Kalbini derinin üstünde taşı: Yakın geleceğin akıllı dövmeleri

Yazı: Mehmet Ekinci - Kolaj: Aslı Kurban

Bir vücut sanatı olarak dövme ve insan vücudu, teknolojik araştırmaların da deneme sahasına dönüşmüş durumda. Söz konusu denemeleri görsel ve yazılı bilimkurgunun klasikleşmiş ya da yakın dönemde popüler olmuş örneklerinde tespit etmek mümkün. The Peripheral, Altered Carbon, Ghost In the Shell, Total Recall, Blade Runner akla ilk gelen örnekler. Okuyacağınız yazı, dövme sanatını elektronik sistemlerle buluşturan “akıllı dövme” denemelerini inceliyor ve soruyor: Bu teknolojiler yeni distopyaların birer habercisi mi yoksa “hiç akla gelmedik aşk türleri düşleyebilmeyi” mümkün kılan umuda kaçış alanları mı?

“2020’lerin ilk yıllarında Uzak Doğu Asya’daki bir adanın güneyinde, Pingtung şehrinde yaşayan üniversite öğrencisi bir genç, marketin kasasında sıra ona geldiğinde her seferinde elini pantolonunun cebine atmaya üşenir olmuştu. Nakit, kredi kartı, akıllı telefonundaki uygulamalar; hiçbiri ona arzuladığı bedensel rahatlığı sağlamıyordu. Çözümü yaşadığı şehirdeki bir dövmecide buldu.” 

Kredi kart bilgilerine tanımlı barkodu sağ ön koluna dövdürüp Dcard sosyal medya platformunda paylaşan Tayvanlı üniversite öğrencisinin hikâyesi, olağan teknolojik hayatlarımızı bizlere yadırgatma niteliğiyle tanımlanan bilimkurgu yazınının kurgudan gerçekliğe sızdığı anlardan biri. Bant Mag.’ın “dünya dönüyor” ve “gündem dışı diğer haberler” serilerine de yaraşır bu tuhaflıktan esinlenerek gerçeği kurguya geri dökmeye çalışsak, yukarıdaki paragraf taslağı fena bir deneme olmazdı sanki. Gerçi bir dövmeci dükkânında başlayan kısa öykülerin en güzelini 1959’da Sylvia Plath On Beş Dolarlık Kartalda yazmıştı bile: “Bu hayatta kalbini derinin üstünde taşı, sana en iyisini verecek adam benim.”

Dövme dediğimiz görsel bir metin en nihayetinde, kişinin nazarında hangi hikâye canlanıyorsa ondan ibaret. Tıpkı bir gündüz düşü görme fabrikası ya da Rorschach testi gibi. Ray Bradbury’nin, bilimkurgu edebiyatının ağır aksak ciddiye alınmaya başladığı yıllarda, 1951’de yayımladığı Resimli Adam örneğin. Baş karakterin bedenini saran ve bakanın gözünde beliren dehşetengiz olaylar, Bradbury’nin yarattığı karakterleri ve okuyucuları üzerinde uyguladığı bir psikolojik testti. Çocuk gelişimini iyileştirmek için tasarlanmış ve kontrolden çıkan robot-simülasyon evler, Siyah topluluklarca kolonileştirilmiş Mars, aniden patlak veren nükleer savaştan kaçarken Meksika çöllerine iltica eden bir aile… İnsanın kırılgan ve ürkek psikesi ile çelik ya da plütonyum dövme gibi modern teknolojik araçların insafsız eylemlerini birbiriyle konuşturan Resimli Adam, 1969’da sinemaya da uyarlanmıştı

Yakın dönemde sayısı giderek artan bilimkurgu film ve dizi yapımcıları Resimli Adam’ı okumuş mudur izlemiş midir, bilinmez. Zaten bu yazının odak noktası, söz konusu gündüz düşlerini kültür endüstrisi yerine araştırma laboratuvarlarına uyarlamaya çalışan insanlar.

Haziran 2022’de Colorado Üniversitesi Boulder’da araştırmalarını yürüten nanomühendislik uzmanı Carson Bruns ve ekibi yeni bir makale yayımladı. Bruns, kültürel tarihi binlerce yıl öncesine dayanan insan vücuduna kalıcı işaretler nakşetme işlemini güncel teknolojilere uyarlamayı önemseyen sayıca az ama görünürlüğü giderek artan bilim insanlarından. Şubat 2019’da verdiği “Etrafınızı Kuşatmış Dünyaya Tepki Veren Fütüristik Dövmeler” başlıklı Ted konuşması izlemeye değer. Zaten en son bilimsel yayını da bu konuşmada tarif ettiği güneş enerjisiyle çalışan, termometre işlevi gören ve elektrik akımı ileten dövme üçlemesine bir yenisini ekliyor. Bruns ve ekibinin tasarladığı yeni “akıllı dövme”, deri altına dövülen içi radyasyona duyarlı diarylethene dolu mikrokapsüller sayesinde kişinin bedenine özel dozimetre işlevi görüyor. Yaşadığınız bölgedeki nükleer santralden radyasyon sızıntısı olduğundan mı şüpheleniyorsunuz ya da civar ülkelerden birine bir atom bombası mı atıldı, hop, akıllı dövmeniz renk değiştiriyor ve radyasyona maruz kalıp kalmadığınızı işaret ediyor. Bu dövmelerden Kazım Koyuncu vd. muhtemel Çernobil mağduru Karadeniz Bölgesi sakinleri zamanında yaptırsaydı, ne kadar faydalı olurdu, yine bilinmez.

