Kim Deal, Juana Molina ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Öykü Naz Gümüş, Şevval Öztemur, Tuana Özcan, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Kim Deal uzun soluklu kariyerinin ilk solo albümüyle aramızda. Juana Molina’dan yeni sesler duymak başlı başına heyecan sebebi. Tuğçe Şenoğul’un yeni albümüne doğru bir harita daha açıldı.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor.

ALBÜM: Kim Deal – Nobody Loves You More
(4AD)
40 yıla yakın zamandır Pixies ve ikizi Kelley ile kurduğu The Breeders’la bizleri keyiflendiren Kim Deal, 2010’ların başında Pixies’den ayrıldğından beri bu ilk solosuyla uğraşmakta. Prodüksiyonun, iyi yazılmış ve aranje edilmiş şarkıların kalitesine ulaşmakta zorlandığı görülse de Deal’in pozitif, kendi güvenli yaklaşımı ve vokali bu geç solo debütü yılın en ilgi çekici işlerinden biri kılmaya yetiyor. Yer yer üflemeli ve yaylı kullanımın biraz çiğ kaçtığını düşünmekle beraber hem türden türde geçişlerindeki rahatlık hem de yılların tecrübesinin getirdiği yakınlık hissini de yadsıyamayız. The Dandy Warhols’un boşuna “Cool as Kim Deal” diye şarkısı yok! Steve Albini’nin de geçen yılki zamansız vefatından önce kaydettiği son işlerden.
TEKLİ: Ah! Kosmos & Hainbach – Gentle Hum
(FUU Records)
Berlin’de tanışmış Ah! Kosmos ve Hainbach, ortak ilgi alanlarının keşfiyle başlayan doğaçlama kayıt süreçleri kısa sürede ilk iş birlikleri Blast of Sirens albümüne evrilmiş. İkilinin yeni teklisi “Gentle Hum”, hem bu üretkenliği hız kesmeden sürdürüyor hem de bir anlığına zamanı durdurmayı başarıyor. Adının vadettiği gibi “Gentle Hum”, kulağa nazik bir uğultu fısıldıyor. Şarkı, olup bitenin telaşından uzaklaşma ile karanlıkta tek başına kalmanın yarattığı tedirginlik hissi arasında bir yerde geziniyor. Sakinlik ve gerilimle örülmüş synth melodileri, elektro-akustik titreşimlerle birleşerek parçaya sinematik bir dokunuş katmış. Şarkının görsel dünyası ise Maira Frappé’nin sade ama akılda kalıcı kapak tasarımıyla tamamlanmış.
EP: November Ultra – postcard season
(Virgin Music France)
Duygusal balladlarıyla tanınan Parisli müzisyen November Ultra, iki şarkılık kısaçalarında yine kadife sesi ve özgünlüğüyle dikkat çekiyor. İlk şarkı “sunflower ’24” kalp kıran bir aşk şarkısı, daha doğrusu sevdiğine duyduğu hayranlığın kelimelere çok güzel dökülmüş hâli, âdeta bir ilanı aşk durumu. “İyileştiren bir kalbe sahip olmak ne kadar özel hissetiriyor?” tadındaki sözleriyle ânında gözlerimizi dolduruyor. Kısaçaların ikinci numarası ise müzisyenin “November, sanırım artık evdesin” diye kendine seslendiği yine epey duygusal bir kayıt. Öz-olumlamaya örnek oluşturabilecek cümlelerle dolu beste, kendinizi yalnız hissettiğiniz bir anda sizi toparlayacak kadar güçlü ve bu gücünü ise sessizliğinden ve sakinliğinden alıyor.

EP: Juana Molina – EXHALO
(SONAMOS)
90’lı yıllarda özellikle komedi dalında oyunculuk yaparken bu kariyeri, çok da isabetli bir kararla bir kenara atıp müzisyenliğe yönelen Arjantinli müzisyen ve besteci Juana Molina, 2017’de bolca övgü alan albümü Halo’nun kayıt zamanlarından arta alan şarkıları da EXHALO adıyla bizlerle buluşturdu. Kendi başına bir albüm olmayı ziyadesiyle hak eden şarkılar Molina’nın kendine özgü deneysel folk ve elektronik ürünlerinin güzel örnekleri. Yer yer Trent Reznor’un denemelerini de andıran EP, 2025’te gelmesi beklenen yeni müziklerin de müjdecisi.
