Dört duvarı aşan bir deneyim: Uçurtma Zamanı
Yazı: Deniz Dursun
Jackie Matisse ve sanat pratiğinin imzası hâline gelen uçurtmalar, sanatçının 1976 yılında çıktığı bir yolculukta ilk kez İstanbul semalarında belirmiş. Aradan neredeyse yarım asır geçti ve Matisse’in renk renk, şekil şekil uçurtmaları; Gill Eatherley küratörlüğünde hazırlanan Uçurtma Zamanı sergisi ile 23 Mayıs itibarıyla Arter’in farklı katlarına yayılıyor.
Jackie Matisse’in yolculuğu
Jackie Matisse (1931-2021), sanatsal geçmişe sahip bir aileden geliyor. Hâliyle büyürken bu sanat mirasını bir şekilde yanında taşımış. Aynı zamanda ressam Henri Matisse’in de torunu. Bilinene göre, Henri Matisse’in torunlarına böyle bir tavsiyesi var: “Elinizden başka bir iş geliyorsa sanatçı olmayın.” Muhtemelen sanatın uzun ve meşakkatli yolunda kaybolması ihtimaline karşı torununu uyarmak istiyor. Yine bilinene ve hatta görünene göre, Jackie Matisse bu önerilere pek de kulak asmamış.
Hayat tarafından bir yerden bir yere sürüklenmek pek çoğumuzun deneyimlediği bir şey. Bu sürüklenme hâlinin Matisse’in sanat pratiğindeki karşılığı ise uçurtmalar. 1960’larda ormanda uçurtmasını kaybetmesiyle başlayan süreç, yaşamının “sanatçı” dönemine yön veriyor. Böylece Matisse; çeşit çeşit malzeme, boyaları ve fırçalarıyla bazen kâğıtta, bazen ahşapta gezindiği bir serüvene atılıyor..
Jackie Matisse uçurtmaları dinamik bir form olarak gördüğünü ifade etmiş. Uçurtmaları birbirine bağlamanın, kesmenin, yapıştırmanın, yapıp bozmanın, bağlamanın ve ayırmanın iç dünyasında önemli karşılıkları var. Bundan sebep ki günün sonunda onları uçurmaktan sanat hayatı boyunca hiç vazgeçmemiş.
Uçurtma Zamanı’na dair
Matisse’in uçurtmaları; Arter’in farklı kat ve alanlarında, gerek yüksekte gerek alçakta, gerek aydınlıkta gerek karanlıkta asılı duracak; dış sesler ve renk cümbüşünü de koluna takarak İstanbullu izleyicilerle buluşacak. Uçurtma Zamanı sergisinde farklı biçimlerde oluşturulmuş uçurtmaların her birine özgü sergileme teknikleri tercih edilmiş.
“Şişelenmiş Dünyalar” [1981] eserinde uçurtma parçaları buluntu malzemelerle üretilen şişelerin içinde yüzüyor. “Gökkuşağı” [1983] ise uçurtmaları Arter’in ön cephesinden seyredilebilecek, davetkâr bir formda sunuyor. “Siyah Beyaz Uçurtmalar” [1989] ve “Dolaşmış Uçurtma Kuyrukları” [1977] ise aşağı doğru bir serimle atriumun derinliklerine doğru süzülüyor.
Video formunda işlerin de yer aldığı galeri alanının loş bölümünde, en çarpıcı işlerden biri olan “Deniz Kuyrukları” [1983] konumlandırılmış. Bu videoda Jackie Matisse’in uçurtmaları, Molly Davies’in çektiği sualtı görüntüleriyle buluşuyor; ayrıca görüntülere okyanusta kaydedilmiş sesler eşlik ediyor. Böylece videodaki uçurtmalar, sanki sudan çıkmış da göğe yükselmiş gibi galerinin tavanına uzanıyor.
“Deniz Kuyrukları” ayrıca, Polly Motley’nin hareket tasarımını üstlendiği bir dans gösterisi olarak da sergiye eşlik edecek. Canlı performans, Uçurtma Zamanı’nı geçmiş ve bugün arasında bir köprü kurarak katmanlandırırken kostümleriyle de epey ufuk açıcı bir deneyim vadediyor. 22-26 Mayıs’ta gerçekleşecek Deniz Kuyrukları Performansları hakkında detaylara ve katılım bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.