Z Raporu: Taner Yücel

Son yıllarda film müziği üretimlerine ağırlık veren müzisyen ve prodüktör Taner Yücel son olarak, birbiriyle hesaplaşan bir ailenin fertlerini takip ettiğimiz Gizem Kızıl filmi Bana Karanlığını Anlat için yaptığı bestelerden oluşan albümü yayımladı. Yücel’in Cemil Şov işlerine kıyasla daha yalın bir ses paleti ve daha minimal kompozisyonlardan oluşan Bana Karanlığını Anlat müzikleri, İstanbul Film Festivali ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Müzik ödülüne uzanmıştı.

Gülinler, Seda Erciyes ve Taner Yücel, 15 Ekim Cumartesi akşamı Bina kabininde Bant Mag. VS partisinin konukları olacak. Üçlü, birer Bant Mag. DJ’i ile eşleşecek ve birer saatlik setler çalacak. Öncesinde Taner Yücel yanıtlıyor: Tekrar yaşamak istediği bir gün? Hayatta yaptığı gibi ilk iş? En iyi yaptığı yemek? Buyrunuz Taner Yücel Z Raporu’na.

Son zamanlarda en çok dinlediğin müzikler?

Albüm olarak:

Macula Dog – Orange 2
Glassjaw – Worship And Tribute
Radioactivity – Silent Kill
Oranssi Pazuzu – Mestarin kynsi
Deeper – Auto-Pain
Cloud Nothings – Attack on Memory

Şarkı olarak:

Les Rythmes Digitales – Sometimes”
Charlie Megira – “Tomorrow’s Gone”
Abul Mogard – Like Water”
Obsesif bir şekilde her sabah The Beatles – “Because” şarkısını dinliyorum.
Bir de yürüyüş yaparken istisnasız Local H ve Hum gibi grunge/post-hardcore gruplarını çok dinliyorum bu aralar.

Son zamanlarda keşfettiğin harika grup/müzisyenler?

Die Nerven – DIE NERVEN albümü çok fazla dinliyorum. Kent Coda Öğünç Kardelen sayesinde öğrendim. Çok bekledim bu albümü açıkçası.

Zola Jesus’ın son albümü inanılmaz. Arkhon, prodüksiyon dersi gibi bir albüm. Randall Dunn ve Zola şov yapmışlar resmen.

Yeni olmayan bir şey daha, Iceage’in ilk dönemlerini hiç dinlememiştim aşırı sevdim.

Bir de Instagram’dan ilgi ile takip ettiğim ViaMardot var. Enstrümanistliğini ve müziğini çok başarılı buluyorum.

Yakın zamanlarda Noël Akchoté – Loving Highsmith soundtrack albümünü yeni keşfettim, bayılarak dinliyorum. Filmi de çok merak ediyorum.

Spotify’da oldukça karışık bir playlistte Blue Smiley diye bir grubu keşfettim ve 2017 çıkışlı return isimli albümlerinin müptelası oldum. Shoegaze sevenlerin yükseleceği bir albüm bence.

Hafızana kazınmış ilk film?

Ghostbusters II (Hayalet Avcıları 2), sinemada izlediğim ilk filmdi. İlkini de izlememiştim. 1990 yılında Kadıköy Süreyya Sineması’nda izlemiştik. Uzun bir süre kemerle sırtıma elektrik süpürgesi takıp hayalet avcısı olacağım diye gezinmiştim. Vigo karakteri baya rüyalarıma girerdi. Dev bir ekrana bakıp hem korkup hem eğlendiğim bir şeydi, o yüzden çok büyük yer etti.

Son zamanlarda izlediğin filmlerden favorilerin?

Athena, Crimes Of The Future, maalesef daha aklıma gelmiyor. Kesin sonradan “Hay allah bunu unuttum!!” diyeceğim filmler vardır.

Son zamanlarda izlediğin dizilerden favorilerin?

Green Eggs & Ham, Brand New Cherry Flavor, Russian Doll ve Kingdom.

Son zamanlarda izlediğin çok iyi bir belgesel?

Müthiş olmasa da sanırım en son izlediğim iyi belgesel Have a Good Trip.

Aşk, Mark ve Ölüm‘ü çok merak ediyorum bu arada. Uzun zamandır belgesel izlemediğimi farkettim.

Belgesel çekecek olsan neyle ilgili olurdu?

Türkiye’de 90’larda satanizm ve Akmar Pasajı’nı kapsayan bir belgesel yapmayı; o dönemin müziklerini, yerli grupları, fanzinleri, intiharları, cinayetleri, halkın cadı avına çıkışı gibi mevzuları konu edip, pasaj müdavimlerini dâhil edip bir şey yapabilmeyi isterdim. Nostalji içerikli ve taraflı olmamasına gayret ederdim.

