Müzisyenlerden mektuplar: Akkor

Bant Mag. No:74’te müzisyenlerin farklılaşan hisleri, gerçeklikleri ve deneyimlerine kulak verelim istedik. Pandemi ve yaşanan türlü gelişmeler müziğe olan yaklaşımlarını nasıl değiştirip dönüştürüyor? Yeni üretimlerinde nasıl izler sürülebiliyor? Neler onları motive ediyor? Neler öğreniliyor? Neler çok can sıkıcı? Neler “devam” dedirtiyor? Sorularımızı Türkiye ve dışarıdan pek çok müzisyene, DJ’e yolladık. Yanıt alabildiklerimizden size mektuplar topladık.  

2020’ye Durma isimli 7 şarkılık albümünü bırakan Akkor yanıtlıyor.

“Bir senedir sektör olarak mevcut hâli, işsizliği, gelirsizliği ve bunun sonucu ortaya çıkan motivasyon kaybını ifade edecek bir ses yaratamadık Türkiye’de.”

“Ben hâlihazırda 3 seneye yakın çalışmış olduğum son albümüm Durma’ya odaklanmış haldeydim pandemi başlarken. 13 Mart, Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemiyi dünyaya ilan ettiği gün, albümün yayınlanma tarihi aynı zamanda. Hâliyle, heyecanla beklediğim, aylarımı vererek surround ses düzeni için hazırladığım lansman konseri ve albüm turnesinin tamamını iptal etmek zorunda kaldım. Duruma uyumlanmamış dünyaya albümün duyurusunu yapmak dahi zorlu bir işe dönüştü. Müziğime verdiğim emeğin karşılığını bulamamış gibi hissettim, hem manevi hem de maddi anlamda. Zamanla, bu bireysel tepkinin bireysel bir duruma karşı olmadığının idrakıyla büyük resme odaklandım. Son bir senedir müzik sektörü çok durgun, neredeyse hiç hareket yok, hâliyle umut kırıcı bir ortam var. Dinleyiciye ulaşmak oldukça zorlaştı. Dijital mecralarda gösterim yeri olmayan bir eser üzerine çalışmak havanda su dövmek gibi hissettiriyor bazen. Peki iç dünyamda ve stüdyomda neler değişti derseniz, aslında çok az şey. Yaratma dürtüsü maddiyat ile ilgili bir noktadan kaynak almıyor, hayatın insanın iç dünyasına yansımasını bünyesinde barındırıyor. Bu minvalde müziğe ve yaratıcılığa yaklaşımım şartları zorlaşan dünya halleri ile beslenmeye devam ediyor. Dünya değişti, hayata dair meseleler değişti, gelişti, haliyle söylenecekler ve yazılacaklar da biçim değiştirdi, ancak azalmadı ya da değersizleşmedi. Ben andan, kendi anlık halimden beslenerek müzik yazıyorum, anların getirdiklerini söylemeye değer buluyorum, söylemeye değer bulduklarımı anlarıma dâhil ediyorum. Pandemi sürecinde yeni albümüme odaklandım. Albümün çerçevesi ortaya çıktı ancak son hâline bir miktar daha yolu var. Hayatlarımız rutinleşti ve sıkıcı bir hal aldı, bu durum müziği de etkiliyor elbet. Bir savunma mekanizması olsa gerek, yeni üretimlerim daha tansiyonlu ve tempolu bir üslup çerçevesinde şekilleniyor.”

“Yaşadığımız bu süreç bana hepimizin farkında olduğu ancak alışageldiği, müzik sektörü içindeki dayanışmasızlık ve bireysellik kaynaklı çözümsüzlük durumunun ne kadar büyük bir sorun olduğunu gösterdi. İlk imtihanda çakıldığımızı düşünüyorum. Bir senedir sektör olarak mevcut hâli, işsizliği, gelirsizliği ve bunun sonucu ortaya çıkan motivasyon kaybını ifade edecek bir ses yaratamadık Türkiye’de. Müziğin ve sanatın bizim coğrafyamızdaki kültürel yeri de kendini maddi zorluklara karşı ilk feda edilen tüketim/eğlence kalemlerinden birisi olarak yeniden gösterdi. Önümüzdeki aylarda müzik emekçilerinin tek vücut olabildiğini, mevcut durumu birlikte göğüsleyebilme becerisine sahip olduğumuzu, dinleyicilerin ve devletin bu sektörün arkasında durduğunu görmek yegâne dileğim.”

“Nasıl günler bu günler: Müzisyenlerden mektuplar” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No: 74’e ulaşabilirsiniz.