Müzikli mekânlar yanıtlıyor: Kargart

Mart 2020’den beri süren belirsizlik ve yardımsızlık realitesinde kapılarını hiç açamayanlar, bar ruhsatı olan işletmeler oldu. Bant Mag. No:74’te mikrofonu Ankaralı esnafın örgütlediği Kafe-Bar-Restoran Çalışanları ve İşletmecileri Dayanışma Platformu KABARE’ye; İzmir’den ve İstanbul’un farklı semtlerinden (halen ve şimdilik devam edecek gücü aramaya çabalayan) bazı müzikli mekânlara uzattık. Zaten pandemi öncesinde de birçok anlamda pamuk ipliğine bağlı bir alanda çalışan bu mekânlar için bu süreç neye dönüştü? Devam edebilmek için nasıl yollara başvuruyorlar? Bu süreç neler gösteriyor? Önümüz nasıl görünüyor?  

Kargart / Kadıköy, İstanbul

“Dışarıda, özellikle sektörün dışındaki insanlar açılma konusunda dernekler, kolektif ve oluşumlar aracılığı ile yapılan baskıyı sanki bir şımarıklık gibi görüyor olabilir. Ancak daha ilk baştan itibaren yasakların uygulandığı alanlar ve uygulanma şekliyle ilgili dengesizlikler nedeni ile tepki gösterdiğimiz de anlaşılmalı.”

“2020’nin 16 Mart’ında İçişleri Bakanlığı’nın ilgili genelgesi ile kapatıldığımızda tüm diğer işletmeler gibi durumun vehametinin çok farkında değildik. Zaten bir önceki hafta sonundan işler ciddi şekilde düşmüştü ve hastalık söylemleri arttığından biz kendimiz ‘Acaba bir iki gün kapatsak mı?’ diye içimizden geçiriyorduk. İşin doğrusu bu sürecin maksimum 15-20 günü bulacağını düşünüyorduk.  Vakit ilerledikçe işin öyle olmadığını gördük tabii. Personelimizin K.Ç.Ö. işlemlerini yapıp en azından o belirsizliği aradan kaldırdık. Düzenli olarak toplanıp nasıl bir yol takip edeceğimizi konuştuk. Biz de dahil tüm personel bu süreçte sektör içi veya dışı ekstra işler peşinde koşturdu. Özellikle haziranda lokanta ve kafelerin açılması, en azından özellikle K.Ç.Ö. ve benzeri desteklerden faydalanamayan birçok arkadaşımızın harçlığını, kirasını çıkartmasını sağladı. Ancak tekrar kapanınca bu kanal da kapanmış oldu.”

“Çalışanlar açısından en büyük sıkıntı tabii ki aylık kazandığımız minimum gelire göre kiralık evlerde yaşadığımız, ona göre tüketim yaptığımız ve herkes gibi yine ona göre gelecek planlarımızı yaptığımız için bu süreç içerisinde maddi olarak ciddi sıkıntıya düşüldü. Varsa birikimler harcandı ve imkânı olan herkes gibi kredi çekilerek borçlanıldı. Benzer sıkıntılar işletme içinde geçerli. Hiç açılmasa bile sabit aylık masrafları olan yerler doğası gereği. Sabah dükkân kapısını açtığınız anda gider taksimetresi çalışmaya başlıyor. İleriye dönük yapılacak yatırımlar, içerikler vs. hepsi dondurulmak zorunda kaldı bu da bize doğal olarak bir seneyi kaybettirmiş oldu. Zaten gittikçe ağırlaşan vergi baskısı ile yürütmesi daha da zorlaşan bu işte bir de dükkânı kapalı tutmak başlı başına uçurumun kenarından sallanmaya benziyor.” 

“Dışarıda, özellikle sektörün dışındaki insanlar açılma konusunda dernekler, kolektif ve oluşumlar aracılığı ile yapılan baskıyı sanki bir şımarıklık gibi görüyor olabilir. Ancak daha ilk baştan itibaren yasakların uygulandığı alanlar ve uygulanma şekli ilgili dengesizlikler nedeni ile tepki gösterdiğimiz de anlaşılmalı. Yoksa kimse kendini bile isteye hastalığın kollarına atmaya niyetli değil. Bizler ne olacağına dair uzun süre açıklama alamazken yaz aylarında turizm yürüsün diye fiziken ve içerik olarak aynı işletmelerin açılması, işin düzelmesi için bir türlü genel kapatma kararlarının verilmemesi, AVM’lerin açık olması gibi durumlar ister istemez bizleri süreci sorgulamaya yönlendiriyor.  Aslında satırlarca yazabilirim ama eminim diğer katılımcı arkadaşlar zaten yer verecektir farklı ayrıntılara.”

“Kısaca her ne kadar çeşitli destek ve kredi başvurularında bulunsak bile işin doğrusu aldığımız yardımlar aslında okyanusta 70 cl. şişe kıvamında diyebiliriz. Üstelik bu desteklerin bir kısmı zaten borçlandırma şeklinde oldu. Oysa beklentimiz özellikle bu süreç ve açılış sonrası en az bir belki daha uzun bir süre en azından vergiler ve diğer resmi ödemeler ile ilgili (tabii ki çalışanın sigorta hakları zarar görmeyecek şekilde) kolaylıklar sağlanması idi. Risk haritasına göre açılma dedikodularının denk geldiği şu günlerde ‘haydi yarın açın’ dense işletmelerin kendini toparlaması en iyimser şekilde zaten en az bir yılı bulacak.”

“Biz şartlar ne olursa olsun zaten mümkün olduğunca yakın ilişkide olduğumuz iş arkadaşlarımızla iletişimi ve dayanışmayı koparmadan, enseyi karartmadan devam etme tarafındayız. Şartlar ne olursa olsun hayat devam ediyor ve karamsarlığın da insana hiçbir faydası yok.  Birbirimize destek olmaktan başka şansımız yok. Çünkü genel iklime baktığımızda sadece çalıştığımız sektör değil seçtiğimiz hayat tarzı, inandığımız değerler üzerinden de resmi yerler tarafından pek umursanmayan, görülmeyen bir yerdeyiz. O sebeple bir arada olup, arkadaş ve dostluklarımızı daha değerli hale getirebileceğimize inanıyoruz. Zaten işin finansal kısmını katmazsak ancak bu şekilde ayakta durabiliriz. Ancak bu ortada dönen hata ve haksızlıkları dile getirmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.” Murat MRT Seçkin

“Dayanma gücünün sınırlarından nereye?: Müzikli mekânlar yanıtlıyor” dosyasını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.