Refused solisti Dennis Lyxzén ile punk müzik ve dünyanın politik iklimi üzerine

Hardcore / punk sahnesinin kült gruplarından Refused, 18 Ekim’de beşinci albümü War Musici yayınladı. Dinleyiciye alıştığımız Refused’dan farklı bir enerji veren albüm, politik söylemiyle de dikkat çekiyor. War Music turnesinin ilk ayağından sonra grubun vokalisti Dennis Lyxzén ile konuştuk. Yeni albümle ilgili detayları, Refused’un geçmişini ve dünyada olup bitenler hakkındaki fikirlerini dinledik.

Röportaj: Özgür Yılgür – Fotoğraf: Tim Tronckoe

“20 yıl önce yarattığınız müzikle rekabet etmek her zaman zordur ancak War Music’e gelen tepkiler gerçekten olumluydu.”

Merhaba Dennis, yeni albümünüz War Music için tebrik ederim. Dört sene sonra yeni şarkılar üzerine çalışmak nasıl bir histi? Stüdyoda nasıl bir atmosfer vardı?

Çok teşekkür ederim! Albümden çok memnunuz. Aslında süreç tam olarak 4 yıl sürmedi. Freedom (2015) albümünün turnesinden sonra, oldukça hızlı bir şekilde yeni şarkılar yazmaya başladık. Ancak kayıt süreci uzun zaman aldı, çünkü her şeyin mümkün olduğunca iyi olmasını istedik. Albümü bitirmemiz uzun zaman almış olsa bile stüdyodaki atmosfer iyiydi.

Peki War Music’e gelen tepkilerden memnun musunuz?

Evet, gerçekten bizi mutlu eden yorumlar aldık. 20 yıl önce yarattığınız müzikle rekabet etmek her zaman zordur ancak War Music’e gelen tepkiler gerçekten olumluydu. En iyi tepkileri konserlerde aldık. İnsanların canlı çaldığımız şarkıların içine girebilmesi gerçekten harika hissetmemizi sağladı.

Yeni albümün üretim ve kayıt sürecinden bahsedebilir misin biraz? Üretim aşamasında nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Birkaç farklı stüdyoda çalıştığımız bir süreç oldu. Birçok farklı parçayı, puzzle gibi bir araya getirdik diyebilirim. Genellikle Kris (Kristofer Steen / Gitar) ve David (Sandström / Davul) riff ve fikirlerle ortaya çıkıyor. Sonra ben, David ile şarkı sözlerini yazıp vokalleri ekliyorum. Ardından hepimiz bir araya gelip çalışıyoruz. Böylece Magnus (Flagge / Bas) ve Mattias (Bärjed / Gitar) şarkılara dokunuşlarını ekleyebiliyor.

“İnsanların düşüncelerinize ve sözlerinize nasıl tepki vereceğini asla ön göremezsiniz, ancak tek dileğim insanların yazdığım sözlerden ilham alması ve öfkelenmesi!”

War Music’teki şarkılarda dünyanın politik gündemine dair çok güçlü sözler yazmışsın. Özellikle “Economy of Death”de yazdığın sözlerden çok etkilendiğimi söylemeliyim. Bu sözleri yazarken sana ilham veren olay ya da konular nelerdi?

Beğendiğine sevindim. Spesifik bir olay yok fakat genel olarak dünyanın içinde bulunduğu durumdan etkilendiğimi söyleyebilirim. Son günlerde kapitalizm, insanların içinde yaşayabilecekleri bir sistem olmadığını tekrar kanıtladı ve bunu şu an her yerde görebiliyoruz. Sözleri yazarken ana ilham kaynağım buydu. Kapitalizmin yaşamımıza ve gezegenimize ne yaptığını ve onunla savaşmak için bizim neler yapabileceğimizi anlatmak istedim.

Bir röportajında “Müziğin hayatı değiştirebildiğine ve insanları politikleştirebildiğine inanıyorum. Bunu kanıtlamak için yaşıyorum” diyorsun. Yazdığın şarkı sözlerinin dinleyiciye nasıl bir etkisi oluyor sence?

