Sigur Rós, Janelle Monáe ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Aybüke Sanuç, Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal

Sigur Rós, yaklaşan İstanbul konseri öncesi yeni bir şarkıyla heyecanı artırıyor. Janelle Monáe’nin bir parti tadındaki yeni albümü, Grace Jones ve Seun Kuti gibi konuklarıyla dansa çağırıyor. Squid’in Tortoise üyesi John McEntire eli de değen ikinci uzunçaları, “radyonuzun ayarlarıyla oynamayın” diyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Sigur Rós – Blóðberg
(BMG)

Yarattıkları işitsel düşleme deneyimleriyle müziğin duygu transferi yapma gücünü tüm çıplaklığıyla yaşatan İzlandalı grup, 2016’dan bu yana ilk kez yeni bir kayıt yayımlıyor. Robert Ames şefliğindeki London Contemporary Orchestra eşliğinde kaydedilen “Blóðberg”, 2023 yazına yeni bir albüm sözü veren Sigur Rós ile 28 Temmuz’da KüçükÇiftlik Park’taki buluşmamızdan önce heyecanlanmaya sebep elbet. Konserin biletlerine buradan, yeni parçanın Chernobyl ve Breaking Bad yönetmeni Johan Renck’in ellerinden çıkan etkileyici klibine de buradan ulaşabilirsiniz.

TEKLİ: Selin Sümbültepe – Eksik Vals
(Sümbül Records)

Tarzlar arasında gezinen müzikal hikâye anlatıcısı Selin Sümbültepe, 2023’teki ilk teklisine “hüznün sinematik dansı” yakıştırmasını yapıyor. Yaylı partisyonları ve melodik kurgusuyla sinematik bir hava yaşattığına şüphe yok. “Eksik Vals”, aynı zamanda Selin Sümbültepe’nin prodüksiyonunu üstlendiği ilk teklisi.

ALBÜM: Squid – O Monolith
(Warp)

Post-punk, krautrock ve noise estetiklerini harmanlayarak harikalar yaratan Brighton çıkışlı Squid, muhtemelen dergi ekibi olarak son yıllarda kalp atışlarımızı en hızlandıran gruplardan. 2021’de yayımlanan ilk albüm Bright Green Fieldin damakta bıraktığı tat tazeliğini korurken serbest kalan ikinci albüm O Monolith; arada son derece “catchy” riffler, arada uzun soluklu yoğun ambient sekansları, kimi anlarda tam gaz ilerleyen bir trene dönüşen ritimler ve yer yer oturduğunuz yerde tepetaklak edecek keskin dönemeçleriyle tam anlamıyla bir “Radyonuzun ayarlarıyla oynamayın” albümü. Prodüktör koltuğunda, grubun altıncı üyesi diyebileceğimiz Dan Carey var. Miks işlemleri ise Tortoise üyesi John McEntire imzası taşıyor. İşte size dream team.

TEKLİ: Shamir – Oversized Sweater
(Kill Rock Stars)

Şarkılarıyla; üzerine yapıştırılan etiketleri bir bir söken, toplumsal dayatmaları ve cinsiyet rollerini büken Shamir, Londralı prodüktör Hoost namıdiğer Justin Tailor’la kaydettiği Homo Anxietatem adlı yeni uzunçalarını 18 Ağustos’ta yayımlayacak. Tüm endişelerini içine boşaltabileceği bebek mavisi bir kazak olarak tarif ettiği tanışma parçası “Oversized Sweater” boyunca coşkulu gitar riffleri eşliğinde aşka yeniden inanana kadar şarkı söyleyeceğine söz veriyor müzisyen. Duvarları Kobe Bryant & Michael Jordan, Amy Winehouse, Muhammed Ali, Snoop Dogg & Tupac gibi popüler figürlerin ikonik fotoğraflarıyla doldurulmuş bir ergenlik odasına davet eden klibine de uğramanız tavsiye edilir.

