temelli ses bütünleri inşa eden Kali Malone, geçtiğimiz yıl Stephen O’Malley & Lucy Railton ile kaydettiği Does Spring Hide Its Joy ile kara bulutları tepemize dikmişti. Macadam Ensemble ve Anima Brass’ın katkılarını içeren son numarası ise avangart minimal bestecilikte ulaştığı ustalık mertebesinin bir çıktısı. Minik değişimlerin büyük yankılar uyandırdığı kompozisyonlarıyla bir kez daha kendimizi gönül rahatlığıyla ona teslim edebileceğimizi kanıtlıyor Kali Malone.
TEKLİ: Mount Kimbie – Fishbrain
(Warp Records)
5 Nisan’da yayımlanacak uzunçalar The Sunset Violent bünyesinden paylaşılan “Dumb Guitar”ı takip eden; karamsar ama garip de bir romansı olan “Fishbrain”, electronica ve shoegaze gibi tınılarda dolanan ekibin bu sefer garage, hatta sınırda grunge bölgesine geçer olduğu bir parça. Atmosferi sarmalayan, salınımı bağımlılık yaratan şarkının siyah beyaz skeç defterlerinin sayfalarıyla aktarılan kafkaesk, karanlık ve sürreel fabrika koşullarında ya da eski gazete kupürlerinin arasında gezindiğimiz klibi de burada.
TEKLİ: Les Savy Fav – Legendary Tippers
(Frenchkiss Records)
14 yıllık sessizliğini bozarak sektöre okkalı bir “Hoppala!” dedirtmiş New York’un noise rock beşlisinin kendileri kadar egzantrik, bol yardım kartlı, gittikçe daha da teknikolora bürünen klibini, Matthew Conboy yönetmiş. Hemen kana giren, sarhoş edici bir bas hattına sahip parçada, yükseltici davul vuruşlarına sırtını veren cızırtılı gitar riffleri üst üste binerek beynin her tarafını stimüle etmeyi başarıyor. Les Savy Fav lideri Tim Harrington’ın absürt betimlemeleri ve özgün bildirilerinin tüm özgüveniyle aktarıldığı, âdeta vitamin deposu bir tekli.
ALBÜM: Madi Diaz – Weird Faith
(Anti)
Nashville çıkışlı şarkıcı ve şarkı yazarı Madi Diaz’ın, iç monologlarla dolu yeni albümü hem eskide kalmış hem yenilerine başlanmış ilişkilerin yumağa sarılmış duygularını ilmek ilmek işliyor. 12 parçalık Weird Faith, Madi Diaz’ın içinden kustuğu liriklerin bazen gergin bazen hüzünlü vokallerle harmanlanmasıyla içine dalıp kaybolduğumuz bir labirent hâlini alıyor. Uzunçaların doğuşunu ‘inanca’ dayandıran müzisyen, bu kelimenin pek çok insan gibi kendisi için de tetikleyici olduğunu itiraf etmiş ve günah çıkarmış da çıkarmış. Her virajda bizi kendine daha da yaklaştıran otobiyografik macera en nihayetinde güven, aşk, ilişkiler, yalnızlık derken ileri istikamate doğru, kimi çarpık kimi emin adımlarla epey yol kat ettirmiş şekilde sonlanıyor.
ALBÜM: The Chisel – What A Fucking Nightmare
(Pure Noise Records)
Kökleri İngiliz yeni dalga hardcore punk sahnesini tanımlamış Arms Race, The Flex ve Violent Reaction gibi gruplara uzanan The Chisel’ın yeni uzunçaları, darbesi 36 dakika süren beklenmedik bir yumruk gibi. “Cry Your Eyes Out”, “F*** ‘Em” ve en tazesi “Bloodsucker” olan kliplerle tanıtır oldukları -bu süreçten önce cüreti dahi gülümseten bir Elton John cover’ıyla da akılları almışlardı- yeni albümleri anarcho-punk, street punk ve Oi! türlerini çatısı altına alan proleter değerlere tutunan ekipten her parçası bir marş tadında coşkulu ve çarpıcı bir çıkartma.