ALBÜM: Michael Kiwanuka – Small Changes
(Polydor Records)
Her şeyin bir mesaiye dönüştüğü şu uzun, baskıcı, koca, kalabalık günlerde Michael Kiwanuka’dan yayılan yumuşak ve sakin hisler bütünü Small Changes’i sürekli başa sarıp dinleyeceğiz gibi. Tüm seslerin hafif hafif, acelesiz, mütevazı ve dinlenerek 70’ler soul tınısı üzerinden yol aldığı bu koleksiyonun en güzel bileşeni ise minimal davulları kesinlikle. İçe dönük lirik dünyasıyla 40 dakikalık koleksiyon, dinlemeye kıyamayacağımız biçimde zarif, düşünceli ve sıcacık.
TEKLİ: Ela Minus – UPWARDS
(Domino Recording / GRGDN Müzik)
Kolombiyalı müzisyen ve prodüktör Ela Minus, 17 Ocak’a tarihlenen yeni albümü DIA’dan üçüncü tekli ile karşımızda. Ela Minus, 2020’deki ilk albümü Acts of Rebellion ile kendini radikal bir ses olarak tanıtmıştı. Yeni teklisinde yankılanan “Seni kurtarmayı isterdim, ama önce kendini kurtarmalısın” sözleri, bireysel özgürleşme ve hareket çağrısıyla ilk albümündeki mesajın devamı niteliğinde. Yoğun analog synth melodileriyle dinleyiciyi şaşırtmasa da dansa davet eden pop ritimleriyle harekete geçiriyor. Video klibi ise şarkının temposunu yansıtan dinamik dairesel kamera hareketleriyle estetik kazanmış. Görsel ritimlerin içinde kaybolmak isteyenler için klip burada.

ALBÜM: TRAИƧA
(Red Hot Org)
Kâr amacı gütmeyen yardım kuruluşu Red Hot’ın yeni toplama albümü, transların sanatını ve varoluşlarını kutlamayı amaçlayan bir koleksiyon. En büyük sürprizi, şüphe yok ki akışında yeni bir Sade Adu şarkısı barındırıyor olması. Grammy ödüllü müzisyenin altı yıl sonra yayımladığı ilk kayıt olan ve geçtiğimiz haftalarda dinlemeye açılan “Young Lion”, müzisyenin trans oğlu Izaak Theo Adu’ya ithaf ediliyor. Gökkuşağı bayrağından ilhamla sekiz bölüme ayrılan albümde toplam 46 şarkı yer almakta. Sade adu dışında Jlin & Moor Mother, Adrianne Lenker, Beverly Glenn Copeland, Yaya Bey, L’Rain ve Moses Sumney gibilerinden parçaların da yer aldığı derleme için hazırlıklar 2021’den bu yana sürüyormuş.
TEKLİ: Fat Dog – Peace Song
(Domino Recording / GRGDN Müzik)
İlk albümleri WOOF’u eylül ayında yayımlayan İngiliz ekip, sene bitmeden bir de tekli fırlatıyor. Albümden de saptadığımız gibi yere göğe sığmayan bir enerjiyle dolu Fat Dog ve “Peace Song”da da bunu koruyorlar. Şarkının açılış cümlesinde F.R. David’in 80’ler hiti “Words” şarkısına küçük bir atıfta bulunuluyor. İlk andan itibaren şarkının nabzını belirleyen davul yürüyüşünün etkisine girmemek işten değil. Solist Joe Love’ın sesindeyse hem bir bilmişlik hem de bir kırılganlık gizli sanki, özellikle “Dünyaya aşığım” diye bağırdığında bir an kalbimiz sızlıyor. Şarkının, Love’ın çaktırmadan çoktan kulağımıza fısıldadığı ironik tonu ise James Ogram’ın yönettiği animasyon tarzındaki klibinde iyice ortaya çıkıyor. Çok da spoiler vermeden, bu harika videodan barmen bir uzaylı ve dünyaya son hız düşen şeytani kocaman bir köpeğin savaşını izliyoruz.
TEKLi: Güneş Kardeş – Sevdaya
(Tarla Records)
Ponza ile sesine aşina olduğumuz, şu sıralar yeni grubu Miskinler’de kıvrak bas yürüyüşleriyle dansa kaldıran Güneş Akyürek’in bir diğer yansıması olan Güneş Kardeş, 2025’e randevu verdiği ilk albümünün kapısını “Sevdaya” ile aralamış. Teklinin verdiği ipuçlarıyla kapının ardında bizi bolca psikedelik, nostaljik, riffleriyle canlandıran, synth dokunuşlarıyla dalgalandıran bir atmosfer bekliyor diye tahmin ediyoruz. Aile mutfağında pişen teklinin davulların da yine Uygar Çetiner var.

