Stereolab, Mavi ve bu hafta başka ne dinlesek?

Stereolab 1995’ten, daha önce hiç dinlemediğimiz bir kaydı serbest bıraktı. Mavi’nin ilk albümü, bitmeyen kaygıların bir yansıması. Felicia Atkinson yeni uzunçalarında zihinlerimizi birleştiriyor. 

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Stereolab – Robot Riot
(Duophonic UHF Disks)

2019’daki yeniden bir araya gelişinden bu yana çoğunlukla canlı performanslar ve arşiv yayınlarıyla haşır neşir olan Stereolab, Switched On başlıklı nadir kayıtlar derlemesinin beşinci cildi olacak Pulse Of The Early Brain’in yolda olduğunu duyurmakla kalmayıp, daha önce hiç dinlemediğimiz bir tekli de yayımladı. “Robot Riot” aslında, Amerikalı heykeltıraş Charles Long’un sergisinin bir parçası olarak kaydedilen 1995 tarihli Music For The Amorphous Body Study Center EP’si için yazılmış şarkılardan biri. Döngüsel gitar partisyonları ve bir mantrayı andıran vokaller eşliğinde ayaklarınızın yerden kesildiğini hissedeceksiniz.

ALBÜM: Tim Heidecker – High School
(Spacebomb)

Absürt komedi ikilisi Tim & Eric’le hayatımıza giren, üretimlerine hem mizah hem müzik alanında devam eden Tim Heidecker’in nostaljik yankılarla hayat bulan yeni albümü. Prodüksiyonunda Mac DeMarco, Eric D. Johnson ve Drew Erickson’ın da parmağı var. İsminden de anlaşılacağı üzere, Heidecker lise yıllarına ışınlayan bir zaman makinesi inşa etmeye girişmiş bu albümle. Müziğinin genel karakteristiği olan country tınılarına, 80’ler rock rüzgârları da eşlik ediyor. Geçmişle barışmak, pişmanlıkların üstesinden gelmek, yeniden o zamanların naifliğini hatırlamak gibi hesaplaşmalara hazırsanız play’e basın.

TEKLİ: Gorillaz & Thundercat – Cracking Island
(Parlophone Records)

Müzik âleminin ilk çizgi grubu Gorillaz ve groove makinesi Thundercat güçlerini birleştirdi. Merkezine aldığı tekrar eden sade vokal melodisinin etrafında adım adım inşa ediliyor sanki “Cracking Island”. Eğlenceli bas yürüyüşleri, derinlerden gelen atmosferik synthler ve Damon Albarn’a karşılık veren Thundercat’in uçucu vokal armonileriyle lezzet giderek artıyor; saniyeler ilerledikçe incelen düzenlemeyi takip ederken kulağımıza türlü müzikal oyunlar çarpıyor.

ALBÜM: Felicia Atkinson – Image Language
(Shelter Pass)

Mümkünse yalnız başına ve baştan sona bir bütün olarak deneyimlenmesi gereken bir kayıt. Fransız müzisyen Felicia Atkinson’ın incelikli ve ağırbaşlı kompozisyonları, başta soğuk bir tavır hissettirse de zihinlerin ya da ruhların en içsel gözeneklerine sızıyor; düşünsel bir birliktelik hissi yaşatıyor. İsviçre’deki bir nehrin çevresinden aldığı alan kayıtları, hece oyunları, piyano dokunuşları ve elektronik katmanlarla hem mesafelenmenin can acıtıcılığını hem de bir arada olmanın yarattığı güven hissini tek potada buluşturuyor. Şairane!

TEKLİ: Bîdar – Yersiz Korkuların
(Tarla Records)

Progresif soul, R&B ve pop ile elektronik tınıları harmanlayan Bîdar, dinleyicilerini sonbaharda yayımlayacağı ilk albümüne hazırlayan bir parçayla döndü. Tekrar eden, “İyi ki ben benim, sen de sensin / Yersiz korkuların, üstüne gelsin” sözleriyle hayatta bizi bir adım geride tutan endişelerin üzerine giderek özgürleşmeye, cesaretle kendi gerçeğimizi bulmaya çağırılıyoruz şarkı boyunca. Kıvrak synth katmanları, R&B sularında gezinen kendinden emin vokaller ve 90’lara el sallayan hip hop ritimlerinin dengeli bir bileşimi. Bîdar’ın meta versiyonuyla tanıştıran kapak görseli ise A. Burak Koç’un ellerinden.