TEKLİ: Beth Gibbons – Floating On a Moment
(Domino Recordings / GRGDN Müzik)
Portishead’in sesi Beth Gibbons, 35 yıla yaklaşan kariyerinin ilk solo albümünü duyurdu. Lives Outgrown adını taşıyan koleksiyon, geride kalan 10 yılın farklı zamanlarında hayat bulmuş 10 şarkıdan oluşuyor. İlk teklide Beth Gibbons yine bildiğimiz gibi; ağzı her açıldığında sihirli melodiler dökülüyor. Dramatik arpejlerin temelini oluşturduğu minimal bir düzenlemeye sahip.
TEKLİ: SAHRA – Alone Again
(Bağımsız)
Soul müziğin imza vokal numaraları, büyülü bir harmoni içinde salınan piyano – bas hattı, yumuşacık ritimler ve derin nefesler aldıran yaylı yazıları… Elinden gelenin en iyisini yapmış olsa da kendini yine yalnız bulan, taşıdığı yükler göğsünde yara olanlara “Bırak, yeniden başla. Korku, ondan kaçarak aşılmaz.” diyor SAHRA. Bazı şarkılar açık seçik şifalıdır ya, “Alone Again” de onlardan biri işte.
TEKLİ: Amen Dunes – Purple Land
(Sub Pop)
“Dünyadaki yaşam hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunu sırtlayıp hayatın çocukluk, gençlik, yaşlılık basamaklarını; yaklaşan Amen Dunes albümü Death Jokes’un baş karakteri “Purple Land” ile el ele tutuşarak çıkıyoruz. Reggae gitarıyla inşa ettiği dalgalanıp durulmalı duygu durumuyla çocuk kalplerimizdeki yaşamaya dair büyüleyici hislerin zamanla silikleşmesini anlatan teklinin gidişatını müzisyen şöyle özetlemiş: “Önce kızıma yaşam hakkında seslendiğim bir şarkı olarak başlıyor, çeşitli aşamalarda basmakalıp sözlerle rehberlik sunuyor; ta ki anlatıcının dünyada ilerledikçe kendi belirsizliklerinin farkına varmasına kadar. İlerleyişin sonlarında ritim yavaşladığında, özgürlüğün temsili Rhea Anne portresi ile nihayet bitiyor.” İçteki güçlü liriklerin dışa döndüğü formu da burada.
TEKLİ: Brainstory – Hanging On
(Big Crown Records)
Uzun bir aradan sonra arkadaşlarla bir masayı dolduran, zaman ve mekânın ötesine geçiren tutkulu bir konuşmanın tam ortasında iç içe karışan seslerin benzer hissiyatını birbirleriyle konuşan enstrümanlarıyla vermiş Los Angeles çıkışlı üçlü. Brainstory’nin psikedelik ritimlerle dolup taşan teklisinin geri vokalinde ise Clairo tülden bir perdenin ardından beliriyor. Parçanın akışını yumuşatan bu iş birliğinin oldukça organik bir şekilde gerçekleştiğini söyleyen grup, Clairo’nun tatlı sesinin şarkıyı çok daha iyi bir dinleme zevkine sebep olduğunu da eklemiş.
TEKLİ: Selin Sümbültepe – Akantüs / Hatay’a Ağıt
(Bağımsız)
Deprem felaketinde ailesini kaybeden Selin Sümbültepe’den memleketi Hatay’a ithafen bir ağıt. Adını doğum, ölüm ve yaşam döngüsünü sembolize eden Akantüs bitkisinden alan parça her satırında, yaşanan afetin hissettirdiği derin acıyı betimliyor. “Yıkıldı yüreğimin yuvası, şehrim kendini ağlar. Kıyameti ömrümün, en karası. Vurgun yedi köküm, ağlar. Tam burada, kalbimde yanar. Kanar en dipte, dağlanır yaram.”