EP: Tuğçe Şenoğul – Atlas – Gökdeniz
(Bağımsız)
Tuğçe Şenoğul’un ikinci uzunçaları olacak Atlas’a doğru serüvenimiz 2023 sonbaharında “Yerdeniz” koleksiyonuyla başlamıştı. Sırada ikinci halka olan “Gökdeniz” var. Beş şarkılık EP’de bir parça Sezen Aksu cover’ı, bir parça Mabel Matiz bestesi. Kapanışı ile yıllardır cebinde taşıdığı eskizimsi bir kayıt yapıyor. Şenoğul yine elinizden sımsıkı tutarak hikâyeleriyle ördüğü kasvetli bir labirente savuruyor: “Sen benden eksik, ben senden uzak. Yollar izlerimizden ayrı kaldı.”
ALBÜM: Warhaus – Karaoke Moon
([PIAS] / GRGDN Müzik)
Kafa karışıklığına eşlik eden ama “her şey yolunda” diyerek omuz silkip geçmeyen bir sığınak mı arıyorsunuz? İyi haber: Balthazar grubunun kurucularından Maarten Devoldere, solo projesi Warhaus’un yeni albümü ile kırılgan bir üslupla güç veriyor. Albümün adı, Maarten’in katıldığı bir hipnoterapi seansında zihninde beliren bir düşünceden şekillenmiş: Maarten, şarkılarını aslında kendisinin yazmadığı, bir “karaoke ayı” tarafından yönlendirildiği fikrine kapılmış. Albümde, romantik duyguların karmaşıklığı ve özlemin yorgunluğu, Maarten’in karakteristik bariton vokali ve şiirsel sözleriyle hissettiriyor kendini. Maarten, geçmiş şarkı sözlerindeki üslubunu Karaoke Moon ile tersine çeviriyor ve arada bir gülümsetmeyi başarıyor. Mesela “Jim Morrison” şarkısında erkekliğe dair modern görüşlerimizle, bir nevi kendisiyle dalga geçiyor. Şarkının sözlerinde sanatçı kimliğine alaycı bir gönderme de yapıyor: “David Bowie’nin benden yıllar önce aklına gelen bir fikir üzerinde çalışıyorum.” Karaoke Moon, bilinçaltı keşiflerinin getirdiği özgürlükle şekillenirken kendini serbest bırakmaya cesaretlendiriyor.
TEKLİ: Lambrini Girls – Love
(City Slang)
Pervasız punk ikilisi Phoebe Lunny ve Lilly Macieira yani Lambrini Girls, 10 Ocak’ta kavuşacağımız ilk albümleri Who Let The Dogs Out’tan bu üçüncü tadımlığı baş döndürücü bir gitar riffiyle ateşliyor. Yalnızca aşka değil; aynı zamanda aşkın toksik yönlerini keşfetmeye odaklanan parça, gitar ve davulların öfkeli uyumunda enerji patlaması âdeta. Gerçek aşk, Lambini Girls için “uğruna ölmek için yanlış bir tepe seçmekten başka bir şey değil”. Parçanın Leo Otovic’in elinden çıkan klibi de burada.

ALBÜM: Kendrick Lamar – GNX
(pgLang/Interscope)
Hâlâ şaşırtmaya devam eden spontanlığıyla gnx teaser’ını çıkartıp, biz ardından “Çıkıyor o zaman bu aralar, hadi bakalım.” deyip belki mutfağa çay demlemeye filan gittiğimiz o 10 dakika sırasında aynı adlı sürpriz albümü salıvererek yıl içinde kim bilir kaçıncı kez yürekleri hoplattı Kendrick Lamar. Kimi eski arkadaş ve idollere hem kıyamayıp hem de yarın yokmuşçasına çarmıha gerdiği, böylesine acımasızken alabildiğine zarif kalabildiği literatürünü destekleyen uğursuz ve narin keman partisyonları, kemiklere çarpıp omuriliği titreten baslar ve belki de duyulabilecek en derin kick’lerden bazıları donatılmış kupleleri fazlasıyla 90’lar/2000’ler desenlerinde aranjmanlara oturtuyor. Bir yandan da müzisyenin bu dönemlerden kahramanları Tupac, Biggie ve Nas’ın saklı kimi parçalarına apaçık ve niyetli göndermeler var. Dot’un albümde parçalık destek atan yakınları arasında pgLang’in onunla ortak kurucusu ve eski dostu Dave Free, SZA -!!!-, Kamasi Washington ve “Not Like Us”taki işçiliğiyle yılın adı en çok zikredilen prodüktörü olmuş Mustard gibileri var. Jack Antonoff ve Soundwave’in ise stüdyoda başı çektiği GNX, Lamar’ın Top Dawg Ent. etiketiyle çıkmamış ilk stüdyo albümü.
