2023 yıl ortası raporu: Okunası 20 kitap

Yazı: Esin Çalışkan

İşte size yılın ilk altı ayı içerisinde Türkçe olarak yayımlanmış kitaplardan okuma önerilerimiz. Aralarına dört adet kurgu dışı kitap da sıkıştırdık. Okuyalım, okutalım, sonra da arkadaşlarla konuşalım diye.


Akim Sevgilim 
Füruzan (YKY)

Masalsı bir güzel kızın yitimiyle yakılmış bir türkü, büyük kentlerin çöplüğündeki barakada yaşayan bir adamla oğlunun çaresizlik içindeki arayışı, yoksulluk, yoksunluk, güzellik, sevgi, tutku… Hepsi Füruzan’ın yarattığı sarsıcı öykülerde vücut buluyor. Her birini okurken gözünüzün önüne çeşitli görsel betimlemeler gelmesi yahut kaldığınız sayfayı ararken dahil olduğunuz yepyeni birkaç satır sizi şaşırtmasın, bu öykülerin de tıpkı ötekiler gibi yatıştırıcı, kucaklayıcı bir tarafı var. Kitaba adını veren Akim Sevgilim’de kıskançlıklar, çatışmalar ve kırık bir aşk; üç kız kardeşin yaşantısını değiştirirken, tüm duygularını da pazara çıkarıyor.

Ayı
Marian Engel (Harfa)

Kanada edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olarak anılan öykücü ve çocuk kitabı yazarı Marian Engel, Duygu Akın’ın çevirisiyle ilk defa Türkçede. Yazdıklarını “mükemmeli aramak üzere yetiştirilen insanın kusurlu bir dünyayla başa çıkma şekli” gören, yazar hakları alanında da ömrü yettiğince aktivist kalan Engel; kuzeyin insanı ürperten doğasında, aşkın ve kendini keşfetmenin sınırlarını zorluyor Lou karakteriyle. Bir kadının, bir ayıyla ilişkisi ne kadar tekinsiz olabilir soruları eşliğinde, ilkel arzuları kucaklamanın dönüştürücü gücünü tatmak için içeri buyurun.

Ben Yokmuşum Gibi
Burcu Ünlü (Everest Yayınları) 

“Ölmekle eşdeğerde olan bir şey söylemem istense hiç şüphesiz hatırlamak derim.” Burcu Ünlü, ikinci öykü kitabının kapağında, okuyucuyu bu cümleyle baş başa bırakıyor. Bazen hatırlamak, hafızanızda yer etmiş anları sıkı sıkı tutuyor sanarken dışarı kaçan birkaç haylaz çocuk gibi. Bazen de böyle ölümle, yasla ve yitip gidenlerle düğümlü bir ip sanki, sökmek can acıtıyor. Aldatanlar, sır tutanlar, aşka düşenler tekmili birden karanlık ve muzip bir dünyada birleşiyor Ben Yokmuşum Gibi’de. 

Bir Kadını Görmek 
Annemaria Schwarzenbach (Doğan Kitap)

LGBTİ+ moda ikonu, geçen yüzyılın en hayranlık uyandırıcı yazarlarından biri ve üretken bir fotoğrafçıydı Schwarzenbach. Hakkı yazın dünyasında uzun süre teslim edilmemiş olsa da o kravatları ve kısa saçlarıyla başka bir dünyayı tersine çevirmeyi iyi bildi. Yazdı, mülksüzleştirilmiş hayatları fotoğrafladı, Hitler faşizmine karşı duran yazarların kitaplarını finanse etti. Varlıkları tehdit olarak görülen bir coğrafyada kuir olma, bildiğini okuma ve hayatının payesini kimselere vermeme üzerine bir gösteri onunki. Kendisi de yazar olan Menekşe Toprak’ın çevirisiyle kavuştuğumuz bir miras ya da.


