SPOT: Xbox kızartma makinesi, Mycelia kutu oyunu, Fourteen Days romanı
yazı: Güven Yalın, Zeynep Saçar
Bugünlerde önümüze çıkan üç ürün. Gözleri şenlendirmek için.
Xbox görünümlü ekmek kızartma makinesi
Daha önce Xbox Series X görünümünde bir mini buzdolabı tasarımı piyasaya süren Microsoft, oyun konsolunu mutfak teknolojisiyle buluşturmaya devam ediyor. Bu kez dışı Xbox Series S görünümlü bir ekmek kızartma makinesinden bahsediyoruz. İçten içe “neden ki?” sorusunu sorduran model, ekmeklerin yüzeyine Xbox logosu da basıyor. Microsoft tarafından “kızartma makinelerinde yeni jenerasyon” olarak tanıtılan ürün, altı kızartma seviyesine ve geri sayım yapan bir LED ekrana da sahip.
Kendi mantar krallığını oluşturmak isteyenlere: Mycelia
Mantar krallığınızın sınırlarını genişletmek ve kaynaklara ulaşmak için rekabet ettiğiniz bir taktiksel kutu oyunu Mycelia. Split Stone Games’in bu yeni oyununda stratejilerinizi geliştirirken mantarların yaşam döngüsünü de takip edebiliyorsunuz. Yaratma, genişleme, ölüm ve yeniden doğuş temalarını içeren oyunda bu kavramlar mantar yetiştirmek, mantarlarınızın sporlarını yaymak ve en sonunda onları çürümeye bırakmak olarak geçiyor. Her turda altı farklı seçenek arasından iki eylem seçilerek taktik uygulanıyor. Stratejilerinizi geliştirmek için diğer oyuncuların mantarlarının sporlarını çalmak ya da kendi alanlarınızı ve sporlarınızı korumaya çalışmak gibi eylemlerde bulunabiliyorsunuz.
Mycelia’nın oyun tahtası, mantarların büyümek için ihtiyaç duydukları farklı ortamları ve besinleri temsil eden üçgen karolardan oluşuyor. Bu karolar tahtaya eklenebiliyor, böylece tahta her zaman büyüyüp gelişebiliyor. Oyun, doğada bulunan 70 civarında mantar türünü de illüstrasyonlarla gösteriyor. Detaylar için buradan, oyunun Kickstarter sayfasına ulaşabilirsiniz.
Margaret Atwood, Douglas Preston ve dostlarından, karantina günlerinden bir apartman hikâyesi
COVID-19 karantinasının ilk günlerinde, New York’un doğu yakasında bir apartmanda geçen Fourteen Days, çeşitli yazarların katkılarıyla oluşturulan bir ortak roman. Margaret Atwood ve Douglas Preston’un genel editörlüğünü yaptığı kitap, çeşitli ve eksantrik komşuların pandemi günlerinde yaşadığı deneyimleri konu ediyor. Pandemi sebebiyle kapanmadan bir hafta sonra, Manhattan’daki apartmanın kiracıları çatıda toplanıp hikâyeler anlatmaya başlıyor. Her geçen gece daha fazla komşu toplanıyor, sandalyeler, süt kasaları ve kovalar getiriyor… Daha önce birbirleriyle neredeyse hiç konuşmamış olan kiracılar, gerçekten komşu olup bağ kuruyor.
Kayıp ve acıların yaşandığı anlarda, toplulukların nasıl daha güçlü hâle gelebildiğine değinen Fourteen Days, dayanışmanın önemini hatırlatıyor okuyucuya. Birlikteliğin yanında çeşitliliğe de vurgu yapan kitap, kimi kritiklerde bu yönüyle de cazibeli bulunmuş. Çeşitli ırk, cinsiyet, yaş ve etnik kökenden komşuların hayalet, savaş, ihanet ve intikam gibi temalardaki hikâyeleri yer alıyor Fourteen Days’te. Her bir karakter; Diana Gabaldon’dan Tommy Orange’a, Neil Gaiman’dan R.L. Stine’a kadar uzanan bir yazar kadrosu tarafından yaratıldı. 6 Şubat’ta yayımlanacak kitaba ilişkin detaylar burada.