EP: Kaitlyn Aurelia Smith & Joe Goddard – Neptunes
(Smugglers Way)
Modüler synth büyücüsü Kaitlyn Aurelia Smith ve son dönemde solo işleriyle adından söz ettiren Hot Chip üyesi Joe Goddard güçlerini birleştirdi. Beş şarkılık EP, iki müzisyenin de karakteristik yönelimlerinin nitellikli bir harmanını önümüze getiriyor. Akışında kalkıp eklemlerinisi esnetmek istediğiniz anlar da var, çok katmanlı yapıların içinde gözlerinizi kapatıp kaybolma arzusu yaratan manzaralar da.
TEKLİ: Conor Oberst & Craig Wedren – Justice to a Scream
(Tough Lover)
Conor Oberst ve Craig Wedren’in birlikte yazıp seslendirdiği “Justice to a Scream”, Alex Hedison’ın yönettiği Alok Vaid-Menon’ın hayatını anlatan kısa belgesel ALOK’un kapanış şarkısı aynı zamanda. Nonbinary yazar, şair ve komedyen Alok Vaid-Menon’un sanatına ve aktivizmine odaklanan filmin soundtrack’i Craig Wedren’in imzasını taşıyor. Oberst’in ham vokalleri ile Wedren’in dokunuşlarının birleşimi ve bangır bangır davullarıyla hareketli bir indie rock parçası olarak tınılıyor. “Conor Oberst büyürken idolümdü. Onun şairliğini çağdaş şiirin en iyilerinden biri olarak gördüm ve bu şarkıda onunla çalışmak tam anlamıyla bir hayalin gerçekleşmesi.” diyen Vaid-Menon içinse epey duygusal bir iş.

ALBÜM: Papa M – Ballads of Harry Houdini
(Drag City)
David Pajo bir indie rock ve post-punk efsanesi. Gitarıyla Slint’ten Tortoise’a, Interpol’den Yeah Yeah Yeahs’e türün başat gruplarına önemli destekler atmış, bu aralar da Gang of Four’un bir üyesi olan Pajo’nun en istikrarlı solo mahlası Papa M’le yaptığı işler de aşağı kalır değil. Bu isimle altı yıl aradan sonra yayımladığı yeni solosu Ballads of Harry Houdini de onun külliyatına gayet başarılı bir ekleme. Elektroniğe göz kırpan ritimler ve improvize hissiyatlı gitarlarla Pajo’nun mekânındayız. Arada folk ve Stones-vari tatlara bile göz kırpıyoruz. Vokalini de bol bol duyuyoruz. Günümüzün özellikle sound bakımından en yenilikçi ve özgün gitaristlerinden birinden gelen bu etkileyici müzikleri pas geçmeyin deriz.
ALBÜM: Father John Misty – Mahashmashana
(Sub Pop)
Father John Misty, “büyük mezarlık” ya da “ölülerin gömüldüğü büyük yakma alanı” anlamına gelen Mahashmashana ve bu ruhunun en derinlikli soluk alışverişi. Neşesi, kaygıları, huzuru, modern dünyanın çirkinlikleri, gündelik yaşamın güzellikleri yani tüm karşıtlıkları ile bilgece bir hikâye anlatıcısı olarak var Father John Misty bu kayıtlarda. Ruhun yaşam ve ölüm ile yapısökümüne uğramış hâli olan koleksiyon, kesici ve onarıcı yaylıları, elektronik ve psikedelik sesleri, zengin melodik yapısıyla giderek dünyadan uzaklaşıyor ama ona bakar vaziyette.
TEKLİ: Nao – Elevate
(Little Tokyo Recordings)
Modern R&B sahnesinin ilgi çekici seslerinden Nao, dördüncü uzunçaları için geri sayımda. Jupiter adlı yeni albümü için “Olgunlaşma, genişleme ve kişisel dönüşümün gezegeni” yakıştırmasını yapan müzisyen, ağır ateşte pişen seksi teklisi “Elevate”i Dayyon Alexander ve Nate Cyphert ile yazmış. Uzun süredir birlikte çalıştığı Stint’in prodüksiyonunun parladığı parçanın içinden geçiveren gitar solosu kaşları bir tık kaldırsa da albüm için beklentileri artıran bir kayıt olduğuna şüphe yok.