İçinde birikenlere şifa arayanlara: TSU! albümü “Maritime” artık aramızda

J. Hakan Dedeoğlu’nun solo projesi TSU!’nun yolunu gözlediğimiz ve yapımına tanıklık ettiğimiz yeni albümü Maritime, nihayet yeryüzüne ayak bastı. Dedeoğlu’nun akustik gitar melodilerinin etrafında şekillenen Maritime parçaları, önceki albümlerden aşina olduğumuz minimal estetik anlayışını ses skalasını çeşitlendirerek derinleştiriyor. Eşliğinde duygudan duyguya zıplamaya elverişli yeni TSU! ezgilerinin bünyeye işledikleri fazlasıyla içsel ve tesiri kalıcı olan hislenimler. “Huzur”, Maritime’ın kilit kelimesi kesinlikle. Bu huzur, bir sahil kasabasında güneş ışıklarını karşılarken hissettiğiniz türden de olabilir; yıpratıcı bir karanlığın ardından kavuşulan cinsten de. 

Yazı: Cem Kayıran – Fotoğraf: Aylin Güngör

Son albüm Dadebe’nin üstünden dört, konser albümü Live in Tokyo’dan bu yana iki yıl geçmiş. Bu süre zarfında içinizde biriktirdiğiniz ne varsa, Maritime’ın bu yükü akıtmanıza yardım edeceğine şüphe yok. Caz Plak etiketiyle yayımlanan albüm şu an için malum kanallarda. Umarız ki yakın gelecekte plak baskısıyla ellerimizin arasında olacak. Hakan’ın TSU! serüvenine, “Yeni bir akort sistemine geçtim, çok eğleniyorum” açıklamasını takip eden doğuşundan bu yana tanık olmuş biri olarak, Maritime’ın yarattığı heyecanın önceki yayınlarının hepsinden farklı bir seviyeye çıktığını söyleyebilirim. 

Tekrarlar ve sarmal melodiler her daim TSU! müziğinin önemli bir parçasıydı, bu albümde de öyle. “Maritime Blues”, “Günbatımında Dört Ahtapot” ve “Rain On Ema Beach”, önceki albümlere aşina olanlar için tanıdık lezzetler canlandırıyor. Dingin ve şefkatli şarkılar. Albümün kalanı da öyle ama sonik zenginlikleri ve yönelimleri, Hakan’ın dümende olduğu gemiyi farklı koylara yanaştırıyor. Favorilerimden “Battenberg Supernova”, albümün en geniş alana yayılan şarkısı. Esmerine’den Bruce Cawdron’un marimba melodisi üzerine aşamalı olarak genişleyen, Hakan’ın gönül birliği içinde olduğu psikedelik Afrika müziklerine selam çakan bir ses âlemindeyiz. Açılış şarkısı “Black Seas Barracuda” da ismiyle Karadeniz referansı verse de damarlarında Tamikrest, Tinariwen, Imarhan gibi Tuareg gruplarıyla aynı kan akıyor. İkinci yarısında alevlenen “The Great Pine”’ın boşluklarla nefes alan akışı, dönüp dönüp yeniden sarıldığınız bir veda merasimi gibi; her temasta daha da yoğun hisler vuku buluyor ve nihayetinde sakinleşerek ayrılıyorsunuz. Maritime’ın gerçek vedasını yapan “Challow Dean” ise hem zehirli hem şifalı bitkilerin hakim olduğu bir ormanda yankılanıyor sanki. Albümden önce tanıştığımız “Yesterlove” ve “Prince of Gumbay” da şarkı akışında yeni anlamlar, yeni yansımalar kazanmış.

TSU!’nun müziğinde beni en çok cezbeden şeylerin başında hayal kurmaya elverişli alanlar yaratması var. Üstünüze üstünüze gelmek, tüm odağınızı üzerine çekmek gibi bir niyeti yok. Maritime, melodik açıdan TSU! diskografisinin en çeşitli albümü. Ama prodüksiyonuna da değinmek gerek. Şarkılar yanıbaşınızda çalınıyor gibi duyuluyor. (Özellikle “Gece Bulutları” buna iyi bir örnek olacaktır) Hem sıcak hem de ferah bir atmosfer yaratmış, albümün kayıtlarını ve miksini yapan Mert Aslan Üçer. Kendisini beş parçada bas gitarda duyuyoruz. Albümün diğer konukları arasında önceden değindiğimiz Bruce Cawdron’un yanı sıra ilk solo albümü için gün sayan Berke Can Özcan ve kim ki o’dan ve Bant Mag.’dan tanıyacağınız Ekin Sanaç var. Mastering de Okan Kaya imzası taşıyor. Her TSU! albümünde olduğu gibi, eşlikçi görsel dünya Aylin Güngör işi ve yine ezgilerle kusursuz bir uyum içinde. Bu birlikteliğe bir kez daha “iyi ki” diyoruz bu albümle. “Yesterlove” ve “Prince of Gumbay” kliplerini kaçırmış olanlar için aşağıya iliştiriyorum.