Mabbas (Zorlu PSM) sordu: Elektronik müzik kimin içindir?

“Elektronik müzik yalnızlar için midir yoksa kalabalıkların müziği midir?”

Mabbas

Farklı açılarıyla elektronik müzikle ilişkilenme pratikleri

Hazırlayan: Cem Kayıran – İllüstrasyon: Rajab Eryiğit

Türkiye’de elektronik müzik adına büyük çaplı birçok festivalin ardında duran ve bir yandan da teknoya yoğunlaşan DJ setleriyle uzun yıllardır bu festivallerin merak uyandıran isimlerinden biri olan Mabbas, 15. yıl özel sayımız için konu önerisi almak üzerine kapısını çaldığımızda sade görünen ama cevaplaması bir hayli zor olan bir soruyla karşıladı bizi: “Elektronik müzik yalnızlar için midir yoksa kalabalıkların müziği midir?”

Mabbas’ın bu sorusunu yerli sahneden DJ, prodüktör ve müzisyenlere yönelttik ve aldığımız yanıtlarla birlikte konuyu farklı açılardan yorumlayabilme imkânı bulduk. Gelen yanıtların büyük kısmında net bir taraf ön plana çıkmıyor ama elektronik müziği “yalnızların müziği” olarak tanımlayanlar da azımsanmayacak kadar fazla. Ya da kalabalık içinde de olsa yalnız olduğunu düşünenler…

Cevaplara geçmeden önce belki de irdelenmesi gereken önemli detaylardan biri, elektronik müziğin çok geniş bir alanı ve pek çok farklı estetiği içinde barındıran bir kavram olması. Bu anlamda olabildiğince farklı disiplinden elektronik müzik icracılarına dosyamızda yer vermek istedik. 

“Herkes farklı bir sebeple elektronik müzik yapar / dinler olsa da hepimiz bir çift hoparlörün karşısında günün sonunda daha rahatlamak, ilham almak ve deşarj olmak için tepiniyoruz; yalnız ya da değil.” – Loradeniz

Konuyu tüm genelliğiyle masaya yatırdığımızda belki de “üretim” ve “tüketim” olarak iki başlığa ayırmak iyi bir başlangıç noktası olabilir. Doğaçlama estetiğiyle ana odaklı yapılan üretimleri bir kenara bırakacak olursak, elektronik müzik başlığı altında bahsedebileceğimiz “üretim”i yalnız yapılan bir üretim olarak sınıflandırabiliriz. Son yıllarda sahnenin en üretken prodüktörlerinden biri olan Da Poet’in dediği gibi, bu üreticiler insanlardan ziyade yazılımlarla ilişki kurmayı tercih eder. 

DA POET:

“Elektronik müzik bence yalnızlıktan kaynaklı bir müziktir. Üreticileri genelde yalnızdır ki kalabalıkla müzik icra etmek yerine makineler ve yazılımlarla müzik icra etmeyi tercih ederler. Zira makineler insan kalabalıklarına göre daha az komplikedir; sadece bildiklerini yapar ve şikâyet etmezler.

İşin paradoksu yalnız üreticiyi kabalıklaştırabilecek tek yol yine müziktir. Hiçbir üretici kalabalıktan tam olarak izole olmak istemez ki kendini gerçekleştirmiş kabul edebilmesinin en önemli şartlarından biri -sayısı bazen yüz bazen yüz milyon olabilir-  kalabalıkların onu kabul etmesidir. O tercih etmese bile müziğini topluma sunduğu andan itibaren kabalıklaşmaya başlar.” 

Konuya Da Poet’le aşağı yukarı bir yerden bakan başka bir isim de IDM ve braindance gibi akımlara gönülden bağlı olan İstanbullu genç prodüktör Fluctuosa. O da üretimin yalnızlık gerektiren bir aşama olduğuna değiniyor ve aynı “paradokstan” bahsediyor.

FLUCTUOSA:

“Bence kesinlikle yalnızlar içindir çünkü yalnız olmadan kalabalık olmazsın. Örneğin her DJ, kendi seti için bulduğu yeni bir şarkıda çoğunlukla yalnızdır. Ya da herhangi bir tarzdaki sanatçı, genellikle üretim aşamasında yalnız olmayı tercih eder ve sonra paylaşır.

O yüzden bana kalırsa kalabalık içindeki bu deneyim insanın kendi içindeki deneyimdir. Eminim doğadaki kuşlar yalnız kaldıklarında diğerlerini çağırmak için ötüyorlardır.”

Müzikle ilişkilenmenin, -türüne bakmaksızın- içsel ve kişisel bir deneyimle başladığına inananlardanım. İster yüzlerce kişilik bir rave ister ev ortamında dinlenilen bir müzik olsun… Geride kalan birkaç yılda DJ setleriyle uluslararası festivaller ve prestijli kulüplerde sahne almış Ece Özel ve Y.UNAN’ın yorumları, bu detaya güzel bir parantez açıyor: “Kalabalıklara karışan yalnızların müziği”…

ECE ÖZEL:

“Kalabalık içinde rahatça yalnız hareket edebilenlerin müziği olabilir mi? Elektronik dans müziği  büyük kitlelere hitap ediyor. Öte yandan elektronik müziğin ‘underground’ dediğimiz kısmı uzaktan yalnız gözüküyor ama içine girdiğinizde hiç de öyle değil. Bunlardan bağımsız olarak mesela tek başıma bir partiye yada kulübe gidip saatlerce müzik dinleyip dans edebilirim, tek başıma konsere gidip bir grup dinlemeyi hayal edemedim. Konu ile ne kadar alakalı bilmiyorum ama aklıma bazı kulüplerin büyük arkadaş gruplarını içeri almayı tercih etmediği geldi. Arkadaş gruplarını bırakıp ravelere düzenli bir şekilde yalnız gelip dans eden insanlar da var. 

Sanırım elektronik müzik tek başımıza tuhaf gözükmediğimiz bir ortam yaratıyor…”

Y.UNAN:

“Kalabalıklara karışan yalnızların müziğidir. Üreten yalnızlar, icra etmek için kalabalıklara karışabilir; üretmeyen yalnızlarsa tadını çıkarmak için. Karışmayabilirler de ama hâlâ onların da müziğidir. Hepimizindir.”

Dosyanın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:69’a ulaşabilirsiniz.