Maggie Gyllenhaal'un Ferrante uyarlaması için heyecan büyük

Barbra Streisand, John Cassavetes, Greta Gerwig, Jordan Peele ve daha nicesi… Rejideki maharetleriyle ün salan bu isimlerin hepsi, sinema dünyasına oyunculukla adım atsalar da kamera arkasına geçmeleriyle yönetmen kimlikleri bir adım öne çıkanlar. Oyunculuk serüveni 90’lardan günümüze Donnie Darko’dan The Dark Knight’a, Secretary’den Crazy Heart’a, The Honourable Woman’dan The Deuce’a kompleks karakterle devam eden Maggie Gyllenhaal, bir süredir bu topluluğun arasına katılmaya gün sayıyor.

Son olarak 74. Cannes Film Festivali’nde jüri üyeliği yapan Gyllenhaal, bir başka başat film festivaline, bu sefer ilk uzun metraj çalışması ile yarışmak için uçuyor. The Lost Daughter’ın 78. Venedik Film Festivali Ana Yarışma seçkisine eklendiğini öğrendiğimizde, beklenti dalgası da oldukça yükselmişti doğal olarak. Fakat filmin -oldukça iddialı oyuncu kadrosu da göz önüne alındığında- şimdiye kadar dağıtımcı bulamamış olması, kafalarda kimi soru işaretlerinin belirmesine sebep olmuştu. Neyse ki bu bilinmezlik durumu son buldu; filmin haklarını Netflix’in elde ettiği ortaya çıktı.

The Lost Daughter projesine dair heyecanlanacak o kadar çok şey var ki… Bunların en başında kaynak materyal geliyor şüphesiz. The Lost Daughter, dahiyane Napoli Romanları serisi HBO tarafından çok başarılı bir şekilde ekrana taşınan yazar Elena Ferrante’nin aynı isimli romanından uyarlandı. 

Gyllenhaal, aslında ilk başta yazarın The Days of Abandonment isimli kitabını uyarlamak istediğini fakat iznin çoktan başkasına verildiğini söylüyor. Romanı bitirdiğinde anne, sevgili veya kadın, herhangi bir kimliğiyle bu dünyada deneyimlediklerinin ilk defa yüksek sesle ifade edildiğini düşünmüş. Teklifini Ferrante’ye ileteceği bir mektup yazabilmek için tam 1 ayını harcamış ve sonuç olarak yazar, filmi onun yönetmesi şartıyla kendisine yeşil ışık yakmış.

Erken yaşta anneliğin getirdiği dehşet, kafa karışıklığı ve gerilime dair

Yönetmenin annelik, cinsellik, kadınlık ve arzu hakkındaki gizli gerçekler hakkında olduğunu söylediği uyarlama; anlatısını yolları bir yaz tatiline kesişen karakterler ekseninde kuruyor. Bir üniversitede profesör olan, tek başına yolculuğa çıkmış Leda’nın (Olivia Colman) gözleri sahildeki bir anne ile kızına takılıyor. Aralarındaki gürültülü, tehditkâr, zorlu ilişkiye tanık oldukça rahatsız oluyor; erken yaşta anneliğe dair dehşet, kafa karışıklığı ve gerilimle örülü anıları hafızasında beliriyor. Bu duygu karmaşası içinde, genç bir anneyken yaptığı kimi seçimler ve bunların sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda hissediyor kendini.

Odaktaki Leda’ya hayat verecek Olivia Colman’ın yanı sıra kadro yer alan isimler, belki de ödül sezonu yarışçılarından biri ile karşı karşıya olduğumuza dair sinyaller vermekte. Künyede Dakota Johnson, Jessie Buckley, Ed Harris, Peter Sarsgaard, Dagmara Dominczyk ve Normal People’ın ardından ilk defa bir sinema projesinde yer alan Paul Mescal’ın isimleri var. Ekip çekimleri New Jersey’de gerçekleştirmeyi planlasa da pandemi şartları nedeniyle set Yunanistan’a taşınmış.

31 Aralık’ta Netflix kataloğuna eklenecek The Lost Daughter’dan gelen ilk görseller, hemen aşağıda.