TakuRoku: Cafe OTO’dan sanatçılar için dijital sığınak

Cafe OTO Londra’da, belki de başka hiçbir yerde bir arada keşfedilemeyecek bağımsız müzisyenlerin haftanın yedi günü canlı dinlenebildiği bir etkinlik mekânı. Açıldığı günden bugüne geçen 12 yılda birçok yetenekli sanatçıya destek oluyor ve keşfedilmelerini sağlıyor. Zaman içinde bu samimi mekân, yalnızca yeraltının değil; tanınmış sanatçıların da destek verdiği, özgürce kendilerini ifade ettiği, Londra’nın kalbine yerleşmiş bir sanat karavanına dönüşüyor. Sanatla ilgilenen birçok insan için bir ev hâline gelen Cafe OTO’nun hemen köşesinde bulunan OTO Project Space diye bir başka mekân var ki burası da film yapımcıları ve sanatçılar için işlerini geliştirebilecekleri bir doğaçlama ve atölye alanı işlevi görüyor.

Sadece konser takvimine göz atarak bile yepyeni sanatçılar keşfedebileceğimiz Cafe OTO, içinde bulunduğumuz şu tuhaf günlerde de sanatçıları yalnız bırakmıyor. TakuRoku adını verdikleri bir dijital plak şirketiyle yapacakları yayınlardan elde edilen gelir hem Cafe OTO için hem de bağımsız sanatçıların işlerini sürdürebilmesi için destek amacıyla kullanılacak. Şimdiden dört albümün yer aldığı katalogda muhteşem şeylerin bizi beklediği şüphesiz. Yayımlanan dört albüm de kendine ait bir sesi olan, söyleyecekleri başka yerde duyulmamış sanatçıların salgınla gelişen yeni düzen içerisindeki üretimleri. Bazen bir başkaldırı, bazen sadece güzel tınılar ve gürültüler içinde dinlemeye açılan dört albüm sırasıyla şu şekilde: 

Steve Gunn – Spring In Brooklyn 

Gunn’ın solo gitar parçaları, kapalı kapılar ardındaki baharı hissedebileceğimiz bir dinleti sunuyor.

Ashley Paul – Window Flower

Paul’un küçük kızı Cora ve saksafon ve klavyede partneri Ben’i dinleyebileceğimiz iç ısıtan bir “ev yapımı” iş birliği.

Malvern Brume – Gaps In The Persistent Hiss

Fiziksel mesafelenme ortamını yansıtan ve Brume’un yürürken yazdığı şiirleri keşfetmeye fırsat tanıyan bir iş.

HARRGA – Femmes d’Intérieur 

Dali De Saint Paul ve Miguel Prado ikilisinin karantina boyunca artarak devam eden ve kadınları hedef alan her türlü şiddete ses çıkaran, kadının toplumdaki yerine dair sorular soran; dünyanın her yerindeki kız kardeşlerimize ve özellikle Virginie Despentes‘e adanan bir albüm. 

Cafe OTO’nun kapılarını tekrar açılana dek, paylaşacakları benzersiz işleri takipte kalmakta fayda var. Mekânın zaman içinde eşsiz bir sanat alanı hâlini alma hikâyesini dinlemek isterseniz, The Guardian’ın Cafe OTO’nun 10. yılına özel hazırladığı podcast şiddetle tavsiye edilir.

Yazı: Asena Büyük