2024: Gündemimizden 100 kitap
2024, zorlu ekonomik koşullara rağmen edebiyatla ilgilenenleri epey mutlu etti, bilhassa Türkçeye çevrilen metinler bağlamında fazlasıyla heyecanlandırdı. Bant Mag.’da ise istikrarla aylık okuma listeleri hazırladığımız ilk yıldı. Sonunda elimizde upuzun bir döküm kaldı; onu da ancak 100 kitaba indirebildik. Kurmaca ve şiirler ile kurmaca olmayanlar iki ayrı bölüm hâlinde; sıralama alfabetik. Dileriz 2025, Türkiye yayıncılığını ferahlatan bir sene olur.
KURGU + ŞİİR
Adamın Oğlu
Jean-Baptiste Del Amo (Can)
Hayvan Hükümranlığı ile tanıdığımız Jean-Baptiste Del Amo’nun yeni romanı Adamın Oğlu; sadece bir ailenin değil, insan doğasının ve toplumun da bir parçası olan şiddetin kökenlerini, kuşaklar boyu aktarılışını ve bunun bireyler üzerinde yarattığı yıkıcı etkiyi gözler önüne seren, son derece sarsıcı bir yapıt. Hikâye pat diye başlıyor. Yazar bazen ufacık bir âna yakından bakıyor, bazen de oradan dev bir gerilim çıkarıyor. Kitabın buz gibi atmosferi böyle böyle inşa oluyor. Korcan Derinsu
Ağustos Mavisi
Deborah Levy (Everest)
Kadın olmanın haklı zahmetini irdeleyen Deborah Levy, Yaşayan Otobiyografi üçlemesinin ardından, yine benzer köklerden besleniyor. Ağustos Mavisi, Atina’da bir bit pazarında karşılaştığı bir kadını ikizi sanıp peşine düşen piyanist Elsa M. Anderson’ın zamanla müzikal bir niteliğe bürünen kovalamacasını, aslında şahsi kimlik arayışını anlatıyor. Şevval Öztemur
Aradığın Şey Kütüphane’de Saklı
Michiko Aoyama (Domingo)
Çoğu kütüphaneci gibi Sayuri de raflarındaki tüm kitapları okumuş ancak onu bilge kütüphaneci yapan şey bu değil. Sayuri, kendisine kitap danışanların ruhlarını okuyabiliyor; insanlara sürpriz kitaplar önererek, onları nazikçe hayattaki amaçlarına yönlendiriyor. Genç bir kadın, bir muhasebeci, bir anne, bir sanatçı ve bir emekli, Sayuri sayesinde aradıkları cevapların, bir kitabın sayfalarında gizli olduğunu keşfediyor. Bu hikâye, edebiyatın ve bağ kurmanın dönüştürücü gücünü hatırlatarak, ilhama ihtiyaç duyan herkese iyileştirici bir arkadaş oluyor. Asya Yigit
Arkada Yaylılar Çalıyor
Melikşah Altuntaş (Holden)
Bu yıl stand-up gösterileriyle de sahnede olan yazar Melikşah Altuntaş’ın ilk öykü kitabı. Kayıpların yasını tutmaya, kördüğüm ilişkilere, günlükler üzerinden iletişim kuran anne ve çocuklara, sorunlu baba-oğullara yani kısacası, kısalarak ve azalarak anlamını yitiren her şeye dair bir toplama sunan Arkada Yaylılar Çalıyor, ölüm kadar yaşamı da ağırlıyor. Ağır ağır… Esin Çalışkan
Babam, Ev ve Yumurta Kabukları
Fatma Nur Kaptanoğlu (Can)
Fatma Nur Kaptanoğlu’nun ilk romanı. İpucunu ismiyle de veren kitap, çocukluğun geçirildiği eve dönmenin hatırlattıkları üzerine. Zaten hep böyledir; döndüğünde, bırakıp gittiği yerleri aynı bulana rastlanmamıştır. Çocukken koşup oynadığımız sokağa şimdi ne olmuştur öyle? Buradaki pastane ne ara yıkılmıştır da yerine takıcı açılmıştır? Çocuk parkının oto yıkamaya dönüştüğünü fark edince Bilge’nin duygu dünyasında neler oluyor? Ya da çocukken çok sevdiği fırının önünden şimdi geçtiğinde yüreğine oturan bu tuhaf hissin adı ne? Kaptanoğlu, ilk gençliği ve çocukluğu acı tatlı hatıralarıyla masaya yatırırken, okura bir şey yapıyor: Küçük bir sarsıntı. Deniz Dursun
Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri
Édouard Louis (Can)
Bu çağda denk geldiğimiz en cesur kalemlerden Édouard Louis, çocukken farklı bir anneye sahip olma arzusunu aynada kendisine baktığında gördüğü şeyle barışmak için yine tüm yalınlığıyla formülize ederken, en güçlü metinlerinden birine imza atıyor. Kitabın içine yerleşmiş görüntüler sadece etkileyici bir anne – oğul tasviri değil; sanki yazarın hayatıyla sınırlı 32 yıldan daha derine inen bir düzenek gibi. Öyle ya, insan ne kadar derinde olduğunu başka nasıl anlar? Esin Çalışkan
Buradan Gördüğümüz Kadarıyla
Mariana Leky (Siren)
Cep telefonlarının olmadığı bir zamanda, bir Alman köyünde yaşayan Selma’nın gördüğü bir rüya, köy sakinlerince etraftan birinin kaybına yorumlanıyor. Bu ihtimal karşısında kimler nasıl tepkiler veriyor? Alman yazar Mariana Leky’nin naif, yaşama sevincini sıkı sıkı tutan, umutlu diliyle dikkat çeken Buradan Gördüğümüz Kadarıyla, hayatlarının küçük olduğu düşünülen insanların büyük gayretlerine tanık ediyor. “Dostluğa, aşka, kedere ve yasa, bağ kurmaya ve yine de birey olarak kalmaya, yaşamaya ve ölmeye, aradaki tüm çelişkilere dair…”. İlayda Güler
Çalınan
Ann-Helén Laestadius (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Ren geyiği yetiştiriciliğiyle uğraşan bir evde büyüyen Elsa çocukken, ren geyiklerinin katline, çalınışına şahit oluyor. Başta ailesini koruma içgüdüsüyle sessiz kalsa da geçen yılların ardından bir yetişkin olarak kendini, yaşadığı toplumun kaderini değiştirmek için sorumluluk almışken buluyor. Gerçek olaylardan yola çıkarak yazılan Çalınan, kışın sert yüzünü dolaysızca gösterdiği İsveç coğrafyasında zuhur eden baskıyı, ayrımcılığı ve onlara direnen sıkı bağları inceliyor. Kurduğu anlatının odağına sancılı bir büyüme serüveni koyarak hem de. İlayda Güler
Çatlak
Jean-Paul Didierlaurent (Can)
6.27 Treni adlı romanıyla övgüler toplayan Jean-Paul Didierlaurent; sıradanlığın karşısındaki üslubunu yine elden bırakmıyor, Çatlak’ta da kendini yeniden keşfetme sürecindeki bir adamı gözlüyor. Baş karakter Xavier Barthoux’nun hayat düzeni, yazlık evinin duvarında rastladığı bir çatlakla sarsılmaya başlıyor. Hikâye boyunca derinlemesine örülmüş karakterlerle birlikte insanın gizli kalan tarafları açığa çıkarken; düzen ve kaos, gerçek ve fantezi, tekdüze ve sürprizli olan iç içe geçiyor. Deniz Dursun
Çıplak Babalar
Margit Schreiner (YKY)
Cümlelerini nefes almadan okunmak üzere paragraflara sıkıştırabilen, böylece okurunu yeni anksiyeteler ile yüzleştiren Margit Schreiner’in Türkçeye çevrilmiş son kitabıyla “Ayrılık Üçlemesi” tamamlandı. Alzheimer hastası olması nedeniyle geçmişin hayaletlerini artık ayırt edemeyen bir babanın yasını tutmanın imkânını ararken, kaybedilen her yeni ânı, varoluşun gizli hazineleri içinde bulan kitap, bir sisin içinde gezdiriyor sanki. Kendi hayaletiyle barışmak isteyen herkes için… Esin Çalışkan
Dağlardan Duyur Onu
James Baldwin (YKY)
Kelimelerin işlevini yitirdiği pek çok an olabilir: Vedalar, ayrılıklar, uğurlamalar; zaman dursun isterken hayata devam etmek zorunda kalmalar… Bir de Baldwin hakkında konuşmaya çalışmalar… James Baldwin’in otobiyografik ögeler taşıyan, 1953 tarihli ilk romanı Dağlardan Duyur Onu; cinsellik, kimlik sorunu ve ırkçılık üzerine inşa ettiği külliyatının en nadide parçası. Yazarın “Kötü ruhları kovar gibi içimden bir şeyleri söküp atma, babama ve hepimize ne olduğunu öğrenme girişimi.” diye nitelediği bir yürek burgusu. Esin Çalışkan
Deniz
Zaven Biberyan (Aras)
Zaven Biberyan’ın insan olmanın sancılarını birey – toplum çatışması üzerinden ele alan, 1946 – 1961 aralığında yazdığı 12 öyküsü. Beyrut’ta define arayanlardan tutun da Büyükadalı bir babanın kızına dair endişesine, oradan Zigana Geçidi’ni mesken tutan bir yasak aşka ve bir hapishane koğuşuna kadar türlü türlü evren var önümüzde. Biberyan, romanlarında olduğu gibi lafı hiç dolandırmıyor. Farklı kesimlerden insanları anlattığı için her şeyin gerçeğe uygun olmasına çok dikkat ediyor. Bu özen de özellikle diyaloglarda gösteriyor kendisini. Korcan Derinsu
Dışarıda Kalanlar
Elfriede Jelinek (İthaki)
