Ocak 2023: 23 süper albüm

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, Güven Yalın, İlayda Güler, Seray Soylu

Ocak ayından yerli – yabancı karışık 23 süper albüm. Sıralama kronolojik.

6 Ocak: Beatriz Ferreyra – Senderos de luz y sombras
(Recollection GRM)

Musique concrète geleneğinin ilham verici figürlerinden biri olan 85 yaşındaki Arjantinli besteci Beatriz Ferreyra’dan astrofizikten beslenen iki kompozisyonu buluşturan bir albüm. 1960’larda katıldığı teorik ve deneysel ekip Groupe de Recherches Musicales tarafından verilen siparişle hazırlanan Senderos de luz y sombras, zihnin şuursuz olduğu anları işitsel olarak yansıtma niyetiyle kurgulanmış 16 kanallı bir eser.

6 Ocak: Asian Glow & sonhos tomam conta – dreamglow
(Longinus Recordings)

Güney Kore’den post-hardcore ve shoegaze harmanı bir albüm. Huzuru kaosta ve karanlıkta bulanlar için birebir. Hoparlörünüzün patlayıp patlamadığını kontrol ettirecek kapanış şarkısı “desencontros”, boğaz yırtan çığlıklara eşlik etme isteği uyandıran “hangthemall” ve yayımlanmamış bir Twin Peaks müziği gibi tınlayan “whispering desolate graves” favorilerimiz.

6 Ocak: Iggy Pop – EVERY LOSER
(Gold Tooth)

Iggy Pop diskografisinin tam 19. stüdyo albümü! Andrew Watt’ın kurucusu olduğu ve Atlantic Records bünyesinde faaliyet gösteren Gold Tooth etiketiyle yayımlanan ilk albüm olan Every Loser’ın prodüksiyonunda da bizzat Watt’ın imzası var. Iggy Pop denince akla gelen hemen her şey var burada: Bangır bangır riffler, hayret uyandıran enerji patlamaları ve dile dolanan sözler.

6 Ocak: Nag – Human Coward Coyote
(Convulse Records)

Atlantalı punk grubu Nag, durmak bilmiyor. 2022’ye iki uzunçalar sığdıran ekip yeni yılı da cayır cayır bir albümle açtı. Human Coward Coyote, bütünüyle reverb havuzuna bandırılmış, retro dokular barındıran bir gotik punk güzelliği. 10 şarkılık akışında yer yer ayakların yerden kesildiğini, yer yer zihnin karıncalandığını hissedebilirsiniz.

13 Ocak: Ryuichi Sakamoto – 12
(Milan Records)

Kanser tedavisi sonrasındaki yaşantısını bir işitsel günlüğe dönüştürmüş Ryuichi Sakamoto. Ağır hislenimler, yoğun synth kütleleri ve acelesi olmayan piyano dokunuşlarıyla kulakların içine sızıyor. 50 yıllık bestecilik kariyerinin belki de en kişisel kaydı olan 12’deki parçaların isimleri de bir günlük gibi isimlendirilmiş. Sindirmesi de içinden çıkması da oldukça zor.

13 Ocak: Billy Nomates – CACTI
(Invada Records)

Tor Maries’in müzikal alter egosu Billy Nomates, toplumsal baskılara değindiği şarkılarında “hayır” demenin gücünü ya da tembelliğin yıkıcılığını dillendiriyor. 2020’de ilk albümü Billy Nomates’i, 2021’de de beş şarkılık Emergency Telephone EP’sini yayımlamıştı Bristol çıkışlı müzisyen. Şarkı yazarlığını yine kişisel olandan hareketle kurgulamaya ve zihnini kurcalayan her şeyi dışa dökmeye devam ediyor. CACTIi  albümünün prodüktörlüğünü Billy Nomates ve James Trevascus paylaşmış.

13 Ocak: Joesef – Permanent Damage
(AWAL Recordings)

Evet, hakkında çok konuşturan Permanent Damage, yılın ilk “büyük ilk albüm”ü olabilir. İskoç soul vokalisti Joesef, incelikli bir söz yazarlığını; hem kirletmekten hem cilalamaktan çekinmediği, şarkıdan şarkıya evrilen sonik atmosferlerle buluşturuyor bu koleksiyonda. 

13 Ocak: Rozi Plain – Prize
(Memphis Industries)

Işıkları kendinden kıstıran albümler vardır ya? Londralı müzisyen ve besteci Rozi Plain’in yeni albümü de onlardan biri. Uysal, şairane, dost canlısı, narin bir atmosferden sesleniyor. Döngüsel gitar arpejlerinin yarattığı dokulara, Rozi Plain vokalleri pek yakışıyor doğrusunu söylemek gerekirse. 

