Taylor Swift’ten gerçek hislerle: “folklore”

Tüm zamanların en yüksek albüm satışı istatistiklerine sahip müzisyenlerinden birinin uzun PR süreçleriyle önden beklenti yaratılmamış albümler yayımlamasına pek alışkın değiliz. Söz konusu ABD’nin en çok ödüle layık görülmüş kadın müzisyeni olunca bu tür sürprizler daha da ilginç bir hâl alıyor. Taylor Swift, sekizinci stüdyo albümü folklore’u 23 Temmuz sabahı duyurdu ve 24 Temmuz’da gösterişten uzak bir şekilde yayımladı.

“Karantina günlerinde hayal gücüm iyice vahşileşti ve bu albüm de bunun sonucu. Bu hikâyeleri yeteneğimin en üst seviyesiyle; hak ettikleri sevgi, merak ve acayipliği vererek anlattım. Şimdi onları başkalarına iletme sırası sizde” diyor Taylor Swift, folklore albümünü paylaşırken. Bizi nasıl bir şeyin beklediğine dair ballandırılmış basın bültenlerinden ziyade içinden geçenleri, hissettiklerini söyleyerek üzerimize salınıyor folklore. 

Country, hip hop, rock, pop gibi farklı türlerde şarkı yazarlığını iyice kavuran Swift, bu sefer melankoliyle yoğrulmuş balladlarla bizi karşılıyor. folklore’un bir saati aşan, 16 şarkılık akışında anlatmak istediklerini aceleye getirmeden, mesajının altını hislenimlerle doldurarak kulaklara serpiştiriyor. İzolasyonla baş etmekten, endişeden, duygusal terörden, kabuk bağlamış ırkçılıktan, yanındakilere yük olmaktan, kişisel ilişkilerinden bahsediyor şarkılar. Müzikal kurgu da şapka çıkaracak cinsten; ses paleti çok geniş ama duyduğumuz her melodi, her enstrüman bütüne hizmet ediyor. Bu anlamda Taylor Swift’in “müzikal akrabası” olarak tanımladığı prodüktör Jack Antonoff’la birlikte albümdeki şarkıların orkestrasyonuna el atan The National üyesi Aaron Dessner’in kredisini de teslim etmek gerek. Yer yer yıldızların parıldadığı bir karanlık resmediliyor ve bu hiçbirimizin yabancısı olduğu bir karanlık değil. Dokunaklı, duygulu, hatta travmatik ama korkuya mahal vermiyor, “yalnız değilsin” diyor adeta.

Herkese hitap etmeye, herkesi memnun etmeye çalışan Lover albümünün 11 ay sonrasında gerçeğe sımsıkı sarılmış bir albümle çıkageldi Taylor Swift. Sindirmesi pek kolay olmayan düşünceleri ânın gerektiği gibi cesurca suyun üstüne çekiyor. Bon Iver düeti “exile”, yaylılar ve bol miktarda reverb’e boğulmuş “this is me trying”, dışlanmış ve ayıplanmış bir kadına kulak verdiğimiz “Mad Woman”, bir aşk üçgenini üç farklı karakterin gözünden anlatan “Betty,” “Cardigan” ve “August”; Taylor Swift’in şarkı yazarlığının en çarpıcı örneklerinden birkaçı. 

2020’nin bünyelerdeki olumsuz etkilerini silmenin uzun zaman alacağına şüphe yok. folklore gibi kendine kulak vermeye iten, şarkıları kişisel deneyimlerle ilişkilendirebileceğimiz albümler dinlemeye daha çok ihtiyacımız olduğu da aşikâr.