Nobelli yazar Jelinek’in geçmişte Destek Yayınları’nca Türkçeleştirilen romanı, bu sene İthaki baskısıyla yenilendi. Savaş sonrası Avusturya’sında farklı sosyal sınıflardan gelen, normlara uymayan dört gencin hikâyesi bu: Varoluşçulukla kafayı bozmuş olan Reiner, onun müziğe yetenekli ikizi Anna, aristokrat bir aileden gelen Sophie ve grubun en büyüğü, araba tamircisi Hans, türlü şiddet eylemleriyle kendilerine konan sınırları zorluyor. Dörtlü arasında değişen dinamiklere gündelik hayata sinen faşizm, aile, kadının toplumdaki rolü ve Avusturya toplumunun kapitalizmle imtihanı gibi konular eşlik ediyor. Korcan Derinsu
Dip Akıntıları
Kirsty Bell (Siren)
Bir aile, yeni taşınılmış bir ev, evde beliren ani su sızıntısı, pencereden görünen Berlin manzarası… Akıntı bir işaret; parçalanmakta olan evliliğe dair bir kehanet. Kentin hafızasıyla birlikte anlatıcının içi de taşıyor bu hikâyede. Sanat eleştirmeni Kirsty Bell’in zihninden çıkıp kurmacanın sınırlarında gezen Dip Akıntıları, “tarihsel bir döküm, mekân ruhuna bir saygı duruşu ve çarpıcı bir psikocoğrafya çalışması olduğu kadar; kişisel ve toplumsal travmaları odağına alan, derindekileri yüzeye çağıran, su gibi akan bir anlatı. Su daima yolunu buluyor.” İlayda Güler
Erkeksiz Kadınlar
Shahrnush Parsipur (Can Yayınları)
Yer: Tahran. İçlerinde bir fahişe ve bir öğretmenin de bulunduğu, farklı hayatlardan gelen beş kadın bir bahçede buluşuyor. Buraya hep beraber yaşamak için gelmişler. Erkeksiz Kadınlar, okuru toplumsal cinsiyet, şiddet, ilişkiler ve ahlak üzerine düşünmeye çağırırken, kalıp yargılardan sıyrılmanın imkânı etrafında dolanıyor. Özellikle kadınlar için alternatif bir gelecek ihtimalini kurcalıyor. Deniz Dursun
Fil Gözü
Mevsim Yenice (Can)
Boşluğa alışanların, boşlukla barışmaya çalışanların ya da boşlukta salınanların; onunla yaşamayı öğrenenlerin ya da onu reddedenlerin; boşluğu dolanların, dolamayanların ya da dolduranların öykülerinden oluşan Fil Gözü, Mevsim Yenice’nin lezzetli kaleminden çıkan derinlikli karakterlerle de dikkat çekiyor. Merkezine “Bu boşlukla ne yapacağım?” sorusunu alan kitap, kendi sesini işitme gayretinde olanlara tanıdık bir el uzatıyor. Deniz Dursun
Gece ve Sonra
Claire Daverley (Domingo)
İngiliz yazar Claire Daverley’nin ilk romanı Gece ve Sonra, ergenlik döneminde yolları kesişen kahramanları Will ile Rosie’yi; yani başta her anlamda birbirine zıt görünen, ilk yetişkinlik sancılarının yeni bir ten gibi üzerlerine yapıştığı iki genç bedeni aşkın pençesine atıyor. Bize de “Daha beteri yok muydu?” demek düşüyor. Üstelik ilişkilerinin, yaşadıkları bir trajedi sonucu imkânsız bir birlikteliğe dönüşeceğini daha söylemedik. Esin Çalışkan
Gece Yarısı Tüm Âşıklar
Mieko Kawakami (Doğan Kitap)
Fuyuko, Tokyo’da yalnız yaşayan, 34 yaşında bir kadın. Serbest redaktör olarak çalıştığı yayınevindeki meslektaşı Hijiri’den başka arkadaşı yok. İçki içmek dışında bir şey yapmadığı monoton ve yalnız hayatına renk katmak için gittiği kültür merkezinde, 58 yaşında bir adam olan Mitsutsuka ile tanışıyor. İkili, ara ara buluşup sohbet etmeye başlıyor. Bu iletişim zamanla, Fuyuko’nun hayatı için bir dönüm noktası oluyor. Gece Yarısı Tüm Âşıklar, Cennet romanı ile 2022 yılı Uluslararası Booker Ödülleri Kısa Listesi’ne kalan Mieko Kawakami’nin Türkçede yayımlanan üçüncü kitabı. Korcan Derinsu
Geleceğin Anıları
Elena Garro (Delidolu)
Geleceğin Anıları, devrim sonrası Meksika’da bireysel hatıraların ve toplumsal belleğin iç içe geçtiği bir dünyayı keşfe çıkarıyor. Sadece bir dönem romanı değil; insan hafızasının kırılganlığı ve zamanın döngüselliği üzerine yazılmış dokunaklı bir mektup gibi. Elena Garro, karakterlerinin geçmişle hesaplaşmalarını ve geleceğin belirsizliğini âdeta ipince bir elekten geçirirken, onlara derin bir hassasiyet ve incelikle yaklaşıyor. Esin Çalışkan
Gemiden Düşen Adam
Herbert Clyde Lewis (Holden)
Holden Kitap; yayımlandığı dönemde kıymeti bilinmemiş, üzerinden onlarca yıl geçtiği hâlde hâlâ modernliğini koruyan ve Türkçeye daha önce çevrilmemiş kitapları Holden#Kuytu çatısı altında sunmaya başladı bu yıl. Onlardan biri olan Gemiden Düşen Adam; Pasifik Okyanusu’nun ortasında tek başına hayatta kalmaya çalışan, tıpkı yazarı Herbert Clyde Lewis gibi unutulmuş bir adamın hikâyesini konu ediyor. 35 yaşında, New York’ta yaşayan, evli, iki çocuklu, hayatı dışarıdan kusursuz gibi görünse de kendisi öyle hissetmeyen Henry, adını koyamadığı huzursuzluğunu gidermek adına bir gemi yolculuğuna çıkıyor ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Korcan Derinsu
Genç Adam
Annie Ernaux (Can Yayınları)
Annie Ernaux yazmıyor; onun kelimelerle yaptığı oyunları, büyülü dünyasına dalıp berrak bir zihinle okuduğunuzda, yaşama nasıl müdanasızca sarıldığını görüyorsunuz. Genç Adam, yazarın 1990’ların sonunda, 50’li yaşlarındayken, kendisinden 30 yaş genç bir erkekle yaşadığı ilişkiyi ve aralarında gelişen bu tutkulu aşka nasıl teslim olduğunu anlatıyor. Geride bırakılan tüm açmamış tomurcuklar için… Esin Çalışkan
Geri Dönüp Bakmak
Juan Gabriel Vásquez (Everest)
Gammazcılar, Düşen Şeylerin Gürültüsü, İtibarlar ve Costaguana’nın Gizli Tarihi romanlarıyla kendine has bir hayran kitlesi yaratan Kolombiyalı yazar Juan Gabriel Vásquez, Geri Dönüp Bakmak’ta, yönetmen Sergio Cabrera’nın hayatı üzerinden Kolombiya’nın politik geçmişiyle köprüler kurarak, bireysel travmalarla toplumsal tarihin nasıl iç içe geçtiğini sorguluyor. Ortaya hem Vásquez severleri hem de ilk kez okuyacakları fazlasıyla tatmin edecek bir metin çıkıyor. Korcan Derinsu
Göbek Bağı
Burcu Eken (Edisyon)
Bir genelevin en popüler kızlarından birinin, evli bir polis memurundan hamile kalmasıyla başlayan Göbek Bağı, doğan küçük kızın gözünden annenin hayatını okuturken; öfke nöbetlerini, hayal kırıklıklarını, alkolizmi, bulanık zihinleri koluna takıp, gerçek bir hesaplaşma tablosu sunuyor. Hayatta Kalma 202 podcast’inin sunucusu Burcu Eken’den: “Beni doğurdun ama öldükten sonra seni doğurmak meselesi bana düştü, kaybolmaman için. Bu kitap yitip giden elli beş yıllık hayatının, anne kız hayatımızın doğum belgesi. Çünkü artık senin de bir hayatın olsun istiyorum. Daha iyi bir hayat.” Deniz Dursun
Gölgeler Ormanı
Pik-Shuen Fung (Düşbaz)
Ailenizde kimse duygulardan bahsetmiyorsa, siz nasıl yas tutacaksınız? Babasının ölümünden sonra bu soruyla boğuşan bir isimsiz karakter, Kanada’ya göç edip, “astronot baba” modelinde yaşayan Hong Kong kökenli ailesinin özlemlerini ve kopukluklarını keşfediyor. Babasıyla ilgili anılarını sürekli yeniden yaşarken, cevapları annesinde ve anneannesinde arasa da kendi yaşamının onlarınkine bağlı olduğunu fark ediyor. Pik-Shuen Fung, bir ailenin acı ve mutluluk dolu portresini çizerek, okuru şiirsel bir yolculuğa çıkarıyor. Asya Yigit
Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı
Oya Baydar (Can)
“İnsanlığa karşı bir suçun devlet uğruna işlenmesi, suçluyu affettirir mi?” sorusundan bir roman yaratıyor Oya Baydar. Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı; iktidar hırsına, ona yenilenin hafıza kaybına, suskunluğun suç ortaklığını meşru kılıp kılamayacağına dair bir anlatı. İstihbarat teşkilatının üst kademelerinden bir adam var hikâyenin merkezinde ve ona tutkuyla bağlı bir kadın. Nihayetinde tamamlanmakla yarım kalmak, unutmakla hatırlamak arasında salınan, günümüz Türkiye’sinden trajik bir portre. Deniz Dursun
Her Şeyin Hikâyesi
Richard Powers (İthaki)
