Yaşa takılanlar: Massive Attack - Heligoland
Yazı: Öykü Naz Gümüş
Massive Attack’in 2003’teki 100th Window albümü sonrası yedi yıllık sessizliğini bozan beşinci uzunçaları Heligoland, 15 yıl sonra bile farklı ruh hâllerine eşlik etmeye, yeni prodüksiyonlara ilham vermeye devam ediyor. Söz konusu albüm, 1998’deki Mezzanine albümünün ardından Grant “Daddy G” Marshall’ın yol ayrımı sonrası gruba geri dönüşünü de taçlandırıyor üstelik.
Her dinleyişte duyuların farklı kıvrımlarına dokunan, gizemini yitirmeyen bir albüm Heligoland. Kulağa çarptığı anda melankolik bir tanışıklık sunsa da hâlâ taze hissettirmeye devam ediyor. 8 Şubat 2010’da Virgin Records etiketiyle yayımlanan albümün 15. yaş gününde, Massive Attack – Heligoland ve ardındakilere dair 20 bilinesi şeyi sıraladık.

Albümün ismine dair
*Albümün ismi, Almanya’nın Kuzey Denizi’ndeki Heligoland takımadalarından geliyor. Robert “3D” Del Naja, graffiti geçmişinden gelen gözle, “şekli hoş” diyerek seçiyor bu kelimeyi. Kelime olarak “Holy Land” (Kutsal Topraklar) anlamına gelen bu adanın tarihindeki ilginç detaylara (A’dan Z’ye: Massive Attack) sonradan ilgi duyuyorlar.
*İkilinin Bristol stüdyolarındaki röportajda paylaştığına göre bu isim, sadece bir yer ismi olmanın ötesinde, farklı karakterlerin -bazen uyum içinde, bazen de çatışarak- bir arada bulunabileceği simgesel bir mekân.

Fotoğraf: Richard Ecclestone, 2005
Prodüksiyona dair
*Massive Attack’in stüdyo süreçlerinin her zaman kolay geçmediği malum. Daddy G, bir röportajında Massive Attack’in her albümde bir üyesini kaybettiğini ve 3D ile arasındaki ilişkinin yıllar içinde kardeşçe sevgi ve nefret arasında gidip geldiğini söylüyor. 100th Window kayıtları sonrasında aralarındaki dinamiğin kopma noktasına geldiği ikili, Heligoland ile tekrar stüdyoya dönüyor. Yani albüm, Massive Attack’in iki kişilik çekirdek formatta ürettiği ilk proje.
*Albümün kayıtları 2005-2009 arasında, Bristol’den Londra’ya, oradan New York’a uzanan çok duraklı bir macera. Londra’daki Studio 13, Brooklyn’deki Stickydisc Recordings ve New York’ta Tim Goldsworthy ile yapılan kayıtlara kadar, ekip şarkıları ufak ufak işleyip sonunda Damon Albarn’ın Bristol’deki stüdyosunda son şeklini vermiş.
*İşin ilginç yanı, albümün birkaç farklı versiyonunun olması. Daha önce iki-üç ayrı taslak albüm oluşturup sonra hepsinden vazgeçmişler. Virgin Records albümü artık yayımlamak istese de ekip, Damon Albarn’la stüdyoya dönüp bazı şarkıları baştan yaratmaya karar veriyor.
*İkilinin The Skinny’den Dave Kerr ile paylaştığına göre esas yoğun üretim son 10 aya yayılmış. Daha önce kaydedilen parçalar aynı isimleri taşısa da müzikal, vokal ve yapısal açıdan içerikleri tamamen değiştirilmiş. Bunun ardında da önceki albümlerin ses dünyasından farklı bir yöne evrilme isteği yatıyor. Çünkü “ancak bu şekilde ne yaptığımız konusunda kendimize güven duyabiliyorduk” diyor ikili.
*3D, Daddy G ve albümün prodüksiyon koltuğundaki, Mezzanine’in ses dünyasının mimarı olarak anılan Neil Davidge, 100th Window’un yoğun elektronik atmosferinden sıyrılıp daha organik bir ses arayışına girdiklerini söylüyor. Daddy G’ye göre Heligoland ortak bir ruh yaratmakla ilgili. Onun sözleriyle “daha çok bir aile hissi, bir birliktelik meselesi; 100th Window’daki ego gösterisine benzemiyor.”
*New York’ta mütevazı bir stüdyo kabininde kaydedilen canlı davullar, yalın bir şekilde düzenlenirken, elektronik davullar ise bütünüyle dijital yoldan işlenmiş. Böylece enstrümanlar daha net duyulabilir hâle gelmesi mümkün kılınmış ve parçalar arasındaki kontrastlar daha keskin bir hâl almış. Şarkı formları da klasik nakarat-köprü formüllerinden farklı, her parça kendi içinde küçük bir hikâye gibi akıyor.
*“Stüdyodayken geleceğe yönelik bir şeyler yarattığınızın farkındasınızdır, sahnedeyken ise her şey o anda gerçekleşir” diyen ikili, albümün önceden hazırlanmış bir yapıdan ziyade, müziğin anlık olarak yaratıldığı ham hissiyatı yakalamaya çalışmasını hedeflemiş.

