Z Raporu 2024: Anıl Nişancalı

Hikâyeleri, oyunları ve romanlarıyla tanınan yazar Anıl Nişancalı, kültür sanat gündemine temas ettiği zevkli videolarıyla sosyal medya akışlarında karşılaşmayı sevdiğimiz üreticilerden biri. Bir yandan YouTube kanalında daha uzun format içerikler paylaşmaya başladığı 2024’te, davetimizi kırmayıp BoJack Horseman ve unutulmayacak karakterleri dosyamız için de harika bir giriş metni kaleme almıştı.

Anıl Nişancalı, 2024’ü değerlendiren anketimizi yanıtladı: 2024’te izlediğin dizilerden favorilerin? Bu yıl öğrendiğin bir kelime? 2024’te keşfettiğin harika grup/müzisyenler? Buyrunuz Anıl Nişancalı 2024 Z Raporu’na.


2024ten yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?

2023’te 12 yıldır birlikte yaşadığım köpeğim Gece’yi kaybettim. Üzüntüden aklımın şasesi yerinden oynadı. Öyle bir ölçü birimi yok, ne kadar anlatsam o kadar değil gibi geliyor, derdim avucuma sığmıyor da toprak gibi taşıyor bir hâldeydim. Gece’yi çok sevdik, çok da iyi baktık, çok mutlu bir yaşantısı olduğuna eminim, bununla da gurur duyuyorum.  Ama aşamadığım bir şey var, bana giderken attığı son bakış. “Sen buradaysan bu işte bir hayır vardır, ama korkuyorum” gibi yorumlamakta direndiğim, düşündükçe yarama sirke bastığım bir anı. Atamıyorsun, içinden geçip gitmen gerekiyor, ilanihaye, anlat anlat bitmez o dönem.

Evcil roketimiz uyuyakaldıktan birkaç ay sonra, 2024’ün Mayıs ayı sanırım, rüyamda Gece’yi gördüm. Aynı cilve, aynı şımarıklık, aynı tafralı göt sallamasıyla etrafımda dolanıyordu. İnsan uyanınca rüyasına bile akıl veriyor, keşke o bakışını sorsaydım gibi salak fikirler türetiyor. Sormadım. Dümdüz, beni çok seven, benden yana mutlu bir Gece kızı, sanki yıllar içimize yerleşmemiş ve onu süpürmemiş gibi etrafımda. Her şey onun beni sevdiği gibi normal. Uyandığımda Gece’yle uyumuş gibiydim. Bana miras bıraktığı anının acı değil, suçluluk hiç değil; hektarlar boyu sevgi olduğunu hatırladım.

Üzülmek için özlemek gerekiyor, özlemek de özden geliyor. Bir âna geri döneceksem kızımın rüyama girip resmen “beni hatırlayacaksanız son günle değil, her günle hatırlayın” diyerek içimi ferahlattığı o âna dönmek isterdim.

2025’le bir pazarlık yapma şansın olsa, ne için ve nasıl bir pazarlık olurdu bu?

Aralık ayının başında “Az biraz sağlık ve sıhhat mi peki anılcım yepisyeni vücudun canına ettin?” diyerek gün aşırı uzun yürüyüşlere çıkayazmışken, dümdüz yolda düşüp ayağımı kırdım. Sıhhat senin neyine. Az biraz bastonla takılayım dedim, kaç yıllık dede yadigarı baston beni tartmadı, ortadan ikiye patladı. “Bir süre kımıldamadan yat” dediler, apartmanda tadilat başladı. 

2025’ten tek ricam, bu pazarlığa tabi değil çünkü, daha az kelle paça içmek zorunda kaldığım durumlara düşmek ve inşaat işlerinin bitmesi, okulların zil seslerinin düşürülmesi.

2024te izlediğin dizilerden favorilerin?