2019’da Pulitzer Kurgu Ödülü’ne uzanan bu roman, ağaçlara bir saygı duruşu. Bilim tarihine dair izleri edebi karakterlerinin yaşamlarında var eden Richard Powers 12. kitabında; kök saldıkları ABD’de uygarlık inşa ederken, ağaçların soylarını tüketmekten utanmayanlar kadar, onları kurtarmak isteyenlere de bakıyor. Her Şeyin Hikâyesi, ağaçların şefkatini hissetmek için sayfalarına çağırıyor. Eylül Ege
Her Şey Nafile
Walter Kempowski (Yüz Kitap)
Yaşamı boyunca İkinci Dünya Savaşı’nın yükünü taşımış bir yazarın son romanı. Her Şey Nafile, 1945 kışında Ruslar adım adım yaklaşırken, hiçbir şey yokmuşçasına hayatlarına devam eden Von Globig ailesinin konağına davet ediyor. Zamanla, batıya kaçarken misafir ettikleri farklı görüşlerdeki insanlar sayesinde aile, etrafını saran dehşeti biraz olsun anlamaya başlıyor. Sonunda onlar da kaçmaya karar veriyor ancak tahmin edileceği üzere bu, o kadar kolay olmuyor. Korcan Derinsu
Intermezzo
Sally Rooney (Can)
Birbirleriyle alakasız iki kardeş, Peter ve Ivan, babalarını kaybettikten sonra bir yandan yaslarını yaşarken, diğer yandan kendi hayatlarında anlam arayışına giriyor yeni Sally Rooney romanında. Intermezzo satrançta, oyunun seyrini değiştiren beklenmedik hamle demek. Anlatılan hiçbir şey çok net, tutarlı değil; tıpkı hayat gibi. Yazar bu kez üsluba kafa yormuş; okuyanı tam da karakterin ruh hâlinde yaşatıyor. Korcan Derinsu
İtaat Etüdü
Sarah Bernstein (Domingo)
Kuşağının en parlak edebiyatçılarından biri olarak 2023’te Booker Ödülü Finalisti ünvanını alan 1987 doğumlu Kanadalı yazar Sarah Bernstein, şiddetin içinde sıkışıp kalmanın röntgenini çekiyor Türkçede yayımlanan ilk romanında. Çocukluğundan beri ailesine bağlılıkta kusur etmemiş bir kadının, eşi tarafından terk edilen abisine bakmak üzere büyüdüğü kasabaya dönmesiyle alevlenen bir hikâye bu. Tam o sırada memlekette tuhaf olaylar, esrarengiz kayıplar vuku bulurken, oklar tek bir kişiyi gösteriyor. İktidar, suç ortaklığı ve aidiyetsizlik üzerine tekinsiz bir tanıklık sunuyor İtaat Etüdü. İlayda Güler
İnsanların En Gizli Hatırası
Mohamed Mbougar Sarr (Everest)
Senegalli yazar Mohamed Mbougar Sarr’ın, Malili yazar Yambo Ouologuem’in yaşamından ilhamla kurguladığı İnsanların En Gizli Hatırası, intihal suçlamalarının ardından gözden düşen “zenci Rimbaud”nun izini sürüyor türlü ülkelerde. Edebiyat ekosistemi ve edebi kanonuna mercek tutarken; sömürgecilik, erotizm ve hakikatle kurmaca arasındaki çekişmelerle örüyor hikâyesini. Eylül Ege
İşaret
Frida İsberg (Domingo)
İzlanda edebiyatının genç, muhalif, güçlü seslerinden Frida Isberg; dünyanın korkuyla mı, yoksa birbirimize inancımızla mı dönmesini istediğimizi soruyor kurgusal bir deneyin gölgesinde. Yakın gelecekte geçen romanın merkezinde bir Empati Testi var. Kişilerin merhamet seviyesini ölçerek güvenliği sağlamayı vadeden bu yeni teknolojinin zorunlu kılınması fikri, halkı ikiye bölüyor pek tabii ki. Ve İşaret, sayfaları çevirdikçe bir sorular yumağına dönüşüyor: “Toplumsal haklar nerede sonlanır, özgür irade nerede başlar? Ütopya ne zaman distopyaya dönüşür? Ortak iyinin ne olduğuna kim karar verecek?” İlayda Güler
Kalbin Görünmez Öfkeleri
John Boyne (Delidolu)
Çizgili Pijamalı Çocuk’un yazarı Boyne, her yetenekli kalemin bir gün ulaşmayı arzuladığı “başyapıt sahibi” ünvanını Kalbin Görünmez Öfkeleri’yle taşırken okurunu, 1950’lerde gayrimeşru kabul edilen bir ilişkinin meyvesi olan Cyril’in eşsiz hikâyesiyle tanıştırıyor. Kimlik meselesi, ait olamama ve dışlanma sarmalında gezinen metinde, 70 yıllık bir var olma mücadelesi odakta. Küçük bir çocuktan yaşlı bir erkeğe dönüşmek için sadece bir ömre değil, birkaç cana ihtiyaç duymanın zorluğu üzerine, büyüleyici bir kitap. Bu sene, John Boyne imzalı “Elementler” serisinin ilk halkası Su’yun da yine Delido’ludan yayımlandığını not edelim. Esin Çalışkan
Kanada
Richard Ford (Jaguar)
Pulitzer ödüllü yazar Richard Ford’un Bağımsızlık Günü ve Vahşi Hayat’ın ardından Türkçede yayımlanan üçüncü kitabı.15 yaşındaki ikiz kardeşler Dell ve Berner’ın anne babası, bir banka soygunundan sonra yakalanıyor. Anneleri, yakın arkadaşı Mildred’dan çocukları Kanada’ya götürmesini istiyor. Berner direniyor; kendi yolunu çizmeye kararlı. Dell ise Mildred’la yola çıkıyor. Uçsuz bucaksız çayırlarla çevrili Kanada’da, bilinmezliğin içinde, sınırları muğlak, sürprizli ve sırlarla dolu bir hayat yaşamak nasıl olacak? Hiç aşina olmadığı bir ülkede sıfırdan başlamak, ona ne yapacak? Deniz Dursun
Karanlıkta Yüzmek
Tomasz Jedrowski (İthaki)
1980’lerin başında doktora yapmak için Polonya’dan New York’a göçen Ludwik, Polonya’da sıkıyönetimin ilan edildiğini öğrendikten sonra geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyor. Bu ona, yarım kalmış bir aşk hikâyesini ve onun başrolü olan Janusz’u hatırlıyor. Thomas Jedrowski; içli, derin ve aynı anda soğukkanlı anlatımıyla birden fazla katman içeren, epey güçlü bir yapı kuruyor. Yılın en iyilerinden. Korcan Derinsu
Kazkafanın Kitabı
Yiyun Li (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
2023’te PEN/Faulker ödülüne uzanan Yiyun Li romanı Kazkafanın Kitabı, 1950’lerde bir Fransız taşrasında yaşayan 12-13 yaşlarındaki iki arkadaşın; dağlarda çobanlık yapan, uyumsuz Fabienne ve tüm uysallığıyla okuluna devam eden Agnès’in dünyasına mercek tutuyor. Birbirine bu denli zıt olsalar da sadece kendilerinin bildiği oyunlarla, hayallerle dolu bir dünyaları var. Hayat olağan akışında devam ederken, Fabienne bir gün bir karar alıyor; ikili, birlikte bir kitap yazacak ve onu Agnès’in adıyla yayımlatacak. Kitabın çıkışı, ikisi için de büyük bir dönüm noktası oluyor. Korcan Derinsu
Keder
Yordanka Beleva (Metis)
Yayıncının tarifiyle “hüzün notalarıyla bezeli, ince bir mizahın satır aralarından göz kırptığı” 20 kısa öyküden oluşuyor Keder. Bulgar şair ve yazar Yordanka Beleva’nın sıra dışı bakışına, kavramlarla oyun hamuru gibi oynayışına tanık ederken; üzerinde durdukça katmanlanan metinler hakkında düşünmesini de talep ediyor okurundan. Eylül Ege
Kırık Rahvan
Semih Öztürk (İletişim)
Bir kitabın kahramanları öyküden öyküye gezerken, onu yakalamak isteyen okurun payına ne düşer? Belki de öyküler, biz hepsini birbirinden bağımsız sanırken, ormandaki yangını birbirine haber veren ağaçlar gibidir. Sıkıcı okuru püskürtürken, canının istediğini de gölgesinde semeleştirir. Semih Öztürk, üçüncü öykü kitabında bazen İstanbul’un karlı bir gecesinde, bazen izbe bir köşesinde kimseyi acele ettirmeden dolaştırıyor okurunu. Esin Çalışkan
Köpeklere ve Duvarlara Dair
Yūko Tsushima (Can)
Japon edebiyatının nitelikli kalemlerinden Yūko Tsushima ile Türkçede tanışma merasimi. Köpekler ve Duvarlara Dair’de, kadınlık penceresinden baktığı bir avuç sayfaya yas duygusunu, kaybetmeyi, terk edilmeyi ve yalnızlığı sığdırıyor Tsushima. Hem kardeş hem evlat hem de anne olarak hayatının farklı periyotlarını masaya yatırırken, aile olmanın yükünü de sırtlıyor. Bu vesileyle kendi kuşağından bir başka feminist yazar Annie Ernaux’yla 2004’te yaptığı sohbeti Eylül Görmüş çevirisiyle hatırlamıştık; ona da göz atmak isterseniz, sizi böyle alalım. İlayda Güler
Kötü Kızlar
Camila Sosa Villada (Medusa)