Büyük Ev 
Alvaro Cepeda Samudio (İthaki Modern)

Latin Amerika edebiyatını takip edenler için taze bir durak, Gabriel García Márquez sevenler için güvenli bir liman. Samudio’nun başyapıtı olarak kabul edilen ve içinde otobiyografik detayların da gizlendiği Büyük Ev; Kolombiya’nın Atlantik kıyısındaki muz işçilerinin 1928’de başlattıkları ve ordu tarafından mermi sıkılarak bastırılan grevi temel alıyor. Bazen yalnızca diyalogla, bazen resmî bir belgeyle bazen de bilinç akışıyla yazılmış pasajlar, bir psikanaliz seansını andırıyor. Son derece gerçekçi bir imgelem de eşlikçisi. 

Dersler 
Ian McEwan (YKY)

Tutkulu ilişkiler, aşkın pençesinde kıvranırken yanlış bir hareketle kendini uzaktan izler bulan karakterler, birileri adını söylese de bu işkence nihayete erse diye habire dızdıklanan hisler… McEwan’ın hikâyeleri ile tanışmayan pişmansa, tanışan bin pişman. Yazar bu kez, hayatı kaçırılmış fırsatlar ve cevapsız sorularla dolu kahramanının mutluluk arayışı üstünden –plot twist– İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki kuşaklarına ve yakın geçmişin büyük altüst oluşlarına bakıyor. İçine girmesi biraz zor gelebilir, ama McEwan yine bildiğiniz gibi.

Güneş Çarpması 
Ivan Bunin (Jaguar Kitap)

Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk Rus yazar Bunin ve öyküleri, kendi deyimiyle, “eski Dünya’ya, Gonçarov ve Tolstoy’un, eski Moskova ve St. Petersburg’un Rusya’sına ait” bir dünya sunuyor. Eyüp Karakaş’ın çevirisiyle Türkçede ilk defa kavuştuk kendisiyle. Aşk, ölüm ve kaybetme korkusunun nasıl insanlığın geçiciliği gibi eski olduğunu, mistik öğelere yer verdiği keskin ama her daim melankolik bir dilin tesiriyle anlatıyor Güneş Çarpması.

Güzel Seferlerin Süvarisi 
M. Özgür Mutlu (İthaki Yayınları)

Son olarak Dönme Dolap Düşleri’yle hiçbir şeyin olması gerektiği gibi görünmediği bir dünyayı öylece kucağımıza bırakıp giden Mutlu, ilk romanıyla geri döndü: Güzel Seferlerin Süvarisi. Marmara Depremi’nin ardından bölgedeki fayları araştırmak için kullanılan, şimdilerde bir eğitim gemisine dönüşen Sismik-1 odağında Kaptan Namlı’nın ve üç araştırmacının mahsur kaldıkları gemide – yarımadada yaşadıkları; koca bir tarihe tanıklık etmenin zorlu taraflarıyla yüzleştiriyor okuru. 


Kurtuluş Günü 
George Saunders (Delidolu)

Saunders’ın tuhaf öyküleri o meşhur “aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” sözünü âdeta dostu bellemişken bu yarı dahi, ABD’li üretim makinesinin her kitabında şimdi aradığımız “şeyi” bulduğumuzu zannetmemiz kadar acınaklı çok az şey var maalesef. Bu kez çok da uzakta görünmeyen distopik bir gelecek inşa eden Kurtuluş Günü; güç, etik, adalet, birlikte yaşam ve özgürleşme gibi temalar eşliğinde dededen toruna yazılmış bir mektubun izini sürüyor. 

Olay 
Annie Ernaux (Can Yayınları)

İtiraf edelim, geçtiğimiz nisan ayında Super-8 Yılları vesilesiyle Annie Ernaux’yu, dünya gözüyle İstanbul’da görebilenler için hayat kısa bir süreliğine daha katlanılır bir yer oldu. Üniversitede okuyan bir genç kadının henüz yasakken kürtaj olmak için verdiği mücadeleyi ve kendi kararını uygulayabilme çabasını anlatan Olay, duygu yüklü olduğu kadar dayanışmanın gücüne referans veren yönüyle yazarın, “kişisel olan politiktir” anlayışını belki de en belirgin şekilde işleyen anlatısı. L’événement / Kürtaj ismiyle Audrey Diwan tarafından yönetilen uyarlamasının Venedik’te Altın Aslan aldığını da ekleyelim. Ayrıca bu sene içinde Can Yayınları, Bir Kadın adlı bir Ernaux kitabı daha yayımladı.