Gerçekten bilmiyorum. Umarım onlara bahsettiğimiz konular hakkında kendilerini eğitmeleri için ilham verebiliyor veya bizimle aynı fikirde olanlara dünyada yalnız olmadıklarını hissettirebiliyoruzdur. İnsanların düşüncelerinize ve sözlerinize nasıl tepki vereceğini asla ön göremezsiniz, ancak tek dileğim insanların yazdığım sözlerden ilham alması ve öfkelenmesi!

Üç yıllık Trump iktidarı ve Avrupa ile Asya’daki otorite karşıtı protestolar yaşanırken, punk müzikten çok güçlü bir ses yükselmedi maalesef. War Music bu konuda bir akım yaratabilir diye düşünüyorum. Sence son yıllarda punk müzik politik kimliğinden uzaklaştı mı?

Herkesin, her şey hakkında bir görüşü olduğu yeni sosyal medya dünyasında, birçok müzisyen politik konular hakkında konuşmaktan korkar oldu. Bu gerçekler müzik yapmayı yeterince zor kılıyor zaten. Evet, ben de punk’ın eskisi gibi bir tehdit olmadığını ve çoğu punk’ın biraz tehlikesiz ve konformist olduğunu düşünüyorum. Statükoya gerçek bir entelektüel saldırıda bulunmaktansa, punk üniformasını giymekle ilgileniyorlar daha çok. Biz her zaman bu meselelerden bahsettik. Bu yüzden birileri bize saldırdığında hiç rahatsız olmuyoruz!

Şiddetli ve agresif olduğu kadar dans ettiren bir müzik yapıyorsunuz. Bence sizin müziğinizi özgün kılan temel özelliğiniz bu. Sen Refused’un müziğini nasıl tanımlıyorsun?

Belki şiddetli pop müzik diyebiliriz. Aşındırıcı ve agresif, fakat birlikte söyleyebileceğiniz nakaratlara da sahip. Müziğin, insanları bir parçası olmaya davet eden bir şey olması gerektiği fikrini her zaman sevmişimdir. Genel olarak çok şiddetli ve agresif olsak da bu fikirle hareket ediyoruz. Bu iki farklı tavır yaptığımız müzikle birlikte birbirine bağlanıyor.

2012’de yeniden bir araya geldiniz. Grubu tekrar toplamaya karar vermenizi sağlayan şeyler nelerdi?

Hepimiz aynı şehirde yaşıyorduk, hep birlikte takılıyorduk ve çeşitli projelerde yer alıyorduk. İlk olarak Coachella’dan teklif almıştık. O zaman tekrar bir araya gelmenin doğru olacağını hissetmiştim. Garipti, çünkü bir araya geleceğimizi hiç düşünmemiştim. Ancak ilk konserlerde kendimizi iyi hissettik ve 7 yılın sonunda buradayız.

Geçtiğimiz sene kült albümünüz The Shape of Punk to Come’ın 20’inci yıldönümüydü. Bu albüm punk ve ana akım müziğe yön veren bir vizyona sahip. Yeni albümleriniz üzerine çalışıyorken The Shape of Punk to Come’daki vizyonunuzu sürdürebildiğinizi düşünüyor musun?

Bir sanatçı olarak her zaman ileriye gitmek, yeni bir zemin yaratmak ve yeni fikirler keşfetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçmişe bakmak biraz tehlikeli olabilir, hele ki yaptığınız şeyler insanları mutlu etmişse… Ancak şu söylenebilir: The Shape of Punk to Come’ı üreten insanlar ve fikirlerle, War Music’i ortaya çıkartan fikirler büyük ölçüde aynı.

War Music, söylemi ve sound’uyla The Shape of Punk to Come’ın ikinci bölümüymüş gibi geliyor bana.

Evet, dediğim gibi… Aynı insanlar ve aynı fikirler, iki albüm arasında bir bağlantı olarak çalışıyor. Benzer konular ve yaratıcılık özgürlüğüne sahip bir yaklaşımla müzik yapıyor olsak da iki albümün benzer olması zorunlu değildi elbette. Ayrıca grup olarak kimliğimizi geri almak ve War Music’i üretebilmemiz için, Freedom gibi bir albüm yapmamız da şarttı bana kalırsa.