akıllı dövme
The Dermal Abyss

Akıllı dövmelerin tıp alanındaki diğer uygulamaları için Imperial College London’da çalışan Ali Yetişen’in çalışmaları incelemeye değer. Yetişen’in Nan Jiang ile 2017 yılında yayımladığı makalede tarif ettiği biyoduyarlı dövme mürekkebi, günümüzde akıllı kol saatleri, fitbit’ler vd. giyilebilir görüntüleme cihazları yerine herhangi bir pil ya da kablosuz internet bağlantısı gerektirmeme özelliğiyle dikkat çekiyor. Bu mürekkepler sayesinde, beden sağlığı için hayati önem taşıyan hormon ve diğer maddelerin dalgalı seyriyle renk değiştiren dövmeler geliştirilebiliyor. Ekibin Harvard Üniversitesi YouTube kanalından yayımladığı kısa demonstrasyon videosunda söz konusu akıllı dövmenin “The Dermal Abyss” (Derideki Dipsiz Kuyu) ismiyle anılması, insan bedenini saran kılıfına içkin potansiyel adına hayal gücümüzü zenginleştiriyor. Yetişen, birlikte çalıştığı araştırmacılarla geliştirdiği akıllı dövme teknolojisinin COVID-19’un tipik belirtiler öncesi tanısı için de kullanabileceğini öne sürmüş ve bu önerisini Nature dergisinde yayımlamış.

Peki ışık dalga boyu ya da vücuttaki kimyasal yoğunluğu yerine doğrudan kablosuz iletişimle çalışan akıllı dövmeler mümkün mü? Huanyu Cheng ve Ning Yi’ye göre cevap evet. Araştırmacılar, 2017’ye tarihlerenen çalışmalarında deri altına dövülüp doku içinde çözülebilen (ve toksik özellikler göstermeyen) dövme sensörleri tüm detaylarıyla tarif ediyorlar. Esnetilebilir ve ezilip bükülebilir materyalden üretilen bu elektronik cihazlar sadece deri altında değil, göz retinasında da çözülebilir nitelikte. Araştırmacıların, geliştirdikleri teknolojinin neredeyse gerçeküstü özelliklerini betimlemek için makalenin girişinde Salvador Dali’nin Hafızanın Israrı”na atıfta bulunması ayrıca fantastik bir detay. Akıllı dövmeler, kimilerince beynimizden ibaret hafızamızın, bedenimizin diğer bölgelerinde her daim aktif olduğunun bir başka kanıt aracı olarak düşünülebilir mi? Neden olmasın.

Gaharwar Laboratory/Texas A&M University

Nergis Fırtına’nın  Ağustos 2022’de Interesting Engineering’deki haberine göre, akıllı dövme elektronik cihazlar jel biçiminde üç boyutlu yazıcılar yoluyla üretilebilir durumda. Yüksek iletkenlik, sıkıştırılabilirlik ve biyolojik doku uyumu gösteren jelatinimsi elektronik cihazlar, Akhilesh Gaharwar’ın araştırma laboratuvarında geliştirilmiş ve Parkinson dâhil pek çok kronik rahatsızlığın günlük takibi için kullanılma amacı taşıyor. Erken dönem 20. yüzyıl radyo alıcılarından itibaren pek çok telekomünikasyon cihazında kullanılan molibden disülfid kristal mineralinin jelibon kıvamına gelmiş hâlinin vücuduna enjekte edilmesine izin verecek klinik çalışma denekleri Gaharwar ile iletişime geçebilir.

Bilimsel tarifi ve estetik sunumu insanı nispeten daha az irkilten (ya da daha çok yüreklendiren) akıllı dövme çalışmaları yok değil. Cornell Üniversitesi bünyesinde İnsan Odaklı Tasarım öğretim üyesi olarak çalışan Tayvan doğumlu Cindy Hsin-Liu Kao, mühendislik ile sanat-tasarım alanlarını bir araya getirmeyi hedefleyen çalışmalar yürütüyor. Örneğin, Microsoft ile birlikte yürüttüğü DuoSkin akıllı dövme tasarım projesi her sene Avusturya Linz’de düzenlenen Ars Electronica’da 2017 jüri ödülü adayı olmuş. Ekonomik değeri ve takı tasarımı estetiğiyle değil, iletkenlik özelliğiyle de doğada bulunan minerallerin en güzidesi altından dövülen DuoSkin akıllı dövmeleri, deri-üstü kullanıcı arayüzü bakımından üç farklı işlev ve tasarım modeline sahip: Veri girişi, çıkışı ve iletişimi işlevleri. Diğer örneklerinden onları ayrıştıran bir diğer özellik ise geçici olmaları (en azından şimdilik). Veri girişi özelliğiyle deri üstünü bir akıllı cihaz trackpad’i olarak kullanmak mümkün. Ya da iletişim özelliğiyle iki insan bedeni arası kablosuz veri paylaşımı. Hsin-Liu Kao’nun akıllı dövme tasarımları, üst sınıf zengin tabaka olup teknoloji şirketi sahibi kötücül bilimkurgu karakterlerine yaraşır çekicilikte. Blade Runner 2049’da Jared Leto’nun oynadığı Niander Wallace karakteri ilk akla gelenlerden, örnekler çoğaltılabilir.

