Geçmişten gelen duyguların çözümü: The Gone

Yazı: Olcay Özer

2023 New Zealand Television Awards’tan beş ödülle ayrılan The Gone, suç dizisi tutkunlarının yakın dönemdeki favorilerinden biri. Başrollerinde Acushla-Tara Kupe ve Richard Flood’ı izlediğimiz altı bölümlük dizinin prodüksiyon ekibinin önemli bir kısmını, hikâyenin de odak noktalarından biri olan Māori topluluğunun üyeleri oluşturmakta.

*Bu yazı henüz The Gone dizisini izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân 

2023, Yeni Zelanda.

Konu nedir?

Altı bölümden oluşan The Gone, İrlandalı genç bir çiftin Yeni Zelanda kırsalında kaybolması üzerine o bölgede doğmuş ve olumsuz pek çok anıyla dolmuş dedektif Diana Huia (Acushla-Tara Kupe) ile İrlandalı dedektif Theo Richter’in (Richard Flood) yolculuğunu anlatıyor. Kasaba halkının, kasabada oldukça etkili bir güce sahip olan Māori topluluğunun kayıplara karşı gösterdiği farklı tepkiler irdelenirken, bu kayıpların bir dizi geçmiş cinayetle bağlantılı olabileceğine dair giderek artan endişeyi ve bu endişenin tüm kasabayı tedirgin edişini izliyoruz.

İlk intiba?

Dizi çok “basit” bir kayıp hikâyesi üzerine kurulu ve ilk bölümden tüm düğmelere basıyor. Hikâyedeki neredeyse tüm karakterin arka planı birbirine ustalıkla bağlanıyor, böylece olay örgüsü kalınlaşarak çözülmesi zor bir hâl alıyor. Hikâyenin anlatımında en etkileyici olan, yalnızca olay örgülerinin değil; geçmişten gelen ya da getirilen duyguların da ustalıkla birbirinin içine geçmesi ve altı bölüm boyunca sadece olay kurgusunun değil duyguların da çözülmesi.

En çok neyi sevdin?

Birçok BBC yapımı polisiye dizi gibi hikâyenin tüm öğelerinin ilk iki bölümde birbirine girmesini ve ardından ilmek ilmek çözülmesini çok sevdim.

En az neyi sevdin?

Baş karakterler Diana ve Ritcher biraz derinliksiz. Her ikisi de geçmişlerinin bagajları ile var olan karakterler ama hikâyeleri cömertçe anlatılmıyor. Ne Diana’nın doğup büyüdüğü kasabadan soğumasına sebep olan anne kaybı ne de Ritcher’in hayat boyu kendisine eşlik edecek hastalığı yeterince irdelenmiyor ve hikâyenin bu kısımları “sıkça değinilse de derinleştirilmeyen” anlatılar olarak diziye yer alıyor.

En çok hangi sahneye yükseldin? 

The Gone dizisinin odak noktalarından biri, kasabayı etkisi altına alan Māori topluluğunun çevredeki “kutsal” araziyi satın almak isteyen CEO ile aralarında doğrudan hiçbir karşılaşma olmaması. Tüm hikâye kayıp vakası için Yeni Zelanda’ya gelen, Ritcher ile de inişli çıkışlı bir romantik ilişkide olan Aileen üzerinden anlatılıyor. Aileen, Fallon ailesi tarafından “haberci” olarak seçiliyor. Aile tarafından kaçırılıp serbest bırakıldıktan sonra ilk mesajını Māorilerden Wiki’ye viski eşliğinde ulaştırıyor. Bu karşılaşma bir mesaj iletmekten çok iki kadının duygularını ve korkularını paylaşmasına, güçlenmesine vesile oluyor.

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin?  

Baş karakter Diana, kayıp vakasını araştıran baş dedektif olmasına rağmen çekingen, silik ve sessiz. Bu sessizliğe bürünmesinin sebebi, annesinin kaybından dolayı kasaba halkına karşı geliştirdiği geçmişten gelen öfkeyi bastırmak. Fakat hikâyedeki rolü itibariyle izleyici Diana’nın sesini daha fazla duyma ihtiyacında hissediyor.

Öte yandan Aileen, Wiki ve Valerie güçlü, sesli ve hikâyede belirleyici olan kadın karakterler. Hikâyeye yön vermeleri ve zaman zaman birbirleriyle dayanışarak güçlenmeleriyle etkililer.

Erkek karakterler Ritcher, Fallon ve Buster ise daha edilgen. Hikâyede varlar ama hikâyeye yön vermiyorlar.

Bunu seven şunları da sever

Yine BBC yapımları olan ve GAİN’de gösterilen Shetland ve Happy Valley’i seversiniz.