Takibe alınası bazı yeni sesler: Akış Ka
Bant Mag. No:74’te bir hayli geniş tür ve yaklaşım skalasında, pandemi sürecinde hayatımıza giren ve kendine kalıcı yer edinmeyi başaran müzisyen ve gruplara sorduk: Üretme motivasyonlarının temelini ne oluşturuyor? Müziklerinin dinleyicide nasıl hisler uyandırmasını hayal ediyorlar? Yakın gelecek planları neler? Son bir yıl müziğe genel olarak yaklaşımlarını nasıl etkileyen/dönüştüren bir süreç oldu/oluyor? Eşlikçi Spotify listemizle birlikte…
Akış Ka yanıtlıyor
“Bir derdimi parçaladıkça diğerlerini parçalamak için güç buluyorum. Bunları yaparken bir yandan da cadıların cadısı bir canavar olma yoluna baş koydum.”
“Merhabalar ben Akış Ka; yersiz, yurtsuz ve sayenizde zamansız. Size bir sır verdim ve kulaktan kulağa sırrımızı yayıyoruz.”
“Bir performans sanatçısı olarak müzik yapmak benim için bir dert anlatmak demek. Bu derdi anlatırken de müzik üretim sürecine yaklaşımım performans sanatına yaklaşımım gibi. Aynı zamanda tıpkı performans yaparken olduğu gibi önce kendime bir dert buluyorum, sonra derdin içinde kayboluyorum, kayboldukça derdin yapılarını bozuyorum. Onlarla oynuyorum ve sonucunda derdimi tasamı yıkıp parçalıyorum. Başkalarına salça olup, onların derdi oluyorum. Yani bütün bu süreçte oynuyor, eğleniyor ve bunları yaptığım için güçleniyorum. Motivasyonumu da bu güçlenme süreci oluşturuyor. Bir derdimi parçaladıkça diğerlerini parçalamak için güç buluyorum. Bunları yaparken bir yandan da cadıların cadısı bir canavar olma yoluna baş koydum. Müziğimde de bu canavarlıktan besleniyorum. Gün geçtikçe daha çok barıştığım bir tarafım olan canavarlığımın müziğim aracılığıyla herkese ulaşmasını ve ulaştığı herkesin de kendi canavarlıklarıyla barışmasını istiyorum. Üretim sürecim bana korkuyu tanımayı ve güce dönüştürmeyi öğretti. Korkularımızı, içimizdeki canavarları müziğimi dinleyenlerle beraber keşfedelim istiyorum.”
“Pandemiyle birlikte son bir yılda müzikle olan ilişkim köklü bir değişim yaşadı. Pandemi öncesinde müzik benim için daha çok sosyal bir eylemdi. Konserler, live sessionlar, DJ setler… Oradan oraya koşturmacalı bir yaşam biçimiydi. Şimdiyse bireysel keşfime odaklandığım bir süreç olarak hayat buluyor. Dolayısıyla kendimle baş başa kaldığım, yüzleştiğim, kendimde kaybolduğum ve üretimlerimin içine girdiğim bir süreç oluyor. Ay çok konuştuk! Bitirirken biraz da yakın zamanda çıkanlardan bahsedeyim. 12 Mart’ta Sana Bir Sır Vereyim Mi? Remix EP’mi yayınladım. EP’de sizi önce Robogeisha ile yaptığımız sadece vokal kayıtlarından yola çıkarak ürettiğimiz bir intro ile karşılıyorum. Ardından her biri elektronik müziğin farklı noktalarına dokunan Age Reform, Taner Yücel, RoboGeisha ve Jön remiksleriyle yolculuğa davet ediyorum. Yolda görüşmek üzere!”