2019: Tiyatro sahnesinde izlediğimiz 10 çarpıcı oyun

Geride bıraktığımız yıl içerisinde tiyatro sahnesinde neler izledik, nelerden etkilendik… 10 işle sınırlandırmak durumunda kaldığımız seçkimiz 2018 Aralık – 2019 Aralık döneminde prömiyerini yapan oyunları kapsıyor.  

Hazırlayan: Gülin Dede Tekin, Hande Sönmez

İO, Studio Oyuncuları

Türkiye Tiyatrosu’na 30 yıldır yön veren Studio Oyuncuları, Şahika Tekand’ın kaleme aldığı bir tragedya olan İO ile mitolojinin hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz karakterlerinden birini sahneye taşıyor. İO’nun yaşadığı uzun yıllar süren sürgün sonrasında Zeus’a karşı başkaldırışını izlediğimiz oyun, başarılı oyunculuklar, hatayı affetmeyen rejisiyle koronun an be artan, boyun eğmekten uyanışa varan dinamiği, Tekand’ın imzası diyebileceğimiz ışık kullanımı ve çağdaş tiyatroya kazandırılmış yepyeni bir tragedya metni ile açık ara sezonun en iyi işlerinden biri olarak sezona adını yazdırdı. G.D.T.

Kader Can, BAM İstanbul

Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun incelikli metni Kader Can; rap âşığı 21 yaşındaki bir gencin hayallerle gittiği askerlikte yaşadıklarını konu alan bir oyun. Deniz Karaoğlu’nun oyundaki tüm karakterlere kusursuz bir performansla hayat vermesinin yanı sıra; meselesini seyircinin gözüne sokmak yerine olduğu gibi anlatan oyun şüphesiz ki 2019’da prömiyerini yapan en iyi oyunlarından. “Adını bilmediğim insanların rüyasına ortaktım” ya da “Sen öldürmeden sevemez misin?” gibi büyük laflar etmeden ama büyük laflardan çok daha fazla şey anlatan cümleleri duymak bile oldukça mutluluk verici. Şimdiye dek izlemediyseniz mutlaka izleyin.  19, 27 Şubat’ta Kadıköy Boa Sahne’de, 21 Şubat’ta Çeşme’de. H.S.

Parrhesia, KAST

Tiyatro hayatına başladığından bu yana Fiziksel Tiyatro adına araştırmalar yapan Kadıköy Sanat Tiyatrosu, her geçen yıl bu konuda hayranlığımızı artıran işler ortaya koymaya devam ediyor. Foucault’nun Parrhesia-Gerçeği Söylemek kitabını kendine kılavuz olarak alan performans uzun bir çalışma süreci sonrasında ortaya çıkmış hem fiziksel tiyatronun hem de ekip çalışmasının başarılı bir örneği. Ekibin kendi gerçeklerinden ve anlatılırken dile dökülemeyecek duyguları ve fikirleri sahnede nasıl oluşturabileceği üzerinden dramaturjisini yaptığı Parrhesia koro, hareket, beden ve sesin oluşturduğu su gibi akan bir deneyim. G.D.T.

Lampedusa, Versus Tiyatro

Göçmenlik üzerine iki etkileyici hikâyeyi sahneye taşıyan Lampedusa; meselesini seyirciye usulca aktaran ve iz bırakan oyunlardan biri. Kayhan Berkin’in yönettiği oyunda Özlem Öçalmaz da Cem Zeynel Kılıç da çok iyiler. Lampedusa; coğrafi açıdan hiç de yabancı olmadığımız meseleleri el alıyor olsa da metnin büyüsünü kaybetmeden başlarıyla çeviren Hira Tekindor’u da tebrik etmek lazım. Oyunu, 31 Ocak’ta Cihangir Atölye Sahne’de, 6 Şubat’ta Kadıköy Boa Sahne’de, 12 Şubat’ta Kumbaracı50’de izleyebilirsiniz. H.S.

Evlat, N Productions & Core Productions

Fransız yazar Florian Zeller’in metni Evlat, Craft Tiyatro’nun pek çok başarılı oyununda imzası bulunan İbrahim Çiçek’in rejisi ile sahneleniyor. Onur Saylak, Cem Yiğit Üzümoğlu, Sezin Akbaşoğulları ve Şükran Ovalı’nın çok iyi performanslarına tanıklık ettiğimiz Evlat; ergenliğiyle beraber girdiği derin depresyonla sürüklenen Nicolas’ın ailesiyle ve hayatla olan derdini gözler önüne seriyor. Nicolas’ı anlamaktan ziyade normalleştirmeye çalışan anne babanın tüm derdi çocuklarının iyi olması elbette ama ebeveynlik sınavı o kadar da kolay değil… Aile olmak üzerine pek çok ders ve soruyla ayrılacağınız Evlat’ı 5 ve 6 Şubat’ta DasDas’ta izleyebilirsiniz.

