“Kendim ablalık bunu gerektirir çünkü”: Bade Nosa ile konuştuk

Bade Nosa, tanımaktan aşırı memnun olduğumuz, harika bir kadın. İlk teklisi “Kendim Abla” ile ruhumuzu katman katman açtı, duygudan duyguya sürükledi ve kalbimizde rengârenk bir yer edindi şimdiden. Bade ile “Kendim Abla”nın “coşkulu tekinsizlikten” kolektif bir işe dönüşmesini, duygusunu ve gözümüzün önünde tüm kimliklerini tencereye atıp kavurduğu ilham verici klibini konuştuk.

Röportaj: Işıl Saykan

“Yazdığım sözlerin ezici bir çoğunluğunu farklı duyguların kriz anlarında, rahatlamak, kendimi sağaltmak için yazdım bugüne dek. ‘Kendim Abla’yı o anki hayatımı bir günde alt üst edecek bir karar aldıktan, bir bilinmezliğe balıklama atladıktan sonra o coşkulu tekinsizliğin içinde kavrulurken yazdım. Pişman değilim, yine olsa yine yaparım. Kendim ablalık bunu gerektirir çünkü.”

Merhaba Bade, ilk teklin “Kendim Abla”, harika klibiyle yaklaşık bir haftadır bizlerle. Öncelikle neler hissettiğini merak ediyorum, sence nasıl geçiyor süreç?

Merhaba Işıl! Bi durup düşündüm de, şöyle geçiyor günlerim sanırım: Hani köpek eğitiminde ödül mamasını gösterirsiniz ama ‘Hadi al’ komutuna dek beklemesini istersiniz ya… Beklerken titrer, fıkır fıkır fıkırdar ama kendini tutmaya çalışır köpecik. Ben o sabırsız kuçuyum işte, bütün koşullar ve bu acayip gündem ‘Otur ve bekle Bade’ diyor sanki. Ama çok severek ve eğlenerek yaptığımız bu kolektif işin yakın ve orta yakınlıktaki çevre tarafından böyle sahiplenilmesi asıl ödül mamasıdır, onu şimdi yemesek de olur! 

Müziğin hayatında hep olduğunu dile getiriyorsun, peki sektöre bu kadar sağlam bir giriş yapmanı sağlayan süreç nasıl gelişti?

Evet, hayatımın ilk ve aslında birincil meşgalesi hep müzikti. Ama bunu kabul etmem otuzlarımı buldu nedense. Yani biliyorum nedenlerini de, ayrı bir hikâye orası… İçimde oldum olası hissettiğim sanatsal üretim enerjisini uzunca bir süre baskıladım. Soydan Gök’le tanışmamızla birlikte önümüz açılınca ve ben de bu enerjiyi baskılamayı bırakınca o enerji bize böyle bir iş olarak döndü.

Zaten şarkıyı ve klibini hayal ettiğimizin ötesinde bir güzellikte yorumlayıp yaratabilecek dostlukları biriktirmişim yıllardır. Biz Emre Can ile şarkı düzenlemesi ve klip için kimlerle çalışmayı hayal edip kime teklif götürdüysek, karşılığında büyük bir kalp açıklığı ve temiz bir enerji bulduk. Müzikal üretimle ilgili asıl temennim de buydu hep. Çok şükür diyeyim, darısı nicelerine diye dileyeyim.  

“Kendim Abla”, sözleri sana ait bir şarkı. Sözleriyle insanı duygulardan duygulara sürükleyen de bir durumu var. “Ne gözü kara karısın sen”, derken bir övgü, “dik kafalının tekiydin, aferin sana” derken de hafif bir madilik var. Sözleri yazarken neler düşünüp hissediyordun?

Benim için “Kendim Abla”, hayatın içkin humor ve ironisini hatırlatma hali kendine. O yüzden tam da dediğin gibi, hem tüm gözü karalıklarına koca bir helal çekme hem de dik kafalılıkla ettiğin haltlara “aferin” deme, kendini bi temiz madileme hali. 

Yazdığım sözlerin ezici bir çoğunluğunu farklı duyguların kriz anlarında, rahatlamak, kendimi sağaltmak için yazdım bugüne dek. “Kendim Abla”yı o anki hayatımı bir günde alt üst edecek bir karar aldıktan, bir bilinmezliğe balıklama atladıktan sonra o coşkulu tekinsizliğin içinde kavrulurken yazdım. Pişman değilim, yine olsa yine yaparım. Kendim ablalık bunu gerektirir çünkü.

Bir sürü farklı deneyimden geçmiş, farklı kadınlık hallerini tatmış, farklı yaşlarda insanın bu şarkıyla ilgili bana ‘Ben de kendim ablayım’, ‘Sanki bana yazmışsın, beni anlatmışsın’ demesine yükseliyorum en çok! Bu, her yanından prangalanmış, zapturapt altına alınmak istenen kadınlık hallerine, ‘Ben de bi kendim ablayım, istediğim haltı yiyorum, bundan suçluluk duymamı bekleseniz de ben kendimi yediğim haltlarımla seviyorum’ diyen ortak bir meydan okuma halini paylaştığını işaret ediyor şarkının benim için. <3

Şarkının bestesi hem sana Emre Can Sarısayın’a ve prodüksiyonu ve düzenlemesi Cihan Mürtezaoğlu’na ait. Onların katkıları için ne söylemek istersin?