TEKLİ: Totally Enormous Extinct Dinosaurs – Forever
(Nice Age)

İngiliz prodüktör Orlando Higginbottom, ikinci Totally Enormous Extinct Dinosaurs albümünü yayımlıyor. Tam 10 yıl sonra! Yeni teklisi “Forever”, bir müzik kutusunun kapağını aralamışsınız gibi hissettiren bir melodiyle açılıyor. Ardından synth bulutları ve Higginbottom’ın tutkulu vokalleriyle genişliyor; yüksek enerjili ritmik pasajlar ve nefes alma molalarıyla sürükleyici bir kurgu sunuyor.

ALBÜM: Mavi – VERITAS
(EMI)

Geçtiğimiz iki seneden bu yana yerli hip hop sahnesine tekliler fırlatan Mavi’den ilk uzunçalar. “Gönlüm karmaşa / Ama bünyem alışık / Senin de alışır” mesajıyla açılan albüm yer yer tansiyonunu düşürse de kavurucu melodiler etrafında çoğunlukla karanlık, yüksek ve öfkeli bir tonda seyrediyor; günlerin aynılığı ve bitmeyen kaygılardan dem vuruyor. VERITAS’ta Kum, Diego, Defa gibileriyle ortaklıklar da mevcut. Zonubus yönetmenliğinde çekilen ilk klip “mississippi” ise albümdeki sıkışmışlık hissini veren türlü klostrofobik mekânlara götürüyor.

TEKLİ: DJ İpek & Korospular – Omuzdan Tutun Beni Gullüme Katın Beni
(Bağımsız)

Rak rak rak gelenlere, ay ay ayyy diyenlere, topukluyla düşenlere, kolisi kuirlere… DJ İpek ve Korospular’dan yepyeni bir türkünüz var. Onlar, “Meydanlarda, evlerde, sokaklarda dans, halay, raks eksik olmasın, Onur haftamız kutlu olsun!” diyor; biz de hep bir ağızdan söylüyoruz: “Diren kuir gel kuir, direnişe gel kuir”.

TEKLİ: Rina Sawayama – Catch Me In The Air
(Dirty Hit)

90’lar alternatif rock tınılarını anımsatan bir akor yürüyüşüyle karşılayan parça, vokallerin girişiyle birlikte yüksek enerjili bir pop marşına dönüşüyor. “Hey küçük kız, dünyayı görmek istiyor musun? Korkma.” diyerek başlıyor Rina Sawayama şarkıya. Geçtiğimiz haftalarda Rolling Stone dergisine verdiği röportajda parçanın tematik olarak annesiyle olan ilişkisini kutlama niyeti taşıdığından ve sonik dünyasının da İrlandalı pop-rock grubu The Corrs’tan ilhamla yaratıldığından bahsetmişti. Yeni albüm, 2 Eylül’de yayında.

ALBÜM: For The Birds: The Birdsong Project, Vol. II
(The Bird Song Project)

Kuşların olmadığı bir dünyada özgürlüğün ve şarkıların da eksik kalacağına inanan The Birdsong Project, 242 şarkıyı bir araya getirecek derlemesinin ikinci bölümünü de yayımladı. Küratörlüğünü The Grand Budapest Hotel, Carol, Summer of Soul, Mozart in the Jungle gibi yapımların yanı sıra pek çok gişe filminin de müzik süpervizörlüğünü yapan Randall Poster’ın üstlendiği bu geniş koleksiyonda Dan Deacon, Mary Lattimore, Jeff Tweedy, Sam Prekop, Florence Welch ve dahasının kuş seslerinden ilhamla yazdığı şarkıları bulacaksınız; Robert Pattinson, Matthew McConaughey gibilerinden sürpriz spoken word performansları da var. Ruhum biraz huzurla dolsun diyenler derhâl buyursun.

TEKLİ: Mode XL – Kapıları Zorlama
(Kamp Records)

Solo projesi Hey! Douglas’tan da tanıyabileceğiniz VEYasin ile Evren Besta’yı bir araya getiren Ankaralı kült rap ikilisi Mode XL, sessiz geçen yedi yılın ardından geçtiğimiz ay, “Kennedy Yokuşu” adlı tekliyi serbest bırakarak yeniden canlandığını duyurmuştu. Kaygan bir zeminde ayakta kalmaya çalışıyormuş gibi hissettiren titrek beati ile sürükleneceğiniz “Kapıları Zorlama” ise 2005’teki ilk yayınının ardından yenilenmiş bir versiyonuyla karşınızda. Parçada, ikilinin yuvası Batıkent de yine anılıyor elbet; aşina olmayanlara Mode XL enerjisini dibine kadar yaşamak için iyi bir seçenek.

TEKLİ: Lucrecia Dalt – No Tiempo
(RVNG Intl.)