TEKLİ: PJ Harvey – I Inside Old I Dying
(Partisan Records) 

“I Inside the Old I Dying”, PJ Harvey’den bir masal dinlemek gibi. Biraz yorgun, mecalsiz tınlayan vokalleriyle; ebediyetin tebeşirle çizilmiş çocuklarına katılıp yapraklara gülmeye, ormanın içine dalmaya davet ediyor. Şarkının metaforik anlatısına, Cristóbal León ve Joaquín Cociña imzalı siyah beyaz animasyon klip eşlikçi. Buradan izlenebilir.

ALBÜM: Janelle Monáe – The Age Of Pleasure
(Atlantic Records) 

R&B elçilerinden, gönüllerin sultanı Janelle Monáe’nin her şeyiyle ferahlatan dördüncü stüdyo albümü The Age of Pleasure, yazlık mı yazlık bir albüm. Uzun süre onu tanımlamış fütürist estetiği geride bıraktığını ve daha doğal takıldığını gördüğümüz Monáe’nin düzenlemeler ve afrobeat elementlerle yüklü albümü; disko ve house etkili başlayıp, hedeflediğini aktardığı biçimde Afrika köklerini temsil ettiği dancehall ve reggae türlerini iyice sound’una yedirdiği bir tınıda çözümleniyor. Tüm özgüvenini ortaya koyduğu, kendini hepten kucakladığı projede Amaarae, Ckay ve albümün prodüktörlerinden olan Doechii’nin yanı sıra Seun Kuti & Egypt 80,  Grace Jones ve Sister Nancy gibi efsanevi isimler de aramızda.

TEKLİ: İdil Meşe – Günah Keçisi
(Ada Müzik)

Hakikatin ve güzelliğin birbirlerine örülü hikâyelerini, aşkın ve kaybetmenin ilişkisiyle birleştirerek şarkılar yazan İdil Meşe’nin yeni teklisi hatırlatıyor: “Hepimiz, birbirimizin boy aynası gibiyiz.” Nefis kapak tasarımını Cosmicnutz’ın yaptığı, miks ve mastering işlemlerini Emre Malikler’in üstlendiği teklide İdil’e davulda Can Güngör; gitar, geri vokal ve prodüksiyonda ise Ahmet Ali Arslan eşlik ediyor. Enes Gülbaş imzalı klibi de burada.

ALBÜM: King Krule – Space Heavy
(XL Recordings)

Göğsümüzdeki sıkışmanın, ruhumuzdaki karanlığın sesi Archy Marshall namıdiğer King Krule’un yolu gözlenen albümü. 15 şarkılık koleksiyon, müzisyenin Londra-Liverpool hattında mekik dokuduğu dönemde yazılmış. Sonik çerçevesi alabildiğine genişlemiş, hem kendine hem dinleyicisine karşı son derece dürüst bir şarkı yazarı olarak karşımızda bu kez King Krule. Ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu ispatlarken, içine battığı tüm kasveti de çeşnilendirerek getiriyor tabağımıza.

ALBÜM: Bendik Giske – Bendik Giske
(Smalltown Supersound)

Norveç’te büyüyen ve Danimarka’da konservatuvar öğrenimi gören Bendik Giske, üçüncü solo albümünde yine tek kişilik dev orkestra formunda. Yalnızca saksafonundan çıkan sesler ve nefes alış verişleriyle tek seferde yaptığı kayıtları dinlediğimiz albümü, Giske’nin insan bedenine ilişkin yaptığı içsel arayışların son çıktısı. Meditatif bir kayıt ama yarattığı döngülere gerçekten kapıldığınızda kendinizi ayağa kalkmış hâlde bulabilirsiniz.

TEKLİ: Rob Moose & Bon Iver – Marvel Room
(Masterworks)

İkilinin aslında 2019’da üstünde beraber çalışmaya başladıkları bir parçaya Moose’un pandemi sırasında ulaşması ve yeniden düzenlemesiyle ortaya çıkmış “Marvel Room”. Multi-enstrümantalist, prodüktör, aranjör, orkestra şefi kısaca on elinde on marifet Rob Moose, keman, viola ve çello ile heyecanlı ve yoğun bir evren yaratıyor. Justin Vernon, namıdiğer Bon Iver, her zamanki duygu yüklü sesiyle mükemmel şekilde tamamlıyor şarkıyı. Şu ana kadar Phoebe Bridgers ve Britanny Howard’la düetler yayımlayan Moose’un yeni kısaçaları Inflorescence için geri sayıma geçtik.