20 Ocak: Mac DeMarco – Five Easy Hot Dogs
(Mac’s Record Label)

Atlayın, yola çıkıyoruz! Tamamı enstrümantal parçalardan oluşan Five Easy Hot Dogs, Los Angeles’tan Utah’a uzanan yolculuğu sırasında Mac DeMarco tarafından alınan kayıtları albümleştiriyor. Gezintisi sırasında farklı kişilerle tanıştığını söyleyen jizz jazz ustası kayıtları, otel odalarında ve yolculuk sırasında tanıştığı insanların evlerinde yapmış. Yanına aldığı ekipmanları mümkün olduğunca taşınabilir tuttuğunu belirten DeMarco yolculuğa çıktığında, albüm hakkında aklında bir taslak fikrin, konunun ya da tınının olmadığını; her şeyin yolculukta geliştiğini belirtiyor ve ekliyor: “Bu albüm yatıp yuvarlanmak nasıl hissettiriyorsa öyle hissettiriyor.”

20 Ocak: Belle and Sebastian – Late Developers
(Matador) 

1996’dan beri aktif olan grup, son dönem işlerinde olduğu gibi bu kayıtta güncelliklerinden ödün vermeden dönüp gençlik yıllarını yad etmenin bir yolunu buluyor. Pete Ferguson, nam-ı diğer Wuh-Oh işbirliğinden doğan, albümün çıkış teklisi “I Don’t Know What You See In Me” kalan on şarkıdan ve grubun önceki işlerinden tarz olarak büyük ölçüde ayrılsa da “Juliet Naked”, “Do You Follow” ve albümün bir kapsüle sıkıştırılmış hâli “When We Were Young”da alışık olduğumuz Belle and Sebastian sound’unu en cilalı şekliyle bulmak mümkün. 

20 Ocak: Indefinite Time Period – Bizi Hatırla. Çünkü Biz De Yaşadık, Sevdik Ve Güldük
(Mevzu Records)

Grubun ismine yaraşır şekilde, yaklaşık sekiz yıl önce kaydedilmiş ve üzerimize salınmak için doğru zamanı beklemiş bir gizem. 15 dakikalık iki parçadan oluşan albüm, screamo ve ambient stillerine sırtını yaslasa da nihai karışıma doğu makamları, senfonik ve elektronik katmanlar da sızmış. Daha önceleri Lost In Bazaar, Noisy Sins of the Insect, Sakatat ve Stevan Filbovic gibi gruplarıyla tanıdığımız Burak Meral, Onur İlhan ve Alper Erkut üçlüsünden oluşan Indefinite Time Period, çağırdığı duyguların üzerinize yapıştığı ve kolay kolay çıkmadığı bir ses âlemi yaratıyor.

20 Ocak: Kali Malone (featuring Stephen O’Malley & Lucy Railton) – Does Spring Hide Its Joy
(Ideologic Organ)

Tematik ve drone temelli ses bütünleriyle defalarca büyüsüne kapıldığımız Kali Malone’un, pandeminin ilk döneminde kaydedilmiş albümü. Çiçeklerin açması ve yeniden uyanışla kodlanan bahar aylarına farklı bir açıdan bakıyor ve mevsimi yalnızlıkla, hareketsizlikle bağdaştırıyor. Gitarda sayısız drone / doom projesinin ardındaki isimlerden Stephen O’Malley, çelloda ise İngiliz müzisyen Lucy Railton; bu tasviri mümkün kılan dokunuşlarla Kali Malone’a eşlikçi.

20 Ocak: John Cale – MERCY
(Domino Recording Co.)

The Velvet Underground günlerinden beri farklı ifade biçimlerini deneyimlemeyi sürdüren John Cale, bu albümde ilhamını Laurel Halo, Weyes Blood, Sylvan Esso, Animal Collective gibi beraber çalıştığı müzisyenlerden alıyor. Asla ilk dinleyişte anlaşılan sözler yazmayan Cale, bu albümde de kapalı cümlelerinden anlam çıkarma işini dinleyiciye bırakıyor. Avangart bir ses dünyasına imza atan, üst üste binmiş synth katmanlarından kaçınmayan müzisyenin 80 yaşında kendini yenilemekten vazgeçmemesi başlı başına ilham verici. 

20 Ocak: Kaptan Kadavra – Mental Yara
(Bağımsız)

Groove ve death metal arasında mekik dokuyan Ankaralı grup Kaptan Kadavra’dan ikinci albüm. Nazik bir açılış yaparak “Hepimiz insanız” hatırlatmasında bulunan Mental Yara, sonrasında farklı insanlık hâllerini çığlık çığlığa masaya yatırıyor. Sıkı riffler, nabız yükselten senkoplar ve sürükleyici bir kurguyla yaklaşık 45 dakika boyunca sağa sola savuruyor dinleyeni. Basçı Gürkan Gürler kapak görselinde yine harikalar yaratmış.

20 Ocak: Ladytron – Time’s Arrow
(Cooking Vinyl)

Son olarak 20 yaşına giren Light & Magic albümü için nostalji yaptıran bir reissue ile karşımıza çıkan İngiltere electro-pop sahnesinin köklü grubu Ladytron, yeni yılı yeni bir albümle karşıladı. 10 şarkılık albümün ateşini geleceğin distopyayı alt edeceğine yönelik beslenen umut yakmış. Düşsel, ağır ağır kavrulan ve zamanla kusursuz bir şekilde örtüşen bir kayıt.

