Meraktan çatlatan bir Poe uyarlaması: The Fall of the House of Usher

Yazı: Meltem Demiraran

The Haunting of Hill House, Doctor Sleep, Midnight Mass gibi nitelikli korku yapımlarının ardındaki Mike Flanagan’ın, Edgar Allan Poe’nun aynı adlı öyküsünden uyarladığı The Fall of the House of Usher, servetini koruma yolunda parçalanan bir aileye mercek tutuyor. Sekiz bölümden oluşan mini dizi, Netflix üzerinden izlenebilir.

*Bu yazı, diziyi henüz izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Ne hakkında?

Odağımızda Usher ailesi var. E malum çöküşlerine şahitlik ediyoruz. Hikâye açıldıkça da Usherların öyle sıradan bir zengin aile olmadığını anlıyoruz. İkiz kardeşler Roderick ve Madeline, püriten ve hasta bir anne ile berbat bir çocukluk geçiriyor. “Sana tokat atana öbür yanağını uzat,” ya da “Acı ve ıstırap İsa’nın öpücükleridir” tarzı bir bir hayata bakış yani. Öyle ki ağrı kesici kullanmayı bile reddediyor. Böyle bir annenin çocukları ise Fortunato Pharmaceuticals adlı bir şirket ile ilaç endüstrisinin devi hâline gelip hedonist yaşamlar sürüyor. Nasıl hikâye ama?

Madeline çocuksuz bir şekilde hayatına devam ediyor. Ancak Roderick’in şirketin başına geçmek için kendini yırtan beş farklı anneden doğmuş altı çocuğuyla karmaşık bir aile dinamiği var. Dizinin her bölümü Roderick’in çocuklarından birini merkezine alıyor. Kendilerini yakından tanıyoruz hatta ahlaki açıdan ne kadar yozlaşmış oldukları gözümüze sokuluyor demek yanlış olmaz. 

Tamerlane bir yaşam koçu, Victorine hırslı bir tıp araştırmacısı, Camille bir halkla ilişkiler ustası, Leo bir video oyunu üreticisi, Frederick gerçek bir dengesiz ve Prospero ise tam bir problem çocuk. Usher ailesinin üyeleri için -pek sevilesi kişiler olmasalar da- bütünüyle kötü diyemeyiz. Yine de her biri açgözlülük, hırs ve acımasızlıkla hareket ederek kendi trajik sonlarını hazırlıyor.

Fasulyenin faydaları

*Uyarlamaları seven bir yönetmen Flanagan. Geçtiğimiz yıllarda yine Netflix için Shirley Jackson’ın aynı adlı romanından The Haunting of Hill House, Henry James’in gotik novellası The Turn of the Screw’dan The Haunting of Bly Manor ve Christopher Pike’ın jüvenil korku romanlarından The Midnight Club uyarlamalarını yapmıştı. Kendisi bu kez Edgar Allan Poe’nun aynı adlı öyküsünü uyarlamış.

*ABD’de başlayıp farklı yerlere sıçrayan opioid krizi üzerinden Purdue Pharma’nın sahibi Sackler ailesi ve Usherlar arasında da bir bağlantı kurabiliriz aslında. Netflix’in Painkiller’ı ve Hulu’nun Dopesick’i de zamanında bu meseleye el atmıştı. 

İlk intiba

Dizi, korku türünün hakkını veren zifiri karanlık bir kurguyla yapıyor açılışı. Roderick’i çocuklarının toplu cenazesinde ve tüyler ürpertici birkaç durumun içinde görüyoruz. Hemen ardından da fırtınalı bir gecenin köründe Auguste Dupin adlı dedektifi metruk malikânesine buyur ediyor. Teklifi, Usherların suç ve şiddet dolu geçmişini açığa çıkarmak. 

