Lilly Wachowski neden “The Matrix: Resurrection”ı reddetti?

İsminin The Matrix: Resurrection olacağı kesinlik kazanan 4. Matrix filmi, serinin yaratıcıları Wachowski kardeşler için bir ilk. Sense8’in son sezonunda da benzer bir durum yaşansa bile kariyerinde ilk defa, Lilly Wachowski olmadan bir sinema filmi yönetti Lana Wachowski. Verdiği uzun soluklu arada yapımcıları arasında yer aldığı Showtime komedisi Work in Progress ile meşgul olan Lilly Wachowski, dizinin yeni sezon tanıtımı kapsamında Televizyon Eleştirmenleri Derneği’nin bir paneline katıldı ve neden böyle bir karar aldığını kafalarda soru işareti bırakmayacak bir netlikte açıklığa kavuşturdu.

Hem 2016’da trans kadın olarak açılması hem bu dönemdeki yoğun çalışma takvimi hem de ebeveynlerinin vefatının kendisinde bıraktığı etki nedeniyle oldukça zor günler geçirdiğini söylüyor yazar-yönetmen. Cloud Atlas, Jupiter Ascending ve Sense8’in ilk sezonunun peş peşe çekilmesi, onun açısından tam bir kâbusmuş: “Birini yayımlarken diğerini de aynı anda hazırlıyorduk. Her proje için 100 günden fazla süren çekimlerden bahsediyorsunuz, beni oldukça yoran açılma süreci de var tabii. Dünyam sanki bir yere kadar dağılıyor, içinde bulunduğum yumurta çatlıyor gibiydi.” Böylece sektörden uzaklaşma kararı almış ve bir sanatçı olarak kendisiyle yeniden bağlantı kurmanın yollarını aramış.

Lana Wachowski ona yeni Matrix filmi için planlarını sunduğunda geçmişle ilişkilenmeyi ve daha önce yapmış olduğu bir şeyin parçası olmayı pek de çekici bulmamış. “Geçiş sürecimi ve hayatımdaki bu büyük kargaşayı tekrar yaşamak istemedim.” diyerek ekliyor: “Daha önce yaptığım bir şeye geri dönmek istemek ve yürüdüğüm eski yollarda bir nevi tekrar yürümek, duygusal olarak tatmin edici değildi.”

Her ne kadar üzerindeki sır perdesi henüz aralanmamış olsa da The Matrix: Resurrection’ı deneyimlememize oldukça kısa bir zaman kaldı. Takvimlerde bir değişiklik olmazsa eğer filmin Türkiye vizyonu 22 Aralık 2021 olarak görünüyor. Bilindiği gibi Keanu Reeves ve Carrie-Anne Moss, ikonik rollerine geri dönecekler. Neil Patrick Harris, Jada Pinkett Smith, Priyanka Chopra Jonas, Christina Ricci, Jonathan Groff, Toby Onwumere, Jessica Henwick ve Yahya Abdul-Mateen II geniş kadrodaki diğer isimler.

“Evet, The Matrix bir trans öyküsü…”

Geçtiğimiz sene bir internet programına katılan Lilly Wachowski, The Matrix’i bir trans anlatısı olarak tasarladıklarına dair teorileri onaylamıştı.

“Matrix’teki şeyler tamamen dönüşüm arzusu hakkındaydı, ancak üstü kapalı bir şekilde anlatılıyordu” diyen Wachowski’ye göre o dönem dünya, böyle bir anlatıya hazır değildi. Programda, kendisine “Bu filmler hayatımı kurtardı” açıklamasında bulunan translardan bahsetmiş ve serinin onlar için önem teşkil etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirmişti.

Bilindiği üzere üçleme, bir yazılım şirketinde çalışan Thomas Anderson’ın aslında bir simülasyonda yaşadığını fark etmesi ve uyandığında Neo isimli yeni kimliğini keşfetmesini konu ediniyor. Bu nedenle uzun zamandır filmin öyküsünün trans alegorisi olarak okunabileceği üzerine yorumlar yapılmakta.

Örneğin Andrea Long Chu imzalı bir makalede; Neo’nun Matrix’e girmek için seçtiği kırmızı hapın östrojen hormonunu temsil ettiği, Morpheus’un “Matrix’te bir şeylerin yanlış olduğu” uyarısının ise disfori deneyimine gönderme olduğundan söz ediliyordu. Vulture’da yayımlanan dosya, seri hakkındaki birçok önemli diyaloğu da beraberinde getirdi.