Hayatta yaptığın ilk iş neydi? Anlatır mısın? 

Hemen bir öncekinden devam eder gibi olacak ama Beşiktaş’ta satanist olduğu iddiasıyla ile taşlanıp kapatılan; aslında birkaç gözlüklü, şişman nerd’ün FRP oynadığı bir kafede, insanların yıllarca oynayarak geliştirdikleri hayalî karakterlerini çizmiştim. Yeni item kazandıkça karakterlerini güncelliyordum. Zevkliydi.

Küçükken nasıl bir öğrenciydin?

Berbattım, ilkokul 2 ya da 3’te sabah yataktan ağlayarak kalkıp “Daha büyüyünce üniversite okuyacağım!” diyip, uzun bir süre okula gidecek olduğumu bilerek servise binmiştim. İlkokul öğretmenimden hâlâ nefret ederim. Disleksi olduğunu geç öğrenmiş biriyim. Yani okul ve eğitim hayatında aptal muamelesi görerek büyüdüm. 90’lı yıllarda pek bilinen ve üzerine düşünülen şeyler değil bunlar tabii. Dolayısıyla öğretmen ve öğrencilerin zorbalığı ile karşılaştım. Sadece kulaklıkla müzik dinleyip, resim çizen sessiz ama agresif bir çocuktum. Her gün, gün başlarken, günün hemen bitmesini dileyen bir öğrenciydim. Güzel Sanatlar Lisesi hayatımı kurtarmıştı ama.

Küçükken bir idolün var mıydı?

Terminator hayranı olduğum için Arnold Schwarzenegger hastasıydım. Hem Conan The Barbarian‘da hem Terminator serilerinde, bir de Total Recall‘da karşımızdaydı. Pazar gecesi sinemamızın vazgeçilmezi filmler. Arnold Bey’in şekilsiz şekilsiz resimlerini çizerdim.

Ekranda görmeyi sevdiğin biri?

Binali Yıldırım’ı görmek oldukça zevkli.

Son zamanlarda seni en çok etkileyen oyunculuk performansı?

Dogtooth’taki rolüyle Angeliki Papulia, Sivas‘ta Doğan İzci, her ne kadar birçok hâlini çok itici ve abartılı bulsam Nicolas Cage‘in Mandy‘deki oyunculuğunu çok seviyorum. Aklıma gelenler bunlar.

En iyi yaptığın yemek?

Bir sürü yemeği iyi yaptığımı söylerler ama özellikle yaparken keyif aldığım fellah köfte var.

En çok söylediğin yalan?

“Bugün çok işim var. / Çok yoğunum.”

Son zamanlarda içinde en çok vakit geçirdiğin kitap?

Utanarak diyebilirim ki pek kitap okuyamıyorum. Yalan söylemek istemem. Yiğit Karaahmet’in Deniz Ne Kadar Güzel‘ini aldım, hâlen oturup okumayı denemedim.

Son zamanlarda keşfettiğin bir podcast?

Deniz Göktaş’a Ayıracak Vaktim Yok podcast’inin 17: Bir zamanlar Dershanede bölümü.

Son zamanlarda içinde kalan bir şey?

Eski terapistime devam edecek maddi güce tekrar kavuşabilmek.

Bir de sanırım şu çok içimde kalmıştır: Çocukluğundan beri tanışıp, çalan gruplar. Neredeyse kıskanıyorum onları. Öyle bir grubum ve arkadaşlarımın olabilmesini isterdim.

Fotoğraf: Ata Kam

Yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?

Trey Spruance İstanbul’a gelmişti ve 2-3 gün takılmıştık. Galata’da evimizde kalmıştı. Ç.A.K.’da Manu Chao’nun after partisine çağrıldık. O kadar tutuk, heyecanlı ve utangaçtım ki konuşamamıştım. Abartı mutluydum ama nutkum tutulmuştu. Odamda uyuyordu ben de salonda heyecandan uyuyamamıştım. Sabah kahvaltıda Trey Spruance’a menemen yapmak…Tekrar bu anıya gidebilmeyi biraz daha sakin olabilmeyi isterdim.

Hiç yıldız haritanı okuttun mu?

İsteğim haricinde en az 30 kez okunmuştur ve hiç elle tutulur bir detay da paylaşılmadı. Buna endeksli yaşamayı da değişik buluyorum. Eğlenceli olsa gerek.

Bu aralar sana en iyi gelen şey?

Sessizlik.

Bugüne kadar hakkında yazılmış en yanlış şey

Kendimle ilgili yazılara pek bakmıyorum. Hakkımda yanlış şeyler yazılacak bir tanınırlık durumum olduğunu düşünmüyorum. Belki de vardır, fark etmemişimdir…

Giriş fotoğrafı: Zeynep Özkanca