İstanbul’dan Berlin’e taşınan sanatçılar çilingir sofrasında buluşuyor

Kapak görseli: Seda Gecü

Öykü Canlı ve Larissa Araz tarafından, yaratıcı topluluk içinde diyalog geliştirmek adına kavramsal ve fiziksel bir açık alan olarak yaratılan İstanbul merkezli poşe, son on yıl içerisinde İstanbul’dan Berlin’e taşınan sanatçıları Berlin’de bir çilingir sofrasında bir araya getiriyor.

Diyaloğun bugün, dün ve yarın üzerinde doğrudan bir etkisi olduğuna inanan poşe ekibinin, söz konusu sanatçıların neden ve nasıl taşınmaya karar verdikleri ile bu durumun onların pratiklerini nasıl etkiledikleri etrafında gezinen konuları konuşmak ve tartışmak için bir platform yaratma amacıyla düzenledikleri etkinliğe katılacak sanatçılar arasında Onur Ceritoğlu , Ece Gökalp ve Ceren Saner var.

Türkçe’de rakı sofraları için kullanılan “Çilingir Sofrası” sözünün hikâyesine ve etkinliğin neden bir çilingir sofrası etrafında şekillendiğine dair poşe’den gelen açıklama ise şu şekilde:

‘‘Çilingir sofrası Türkçede, hafif mezeler ve bir bardak rakı ile çabukça hazırlanan öğle/akşam yemeğinin adıdır. Ancak şehir efsanesine göre, Çilingir sofrası başka bir hikâye anlatmaktadır: rakı içerek geçirilen çetin bir gecenin ardından, erkekler eve oldukça geç dönerler ve eşlerinin onları eve almadıklarını görürler, dolayısıyla da çilingir çağırmaları gerekir. İşte bu nedenle bu umumi etkinlik, Çilingir Sofrası olarak adlandırılmıştır. Rakı derin, içgörülü, uzun süreli ve dürüst muhabbetlerin anahtarı olarak görülebilir. Çilingir sofrasına oturan kişi, duygusal ve fiziksel olarak hazırlıklı olmalıdır; çünkü birincisi, rakı güçlü bir içkidir, ikincisi de rakınızı yudumlamaya başladığınız andan itibaren söyleyeceğiniz hiçbir şey yalan olmayacaktır.’’