“Biz unutulmuşların artık adı yok. Sanki hiç varolmamış gibi…” Arjantin’de, dikta yönetiminin sona erdiği 1982’de doğan, kimsesiz bir annenin eksik şefkati ve alkolik bir babanın şiddeti arasında büyürken, kendini keşfetmeye ve hayatta kalmanın yollarını bulmaya çalışan Camila, Córdoba’nın ünlü Sarmiento Parkı’nda kendine bir yer buluyor. Burada; dostluk, kız kardeşlik, dayanışma ve paylaşmanın anlamını öğrendiği arkadaşlarıyla yeni bir dünya kuruyor. Korcan Derinsu
Kuzey Ormanları
Daniel Mason (Holden)
Batı Massachusetts’te, Kuzey Ormanları olarak adlandırılan bölgede yer alan bir ev üzerinden, 400 yıl boyunca orada oturan farklı farklı sakinlerin birbirleriyle bağlantılı hikâyelerini konu eden bir roman. Daniel Mason, anlatım üzerine düşünen bir yazar. Bölümler arası şiir, mektup, günlük vs. gibi farklı türleri fotoğraflarla birlikte kullanıyor. Bu tercih, metne dinamizm katıyor elbet. Dil de anlatım da sade; akıp gidiyor. Korcan Derinsu
Lanny
Max Porter (Monokl)
Max Porter bu kez İngiliz taşrasında geçen dokunaklı bir hikâye anlatıyor. Küçük bir köyde yaşayan hayalperest bir çocuk olan Lanny, efsanelerden fırlamış gibi görünen kadim bir ruh ve fısıldayan sesler eşliğinde tüm bu sırların keşfine çıkıyor. Bireysel ve toplumsal hafızayı, insan – doğa ilişkisini ve kaybolan değerlerin izini büyülü gerçekçilikle süren roman, şiirsel diliyle de okuyucuyu hem etkileyici hem de sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Hayatın küçük mucizelerine ve sıradanlığın içindeki güzelliğe meraklı okurlar için tam bir cevher. Korcan Derinsu
Leylek Halife
Mihaly Babits (Livera)
Macar yazar Mihály Babits’in Türkçeye çevrilmiş ilk kitabı; büyülü gerçekçilikle harmanlanmış, sıra dışı bir roman. Hikâye, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir leylek tarafından halife ilan edilen bir adamın destansı yolculuğunu merkeze alıyor. Babits, “tarihin gerçekleri”ni fantastiğin gizemiyle birleştirerek; güç, iktidar ve insan doğası üzerine derin sorgulamalara girişiyor. Sembolizmi ve imgesel anlatımıyla okuru hem düşündüren hem de hayal gücünün sınırlarını zorlayan maceralara davet eden o romanlardan. Esin Çalışkan
Mariana Çukuru
Jasmin Schreiber (Yan Pasaj)
Dipteyseniz, Mariana Çukuru kadar derinlerde… Karanlığa alışmanız mı gerekir, o karanlık sizi yutup geri kusmadan? Yoksa karanlık, gözünüzden kaçırdığınız kocaman bir kalabalık mı? Sevdiği birini kaybettiğinde yaşamayı tekrardan nasıl öğreneceğini ve kendi hayatını yeniden nasıl seveceğini arayan Paula adlı karakteriyle birlikte etkileyici ve uzun bir masala davet eden bu roman, bittiğinde yükünüzü hafifleten kitaplardan. Esin Çalışkan
Mumlar Sonuna Kadar Yanar
Sándor Márai (YKY)
Macar yazar Sándor Márai’nin dostluk, kıskançlık, ihanet ve insan doğasını kurcaladığı 144 sayfalık bir meditasyon. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı atmosferinde General Henrik, ölmeden önce yanıtlaması gereken soruları yöneltmek üzere 41 yıl önce ortadan kaybolan gençlik arkadaşını bekliyor: “Bu soruyu ancak sen cevaplayabilirsin ve şimdi, bütün bunlar geçip gittiğine göre, aslında cevapladın: Hayatınla. İnsan önemli soruları sonunda daima bütün hayatıyla cevaplar.” Şevval Öztemur
Nehrin Dibinde
Jamaica Kincaid (Axis)
Annemin Otobiyografisi romanıyla geçtiğimiz sene Türkçede ilk kez yayımlanan Jamaica Kincaid, bu defa düzyazıyla şiirin iç içe geçtiği, rüya etkisinde öykülerden oluşan bir derleme ile karşımızda. Afro – Karayipli bir kız çocuğunun gözünden anlatılan metinler, başta anne kız ilişkileri olmak üzere sömürgecilik sonrası dünyada bağımsızlık arayışı gibi evrensel temaları işliyor. Korcan Derinsu
Ne Para Ne Saat Ne Kasket
Wilhelm Genazino (Jaguar)
Wilhelm Genazino’nun ölümünden önce yayımlanan son romanı Ne Para Ne Saat Ne Kasket, yoğun melankolisi ve sık geriye dönüşleriyle okurunu insan ruhunda etkileyici bir gezintiye çıkarıyor. Tipik bir Genazino karakteri olarak tanımlayabileceğimiz anlatıcının, eski eşiyle karşılaştıktan sonra hayata ve geçen zamana dair düşüncelere dalmasını anlatan roman, Genazino’ya has incelikli gözlemlerle dolu bir yalnızlık hikâyesi. Korcan Derinsu
Nisyan
Héctor Abad Faciolince (Livera)
Adalet mücadelesine, bizi zor zamanlarda ayakta tutan umudun direncine, tutkuya ve onura bir saygı duruşu. 70’ler, 80’ler Kolombiya’sının sosyopolitik manzarasıyla kişisel anılarını iç içe geçiren Faciolince, baskıcı bir rejimin ortasında insan haklarını savunan bir doktor olan babasını anlatıyor Nisyan’da. Romanın Memories of My Father adında, 2020 çıkışlı, Fernando Trueba imzalı bir sinema uyarlaması da var. İlayda Güler
Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel
J. Hakan Dedeoğlu (April)
Bant Mag.’ın kurucularından biri ve TSU! müzikal personasının sahibi J. Hakan Dedeoğlu, Bunu Biz İstedik İstanbul ve Tırnova 1883: Rumeli Kabusu’nu takip eden üçüncü kitabında muzip diliyle, insanlıktan çıkmamak için köşe bucak kaçanları kovalıyor; korkulan başa geliyor. Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel, kariyerinin tekdüzeliğinden sıkılıp, hayatının filmini çekmek için uzaklaşan ünlü bir yönetmeni izliyor. Kendini Akdeniz kıyısında, üzerine yazlık site inşa edilmiş bir antik kentte bulan Mert, yavaş yavaş tanıştığı ahalinin yıllanmış sırlarını karşı konulmaz bir merakla açığa çıkarmanın peşine düştükçe, doğanın akıl almaz mucizeleri eşliğinde kendinden bile sakladığı yakıcı sırlarla yüzleşiyor. İlayda Güler
O Sonbahar, O Kış
Kâmil Erdem (Sel)
Yok Yolcu, Şu Yağmur Bir Yağsa ve Bir Kırık Segâh kitaplarıyla Haldun Taner Öykü Ödülü, Yunus Nadi Öykü Ödülü ve Sait Faik Hikâye Armağanı kazanan Kâmil Erdem, bellek ve edebiyatın ilişkisini kurcalayan yeni öykü kitabı O Sonbahar, O Kış’ta bir ülkenin tarihini, unutturulmaya çalışılanları inatla kayda alarak anlatıyor. Hayatta kalmak için uğraşırken parçalananların, hayalleri yarım kalanların, yolun sonuna ulaşamayanları okuyoruz. Öyle bir çırpıda da değil, sindire sindire. Deniz Dursun
Paniğe Mahal Yok
Kevin Wilson (Domingo)
Frankie 16 yaşında, yazar olmak isteyen, yaşadığı kasabayla uyumsuz, yalnız bir kız. Yaz tatili başladığında, büyükannesinin evine kiracı olarak taşınan ve en az kendisi kadar yalnız olan Zeke ile tanışıyor. Kısa süre içinde duygusal olarak yakınlaşan ikili, kasabayı birlikte yarattıkları afişlerle, şifreli metinlerle donatınca, olanlar oluyor. 1996 yazı hem Coalfield sakinleri hem de Frankie ve Zeke için hiçbir zaman unutulmuyor. Amerikan edebiyatında sık görülen bol diyaloglu kitaplardan Paniğe Mahal Yok; dili ve anlatımı ise bir o kadar sade. Yani kolay okunuyor; aynı anda ciddi ve eğlenceli olabilen tonuyla alıp götürüyor. Korcan Derinsu
Permafrost
Eva Baltasar (Can)
“Hayat böyle bir şey işte, bizi çevreleyen ve kuşatan yabani bir varlık.” Katalan yazar ve şair Eva Baltasar’ın bu ilk romanı, ailevi travmalarını türlü hazlarla yatıştırmaya çalışan, etrafına ördüğü buz katmanının altında hassas ve tutkulu bir ruh saklayan, 40’lı yaşlarının başında, isimsiz, lezbiyen, insanlarla bağ kurmaktan kaçınan, intihar eğilimli bir anlatıcıyla tanıştırıyor. Karanlık bir yanı olsa da bitirince okuyucusuna kötü hissettirmeyen bir kitap. Korcan Derinsu
Peygamberin Şarkısı
Paul Lynch (Delidolu)
Özgürlüğün ellerinden kayıp gitmesinin yarattığı hayal kırıklığı, onu bıraktığında nefes aldığını fark etmenin heyecanına dönüşüyorsa, ne yapmalı? Bu mücadelenin bir galibi bulunana kadar “özgürlük diye bir şeyin hiç olmadığını” kabullenmeyi öneren Peygamber’in Şarkısı, İrlandalı yazar Paul Lynch’in 2023’te Booker Ödülü’ne uzanan anıtsal romanı. Dört çocuk annesi, bilim insanı Eilish Stack, bir gün kapısında iki polis memuru bulduğunda; geriye kalan her şeyin trajediye dönüşme hızını, otoriterleşen bir hükümetin tehlikelileşme oranıyla gözler önüne seren kitap, oyunlu diliyle hayallere ve / veya uykulara saldırıyor. Esin Çalışkan