Kolombiya kökenli, Berlin’de yerleşik prodüktör ve besteci Lucrecia Dalt, sonik laboratuvarından yeni bir uzunçaları serbest bırakmaya hazırlanıyor. İlk tekliyi, nefesli enstrümanlardan yayılan sakinleştirici titreşimler ve ipek gibi vokalleri ören dört dakikalık bir meditasyon seansı diye tarif etmek mümkün. Muazzam bir klibi de var, hemen burada.

ALBÜM: Regina Spektor – Home, before and after
(Sire Records)

Altı yıllık sessizliğini bozan sekizinci stüdyo albümünde aşk ve kayıp duygularını kozmik bir bakışla seslendiriyor Regina Spektor. Oda müziği ilhamlı düzenlemeler ve yumuşacık, sevecen vokallerin el ele tutuştuğu bir balad seçkisi olarak tarif edilebilir. Müzisyenin hassas kişiliği, şarkılara tek tek sinmiş âdeta. Dışarıda olup biten tüm karmaşadan uzaklaştıran güvenli bir alan oluşturuyor zihninizde; soğuk bir günde en sevdiğiniz koltuğa uzanıp sıcacık battaniyenize sarılmışsınız gibi.

TEKLİ: babelfis – Altı
(Bağımsız)

Cem Dinler ve Sevda Hamzaçebi’nin temellerini İstanbul’da attığı, Berlin’de yerleşik indie pop grubu babelfis, 2020’de ilk iki teklisini yayımlamıştı. İkili, ilhamını ekolojik yıkımdan alan; ismiyle de altıncı kitlesel yok oluş kavramına atıfta bulunan bir tekliyle sessizliğini bozdu. Yoğun synth katmanları arasına serpiştirilmiş gitar arpejleri ve sürükleyici beatlerin arasından hepimizin içinden geçene ses vermiş babelfis: “Düşümüzdeki orman uçsuz bucaksız.” Elif Miral Oktay’ın yönettiği, Başak Kara’nın oynadığı klibi de hemen burada.

TEKLİ: Osees – Perm Act
(Castle Face)

Osees, punk’ın afallatan gerçekliğini ve agresifliğini de müziğine taşıdı. “Perm Act”, otoritelere karşı kıkırdayan tavrıyla Osees’in parçası olduğu bu kültürü oldukça iyi bir şekilde temsil ediyor. Parçanın girişinde milli marşı andıran epik melodiler duyuyoruz, sonra gümbürdeyen davullar vokale hazırlıyor bizi. Ancak yine de bu muzip ve öfkeli sese hazırlıksız yakalanıyoruz ve şarkının politik zemininde düşmeden yürümeye çalışıyoruz.

TEKLİ: The Front Bottoms – More Than It Hurts You
(Elektra)

Folk-punk grubu The Front Bottoms, ilkini 2014’te yayımladığı Grandma EP’lerinin üçüncü halkasını duyurdu. Doğru tahmin: EP’lerin her biri ikilinin büyük annelerinden birine adanmış. Rose ve Ann’in ardından sıra Theresa’ya geldi. İlk tekli “More Than It Hurts You”, beş şarkılık EP’nin açılış şarkısı. Grubun işlerine aşina olanlar için şaşırtacak bir şey yok ama iyi hislerle sarıp sarmalıyor.

ALBÜM: Zola Jesus – Arkhon
(Sacred Bones Records)

Tek başına üretmeyi pratik edinmiş müzisyen, “kayboluş” kavramı etrafında kurguladığı yeni konsept anlatısını; bir değişikliğe gidip Randall Dunn ve Matt Chamberlain ile gerçekleştirdi. Zola Jesus diskografisinin altıncı uzunçaları, her işinde olduğu gibi çarpıcı anlar ve sindirmesi pek de kolay olmayan lokmalarla dolu. Kendisiyle albüme dair kısa sohbetimizi buradan okuyabilirsiniz.

TEKLİ: Thor Harris, Zola Jesus, Dorian Wood – Day 447 of Quarantine
(Joyful Noise Recordings)

Swans’ın 2010’da yeniden bir araya gelmesinden bu yana vurmalı üstadı olarak tanıdığımız Thor Harris, dub keşiflerini sürdürüyor. 2020’de yayımladığı Doom Dub albümünün devamı niteliğindeki Doom Dub II koleksiyonundan ilk parçada kendine Zola Jesus ve Dorian Wood eşlik ediyor. Dub’ı insanlığın en büyük buluşlarından biri olarak tanımlayan Harris, bunu bir döneme ve kahramanlarına saygı projesi olarak kurgulamış. Albümün tamamında Marissa Nadler, Lawrence English ve Mike Watt gibi konukları da var. 

Yazı: Cem Kayıran, İlayda Güler