Pera Film’den Onur Haftası’na adanmış bir seçki: “Yepyeni Bir Dünya”

Çevrimiçi programlarına hız kesmeden devam eden Pera Film, içinde bulunduğumuz Onur Haftası’nı bir film seçkisiyle kutluyor. 24 Haziran’dan 15 Temmuz’a kadar sürecek “Yepyeni Bir Dünya” isimli program, ismini, bu yılın başlarında aramızdan ayrılan müzisyen SOPHIE’nin aynı adlı şarkısından alıyor.

Seçkide yer alan 4 film de işte, evde, sokakta, var olmaya çalıştığı her yerde yeni bir dünya kurmak için mücadelesini sürdüren kuir karakterlerin yaşamlarından izler taşıyor. Belirtilen tarihlerde, film.peramuzesi.org.tr adresinde çevrimiçi olarak yayımlanacak ve sadece Türkiye’deki izleyiciler tarafından izlenebilecekler.

İşte “Yepyeni Bir Dünya” kapsamında gösterilecek yapımlar…

Knives and Skin (Bıçaklar ve Deri)

Yönetmen: Jennifer Reeder

Midwest kırsalında bir genç kızın ortadan kaybolmasını ve bunun gençler ve ebeveynler üzerindeki etkisini takip eden mistik bir neo-femist gerilim. Yönetmen Jennifer Reeder; büyülü gerçekçilik, müzikal, absürt komedi ve kara film türlerinden aldığı unsurları tekrar yorumluyor.

Wir (Küsmek Yok)

Yönetmen: Faraz Shariat

İranlı bir aileden gelen Parvis, hırsızlık yaparken yakalandıktan sonra, bir mülteci sığınağında kamu hizmeti yapmak üzere cezalandırılır. Burada, kız kardeşi Banafshe Arezu ile İran’dan kaçmış olan Amon’la tanışır ve ona aşık olur. Üçlü, yaz mevsimini gece yarılarına kadar parti yaparak geçirirken, Almanya’ya ait olmadıkları hissi, üçüne de farklı şekillerde eşlik edecektir.

Las Mil y Una (Binde Bir)

Yönetmen: Clarisa Navas

Karakterlerinin açılma ve siber zorbalık, toplum hayatı ve fakirlik, aşk ve şiddet arasında sıkıştığı bu filmde, yönetmen Clarisa Navas çocukluğun narinliği ile yetişkin dünyasının sert gerçekliği arasındaki gitgelleri, belgesel seyredermiş hissi veren, yüzen görüntüler aracılığıyla anlatıyor.

Tracing Utopia (Ütopyanın Peşinde)

Yönetmenler: Catarina de Sousa, Nick Tyson

Belgesel, bir grup gencin kuir ütopyasına dair fikirlerini tartıştığı, birlikte popüler bir video oyunu içinde güvenli alanlar inşa ederek herkesin kendisi olabildiği, daha eşit ve adil bir dünyaya dair bir manifesto yaratmasını anlatıyor.