Emre Can’ın bu şarkıya, şarkılarıma, hayatımın tüm şarkısına olan katkısını kısaca anlatmam pek zor. Bu şarkı, müziğini birlikte yaptığımız ilk şarkılardan biri. Hikâyesinde de başrol kendisi, hayatıma giriş şekli itibariyle… Büyük bir lütuf onunla şarkılar yapmak, yön çizmek, yol yürümek. 

Cihan’la bir araya gelişimiz ise dostum Selim Kırılmaz (Neyse grubundan) vesilesiyle oldu. Şahane de oldu! Prodüksiyon sürecinin bu kadar tatlı akması, Cihan’ı tanımak, müziğine ve sanata bakış açısına şahitlik etmek bizi çok güzel besledi bu süreçte. Şarkının kendim ablalara cesaret veren bir damarı vardı, ancak kendi çalıp söylediğimiz akustik halinde bu cesaret duygusu sözlerde saklı kalıyordu, sound’a yansımıyordu. Cihan’ın tasarladığı düzenleme önerileri, enstrümantasyon ve prodüksiyon süreciyle bu duygu şarkıda baskın hale geldi. Bağıra bağıra “Nee gözüüü kara karısın sen kendim ablaaa!” diye söyleyesi geliyor insanın, yürek yemişcesine, camlardan balkonlardan. (Bıkbıklanan konu komşuya da ‘Ne var ayol?’ diyerek hem de!)

“Kendim Abla”, klibiyle de kendine hayran bırakıyor. Çok eğlenceli, bol gullümlü ve kuir bir klip çektin. Klibe bayıldığımı söyleyebilirim. Senin LGBTİ+ ve queer aktivizmi yürüttüğünü de biliyorum. Lubunların desteği ve bu kuir klibin ortaya çıkışından bahsedebilir misin?

Kafamız artık başka türlü çalışmıyor galiba. Çünkü can ciğerim, yaratıcı fikir kardeşim Sema Semih’e gittim ve sadece şunu dedim: “Kanka şarkı biraz uzun, izletecek bir fikir bulalım.” 

Sonra son 10 yıldır yaptığımız gibi, yattık kalktık, klip için fikir üstüne fikir sarmaya başladık bir süre. Klipte bir sürü kendim abla hayal ettik benimle birlikte. Kendini çok özgün biçimlerde paralayan, kesip yapıştıran, söküp diken, yıkarken yeniden yaratan kendim ablalar. Ben ona, “Sen bugüne bugün kendi kimliklerinin helvasını kavurmuş insansın. Klipte kıyafetlerini kesip bi tencerede kavursana”’ dedim. Böyle böyle, kahkahadan yerlere yatarak çevremizdeki, birbirinden özgün karakterdeki arkadaşlarımıza aksiyonlar bulduk. Sonra onları dört kişiye ve dört farklı aksiyona indirgedik. 

Bu fikirler netleşirken, başka bir yaratıcı fikir gerçekleştirme uzmanı dostum Milen Nae’ye mevzuyu anlattım. Milen’e sevebileceği bir fikir kıvılcımını ucundan yakmak yetiyor zaten. Sonrası klipte gördüğünüz tüm görsel alem, renkler, dekorlar, saçmasapanlıklar… Milen hemen lubun ailemizin kamera uzmanı Ceyda Kızıltuğ ile konuşalım dedi. Ceydacığım da büyük bir heves ve heyecanla eklendi ekibe, görüntü yönetmenliğinde koltuğu da iki kankasıyla paylaştı. Oyuncu kadrosundaki diğer kendim ablalarımız da yine üniversiteden ve LGBTİ+ hareketinden yol arkadaşlarım Sema Merve, Nihal Albayrak ve Bulut B. Sezer oldular. Her biri bütün özgün renkleriyle, aksiyonlarını benim açımdan zirveye taşıdılar. Bu süreçte tanıştığım Gizem Bilgen ile tüm koreografiyi tasarlamak bizde okul sonrası parka salınmış çocuk etkisi yarattı. Çok eğlendik Gizem’le çalışırken. 

Yani sürece böyle baktığımda, “Şarkının görsellerinde kuir bi iş çıkaralım” demedik biz hiç ama çekirdek fikir ekibine baktığımda “Başka ne olabilirdi ki zaten?” diyorum. 

Peki şarkılarının ve yaratıcı kliplerinin devamı gelecek mi? Gelecek süreçle alakalı neler düşünüyorsun?

İlk sorunun cevabına dönüp şu an heyecanla komutunu bekleyen, sabır eğitimindeki sabırsız kuçuyum ben diyerek cevaplamak istiyorum bu soruyu. İçinden geçtiğimiz küresel sağlık krizi patlak vermeden evvel, ikinci şarkımızın prodüksiyon ve klip çekim tarihlerini netleştirmek üzereydik aslında ve şu aralar İstanbul’da onlar için koşturuyor olma planımız vardı. Yine bizi çook yükselten bir sound ve klip fikriyle hem de! Şimdilik herkes gibi, işleri belirsiz bir süre için askıya alma ve nasıl devam edeceğimize karar verme sürecindeyiz. Ada Müzik etiketiyle üç tekli ve üç klip paylaşmayı planlıyoruz bu yıl. İkinci klipte de tiyatro kumpanyası misali aynı kadroyla, hatta biraz daha çoğalarak devam etmeyi düşünüyoruz. Ama hayat hepimize bildiğiniz yoldan değil, beliren yeni yollardan akmaya devam edin mümkünse diyor şu ara. Öyle olsun bakalım!

Çok teşekkür ederim keyifle cevapladığım soruların için Işıl.

Ben teşekkür ederim Bade.