The Bear’in yeni sezonu, diziyle ilgili ne seviyorsak yırtmadan ve abartmadan katlamayı başarmış. İlk etapta gastronomi ve mutfakla ilgili bir dizi zannedilebilir ama bu dizi tamamen anksiyete ve kendini zorbalamakla ilgili, bir nefes almakla ilgili. Bu benzini tadında koymasaydı kendi taklidini yapıp izleyenleri istismar ederdi. The Bear abartmadan, meramından şaşmadan depar adım ilerliyor. Harika bir kurgu dili, güzel bir müzik seçkisi ve şahane ikili mini diyaloglar barındırıyor. Her karakterinin pozitif ya da negatif gelişimini çok tutarlı bir şekilde anlatıyor.

Ayak İşleri’nin yeni sezonu daha karanlık ve cesurcaydı. “Eğer yeri geldiyse her şey hakkında doğru şaka yapılabilir, her durumun komiği doğru dozda çıkabilir” önermesinin kanlı canlı örneği. Son sezonda ortaya attığı sinir bozucu ve agresif önermeler, bu dizinin illa komik değil; ne kadar gerçek olabileceğini de gösterdi. Ellere sağlık.

2024’te keşfettiğin yeni tutkun?

Okumayı evvela babamın GırGır koleksiyonundan, sonra da Tenten’lerden öğrenmiş biri olarak çizgi roman hep hayatımda oldu. Bazen daha gevşemek için süper kahraman hikâyelerine takılıyorum, bazen de maçam yerse bağımsız grafik roman tabir ettiğimiz daha gerçekçi hikâyelere dalıyorum.

İlk soruya yanıt olarak anlattığım Gece’nin hikâyesini, kendimce yeni bir roman olarak yazdım. İsmi Evcil Roket olacaktı, roman hâli pek tatmin etmedi. Sanki o anlatı dili bu hikâyeyi tam kapsamıyordu ya da üç adet roman yazdıktan sonra bir tane daha yapmak yerine yeni bir şeyler arıyordum, saldım. Sonra o bahsettiğim rüyayı gördüm, hikâyeyi tekrar ameliyatlamaya başladım. Konu evirildi çevrildi ve bir grafik / çizgi romana evrildi. Benim elim çizim konusunda kalem tutmuyor; Evcil Roket’i kim çizer, ben ne zaman tamamlarım bilmiyorum ama hiç denemediğim bir formatta, yeni sınırlar ve yeni özgürlüklerle bir hikâye kurmaya çalışmak çok eğlenceli.

Bu yıl öğrendiğin bir kelime?

Mizanbim. Çok katmanlı, bazen de iç içe geçmiş hikâyelere deniyor. Bir anlatı içinde mükerrer mikro hikâye olması, bunların bazen birbirlerine ya da eserin makrosuna gönderme yapması. Ortak bir bağlantıda buluşan antolojik hikâyeler buna bir örnek olabilir. Ya da bir tablonun içindeki minik diğer tablolar.  

Bu yıl içinde en çok vakit geçirdiğin kitap?

Her yıl olduğu gibi, günleri kullanma kılavuzum: Kalemimin Sapını Gülle Donattım – Ferhan Şensoy.

2024te en çok dinlediğin şarkılar?

Büyük Ev Ablukada – Defansif Dizayn, komple baştan sona girdiğim uzun bir akşam yemeği gibi. Bu yıl en çok bu albüme başvurdum. Ekseri olarak Josh Homme’un elini attığı projelerde de çok gezindim.

2024te keşfettiğin harika grup/müzisyenler?

İç çektiren eski günlerde en sevdiğim şey festivallerde bilmediğim gruplar keşfedip bir sonraki performanslarına denk gelesiye onları hatim etmekti. Bu sene yılların açlığıyla nefessizce konser izledim. Sevenlerinden özür dileyerek, çünkü sesten dayak yiyerek konserden çıkıp kime anlatsam herkes “oo hastasıyız” dedi, Trentemøller diyorum. İsmini Google’a bakıp yazdım, zamanla oturacak bu şeyler.