TEKLİ: PUP – How To Live with Yourself/ Smoke Screen
(Rise Records / BMG Rights Management)

Bir yandan Avrupa turneleri devam ederken THE UNRAVELING OF PUPTHEBAND (2022) albümü zamanında kaydedilip yayımlanmamış bu iki parçayı aniden salıvermeye karar vermiş Torontolu pop punk güruhu PUP. Bir de “Waiting” (2021) teklisinin dikkat çeken b yüzü parçası“Kill Something”i eklemiş karışıma. “How To Live with Yourself“ gayet neşeli ve yüksek tempo bir post-ayrılık parçası gibi akarken, “Smoke Screen”de grup yine canlı ama daha ağır, sallantılı bir modda.

ALBÜM: Dudu Tassa & Jonny Greenwood – Jarak Qaribak
(World Circuit Limited)

“Kraftwerk 1970’lerde Kahire’de yaşasaydı nasıl bir müzik yapardı?” İsrailli müzisyen ve besteci Dudu Tassa ile Radiohead gitaristi Jonny Greenwood, bu soruya yanıt aradıkları bol konuklu stüdyo seanslarını bir albüme dönüştürdü. Türkçeye “Az çok” şeklinde çevrilebilecek albüm ismi, Orta Doğu’dan farklı kültürlerin müzikal miraslarına bugünden bakan koleksiyonun baştan sona muhafaza ettiği zamanlar ve coğrafyalar arası dengeyi, daha doğrusu “kıvamı” temsil ediyor. 

TEKLİ: Mort Garson – Moon Journey
(Sacred Bones)

2008’de hayatını kaybeden Kanadalı besteci ve synth büyücüsü Mort Garson’ın arşivlerde saklı kalan kayıtları Sacred Bones aracılığıyla gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 21 Temmuz’da kavuşacağımız Journey To The Moon And Beyond, Garson’ın çeşitli film müziklerinin yanı sıra Apollo 11’in Ay’a inişinin CBS’teki canlı yayını için yaptığı besteleri de bir araya getirecek bir derleme. İlk tekli “Moon Journey” de ses arşivcisi Andy Zax’in ortaya çıkardığı kayıtlardan biri. 

TEKLİ: PinkPantheress – Angel
(Atlantic Records)

Greta Gerwig’in heyecan sebeebi Barbie filminin Mark Ronson’ın prodüktörlüğünü üstlendiği soundtrack albümünden parçalar bir bir dinlemeye açılıyor. Sırada Britanya’nın yeni nesil hiperpop sahnesinin yıldız isimlerinden PinkPantheress’ın BloodPop, Count Baldor ve Charlie Puth ile kaydettiği “Angel” var. Filmle aynı gün, 21 Temmuz’da yayımlanacak Barbie: The Album’de Tame Impala, Nicki Minaj, HAIM, Charli XCX gibilerinden de yeni parçalar dinleyeceğiz.

TEKLİ: Martha Skye Murphy – Dogs
(AD 93)

İngiliz sonik deneyci Martha Skye Murphy’nin tekinsiz dünyasına hoşgeldiniz. Hazırsanız müzisyenin, denizin yüzeyine kadar inmiş bir sis gibi uçuşan hipnotik sesi, suyun hafızasından sirenlerin sesini çekmişçesine, ara ara kulağa çarpan başkaca operatik vokaller ve yalnız, ağırbaşlı bir piyano eşliğinde karanlıklara doğru dalışa geçiyoruz. Tam buradan, parça için Billy Howard Prince tarafından çekilmiş üç farklı video’ya giderek deneyiminizi yoğunlaştırabilirsiniz.