Sakar 
Alexandre Seurat (Metis Kitap)

Aile kurumunu odağına alan Sakar, içine girdiğiniz anda çocuk karakterinin bir yakını olmaktan kaçamadığınız, hâliyle kitabı da elinizden bırakamadığınız bir sarmala dönüşüyor. Fransa’da yaşanan gerçek bir olaydan kurgulanan hikâye, bir çeşit görüşme tekniği boyunca aile içi şiddetin kamu araçları, politikacılar ve bireyler üzerinden nasıl bastırıldığını, örtbas edildiğini ve geleneksel aile yapısı üstündeki ataerkil bakışın yıkıcı sonuçlarını sarsıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor. Diana’nın gerçekliği kimileri için tetikleyici olabilir, dengeli bir ruh hâlini beklemek gerek. 

Şiddetin Tarihi 
Eduard Louis (Can Yayınları)

Fransız yazar Édouard Louis’nin kitaplarının ilki 2020 yılında Babamı Kim Öldürdü adıyla Can Yayınları’ndan basıldı; 2021’de ise onu Eddy’nin Sonu takip etti. Güçlü bir otobiyografik boyuta sahip olan, bu yönüyle bazı tartışmaları da ateşleyen Şiddetin Tarihi’nde arkadaşlarla yenen keyifli bir yemeğin ardından gelen davetsiz bir misafirin saldırısı odakta. Kitap böylece direksiyonu kırıyor ve diğer iki metnin de ana hattını oluşturan homofobik şiddetin kökenleriyle onu tırmandıran dinamikleri; göçmenlik, ırkçılık, erklik ve travma gibi temalar etrafında anlamlandırmaya çalışıyor.


Tren Düşleri 
Deniz Johnson (Holden Kitap)

“Minyatür bir destan”, “olağanüstü bir roman” olarak sayıklanan Tren Düşleri hayali, mucizevi bir serap tadı veriyor. Denis Johnson’ın 20. yüzyılın başlarında Amerika’da giderek artan köprü ve yol inşaatlarında bulduğu gündelik işlerde çalışan Robert Grainier’a yakın çekim duran romanı, sıradanlığa ve dünyada olup bitenlere dair tutkusu dinmeyen bir adamla tanıştırıyor bizleri. Evet, bir işçi sınıfı olarak o da sıradan belki, ya da değil. Sıradanlığın hükmü kimde ki? Değişen yaşam tarzına ve ölümlere tanıklık ederken aynı kalmanın dürüstlüğü üzerine kurulu bir novella. 

Turunç Ağacı 
Jokha Alharthi (Timaş)

Booker Ödülü alan ilk Arapça roman olan Dolunay Kadınları da geçtiğimiz yıl Türkçeye çevrilen Alharthi’nin; Ortadoğu’ya, servete, sosyal statüye ve bunların kesişim kümesinde kadın olarak var olmaya dair bir rüya – anı karışımı Turunç Ağacı. Ummanlı Zuhur’un geçmişle bugün arasında sıkışıp kalması, ilk yetişkinlik döneminde arkadaşlıklar kurma çabası, hayatının merkezinde sandığı ilişkilerin yorucu, baş edilmez tarafları… Üstelik ülkesinden ayrılmasından sonra ölen, büyükannesi olarak gördüğü Amir’in kızının geçmişi peşine düştüğünde, tarih çizgisi birbirine karışıyor. 

Yakınlıklar 
Lucy Caldwell (Siren Yayınları)

Çağdaş İrlanda yazınının ilgi çekici kalemlerinden Lucy Caldwell’dan, kadın deneyimlerini merkeze alan bir koleksiyon. Monica Lewinsky’den Caroline Norton ve Sinead O’Connor’a, oradan binlerce sırra, yaşanmışlıklara ve sonsuzluğa uzanan Yakınlıklar’da hamilelikle ya da çocuklarıyla sınanan, farklı yaşamların olasılıklarının peşinden koşan kadınlar, Caldwell’in ustalıklı anlatımıyla yanıbaşımıza oturuyor, sırtımızı sıvazlıyor. Derin bir nefes alın, bu kanepede hepimize yer ayrılmış.  