Aralarında geçen diyaloglar sıklıkla şöyle yandan yandan gülmeme sebep oldu. Roderick, inanması güç korku dolu hikâyesini anlatırken oldukça dürüst davransa da Dupin kendisini pek ciddiye alamıyor. Sonuçta rasyonel biriyseniz, hâliyle ölü annesinin tam arkanızda dikildiğini söyleyen biri için “Az sonra da bir el şakası yapacak herhâlde bu zevzek.” diye düşünürsünüz. Ailenin tüm üyelerini çapraz geçişler ve örtüşen diyaloglarla tanıdığımız sekanslar da izleyiciyi kendine bağlamayı çok iyi başarıyor bence. Meraktan çatlıyorsunuz. 

Hele o ölümler! Dekadanlığın ve gotikliğin şanından ödün vermiyor kesinlikle. Her biri müthiş korkunç ve dehşet verici bir biçimde melodramatik.

En çok neyi sevdin?

Poe referanslarını. Benim gibi iflah olmaz bir Poehead iseniz -değilseniz sizi şöyle alalım- Poe uyarlamalarının genellikle prop kuzgunlardan, abartılı bir şekilde göze sokulan ve içi boş bir  gotik görsellikten öteye gidemeyip, ağızda peynirimsi bir tat bıraktığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak hiç merak etmeyin; bu kez durum çok farklı. Bize belki de Roger Corman’ın 60’larda yaptığı uyarlamalardan bu yana en doyurucu Poe uyarlamalarından birini sunuyor Flanagan.

Poe’nun Ligeia’da ele aldığı opium meselesini bir opioid kriziyle karşımıza çıkarması, Dupin’i The Fall of the House of Usher’daki kimliği belirsiz anlatıcının yerine koyması, vaizin cenazelerde Poe’nun şiirlerini ve hikâyelerinden pasajları okuması, Verna’nın adının Poe’nun ikonik şiiri The Raven’ın bir anagramı, üstelik karakterin ise gotikliğin vazgeçilmez sembolü kuzgunun vücut bulmuş hâli olması ve biraz daha sayarsam bütün sayfayı dolduracak pek çok inanılmaz detay… Bu lafım gotikliğe pek yaraşmayacak olsa da Poe şimdi mezarında huzurla yatıyordur eminim.

Oyunculukları da genel olarak epey sevdim. Bruce Greenwood (Roderick) ve Mary McDonnell (Madeline) inanılmazdı. Ayrıca The Haunting of Bly Manor, Sex Education, Years and Years ve Doctor Who gibi yapımlardan bu yana ipek gibi oyunculuğuyla beni kendisine hayran bırakan T’Nia Miller’ı (Victorine) izlemek benim için ayrı bir keyifti.

En az neyi sevdin?

Tamam, Poe referansları şahane. Diyecek bir şeyimiz yok. Roderick’in torunu Lenore’un adı da Poe’nun The Raven şiirinden geliyor. O da tamam. İyi de bu torun kim? Hikâyesi ne? Öyle gelip geçiyor sanki. Ya bir şeyler daha bilseydik hakkında ya da hiç var olmasa mıydı acaba? 

Bir de, T’Nia Miller’ın oyunculuğu ne kadar ipek gibiyse Henry Thomas (Frederick) ve Kate Siegel’ın (Camille) performansları da bir o kadar hatır hatır, katır katır filan. Kompleks karakterlerin altından elbette çok iyi kalkıyorlar ancak sevenlerinden özür dileyerek, kendilerinin abartılı oyunculuklarının beni bir tık yorduğunu belirtmeden edemeyeceğim. 

Bunu seven şunları da sever
Bana kalırsa, Ari Aster’ın aile dinamikleri ve doğaüstü olaylara odaklanan korkusu Hereditary (2018) ve Alejandro Amenábar’ın bir annenin, fotosensitif çocukları ile yaşadığı lanetli evde başından geçenleri konu alan filmi The Others (2001) bu mini dizinin üzerine iyi birer cila olur. Benim biraz daha uzun soluklu korkulara ihtiyacım var derseniz de Alfred Hitchcock’un Pscyho’sunun öncül hikâyesini ele alan dizi Bates Motel ve Mark Z. Danielewski’nin romanı House of Leaves’e bir bakabilirsiniz.