Dansöz, Mek’an Sahne

Bu yılın güzel haberlerinden biri de, ötekileştirileni, sokağın dilini incelikle aktaran Ankaralı ekip ‘Mek’an Sahne’yi Dansöz oyunuyla İstanbul’da izleyebilmemiz oldu. Çocukluğundan itibaren pavyonda büyümüş Meryem’in isyanını, yer yer sert, yer yer duygulu, ustalıkla yazılmış bir metinle seslendiriyor Dansöz. Ankara pavyonlarından birinde bir dansözün hikâyesi gibi görünse de metni kadar, Sezen Keser’in muhteşem oyunculuğu ve ‘bakmak’ üzerine kurduğu, kalbinize bir bıçak saplayan deneyimle insanı yerine mıh gibi saplıyor. G.D.T.

Sesin Resmi, Dot Tiyatro

Sesin Resmi; İstanbul’a nefis uyarlanmış bir “iki ruhun kesişme” hikâyesi. Uzun zamandır bir şey yazamamış oyun yazarı Saye ve onun hayatını iki kez kurtaran Arat’ın benzersiz arkadaşlığını konu eden oyun; son derece dokunaklı anları sahneye taşırken izleyiciyi de bolca soruyla baş başa bırakıyor. Her performansı hayranlık uyandırıcı Esra Bezen Bilgin ile son dönemlerin en yetenekli isimlerinden Yağız Can Konyalı’nın yer aldığı oyunun başarılı rejisi Mert Öner’e, akıp giden çevirisi ise Mehmetcan Mincinozlu’ya ait. 30-31 Ocak’ta saat 21.00’da 1 Şubat’ta 17.00 ve 21.00’da Dot Kanyon’da. Sonraki gösterimler için Dot’un hesaplarını takipte kalabilirsiniz. H.S.

Red Light Kışı, NoAct Sahne

Red Light Kışı; hem iki arkadaşın birbiriyle olan hem de kadın-erkek ilişki dinamiğiyle ilgili altı çizilecek laflar eden bir metin. Hayatın adaletsizliğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken, komedi çıtasını da düşürmemeyi başarıyor. Üç oyuncusunun da (Gün Koper, Ali Yoğurtçuoğlu ve Ayşecan Tatari) çok iyi performanslar sunduğu oyunun yönetmeni Edip Tepeli’nin iki saatlik süreyi unutturan dinamik rejisi ve Tatari ile yaptığı çeviri soluksuz izlemeye önemli bir katkı sağlıyor. Red Light Kışı’nı 17 ve 25 Şubat’ta Kadıköy Boa Sahne’de, 24 Şubat’ta Uniq Box’ta izleyebilirsiniz. H.S.

Sahibinden Kiralık, biriken

Özen Yula’nın, on dokuz yıldır kimselere emanet etmediği, geçtiğimiz yıl festivalde biriken tarafından okuma tiyatrosu olarak seyirciye ulaşan metni Sahibinden Kiralık, tüm biriken-Yula birlikteliklerinde olduğu gibi yine oldukça ses getirdi. Büyükşehrin sıradan parklarından birinde bedenlerini satarak yaşamaya çalışanların hikâyesini bir aşk hikâyesi ile harmanlayan oyun, özellikle Okan Urun ve Melis Tezkan’ın metinle kurduğu ilişkinin doğallığı, metni kucaklayan reji fikirleri, sonrasında da genç oyuncuların heyecan uyandıran performanslarıyla çarpıcı bir iş. Hem tiyatroda, hem de hayatın içindeki birçok alanda özlemini duyduğumuz önyargısız bakış açıları için de harika bir hatırlatma. G.D.T.

Kalp, Craft Tiyatro

Larry Kramer’in LGBTİ+’ların 1980’li yıllarda yayılan AIDS’in yarattığı yıkımla mücadelesini konu alan metni The Normal Heart; Türkiye’deki seyirciyle Kalp adıyla buluştu. İbrahim Çiçek’in özenli rejisi, seyirciyi ilk saniyeden meseleye ortak eden bir yol izlerken; Cem Yiğit Üzümoğlu ve Nilperi Şahinkaya başta olmak üzere tüm oyuncular müthiş bir adanmışlık ortaya koyuyor. “Dokunaklı” kelimesinin karşılığının hayat bulduğu Kalp’i Craft Tiyatro’da izleyebilirsiniz. H.S.