Yuva 
Judith Hermann (Sia)

Yaz Evi, Daha Sonra’da ayaklarımızı yerden kesen öykücülüğüyle tanıştığımız Judith Hermann’ın, yeni kitabı Yuva’da Kuzey Denizi kıyısında bir beldedeyiz: Yazın tekneleriyle gelen tatilciler, kışın bu ıssız köşede yaşayan köy insanları… Gariplik şurdaki, kızı ve dünyanın sonu hakkında epey kötümser fikirleri olan eşi arasında kalan orta yaşlı anlatıcısı, tam da uzaktan oldukça pastoral gözüken bu yerde kendine yeni bir hayat kurma hayalinin peşine düşüyor. İnsanın köklenme ihtiyacını, bu fikrin etrafında dönen odaları ve “yuvaları”, bazen geriden bırakılan bazen yanında taşınan ağırlıkları bir bir eteğinden atan metin, yenilikçi bir kurguya da sahip. 


Kurgu dışı
Feminist Olan Politiktir 
Gökçe Bayrakçeken Tüzel – Ayça Kurtoğlu – Ayşe Gönüllü Atakan – Aslı Çoban (NotaBene)

Akademik makalelerle deneme ve mektupların, görünmeyen kadın emeğinden, feminist metodolojiye, mizojiniden kadın olma deneyime dair ilişkilerin bir derlemesini sunan bu kitap, toplumsal cinsiyete dair özenli bir çalışma. Mine Göğüş Tan’ın önsözü ile başlıyor, Yıldız Ecevit’e adanıyor. “Yürürken Deneyimlediklerimiz” başlıklı ilk bölüm annelik, bakım emeği, kadınların dayanışması, aktivizm gibi tartışmaları kadınların öz yaşam deneyimleri ile harmanlarken; “Yürüdüğümüz Yol” seçkisinde ekofeminizm ve iklim değişikliği krizinde feminist perspektif konular ele alınıyor. 

Yumuşaklığın Gücü 
Anne Dufourmantelle (Kolektif Kitap)

“Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum.” diyor Dufourmantelle o nahif, insana iyi gelen satırlarında. Yumuşaklığın ne olduğuna dair bir zihin egzersizine girişiyor, filozof kimliğini üstünden usulca sıyırıyor, sanki yazmıyor; sakince konuşuyor. Yumuşaklık “hakkında” yumuşaklığın kendisi “tarafından” yazılmış bir kitap olarak tariflenmesi de hiç şüphesiz tüm bunlarla ilgili ve o şapkasından tavşan çıkarabilen bir sihirbaz.

Temasın İmkânları 
Ayşe Akalın (Metis Kitap)

Tüm dünyada iyice yoğunlaşan güvenlik arayışı, bedensel sınırların ulu orta ihlali, internetin giderek etkinleşmesi, günlük hayatların etrafında büyüyen içerik akışı, zaman kavramının yitip gitmesi, temas etme şansı yitirilen birinin içinizde büyüyen özlemi… Ayşe Akalın’ın bu çalışması, yeni bir bakışı örneklendiren duygulanım alanını, çok yönlü bir şekilde ele alıyor. Bedenler arasındaki “değmek” ilişkisi; değmek deneyiminin değer üretme zinciri hâline geldiği ilişkisellikler; birbirlerine değerken aynı zamanda değer aktarımında da bulunan sosyallikler; kitabın üç ayrı bölümüyle birbirine “dokunduğu” patikaları. 

Değişmeyi İstemek Üzerine
Adam Phillips (Ayrıntı)

Arzu, hüsran, seçimler üzerine kurulu denemelerin, bazıları aforizmalara dönüşmüş betimlemelerin, partnerlik ilişkilerinin en müdanasız tasvirleriyle örülü eserlerin sahibi Adam Phillips, yine psikanaliz kimliğinin altında bir başka bilinmezliğin peşine düşüyor Değişmek İstemek Üzerine’de. “Daima değişmek mümkün mü?”, “Değişimin farkındalığı bir şeyin değişmesi için yeterli mi?” “Gerçekte ne ölçüde değişmek mümkün?” soruları eşliğinde değişimin büyüleyici ve dehşet verici yönleriyle kimi bilindik, kimi yeni soruları keşfe çıkan bir çalışma.