Spielberg ailesinin iz düşümü: The Fabelmans üzerine

Otobiyografik izler taşıyan yeni Steven Spielberg filmi The Fabelmans, ödül sezonuna güçlü bir giriş yaptı. Senaryosu Spielberg ile Tony Kushner tarafından yazılan filmin oyuncu kadrosunda ise Gabriel LaBelle ve Mateo Zoryon Francis-DeFord gibi iki keşifle birlikte Michelle Williams, Paul Dano, Seth Rogen, Julia Butters ve Judd Hirsch gibi tanıdık simalar yer almakta.

Zaman dilimi ve mekân

II. Dünya Savaşı yılları Arizona’sından, 70’lerin California’sına uzanan bir zaman ve mekân haritası.

Konu nedir?

The Fabelmans, sinema tutkunu Sammy’nin Arizona’da geçen çocukluk yıllarından California’da geçirdiği gençlik yıllarına varan büyüme hikâyesini merceğine alıyor. Sammy’nin sinemayla ilk büyülü karşılaşmasıyla içinde yeşeren tutkunun peşine düşen inadını ve merakını, vazgeçişlerini, ilk aşkını ve ayrılıklarını hesaba katan anlatıyı; Spielberg ailesinin perdedeki iz düşümü olarak anılan Fabelmanlar çerçevesinden takip ediyoruz. Sammy’nin sinema tutkusu, aile dramalarından zorbalıklara, karşılaştığı çeşitli zorluklarla baş etmek için en kıymetli eşlikçisi oluyor.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Yarı otobiyografik filmler üreten yönetmenler kervanına The Fabelmans ile katılan Spielberg, en son 20 yıl önce Artificial Intelligence’da senaryo için kalem oynatmıştı. Tony Kushner ile birlikte imza attığı senaryo, filmin merak uyandıran unsurları arasında.

Bu yılki ödül törenlerinde adını muhtemelen sıkça duyacağımız Spielberg, Arizona’da konumlanan çocukluk yıllarından, müzisyen bir anne ve mühendis bir babanın en büyük çocuğu olmasına kadar kişisel hayatından azımsanmayacak detayları filmde birebir işliyor. Böylece sinemaya ilan-ı aşk niteliğindeki bu filminde bakışını epey içeriye çeviriyor.

İlk intiba?

Filmin; rejisiyle, teknik olanaklar bolluğunda kurduğu pirüpak dünyasıyla ve seyircisini bir noktada yıkım yaşayacak karakterlerle tanıştırıp nihayetinde onların kendisini yeniden kurmasıyla, Steven Spielberg imzası taşıdığı şüphesiz. 

Michelle Williams başta olmak üzere Paul Dano, Gabriel LaBelle gibi isimlerin leziz oyunculukları da The Fabelmans’ın seyir zevkini hayli yükselten detaylardan.

En çok hangi sahneye yükseldin?

Filmden bana kalan iki sahne var diyebilirim. Bunlardan ilki, Sammy’nin çektiği filmi mezuniyet töreninde izledikleri kısım. Zorbalık gördüğü iki öğrenciyi filmde sunma biçimi, sinemanın ne denli manipülatif ve ideolojik bir mecra olduğunun altını çiziyor. Bir diğeri ise David Lynch’in John Ford olarak belirdiği sahne ve sonrasında kameranın verdiği selam. Bu sahneyle filme koca bir tebessümle veda etmeniz olası.

Modunu nasıl etkiledi?

Sammy’nin merakı ve tutkusu peşinden iki buçuk saat kadar bir yolculuğa çıkmak gün sonunda iyi hissettirdi diyebilirim. 

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin?

Epey tanıdık aile üyeleriyle karşılaştığımız filmde, leziz oyunculuk performansları izlemek ikna edici oldu elbette. Bunun yanında kendini yıkıp yeniden inşa edebilmesiyle -filmde de benzerliklerinin altı çizilen- iki karakter: Sammy ve annesi Mitzi bu anlatıdaki favorilerim.

Kimler sever?

Sinemanın ya da herhangi bir tutkunun peşinden gitmeye, dünyadaki yerini aramaya ya da dünyayla baş etmeye, çuvallayıp yeniden kalkmaya dair iyi hissettiren anlatılara ilgisi olanların memnun ayrılacağı bir film The Fabelmans.

Formu dolduran: Yağmur Ruken Kahraman