ALBÜM: Godflesh – PURGE
(Avalanche Recordings)

Sıkıntı, endişe, çöküntü, duygusal boşalma, arınma… Justin Broadrick’in liderliğindeki kült endüstriyel metal grubu Godflesh’ten altı yılın ardından yayımladığı PURGE’e hayat veren hemen her ses bu hisleri içinde barındırıyor desek abartmış olmayız. Dişleri titreştirecek kadar yüksek hacimli gitar riffleri ve kaba, primitif davulların beyin hücrelerini erittiği bir albüm. 

TEKLİ: Soft Analog – KAÇ
(Apartment Disco)

Ankara çıkışlı ikilinin pişmekte olan albümünden üçüncü tekli. Önceki işlerinden çok daha karanlık ve sert bir dünya yaratılan “KAÇ”, her şeyden önce “sırtındaki nefesten” kurtulmaya çalışan birini konu alıyor. Kafamızdaki ve etrafımızdaki seslerden olabildiğince uzağa gitmezsek kendimizi gerçekleştiremeyeceğimizi konusunda uyarıyor bizi âdeta Soft Analog. Korkunun ve telaşın sardığı şarkı yoğun bir synth altyapısıyla desteklenirken, İdil Tavşanlı da en güçlü vokal performanslarından birini sergiliyor. 

TEKLİ: Romy – Loveher
(Young)

The xx kayıtlarıyla sesi hepimizin beynine kazınan Romy’nin bu elektronik altyapılı, dans şarkısı tadında duyulabilecek parçası aynı zamanda çok da kibar, zerafetini koruyan bir aşk şarkısı. Aşk, heyecan, kutlama, kabulleniş gibi konseptlerin hâkim olduğu parçada bahsedilen kadının kendisi olduğunu söylüyor Romy ve artık kendini sevmeyi öğrenmiş, bunu duyurmaktan çekinmeyen biri olarak aramızda. Eylül ayında ilk solo albümünü yayımlamaya hazırlanan müzisyen, bütün albümün modunu da tam “dans edilebilecek duygusal müzik” olarak tanımlıyor. 

ALBÜM: wipeç – RE.V
(Airport Patrons)

Ahmetcan Gökçeer’in solo projesi wipeç’in geçtiğimiz yıl yayımladığı; takip ederken baş döndüren, beklenmedik oyunlarıyla afallatan EV albümündeki sekiz parça, sekiz farklı müzisyen / grup / prodüktör tarafından yeniden hayal edildi. Akın Orbay, Rue Oberkampf, Barış Ergün, Ox Barber, Too Hands, Iddqd, Pitohui ve Elif Yalvaç’ın reworklerine eşlik eden görsel dünya da parçaların yapay zekâ tarafından yaratılan yansımaları. Parçaların her biri için Ufuk Barış Mutlu eşliğinde hazırlanan görsellerin tamamına wipeç Instagram hesabından ulaşabilirsiniz.

TEKLİ: Bush Tetras – They Live In My Head 
(Wharf Cat Records)

1979’dan bu yana No Wave ve post-punk dolaylarında üretmeye devam eden Bush Tetras, 11 yıllık aranın ardından bir albüm duyurdu. 28 Temmuz’daetiketiyle yayımlanacak They Live in My Head, “kafanızda kira ödemeden yaşamaya devam eden insanlar ve hayatın pek de göründüğü gibi olmaması, daha çok uçurumdan düşmeye benzemesi” hakkında. Sonic Youth’tan Steve Shelley’nin ekibe katıldığı albümden dinlediğimiz ikinci tekli, albüme adını veren şarkı.

ALBÜM: Decisive Pink – Ticket to Fame
(Fire Records)

Kate NV ve Angel Deradoorian’ın güçlerini birleştirdiği tümüyle gerçeküstü ve sihirli uzunçaları kitsch olduğu kadar ustalıklı. Modüler synthleriyle âdeta birbirleriyle sohbet eden, vokalleri de buna benzer biçimde sorulu cevaplı akan ikilinin parça parça inşa ettikleri, ilerledikçe daha da gizemli ve oyuncu bir hâle bürünen Ticket To Fame’i çeşitli pekiştirmelerle tanımlayacak olduk; “capcanlı”, “pırıl pırıl”, “rengârenk” gibi sıfatlar albümün hakkını vermeye yanaşmadı bile. Kolay saptanan 80’ler post-punk referansları barındırırken bir yandan da uzun süredir işittiğimiz en yaratıcı electro-pop işi olmayı başaran atmosferik ve pastoral albüm. Kalın kalın groove’lara geçişleriyle fazlasıyla dans edilesi. Bu albümü bir daha asla ilk kez dinleyemeyecek olmak ise gerçekten üzücü. 