20 Ocak: Woman Life Freedom 
(Apranik Records)

İranlı bir düzine kadın müzisyen, İran İslam Cumhuriyeti’nde yaşayan kadınların mücadelesine destek olacak bir yardım fonu toplamak amacıyla bir araya geldi. “Zan, Zendegi, Azadi”den çevrilerek Woman Life Freedom adıyla yayımlanan 12 parçalık bir derleme albüme dönüşen bu buluşmadan elde edilen gelirin tamamı; aile içi şiddet, bağımlılık, evsizlik gibi sorunlar yaşayan İranlı kadın ve çocuklar için çalışan yardım kuruluşlarına aktarılacak.

20 Ocak: Tuulikki Bartosik – Playscapes
(Efni Records)

Fin akordeonist ve besteci Tuulikki Bartosik, hayatının farklı dilimlerini ve kat ettiği farklı yolları masaya yatırmış ve her birine sonik karşılıklar inşa etmiş. Derinlikli ve daima dönüşen bir işitsel kurguyla Playscapes treni Finlandiya’dan Japonya’ya, İngiltere’den İsveç’e farklı durakları kat ediyor. Alan kayıtları, yöresel melodiler ve gergin sekanslar bir arada.

20 Ocak: The C.I.A. – Surgery Channel
(In The Red Records)

Söz konusu Ty Segall ise yeniliklerin asla bitmeyeceğine geçtiğimiz yıllarda birçok kez tanık olduk. Taptaze projesi The C.I.A.’de eşi Denée ve Cairo Gang üyesi Emmett Kelly’yle karşımızda modern rock’n’roll’un yıldız figürü. Albümün ilham havuzu alabildiğine geniş: Krautrock numaraları, grunge titreşimleri, 70’ler patlamaları; Surgery Channel’da hepsine yer var. 

20 Ocak: The Murder Capital – Gigi’s Recovery
(Human Season Records)

Son yıllarda fokurdayan Dublin post-punk sahnesinden The Murder Capital’ın ikinci uzunçaları. 12 şarkıya bölünen 45 dakikada hem kederlendiriyor hem coşkuyla dolup taşırıyor hem sakinleştiriyor. John Congleton imzalı prodüksiyonuyla da sözleri ve şarkı kurgularıyla da çeşitlenmeyi önceliklendiren bir grubun elinden çıktığını her ânında hatırlatıyor.

27 Ocak: Ava Max – Diamonds & Dancefloors
(Atlantic Records)

Aslında utangaç ve mahremini paylaşmaktan hoşlanmayan biri Ava Max ancak tüm bu hayal kırıklıklarının izini yüksek enerjili bir müzikle anlatma fikri, öz gücünü pekiştiren bir yakıta dönüşmüş. Ruhunu ezen şarkı sözlerini iyimser melodilerle eşleştirmek, ağlayarak dans etmek kendini yeniden bulmasını sağlamış. Britney Spears, Rihanna, Taylor Swift gibi yıldızlarla çalışan Kanadalı hit üreticisi Cirkut prodüktörlüğünde kaydedilen Diamonds & Dancefloors, müzisyen tarafından ailesinden öğrendiği dayanıklılığın bir yansıması olarak tanımlanıyor.

27 Ocak: Lakecia Benjamin – Phoenix
(Whirlwind Recordings)

Her kaydında yüzünü başka manzaralara çeviren New Yorklu alto saksafoncu Lakecia Benjamin’in büyük kısmı orijinal bestelerinden oluşan dördüncü uzunçaları. Nefes alıp vermenin ötesinde akılda kalıcı cümleler sarf eden bir organizmayı dinliyoruz Phoenix’te. Nefesliler, tuşlular, perküsyonlar ve insan seslerinin sürükleyici diyaloglarına kulak kesildiğimiz albüm, ismini dünyanın COVID-19 sonrası yeniden ayaklanma çabasından alıyor. 

27 Ocak: Tolouse Low Trax – Leave Me Alone
(Bureau B)

Detlef Weinrich’in karanlık ve hızla kana karışan kulüp prodüksiyonlarını üzerimize savurduğu Tolouse Low Trax’in beşinci uzunçaları. Yine olabildiğince çiğ, tekinsiz ve tuhaf seslerin peşinde. Leave Me Alone’da, önceki işlerine kıyasla dub ve electronica etkileşimleri daha ön planda. “White Flicker”ın oyunbaz motifleri ile “Impure Nature”ın iç gıdıklayan bas yürüyüşü arasında bir yerlerde rastlaşmamız muhtemel.

27 Ocak: Oozing Wound – We Cater to Cowards
(Thrill Jockey)

Chicago’nun gürültülü patırtılı yeraltı sahnesinde 10 yıldır tam gaz üretimini sürdüren Oozing Wound’dan yeni albüm. Zack Weil, Kevin Cribbin ve Kyle Reynolds üçlüsünün son numarası We Cater to Cowards, plak şirketi tarafından “Grubun bu zamana kadarki en cüretkar işi” olarak tanımlanıyor. Noise, sludge, grunge gibi etiketlerden heyecan duyanlar için haftanın albümü olmaya aday.