Ruhumdaki Yaralar
Barbaros Altuğ (Everest)
İstanbullu meslektaşı Hrant’ın öldürülmesiyle ilgili bir yazı hazırlamak için yola çıkan Parisli gazeteci Derin, Ermeni doktor Vahan Bey’le tanışınca, rotası Erivan’a kadar uzanıyor Ruhumdaki Yaralar’da. Barbaros Altuğ’un kararlı üslubundan çıkmış, “ne kadar gerçek dışı görünüyorsa, tam da o kadar gerçek” bir roman bu. “İnsan, anılardan başka nedir ki?” diye soruyor. Eylül Ege
Rüzgâra Emanet Ettiklerimiz
Laura Imai Messina (Kafka Kitap)
2011 depreminde annesini ve kızını kaybeden Yui, depremin en çok vurduğu yerlerden biri olan Itawe’de bir telefon kulübesi inşa edildiğini öğreniyor. Konuşmak için ahize kaldırıldığında rüzgâr ve dalga sesinin duyulduğu bu kulübe, kısa süre içinde önce tsunami yüzünden sevdiklerini kaybedenlerin, sonra da herhangi bir kayıp yaşayanların uğrak noktası oluyor. Herkesin içini döküp rahatladığı bu kulübeye giden Yui, ahizeyi kaldırıp konuşmaya cesaret edemiyor ancak karısını kaybettiği günden beri tek kelime etmeyen kızıyla ilgilenen bir adam olan Takeshi’yle tanışıyor. Yas yaşayan bu iki insan zaman içerisinde, geride kalmanın ne olduğunu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Korcan Derinsu
Sabahın Üçü
Gianrico Carofiglio (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Epilepsi teşhisi alan genç Antonio, o küçükken ayrılan anne babasıyla birlikte alandaki yetkinliğini duydukları bir doktoru görmek üzere Marsilya’nın yolunu tutuyor Sabahın Üçü’nde. Durum geçici gibi ancak krizlerin tetiklenmediğine emin olmak için Antonio’yu iki gün ve gece boyunca uykusuz bırakacak bir test yapılması gerekiyor; ona babası eşlik ediyor. Böylece 48 saat boyunca müzik, aşk, matematik, felsefe, kısacası hayat üzerine sohbet ederek şehrin sokaklarında geziniyor, belki de birbirlerini ilk kez tanıyorlar. İlayda Güler
Sana Ait Bir Şey
Garth Greenwell (Livera)
Cinselliğin kırılganlığı, bağ kurmanın riskleri, yakınlığın yüzleştiriciliği hakkında bol ödüllü bir ilk roman. Bazen hayatınıza biri girer ve bir şeyler değişir, parçalanır, belki de onarılır. O kişi farkında olmasa bile varlığıyla çarpışmak sizi dönüştürür; sanki göreviymiş gibi. Aranızda oluşan tepkime, her ikiniz için de incelemeye değerdir. Sana Ait Bir Şey, Sofya’da bir umumi tuvalette Mitko adında bir yabancıyla tanışan ABD’li bir öğretmenin, bastırılmış duygularının taşmasıyla yöneldiği kimlik arayışına bakarak yapıyor bunu. Utanç, arzu ve güç; ne tehlikeli bir üçgen! İlayda Güler
Sınır
Kerem Işık (YKY)
Livera Yayınları’nı bir deniz feneri gibi var ederek, okurunu enfes kitaplarla buluşturan Kerem Işık’ın dördüncü öykü kitabı Sınır. “İnsan oluş” meselesinin şiddetle sınandığı bugünlerde, Ergöne adıyla mekânlaştırdığı gerçek dışı bir evrende, insanlığın ortak kaygılarının keder mahallinden bildiren kitap; “Sınırın Ötesinde” ve “Sınırın Gerisinde” bölümleriyle iki parçaya ayrılıyor. Biz iç – dış, öteki – beriki, tanıdık – yabancı gibi köhne çatışmaları hatırlayalım, belki de unutalım diye? Esin Çalışkan
Sınırsız Ülke
Patricia Engel (Holden)
Okuru And Dağları eteklerinde gezdiren Sınırsız Ülke’nin merceğinde, pekâlâ haklı sebeplerle de olsa birine zarar verdikten sonra Kolombiya’daki bir ıslahevine gönderilen Talia var. Islahevinden, on yıllardır ayrı kaldığı annesi ve kardeşlerini görebilmek uğruna kaçıp, ABD’ye gidecek uçağına yetişmeye çalışan Talia’nın yolculuğu; sınırları, göçmen politikalarını ve tüm bunların bir ailede yarattığı yıkımı gözler önüne sererken şu soruları soruyor: Şiddet karşısında ne hâldedir sevgi? Onurunu koruyabilir mi yoksa eli, kolu, dili bağlı mı kalır? Deniz Dursun
Suyun Dudaklarında
Alberto Ruy Sánchez (Epona)
“Rüyamda, birbirimizden saklamak istediğimiz herhangi bir şey yoktu ve nehir bizi nasıl konuşturuyorsa, sessizlikle boşluğun belli belirsiz birleşimi de bizi öyle konuşturuyordu.” Meksikalı yazar Alberto Ruy Sánchez’in arzudan doğmuş hayali kenti Mogador’u ziyaret etmek daima çok zevkli. Beş parçadan oluşan serinin Dokuz Kere Şaşkınlık ve Havanın Adları’nı takip eden bu üçüncü kitabı; Aziz’in el yazması, Leyla, Uyurgezerler gibi ilginç unsurlar aracılığıyla kutsal geometri, kader, haz ve rüyaların peşinde bir yolculuğu takip ederken, Orta Amerika ile Orta Doğu’yu birbirine bağlayan o sarı sıcak atmosfer inşasına da hayran bırakıyor yine. İlayda Güler
Taşların Anlattığı
Clara Dupont-Monod (İletişim)
Clara Dupont-Monod, bir ailenin Fransa’nın ücra bir köyündeki sessiz sakin hayatının, engelli bir çocuğun doğumuyla geçirdiği dönüşümden bahsediyor bu romanda. Ailenin başına gelen bir durumda herkesin nasıl farklı yöntemlerle hayata tutunmaya çalıştığını anlamak ve anlatmak istiyor. Bu yüzden de karakterlerine karşı bir şefkati var hep. Kızmıyor, küsmüyor, ötekileştirmiyor. Korcan Derinsu
Tatil Kitabı
Mahir Ünsal Eriş (Doğan Kitap)
Mahir Ünsal Eriş, Tatil Kitabı ile ilk dönem öykülerinde olduğu gibi çocukluğun sıcacık yazlarına, sokak aralarına ve bahçelere götürüyor okurunu. 1980’de Almanya’dan memlekete gelen bir gurbetçi ailenin küçük kızı Münevver’in gözünden bir yaz tatilini anlatan roman, insanın iç dünyasını sarsan küçük ama unutulmaz derslerle dolu. Hem gülümseten hem de ince bir sızı bırakan metin, geçmişi ve tanıdık sokakları özleyenlere bir nostalji yolculuğu vadediyor. Korcan Derinsu
Tehlikeli Görüler
Harlan Ellison (İthaki)
60’ların ortasında okuduklarından sıkılan yazar, editör Harlan Ellison, ulaşabildiği tüm yazarlara tek bir soru yöneltiyor: “Eğer tutuklanma ya da sansüre uğrama korkun olmasaydı nasıl bir bilimkurgu öyküsü yazardın?”. Neticesinde 33 öyküden oluşan Tehlikeli Görüler ortaya çıkıyor ve türün tarihinde bir devrim olarak görülen “Yeni Dalga Bilimkurgu” başlamış oluyor. Philip K. Dick, J.G. Ballard, Roger Zelazny gibi isimlerin de katkıda bulunduğu bu derleme, türün meraklıları için tam bir cevher. Korcan Derinsu
Tüm Küçük Kuş Yürekleri
Viktoria Lloyd-Barlow (hep kitap)
Sunday, duyguların titreşimlerini derinlemesine hisseden, hassas kalpli, bundan sebep biraz izole bir hayat kurmayı seçmiş bir anne; kızı Dolly ise henüz yolun çok başında olmasından mütevellit dünyaya daha açık, annesindeki farklılıkla bir tür mücadele içinde. İkisi birbirine uyum sağlamaya çalışırken, yan eve yeni komşular taşınıyor. Sunday için kendiyle öteki arasına ördüğü sınırları gözden geçirmek ve güven üzerine daha çok düşünmek kaçınılmaz oluyor. Adı üzerinde bu kitap, kuş yüreklilerin içindeki derin çatışmaları nezaketle anlamaya çalışıyor. İlayda Güler
türkolmak
Kutay Onaylı (Metis)
Kutay Onaylı, 13 şiirden oluşan, aslında tek bir şiir olarak da görülebilecek bu metinde, “türk olmak” kavramını farklı bağlamlar üzerinden ele alıp; mevcut ülke / devlet / iktidar politikasını, kişisel olanı da işin içine katmayı ihmal etmeden, derinlemesine sorgulamaya girişiyor. Üstelik bunu yaparken sözünü sakınmadığı gibi şiirin biçimiyle oynamaktan da geri durmuyor. Böylece ortaya derdini doğrudan söyleyen klasik politik şiir yerine, okuyucuyu da sürece dâhil eden, çağrışımlardan yararlanan, yeni hatta deneysel bir şiir çıkıyor. Heyecan verici bir ilk kitap! Korcan Derinsu
Unufak
Rober Koptaş (İletişim)