TEKLİ: Alice Phoebe Lou – Lose My Head
(Bağımsız)

“Sürekli insanlara korunmasız olmanın güzelliğini anlatmak için çabalıyorum.” diyen Alice Phoebe Lou, “Lose My Head”de de bu çabasını sürdürüyor. Yatıştırıcı melodisi ve kadifemsi vokalleriyle yeni aşkın ateşlediği duygusal karmaşayı dinginlikle anlatıyor. Çelişen duyguları birbiriyle harmanlayarak renkli ama uyumlu bir gün batımı çiziyor parça, bir Monet tablosu gibi doğal…

ALBÜM: Jason Isbell and the 400 Unit – Weathervanes
(Southeastern Records)

“Hiç ölümü arzulayan bir kadını sevdin mi?” dizesiyle açılan yeni Jason Isbell albümü, kişisel hayatıyla ilgili radikal dürüstlüğü ve samimiyetini bütün 13 şarkı boyunca koruyor. Alabama çıkışlı müzisyen hem kendi hayatının hem de ABD’deki sosyal düzenin ellerinden kayıp gittiğini inkâr etmiyor; özellikle ülkesindekii silah satışıyla ilgili yasaları ve sayısız okul saldırısını ele aldığı “Save The World” şu an hayatla ilgili hissettiği bütün anksiyeteyi gözler önüne seriyor. Uzun zaman sonra prodüktör koltuğuna bizzat oturduğu albüm, beste anlamında öncekilerden daha sade; gitarların kontrolü ele aldığı ve şarkı sözleriyle öne çıkan bir country projesi. 

ALBÜM: The Dead Milkmen – Quaker City Quiet Pills
(Giving Groove)

Neredeyse 40 yıllık bir geçmişe sahip Philadelphia çıkışlı punk grubunun toplum eleştirisi, siyasi hiciv ve komediyi eksik etmediği yeni albümüne hoş geldiniz. Açılış şarkısının “Büyük baban ırkçı değil; sadece bir ırkçıya oy verdi” başlığında bu üçünü de hemen görmek mümkün. Saçma gördükleri şeylere, adaletsizliğe, ABD’deki konservatif kesime artık tahammülü kalmayan ekip, sinirlerini yaratıcı ve sarkastik şekillerde hem komedi yüklü hem de daha ciddi şarkılarda aktarıyor.

TEKLİ: Rosalía – TUYA
(Columbia / Sony)

Sıra dışı süperstar Rosalía’nın ânında sayfiye havasına sokup sonlara doğru technolaşarak sağ gösterip soldan vuran teklisi “TUYA”, birkaç yıldır yükselişte olan oyuncu ve model Hunter Schafer’a adanmış. Latin trap ve reggeaton’un imza prodüktörlerinden Chris Jedi ve Gaby Music eşliğinde bestelenen “dişi aşka bir hürmet” niteliğindeki parça narin olduğu kadar güçlü de. 

ALBÜM: Allen Ginsberg’s The Fall Of America Volume II
(Bağımsız)

Beat kuşağının kurucularından şair Allen Ginsberg’ün The Fall of America kitabı 2021’de kitabın 50.yıldönünümünü kutlamak için Ginsberg’ün arkadaşları ve ilham olduğu sanatçılar tarafından şarkılaştırılmış, kocaman bir tribute projesi olarak yayımlanmıştı. 1973 tarihli kitabın 50. yılını kutlamak için, şimdi de başka sanatçılar tarafından yorumlanan ve şarkıya dökülen büyük koleksiyona dönüştü. Shintaro Sakamoto, Thurston Moore, Scanner, Yo La Tengo, Bill Frisell ve nicesinden saygılarla…