Albüm kapağına dair
*Massive Attack geleneği bozmuyor; Protection’dan bu yana olduğu gibi kapak tasarımı yine Tom Hingston ve 3D imzası taşıyor. 3D, kendi resimlerinden esinlenerek oluşturulan kapağa renk körü olduğundan sprey boyalarını etiketleyerek çalıştığını anlatıyor bir röportajında.
*3D’ye göre albüm kapağındaki figür, reality TV ve popüler kültür tarafından yaratılan sahte gerçekliklere bir tepki. “Gerçekliğin yerine başka bir gerçekliği koyuyorsunuz ama o gerçek, tamamen yapay” diyor.
*Siyah-gri gökkuşağı ise, reklam sektöründe gökkuşağının sürekli mutlulukla ilişkilendirilip bir pazarlama stratejisi olarak kullanılmasına inat, “size mutluluk vadetmeyecek, altında da altın yok” mesajıyla tasarlanıyor.
*Albümün Londra metrosuna yerleştirilmesi planlanan reklamlarda kapak görselinin “graffiti” algısı yaratır diye sansüre uğradığını da hatırlatalım. BBC’nin haberine göre yerel otoriteler, “sokak sanatı” algısı oluşturmaması için görselde düzeltmeler yapılmasını talep etmiş.

İş birlikleri ve şarkılara dair
*Albümde Damon Albarn, Martina Topley-Bird, Guy Garvey, Hope Sandoval, Tunde Adebimpe ve tabii ki Horace Andy gibi isimler yer alıyor. 3D’ye göre Heligoland, farklı kültürel geçmişlerden gelen kişiliklerin bir araya gelmesiyle doğan kaçınılmaz çelişkiler ve insan doğasının ortak özellikleri üzerine şekillenmiş. Şarkıların çoğu, vokal performansların ötesine geçen iş birlikçi izler taşıyor.
*İkilinin albümün en zorlayıcı parçalarından biri olarak tanımladığı “Atlas Air” için beş farklı versiyon kaydedilmiş. İlk adı “Marrakesh” olan parçanın tutsaklık ve işkence gibi temaları ele alan bazı kısımları, gücü ellerinde tutan ve bu tür olayları gerçekleştiren insanların bakış açısından yazılmış.
*Hope Sandoval vokaliyle dikkat çeken “Paradise Circus”, stüdyo ortamında değil; tamamen uzaktan yürütülen bir sürecin ürünü. Massive Attack’in çoğu ortak üretimi, sanatçılarla birebir çalışılarak gerçekleştirilirken, “Paradise Circus” dosya transferi üzerinden tamamlanmış. 2023’te Daddy G, Ghostpoet’i parçanın yeni bir versiyonunu seslendirmesi için davet etti ve bu versiyon, aynı yıl gösterime giren Luther: The Fallen Sun filmi için tema müziği olarak kullanıldı. Şarkı, Daddy G ve Stew Jackson tarafından POST sanatçı ismiyle yayımlandı.
*Horace Andy’nin karakteristik vokaliyle zenginleşen “Girl I Love You”, alışıldık Massive Attack sound’unun devamı olarak görülse de 3D’ye göre Andy, klasik reggae köklerinden geliyor, ancak Massive Attack’in müziğinde çok farklı yerlere evriliyor. Independent’a anlattıklarına göre, Andy’nin Jamaika’daki eski dostları onun Massive Attack ile olan iş birliklerini “garip Beyaz müziği” olarak tanımlıyormuş.

*”Flat of the Blade” parçasının, Massive Attack konserlerinin eşlikçisi LED tipografilerini tasarlayan United Visual Artists ile birlikte Victoria & Albert Müzesi’nde sergiledikleri Volume isimli enstalasyondan ilhamla yaratıldığını anlatıyor 3D. Kurulan dev ses düzeni, havada uçuşan trampetler ve kick davullarıyla Saving Private Ryan’ın açılış sahnesinin seslerini hatırlatıyormuş ona. Şarkıyı dinledikten sonra, vokalist Guy Garvey de yazdığı sözlerle parçanın askeri temasını güçlendirmiş.
*Albümün tanıtımı için yayımlanan sekiz düşük bütçeli filmden birine eşlik eden, Damon Albarn vokalindeki “Saturday Come Slow”’un yer aldığı klip, insan hakları örgütü Reprieve ile yapılan iş birliğiyle dikkat çekiyor. Adam Broomberg ve Oliver Chanarin yönetmenliğindeki kısa filmde, Guantanamo Körfezi’ndeki ABD askeri hapishanesinde tutulan Ruhal Ahmed’in, yüksek sesli heavy metal müziğin bir işkence yöntemi olarak kullanılmasına dair anlattıkları yer alıyor.
*Dazed Digital’a verdikleri bir röportajda yönetmenler, sesin insan vücudu üzerindeki fiziksel etkisini araştırmaya başladıklarında, Cambridge Üniversitesi’ndeki akustik mühendisleri ve akademisyenlerle işbirliği yaptıklarını söylüyor. Bunun sonucunda, insanın kendi sinir sisteminin sesini dahi duyabileceği kadar sessiz bir ortam sağlayan Cambridge Üniversitesi’ndeki yankısız odada çekimler gerçekleştirildi. Hâlâ izlemeyenler için tek tık uzakta.