Bir aile üzerinden insana dair bir resme ışık tutuyor Unufak. 20. yüzyıldayız. Anadolu’da başlayıp İstanbul’a kadar uzanıyor hikâye. Zaman durmuyor. Geçiyor, hızlı, yavaş, hızlı, çoğu zaman hızlı. Bu akışın içinde kendine yer bulmaya çalışan insanlar… Sanki zaman, koca bir rende de çekim alanına giren kurtulamıyor, ezilip parçalanıyor. Biz de bir ailenin dünyasına tanık oluyoruz. Önceki kuşakların yüklerinden kaçınmak, kaderlerini değiştirmek için debelenip duran bir ailenin dünyasına. Kendine bir yuva arayan ve bir türlü dikiş tutturamayan bir ailenin dünyasına. Hepimizin dünyasına. Deniz Dursun
Veda Etmiyorum
Han Kang (April)
Booker ödüllü Vejetaryen’in yazarı Han Kang bu kez, Jeju Adası’nda durmayan kar eşliğinde; üç kadının bakışıyla faili meçhullerin ve sivil katliamlarının kol gezdiği, Güney Kore tarihinin en karanlık zamanlarını anlatıyor. Geçmişle bugün arasında mekik dokuyarak, jenerasyonlar boyunca saklanan sırları ortaya döküyor. “Dostluğa övgünün, travmalara saygının ve unutmaya isyanın romanı” Veda Etmiyorum. Korcan Derinsu
Vuslatlar Fasarya
Sonat Yurtçu (Everest)
Sonat Yurtçu’nun ilk romanı, hayatla kavga etmenin trajikomik bir temsili gibi. Alelade bir sabaha uyanılan bir gün, nasıl “kendini arayış”a dönüşür, onu takip ediyoruz. Gözlerimiz Aziz’de. Borçları birikmiş, tuğla olmuş. Onun için ne ifade ettiğini bilmediği bir iş yapıyor: Öğretmenlik. Günleri birbirini izliyor, bir şekilde geçiyor. Sonra İhsan arıyor. Aziz geçmişle bugün arasında gidip gelirken, İhsan arıyor. Bundan böyle Aziz, şartları çok daha iyi fakat biraz tuhaf olan yeni bir işe başlayacak. İşine uyum sağlama süreciyle birlikte kendini, arkadaşlıkların ve aşkların da dâhil olduğu bir yolculukta bulacak. Deniz Dursun
Yağmurlarla Gelen Ilona
Alvaro Mutis (Yedi Yayınları)
Alvaro Mutis’in yedi kitaplık “Maqroll El Gaviero’nun Maceraları ve Talihsizlikleri” serisinin ikincisi; tam da ilkinin (Tropik Güncesi) bittiği yerden başlıyor. Maqroll, kereste ticareti yapan gemisi Hansa Stern ile Güney Amerika’nın nehirlerinde ilerlerken geçirdiği kaza sonrası, kendini Panama City’de buluyor. Eski aşkı Ilona’nın karşısına çıkmasıyla şehirden ayrılma planları yapan Maqroll, bunun sandığını kadar kolay olmadığını kısa sürede anlayıp, yeni bir maceraya atılıyor. Bir nevi günümüz Don Kişot’u sayılabilecek Maqroll’ün maceralarının hızla bağımlılık yaptığını söylemekte fayda var. Korcan Derinsu
Yakup’un Kitapları
Olga Tokarczuk (Everest)
Bu sene, Nobel Ödülü’ne uzandıktan sonraki ilk kitabı Empusyon’u da Türkçede okuyabildiğimiz Olga Tokarczuk’un 1024 sayfalık abidevi romanı. 18. yüzyıl Polonya’sında ortaya çıkan bir Yahudi: Yakup. Yakup Frank… İsmi değişebilir. Bir zaman Müslüman, bir zaman Katolik olabilir. Ona bazen büyücü, bazen efendi, bazen baba, bazen Mesih derler. Aşağılanabilir, övülebilir, sevilebilir, nefret edilebilir. Ama bir şekilde odaktadır; gizemiyle parlar, büyür ve hikâyesi bir romana dönüşür. Yakup üzerinden cemaatlerin ve dini tartışmaların etrafında da dolanan Tokarczuk, yeni dünya düzenine mizahi bir titizlikle bakıyor. Deniz Dursun
Yalan Dolan
Veronica Raimo (Medusa)
İtalyan edebiyatının genç seslerinden Veronica Raimo’nun, “kurmaca ile otobiyografinin sınırlarının birbirine karıştığı bir anlatı, kalabalık ortasında atılan müstehzi bir kahkaha” sözleriyle tarif edilen bu romanı, 40’lı yaşların başında yazarlık yapan bir kadın olan Verika’nın (annesi yazarı böyle çağırıyormuş) kendi ağzından anlattığı anekdotlardan oluşuyor. Kontrol hastası babasından ve kaygı yumağı annesinden söze başlayan Verika, genelde çocukluk, ergenlik, ilk gençlik yıllarından bahsediyor. Bunu yaparken, hayatın içinde olan her şeye (aşklar, arkadaşlar, hayaller, hayal kırıkları vs.) güzelce değiniyor. Yalan Dolan, sadece kadın yazarları basan Medusa Yayınları’nın ilk göz ağrısı aynı zamanda. Korcan Derinsu
Yanımda Kal
Eylem Ata Güleç (YKY)
Eylem Ata Güleç, üçüncü öykü kitabında okuru hayat boyu süren bağların kurduğu bir saklambaç oyununa davet ederken; türlü tökezlemeleri, düşmeleri ve birbirlerine sarılarak yeniden kalkmaları izliyor. Yazını, duvar aralarından kısık gözlerle bakan kertenkelelerde, içine saklanılan aynalı dolaplarda, iğde ağaçlarının altında bulduklarıyla güçleniyor. “Yıkılan ve yerine yenilerinin yapıldığı evlerle yıkılmayı bekleyen evlerin bir arada bulunduğu sokağın başında duruyorum. Yıkılmayı bekleyen evlerin harap duruşu geçmişten geleceğe uzatılmış, sızlayan, ince bir damar gibi. Duvar dibinden yürümek bizim ailenin adım atmaya başlayan çocuklarına öğrettiği ilk kuraldır. Duvar dibinden yürüyerek, çarşıya giriyorum.” Asya Yigit
Yaranın Sayfaları
John Berger (Metis)
Neylerse güzel eyler dediğimiz, her kitabıyla ufkumuzu açan yazar, eleştirmen John Berger, bu defa da “Şiirler, Çizimler, Fotoğraflar 1956-96” alt başlığını taşıyan; yaşamdan, ölümden, zamandan ve sade ama bir o kadar da derin şeylerden bahseden Yaranın Sayfaları ile karşımızda. Çevirisi şair Çevat Çapan’a ait kitabın, John Berger külliyatının en özel eserlerinden birisi olduğu su götürmez. Korcan Derinsu
Yatakta Sigara İçmenin Zararları
Mariana Enriquez (İthaki)
Yazınında estirdiği gotik rüzgârla ürpertmesinin yanı sıra sıkı bir punk olarak da nam salmış, “Yeni Arjantin Anlatısı” akımının temsilcilerinden Mariana Enriquez’in -2021’de Uluslarası Booker Ödülü’nün kısa listesine alınmış- ilk öykü kitabı; 2017’de Domingo’dan çıkan Yangında Kaybettiklerimiz’i takiben Türkçeye çevrilen ikinci yayını aynı zamanda. O; açık saçık, tavizsiz dili ve bilinç dışının karanlığına tereddütsüzce atlarken mizahı paraşüt edinmiş tutkulu üslubuyla “isyankâr gençler, doyumsuz kadınlar, tanıdık cadılar ve sessiz hayaletlerle dolu” 12 hikâyesini anlatadursun, kurduğu büyülü gerçekçi atmosferlere teslim olmak düşüyor okuruna da. İlayda Güler
Yaz Köpekleri
Andrea Abreu (Siren)
Edebiyatta çok sık rastlamadığımız bir yerde, Kanarya Adaları’ndayız. Tenerife’nin turistik koşullarında var olmaya çalışan, etrafı yoksulluk ve cinsiyet ayrımcılığıyla sarılmış iki kız çocuğu deniz kenarına gidip hayaller kuruyor birlikte. Yaz Köpekleri bastırılmış duyguların, aşkla arkadaşlık arasındaki bulanıklaşmış sınırların hikâyesi. İspanyol yazar Andrea Abreu, büyümenin vahşi doğasını kurcaladığı bu ilk romanında “yaşama uğraşını çocuk oyununa, çocuk oyununu kalp kırıklığına” bağlıyor. İlayda Güler
Yüzme Dersleri
Zeynep Alpaslan (Doğan Kitap)
“O kış, penceremden dünyayı seyrediyordum. Ağaçlar çıplak, hava soğuk, güneş solgundu. Kar yağıyordu ve ben, çocukluğumun karlı günlerini hatırlıyordum. Mutsuzdum.” Şiirlerindeki ilhamı dinleyerek doğduğu şehre dönen İris, hayatının aşkı Deniz ve onun ergenlik çağındaki kızı Zoi ile karşılaşıyor; birlikte, sevmeyi ve aile olmayı yeniden öğreniyorlar. Zoi İris’e yüzmeyi ve özgürlüğü, İris de Zoi’ye yaşamayı ve duygularını özgürce hissetmeyi öğretiyor. Asya Yigit
Zaman Bir Anne
Ocean Vuong (Harfa)
Ne denli mahir bir edebiyatçı olduğunu Gece Göğünde Çıkış Yaraları ve Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz gibi kitap adlarıyla en baştan gösteren Vietnam kökenli ABDli yazar Ocean Vuong, Zaman Bir Anne’de yaşama her zamanki benzersiz inceliğiyle, yas ve kayıplar üzerinden yaklaşıyor. Annesinin ölümünün ardından yaşamın ne anlama geldiğini sorgularken; hayatındaki tüm kayıplarla hesaplaştığı bir sürece girerek, genç yaşta ölen yakın arkadaşlarının ve özellikle babasının gidişini de ele alıyor. Melis Tire
