Karakter galerisi: Alice Rohrwacher
Yazı: Merdan Çaba Geçer - Kolaj: Mert Boz
Modern İtalya sinemasının en yetkin isimleri arasında yer edinen Alice Rohrwacher, yeni filmi La Chimera ile bir kez daha Cannes Film Festivali’nin Ana Yarışma seçkisinde. Canlılar ve ölüler, ormanlar ve kentler, kutlamalar ve yalnızlıklar arasında bir yolculukta iç içe geçmiş kaderleri izleteceği yapım, sinemasını takip edenleri şaşırtmayacak üzere, büyülü gerçekçilik ile yeni gerçekçiliğin harmanı olacak gibi duruyor.
Yönetmenin, Bong Joon-ho’nun tabiriyle “yozlaşmış devlere karşı mücadele eden masumlardan” oluşan karakter galerisine, La Chimera vesilesiyle yakından bakıyoruz.
Gelsomina
Film: Le meraviglie / Mucizeler (2014)
Canlandıran: Maria Alexandra Lungu
Toscano’da arıcılık yaparak geçimini sağlayan Alman bir baba ile İtalyan bir annenin, tamamı kızlardan oluşan çocuklarından biri Gelsomina. Tıpkı Alice Rohrwacher’in kendisi gibi… Yönetmene Cannes’da Jüri Büyük Ödülü getiren Le meraviglie’nin baş karakteri, ergenliğin çilesi yetmezmiş gibi aile işlerinin getirdiği sorumlulukları da sırtında bir yükmüşcesine taşıyor. Ne var ki hem çocuk işçi Martin’e beslediği duygular hem de kasabaya teşrif eden yarışma programına bağladığı umutlar nedeniyle dengeler değişmek üzere. Rohrwacher’in otobiyografik ögeler taşıdığını gizlemediği Gelsomina, kariyerinin en kişisel noktasında konumlanıyor belki de.
Lazzaro
Film: Lazzaro felice / Mutlu Lazzaro (2018)
Canlandıran: Adriano Tardiolo
Feodalizmin hüküm sürdüğü çağlarda kalmış gibi duran bir köyde, tıpkı bu köy gibi hangi zamana ait olduğu muallak bir karakter: Lazzaro. Herkesin her işine koşan, kendisinden her isteneni sorgusuz sualsiz yapan, -doğası gereği aksini düşünemediği için- iyiliği tek seçenek olarak gören ve elbette niyeti suistimal edilen biri o. “Masum bir insanın dünyaya nasıl bakacağıyla değil, dünyanın masum birine nasıl baktığıyla ilgilendiğini” söyleyen yönetmen için belli ki bir aziz temsili olan Lazzaro, muhtemeldir ki Alice Rohrwacher sinemasının en meşhur siması aynı zamanda.
Marta
Film: Corpo celeste (2011)
Canlandıran: Yile Yara Vianello
Bireysel olarak çektiği ilk uzun metrajında, kendisini çevreleyen yeni bir dünyayı parlayan gözlerle tanımaya ve anlamaya çalışan Marta’nın fiziksel – ruhsal uyanışına ortak etmişti Alice Rohrwacher. İsviçre’de geçirdiği yılların ardından ailesiyle Calabria’ya taşınan 13 yaşındaki karakter, konfirmasyon (kabul) ayinine hazırlanmak ve yeni arkadaşlar edinmek için Katolik Kilisesi’ne gönderiliyor. Örgütlü dinin ve genel olarak yetişkin dünyasının yozlaşmışlığını kavradıkça kendini gerçekleştirmeye yönelen Marta, ergenlik denen mefhuma ahlak ve din perspektifinden, bol katmanlı bir yapıda bakmamızı sağlıyor.
Serafina
Film: Le pupille (2022)
Canlandıran: Melissa Falasconi
II. Dünya Savaşı yıllarında, Mussolini dönemi faşist İtalya’sındaki Katolik bir yatılı okulda okuyan Serafina; hayalleri süsleyen bir dilim pasta için otoriteye nanik çekmekten tereddüt etmeyen, asi bir ruh. Yaşıtları tarafından dışlanmasına, rahibelerin ona “kötü çocuk” etiketi yapıştırıp gözden çıkarmasına sebep bu isyankârlığın altında ise oldukça geçerli bir sebep yatırıyor: Doğru bildiğinin ışığında haklarını aramak. Alice Rohrwacher’e ilk ve şimdilik tek Oscar adaylığını getiren kısa filminin baş karakteri tatlı tatlı kıkırdatırken, sadece kendi habitatında değil, izleyenlerin kalplerinde de anarşiyi filizlendirmeyi başarıyor.