“Batıda yaşanan sorunlardan biri de dünyamızın temellerine yapılan saldırıların medyada çok az yer alması. Ancak insanlar neo-liberal kapitalizm gündeminden yorulduğunu gösteriyor.”

İsveç’in hardcore ve punk sahnesi hakkında ne düşünüyorsun? Punk ve hardcore’un tarihi boyunca o bölgeden birçok grup çıktı. Senin favori grupların hangileri?

Cortex, Ebba Grön, Regulations, Masshysteri, Liket Lever, KSMB ve daha fazlasını sayabilirim. Bence İsveç’in küçük ve yalıtılmış bir ülke olmasının etkisiyle, yıllarca harika müzikler yaratmayı başardık. İsveç’in hâlâ çok hareketli ve heyecan verici bir müzik sahnesine sahip olduğunu düşünüyorum.

Geçtiğimiz birkaç haftada dünyanın farklı yerlerinde insanlar hükümetlerine karşı ayağa kalktılar: Şili, Lübnan, Ekvador, Kolombiya, Honduras… Sence bu protestolar global bir harekete dönüşebilir mi? Batı dünyasının da sallantılı bir durumda olduğunu düşünürsek, bu protestoların Avrupa’ya sıçrama ihtimali var mı sence?

Evet, ben oradaki insanların bir şeyleri değiştirebileceğini düşünüyorum. Batıda yaşanan sorunlardan biri de dünyamızın temellerine yapılan saldırıların medyada çok az yer alması. Ancak insanlar neo-liberal kapitalizm gündeminden yorulduğunu gösteriyor. Bu hareketlerin dünyaya yayılacağını ve gerçek bir değişimin başlangıcı olacağını düşünüyorum. Umarım yanılmam.

İsveç’teki son seçimde göçmenlik karşıtı parti ikinci sırada yer aldı ve uzun bir süre hükümet kurulamadı. Demokratlar İsveç politikasının meşru bir parçası olmak üzereymiş gibi gözüküyor. Sen gidişatı nasıl değerlendiriyorsun? Avrupa’da büyüyen göçmenlik karşıtlığı ve ırkçılığın kaynağı nedir sence?

Evet, 20 yıl öncesinin Nazileri olan İsveç Demokratları, şimdi İsveç’teki ikinci veya üçüncü -okuduğun rapora göre değişen bir veri bu- en büyük parti konumunda. Söylediğin şey tam olarak son birkaç yılda yayılan sağ kanat popülizminin yükselişinin bir parçası. Kapitalizmin başarısızlığının bununla bir ilgisi olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar işsiz ve gelecekle ilgili bir beklentileri yok. Asla yaşanmamış bir geçmişi hayal ediyorlar ve sonra kapitalizm, kimsenin asıl soruna bakmaması için insanlara karşı çıkıyor. Bizse bununla değil birbirimizle savaşıyoruz. Ayrıca popülizm, gerçekten karmaşık olan konulara kolay çözümler arıyor ve bu tam da dünyada olan biten sorunların ortaya çıkmasını sağlayan bir şey. Kapitalizmin jeo-politikasının karmaşıklığını kavramak kolay değil. Diğer yandan kapitalizmin bir merkezi olmadığı için birilerini suçlamak da gerçekten zor. Bu yüzden sürekli birbirimizi suçluyoruz.

Diğer grubun INVSN’deki son gelişmeler neler? Takip ettiğim kadarıyla yeni bir albüm için çalışıyorsunuz…

Gelecek yıl çıkacak yeni bir kayda sahibiz ve bu oldukça şaşırtıcı! Bunun için bir planlama yapmakla uğraşıyoruz şu sıralar. Yakın zamanda daha fazla ilerleme kaydetmemiz gerekiyor tabii ki.

Türkiye’de vereceğiniz bir konser gerçekten çok çılgın geçebilir. Hiç Türkiye’den konser teklifi aldınız mı?

Hayır, hiç böyle bir teklif almadık. Oraya gelip konser vermeyi ve siyaset konuşmayı çok isterim açıkçası. Çünkü Türkiye’nin gerçekten buna ihtiyacı varmış gibi gözüküyor. Umarım bir gün oraya gelebiliriz!