KURGU DIŞI
Ahlâkı Giyinmek: Türkiye’de Cinsel Ahlak Üzerine Bir Deneme
Hilal Özçetin (Metis)
Hilal Özçetin kadın bedeninin, cinsel ahlâkın dayatmaları ve patriyarkal normlar etrafında hizaya sokulması altında kamusal alanlardan silinmesini ele alırken; kadınların bedenleriyle kurdukları ilişkiyi de inceliyor. Politik bir temelden inşa ettiği, kıyafet kodlarının tahakkümü üzerinden, kadınların giyim tarzlarındaki farklılıkları sorgulayan Özçetin; Türkiye’nin modernleşme sürecini kadınların gözünden okuyarak, feminist hareketlere önemli ipuçları veriyor. Asya Yigit
Alışın, Her Yerdeyiz!: Mahcup Feministlerden Feminist Aktivistlere
Derleyen: Funda Şenol, Sevgi Uçan Çubukçu (Dipnot)
Ataerkil kabullerin neşe kaçıranı, “mahcup feminist”i, eylemlerin biricik yüzü Şirin Tekeli’den bizlere direniş, feminist ilham, Türkiye’deki kadın hareketlerinin yolunu açan cesaret, umut ve öfke kaldı. SU Gender’ın organize ettiği Şirin Tekeli Araştırma Ödülü’ne uzanmış çalışmalardan oluşan bu derleme; değişen eylemcilik, cinsiyet ilişkileri, dilin feminist yapısökümü, kadınlar ve mücadele hakkında uzun uzun düşündürüyor. Şirin Tekeli’nin de söylediği gibi: “Daha yapacak çok şey var. Yılmak yok. Top artık, beşinci ve altıncı kuşak feministlerde…” Şevval Öztemur
Anne Ağaç: Ormanın Bilgeliğinin Keşfi
Suzanne Simard (Tellekt)
“Bu kitap, ağaçları nasıl kurtarabileceğimizi anlatmıyor; ağaçların bizi nasıl kurtarabileceğini anlatıyor.” Ormanın şifalı, duyarlı doğasını keşfettiği yıllar boyunca ağaçların iş birliği ve rekabet ilişkileri gibi pek çok davranışını izleyen Suzanne Simard, bir bilimsel araştırmanın kişisel dönüşümü ne denli etkileyebileceğini, derinleşebileceğini de ortaya koyuyor Anne Ağaç’ta. Eylül Ege
Aşk Hayatında Affetmeye Övgü
Massimo Recalcati (Telemak)
“Aşkın içine tükürmeli ve insanın egoist dürtüsünün eninde sonunda onu çürüteceğini kabul mü etmeliyiz?” Psikanalizin farkında olmadan, doğasında direnç olan, kendisine sınır koyan tüm bağları koparmaya çalışan kapitalist söyleme hizmet ettiğini savunan İtalyan psikanalist Massimo Recalcati; aşkın giderek narsisizmin oyuncağı hâline geldiği, sorumluluktan korkan, hazza indirgenmiş günümüz ilişkilerine itiraz ediyor. Üstelik bunu usul usul değil; dan diye, en kırılgan yerimize basarak yapıyor; aşka yeniden bakmak için ihanet ve affetmeye dair sorular soruyor. Zor… Ama düşünmeyi sevenler için merak uyandırıcı da aynı anda. İlayda Güler
Benjamin: Eleştirel Bir Yaşam
Howard Eiland & Michael W. Jennings (Everest)
Walter Benjamin; felsefe, edebiyat eleştirisi, toplumun Marksist analizi ve bir tür teolojik senkretizmin iç içe geçtiği, sınıflandırması zor, büyük bir külliyat bıraktı arkasında. Ona dair belgeleri, anekdotları ve tanıklıkları titizlikle bir araya getiren Howard Eiland ve Michael W. Jennings ise Benjamin’in hayatına, günlük uğraşlarına, alışkanlıklarına, kaygılarına, umutlarına ve korkularına da bakan kapsamlı bir biyografi ortaya koyuyor. Kitap, bu teorik zenginliğinin paralelinde, Walter Benjamin’in yaşadığı 21. yüzyıl başlarının entelektüel dünyasını da yakından tanıtıyor okuyucusuna. Asya Yigit
Bir Dem Ankara
Zeynep Altıok Akatlı & Eren Aysan (Oğlak)
Devlet bürokrasisinin asık yüzüyle anıldığı kadar, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye aydınlanmasının başkenti de oldu Ankara. İstanbul’un imparatorluk ışıltısından farklı olarak, yeni kurulan bir devletin benimsediği yeni yaşam biçiminin temsilini çizdi. Eren Aysan ve Zeynep Altıok Akatlı, çocukluklarından itibaren tanık oldukları bu Ankara’yı; lokantaları, mekânları ve aydınlarıyla kendi deneyimleri ve binlerce kişinin hikâyelerine başvurarak anlatıyor. Asya Yigit
Burada Olmak Muhteşem
Marie Darrieussecq (Harfa)
Ebeveynlerinin isteksizliğine rağmen çocukluğundan beri ressam olmayı hayal eden feminist sanatçı Paula Modersohn-Becker’in kimilerine göre alışılmadık, kimileri içinse ezbere bilinen yaşamının izini sürüyor Burada Olmak Muhteşem. 1897’de gittiği Almanya’nın Worpswede kasabasında manzara resimleriyle ilgilenmeye başlayan ve ömrünün yettiği 10 yıllık kariyerine, kendini çıplak ve hamile olarak resmeden ilk kadın sanatçı unvanını da sığdıran Becker, bu kitapta Marie Darrieussecq’in aydınlatıcı ve dokunaklı satırlarıyla beliriyor. Esin Çalışkan
Canavar: Hayranların İkilemi
Claire Dederer (Medusa)
Hemingway, Polanski, Woody Allen, Michael Jackson, Picasso… Zorbalık kümesinde buluşan bu kişilerin işlerini sevebilir miyiz? Dahi olarak tarif edilmeleri, onları diğer “canavar”lardan ayrıcalıklı kılar mı? Sanatçıların hayat hikâyeleri, ürettiklere eserlere göz açtıran ya da körleştiren bir etki bırakmalı mı? ABD’li yazar ve eleştirmen Claire Dederer; yıllardır fikir birliğine varılamayan, sonu bir türlü gelmeyen bu tartışma konusunu kendi deneyimlerinden yola çıkarak inceliyor. Bundan böyle arkadaş sohbetlerinde bolca anılacak bir kaynak hediye ediyor. Eylül Ege
Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı’nda 1000 Hafta
Serdar Korucu (Doğan Kitap)
Cumartesi Anneleri: Galatasaray Meydanı’nda 1000 Hafta, yazar / editör Serdar Korucu’nun, gözaltında kaybedilen 18 kişi için 22 kayıp yakınıyla yaptığı görüşmelerden oluşuyor. Sözü, sesini duyurmak için kendini Galatasaray Meydanı’nda bulanlara bırakan kitap, 25 Mayıs 2024 itibarıyla 1000. haftasını geride bırakan, Türkiye’nin en uzun soluklu direniş hareketine de ışık tutuyor böylece. Deniz Dursun
Doppelganger
Naomi Klein (YKY)
Gerçeklik hissimiz ne durumda? Yerinde? Kayıp? Kayıp. 2024’te Women’s Nonfiction Ödülü’nü kazanan Doppelganger’in merkezinde, kaybolan gerçeklik hissi var ve tabii bunun yol açtıkları. Sosyal medya çukurunda geçirilen saatler, kafa karışıklığı, bıkkınlık ve daha nicesiyle çağımıza hiç de yabancı olmayan bir ses gibi bu kitap. Aşırı uçlara çekilen insanlar, tutarsızlaşan kimlikler, komplo teorilerinin açtığı gedik, sosyal medya fenomenleri, rekabet, ayrımcılık, cancel kültürü; bir yandan iklim krizi, yoksulluk ve savaşlar… Doppelganger, dünyanın denk geldiğimiz -ve belki inşa ettiğimiz- bu döneminde, bir yandan kusurları kapatan maskelerin altındaki yüzlerimize dikkatlice bakmaya davet ederken, diğer yandan mücadelenin mümkünlüğünü hatırlatıyor, söylüyor, gösteriyor. Deniz Dursun
Esrarengiz İstanbul
Münir Nurettin Çapanoğlu (Vakıfbank Kültür Yayınları)
Yirminci yüzyıl Türkiye basınının önde gelen isimlerinden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun sağlığında kitap olarak yayımlanma şansı bulunamayan Esrarengiz İstanbul, Sultan II. Abdülhamid döneminden başlayarak Meşrutiyet’e ve 1920’lere uzanan yer altı dünyasını, kabadayıları, külhanbeylerini, karanlık sokakları, batakhaneleri, meyhaneleri ve gazinoları anlatıyor. İstanbul’un az bilinen, az anlatılan konularını ele alması açısından çok kıymetli olan bu çalışma, şehir ve kültür tarihi meraklılarının kütüphaneleri için de olmazsa olmaz türden. Korcan Derinsu
Fitness Çağı: Beden Nasıl Başarı ve Performansın Simgesi Haline Geldi
Jürgen Martschukat (İletişim)
Pilates, yoga, kardiyo, HIIT, personal trainerlar, fitness stüdyoları, kürek, yüzme, bisiklet, koşu, yürüyüş… Fit bir vücuda sahip olmanın birden fazla anlama geldiği, fit olmak için yapılan eylemlerin her zamankinden daha çok ilgi gördüğü bir çağda yaşıyoruz. Alman tarihçi Jürgen Martschukat, modernitenin sürekli optimizasyon ve yenilenmeye verdiği önemle birlikte fitness’ın kişisel bir beden patiğinden öteye geçip, nasıl bir “başarı” aracına dönüştüğüne, kabul ve dışlanma konusundaki belirleyiciliğine dikkat çekiyor. İlayda Güler