SkinMarks / Google Research

Google’ın Almanya’daki Saarland Üniversitesi’ndeki araştırmacılarla birlikte yürüttüğü SkinMarks projesi ise, yukarıda hızlıca göz gezdirdiğimiz teknolojilerin bir sentezi gibi. Parmak içi yüzeyleri ya da el üstündeki parmak çıkıntıları birer joypad tuşuna çeviren SkinMarks akıllı dövmeleri, geçtiğimiz aylarda merakla takip ettiğimiz William Gibson uyarlaması The Peripheral’daki fütüristik karakterlerin parmak hareketlerini hatırlatıyor bizlere. 1990’lardan itibaren evlere girmeye başlayan primitif akıllı ev teknolojileri (tabii finansal olarak kalburüstü teknoloji meraklısı tabaka), örneğin bir parmak şıklatmayla evdeki ışıkları açıp kapamayı mümkün kılan sensör tesisatı ya da ses komutuyla çalışmaya başlayıp duran ev aletleri SkinMarks vd. örneklerle yeni bir faza geçmeye hazırlanıyor gibi. Akıllı evlerde yaşayan akıllı dövmeli insanlar. Ne terslik çıkabilir ki?

Dövmeyi günümüz teknolojilerine uyarlama çabaları, irili ufaklı araştırma grupları bünyesinde ve güncel teknoloji haberciliğinde yaygınlaşsa da bu vücut sanatı insanlığın yakın geçmişine kadar ya ilkel kabilelerle ya da modern toplumların marjinal topluluklarıyla (suçlular, “ahlaksızlar”, yoksullar vs.) özdeşleştiriliyordu. (Bu tarihçeyi Aycan Taşyürek’in daha önce Bant Mag. için hazırladığı yazıda daha detaylı incelemek mümkün.) Tattoo sözcüğünün kökeninin Polinezya dillerinden Samoaca’daki hâliyle tatau’dan, bedene darbe vuran iğneden çıkan tap tap sesinden gelmesi boşuna değil. Ya da Kafka’nın Ceza Kolonisi kısa öyküsünde, okyanusun ortasındaki cehennemvari bir adada suçlu bedenlerin sırtlarına suçlarının sadist yöntemlerle döverek yazıldığını resmetmesi. 

Güncel akıllı dövme örneklerinde gördüğümüz bilimkurgusal denemeler, yeni distopyaların birer habercisi mi yoksa bilimkurgusu sözcüğünün Türkçe’deki isim babası olan Orhan Duru’nun deyişiyle, “aşkın çeşitlenmesi … başka gezegenlerde hiç akla gelmedik aşk türleri düşleyebilmeyi” mümkün kılan umuda kaçış alanları mı? Sadece böylesi niş bir alanın spesifik örneklerini inceleyerek bu soruyu cevaplamak mümkün değil elbette. “Bilimkurgu”yu türlü türlü spesifik temalarla birlikte düşünen güncel başka yayınlar mevcut. Mesela, Carlos Gutierrez-Jones’un yakın zamanda Türkçeleştirilen İntihar ve Bilimkurgu incelemesi; Karun Çekem’in 2019’da Pasajlar’da yayımlanan karşılaştırmalı edebiyat incelemesi; Varlık dergisinin Temmuz 2022 Siberpunk: İleri Teknoloji ve Sefil Hayatlar özel sayısı ya da Begüm Kovulmaz ve Murat Erşen’in Punctum’da çevrimiçi yazı ve podcast formatında yayımlanan “Başka Başka Dünyalar: Bilimkurgu” sohbeti. 

Yine Orhan Duru’ya kulak vererek bitirelim: “İnsanlar geleceği merak ettikçe bilimkurgu yazını da ona yanıt bulmaya çalışacak. Buna kuşku yok. Doğal olarak. Bilimkurgu yazını bunu iki yönlü sürdürecek. Öncelikle bilimsel gelişmeleri izleyerek yeni buluşların insanlık üzerindeki etkilerini yorumlayacak. Öte yandan bunu kurgusal bir biçimde sunmanın yorumlarını arayacak.” Bu etki ve yorumları açığa çıkaran başka vaka incelemelerine ihtiyacımız var.