Gülten
Asuman Susam (Livera)
Tutkulu, ince ruhu dünyadaki yerini hep yadırgayan, öyle ki kendisini “Hangi bağa diksem yabancı.” sözleriyle anlatan şair Gülten Akın’ın, bir başka şair Asuman Susam tarafından hazırlanmış biyografisi; yazarın deyimiyle “ona yaklaşma çabası”. Gülten Akın şiirini “cumhuriyet tarihinin bir şair gözünden yeniden inşası” olarak okuyan Susam, “Yaşadığı toplumun kolektif bilinciyle şairin hafızasındaki kesişmeler, ayrılıklar, kişiler arası ilişkiler; sevgiliyle, çocuklar – torunlarla, dostlar, arkadaşlar, yabancılarla konuşkan bir yalnızlıkta yaşananlar, olan bitenler nelerdir?” sorusunu yanıtlıyor kendi meşrebince. Eylül Ege
İyileşmek Üzerine
Adam Phillips (Ayrıntı)
“Bize tam veya mutlak tatmin vadeden herhangi birine veya herhangi bir şeye karşı son derece dikkatli olmalıyız. Bu sadece öfke, şiddet veya hayal kırıklığı getirebilecek bir vaattir.” Ayrıntı’nın “Lacivert Kitaplar” serisinden yayımlanan İyileşmek Üzerine’de Adam Philips; haz, tatmin, kültür üzerinden iyileşmenin anlamlarını didikliyor. Bir önceki kitabı Değişmeyi İstemek Üzerine’yi tamamlayıcı olarak kurguladığı bu metinde Freud, Winnicott, Masud Khan, William James, David Hume gibilerinin düşüncelerine de uğruyor. İlayda Güler
Jilet
Jilet Sebahat (Axis)
Varlığı tehdit olarak görülen bir coğrafyada kuir kimliğiyle yazdığı ilk kitabını, dilinin altında jilet taşıyan kızlara armağan ediyor Sebahat. Direnişlerimizi ve hep öğütlediği gibi kendimizi sevmeyi hatırlatıyor. Görünmez, arabesk bir kürk giyiyor, Beyoğlu sokaklarında dolaşıyor, entelleri bağrına basıyor, erkliğin yanağından makas alıyor. Mirasını taşıdığı cadılardan kalan ters-düz edilmiş dünyanın zokasını yutmuyor. “Ve zaman geçecek… Bugünler geçecek. Ağaçların gövdesi usulca ısınacak. Patlayacak tomurcuklar yeryüzüne.” alıntısıyla tesellisini sunuyor. Dili sivri, kalemi kırık cam parçası, alev almış genç kızların eşlikçisi. Beyza Yıldırım
Kadın! Yaşam! Özgürlük!: İran’da Devrimci Bir Ayaklanmanın Yankıları
Chowra Makaremi (Otonom)
İran’da kadınların öncülüğünde ortaya çıkan ve tüm toplumu etkileyen devrimci bir ayaklanma… Chowra Makaremi, dehşet ve ölüm politikasını altüst eden, dayanışma ve mücadeleyle yaşamı devrimci bir güce dönüştüren bu hareketi ele alıyor. Antropolog ve yönetmen kimliğiyle, sıcağı sıcağına tuttuğu günlüklerde direnişin seslerini, duygularını ve görüntülerini tarihten gelen yankılarla birleştiriyor. Makaremi, mücadele ve şiddet hafızalarının yanı sıra hayal edilen geleceklerin de bir karşı arşivini oluşturuyor. Asya Yigit
Neden Çalışalım ki?
Kolektif (Tellekt)
İnsanı daimi bir çalışma gerekliliğine sürükleyen iş kültürüne karşı bir hiciv niteliğindeki Neden Çalışalım ki?, temelinde “Alternatif bir toplum ne derece mümkündür?” sorusuna yanıtlar ararken, modern dünyanın vadettiği çalışma standartları ve ücretli çalışma matematiğinin ahlaki değerini sorguluyor. Deniz Dursun
Normalliğin Deliliği
Arno Gruen (Kolektif Kitap)
Freud, insanın doğası gereği şiddete meyilli olduğunu söyler. Psikanalist Arno Gruen ise Normalliğin Deliliği’nde bu inanışa kafa tutarak, kötülüğün kökenini irdeliyor. Tezi, insan kaynaklı yıkımın kökeninde öz nefret ve kendine ihanetin yattığı. Sosyoloji ve edebiyatı kesiştirdiği örneklerle fikirlerini desteklerken, bu sarmaldan nasıl çıkacağımızı sormayı da ihmal etmiyor. Muktedirlerin onayı için bağımsızlığından vazgeçen kişi, korku duvarlarıyla çevrili sahte bir benlik inşa etmiş olmaz mı? “Gerçek” ve “normal” etiketleri özünde, bu sahte benlik üstüne kurulmaz mı? Deniz Dursun
Postrestant
Cynthia Rimsky (Epona)
Ukrayna göçmeni Yahudi bir aileden gelen Şilili bir kadın, 90’ların sonunda Santiago’da bir İran çarşısında eski bir aile albümüne rastlıyor. Orada, kendi soyadına benzer bir isim görünce, kökenlerinin peşine düşmeye karar veriyor; Avrupa, Akdeniz, Ortadoğu boyunca bir yolculuğa çıkıyor. Yol boyunca tuttuğu notları, fotoğrafları, mektupları ve şehir haritalarını bir araya getirerek bir kitaba dönüştüren Cynthia Rimsky, kullandığı minimalist dil ile etkisi altına alıveriyor. Hem ince hem de politik gözlemlerle dolu olan Postrestant, okuyucularına seyahat yazınından özgün bir parça sunuyor. Asya Yigit
Sanat ve Siyaset Konuşmaları
Ken Loach & Edouard Louis (Tellekt)
Farklı ülke ve kuşaklardan gelen yönetmen Ken Loach ve yazar Édouard Louis, Sanat ve Siyaset Konuşmaları’nda, değindikleri ortak bir başlık olan “sınıf şiddeti” ve onun temsili üzerine kafa yoruyor; eserlerine dayanarak bazı soruların yanıtlarını arıyor: “En güvencesizlerin aşırı sağa yöneldiği küresel politik bağlamda sanatın rolü nedir? Milliyetçiliğin ve sağ popülizmin dünyanın her yerinde yükselişini tersine çevirmek için sol ne yapabilir?” Asya Yigit
Sayfa Sınırları İçinde
Elena Ferrante (Everest)
Napoli Romanları ve daha pek çok şaheserin yazarı, çağdaş İtalyan edebiyatının güçlü seslerinden Elena Ferrante, bu kez okumak ve yazmak üzerine düşüncelerini kelimelere döküyor. Okuru, “edebiyat kanonunun dikte ettiklerinin ve daimi bir yazar adayının yerle bir ettiklerinin sonucunda bir dilin keşfedilişine” ortak ediyor. Eylül Ege
Yağmur Altında Yüzmek
George Saunders (Delidolu)
Türkçede Kurtuluş Günü, Tilki 8, Arafta gibi kitaplarıyla buluştuğumuz, yaşayan en büyük öykü yazarlarından biri addedilen George Saunders’tan yazmak, okumak ve edebiyat üzerine dersler; başlığı da ne güzel. Saunders, Syracuse Üniversitesi’nde Rus öyküsü üzerine verdiği derslerin bir uzantısı olarak hazırladığı Yağmur Altında Yüzmek’te Çehov, Turgenyev, Tolstoy ve Gogol’den seçtiği öyküleri çözümleyerek; sadece iyi bir yazının nasıl ilmek ilmek dokunduğunu değil, aynı zamanda okurken zihnin nasıl çalıştığını da derinlemesine irdeliyor. “Bir öyküye başlamak için fikre ihtiyacınız olmaz. Sadece bir cümleye ihtiyacınız olur.” diyor. İlayda Güler
Yakındaki Uzak
Rebecca Solnit (Minotor)
Rebecca Solnit’in bellek, mekân ve anlam arayışlarını sorguladığı, bir yazarın hem kişisel hem de evrensel temaları ustalıkla nasıl örebileceğini kanıtlayan yapıtı. Solnit, kendi yaşam öykülerini, mitleri ve tarihsel olayları iç içe geçirerek; uzak ile yakının, geçmiş ile şimdinin fiziksel sınırlarını zorluyor. Hem dış dünyaya hem de insan ruhuna yapılan bir keşif yolculuğu gibi ilerlerken, mesafeler ve bağlar arasında gizlenen anlamları açığa çıkaran; düşünsel derinlik arayanlar için eşsiz bir rehber. Esin Çalışkan
Yine Yeni Yeniden 90’lar
İlker Hepkaner & Sezgin İnceel (Ayrıntı)
İlker Hepkaner ve Sezgin İnceel’in, 90’larda patlayan Türkçe pop müziğin hafızaları acı tatlı duygularla ele geçirişi üzerine düşünecek ve konuşacak ne kadar çok şey olduğunu ortaya koyan Yine Yeni Yeniden 90’lar podcast’ini genişletme projesi. Hepkaner ve İnceel kitap için podcast bölümlerinde anlattıklarını yeni bir arşiv taraması ışığında geliştirmiş. “Yine Yeni Yeniden 90’lar’ı okuduktan sonra 90’lar nostaljinizi yeniden gözden geçireceksiniz.” diyor yayınevi. Melis Tire
Değerlendirme: Bahar Çuhadar, Beyza Yıldırım, Biçem Kaya, Burcu Teker, Cem Pekdoğru, Elif Öz, Ekin Sanaç, Esin Çalışkan, Eylül Ege, İlayda Güler, Kiraz Mısırlıoğlu, Korcan Derinsu, Melis Tire, Seray Soylu, Şevval Öztemur, Sezen Sayınalp, Zelal Buldan